Robert Downey JR'ın Canlandıracağı Marvel Kötüsü Doctor Doom Nasıl Bir Karakter?
doctor doom, marvel evreninin en aristokrat, en zeki, en karizmatik ve bir o kadar da tehlikeli karakterlerinden biri. hani bazı villain’lar vardır, sırf güçlüdür ama karizması yoktur; bazıları zekidir ama fiziken tehdit oluşturmaz, doom ikisini de taşır sırtında, üstelik bir de diplomatik dokunulmazlığı vardır. evet, yanlış duymadın, adam latveria diye hayali bir doğu avrupa ülkesinin kralı ve marvel evreninde devlet başkanı olunca amerikan kahramanları da öyle elini kolunu sallaya sallaya gidip pataklayamıyor bunu. mis gibi siyaset bilgisi, üstün mühendislik zekâsı ve büyü gücüyle harmanlanmış bir karakter.
orijin hikâyesi de klasik "tragedya mısın be kardeşim?" diye bağırıyor
victor von doom aslında latverialı fakir ama inanılmaz yetenekli bir çocuk. hem bilime hem mistik sanatlara ilgisi var. annesi büyücüdür, mefta olmuş; babası ise bir şifacı ama o da erken göçmüş. doom, kendini bu kayıpların sorumlusu olarak görüyor ve gücünü kullanarak hem annesini kurtarmak hem de dünyayı değiştirmek istiyor. amacı aslında ilk başta kötü değil ama zamanla bu "ben daha iyisini yaparım, bırakın dünyayı ben yöneteyim" kafası iyice büyüyor, megalomani tavan. sonra bir de reed richards'la yani fantastic four’un beyniyle ego kapışmasına giriyor, rekabet hastalıklı bir hale geliyor, iyice düşüyor karanlık tarafa.
güçlerine gelirsek...
adam zaten dahi seviyesinde bir bilim insanı. zaman makinesi mi dersin, zırh mı dersin (iron man'den hallice ama büyülü), yapay zekâ, boyutlar arası geçitler... ne ararsan var. ama tek olayı teknoloji değil. büyü konusunda da marvel evreninde doctor strange'den sonra gelen en büyük isimlerden biri. yani hem tony stark gibi bir süper zekâ, hem de strange gibi mistik sanatlara hakim. bunun üstüne bir de politik gücünü ekle, dünyanın en büyük süper gücü oluyor neredeyse. öyle bir villain düşün ki, hem avengers’a hem x-men’e hem de fantastic four’a bela olmuş, ama gerektiğinde hepsiyle aynı anda kafa kafaya gelmişliği var.
bir de doom’un o dramatik, trajik tarafı var ki onu sevmemek elde değil. mesela bazı hikâyelerde "eğer dünyayı ben yönetseydim savaş olmazdı" diyip ütopya gibi bir düzen kurduğu görülüyor. ama tabii ki bunun bedeli de özgürlüklerin yok olması oluyor. o yüzden halkını korkuyla yöneten ama aynı zamanda refah sağlayan bir diktatör gibi düşün. distopya literatüründen fırlamış gibi.
işin özü, doctor doom sadece "kötülük" yapan bir adam değil
vizyonu var, zekâsı var, motivasyonu var. marvel villain’ları arasında bu kadar kompleks yazılmış, bu kadar çok katmanı olan karakter sayısı bir elin parmağını geçmez. bu yüzden yıllardır çizgi roman camiasında "ultimate villain" muamelesi görüyor. adam cidden marvel’ın darth vader’ı gibi bir şey. hem korkuyorsun, hem hayran kalıyorsun.