Kurtuluş Savaşı'nı Kaybettikten Sonra Yunanistan İç İşleri Bundan Nasıl Etkilendi?

Bizim Kurtuluş Savaşı, onların ise Küçük Asya Felaketi şeklinde isimlendirdiği olaylardan sonra Yunan tarafında neler oldu?
Kurtuluş Savaşı'nı Kaybettikten Sonra Yunanistan İç İşleri Bundan Nasıl Etkilendi?

kurtuluş savaşı... gazi mustafa kemal atatürk önderliğinde kazanılan, ülkemizin kurtuluşu ve kuruluşu ile sonuçlanan savaş. tarih aslında okumasını bilenler için çok ilginç hikayeler içerir. büyük fedakarlıklarla kazanılan kurutuluş savaşımızın da yunanistan'ın yakın tarihi ile ilgili pek de değinilmeyen enteresan yönleri vardır.

kurtuluş savaşının önemli muharebelerinden, yüksek oranda subay zayiatı sebebiyle, subaylar muharebesi adıyla da anılan sakarya meydan muharebesi esnasında yunan kuvvetleri arasında ilginç bir sima bulunmaktadır: şimdiki ingiltere kralı üçüncü charles'ın dedesi yunanistan ve danimarka prensi, andrew:


yunanistan kralı ı. george'un dördüncü oğlu olarak 2 şubat 1882'te dünyaya gelen prens , küçük yaşta askeri eğitime başlar, yunan ordusunda subay olarak görevlendirilir ( prens andrew (solda), ağabeyleri veliaht prens konstantin ve prens nikolay ile birlikte). balkan savaşlarında görev alır. babasının 1913'te suikasta uğraması sonucu ağabeyi konstantin kral olur. ağabeyinin ilk dünya savaşı sırasında, almanlar lehine seçtiği, tarafsızlık politikasından duyulan memnuniyetsizlik, tahttan çekilmesine ve andrew da dahil olmak üzere kraliyet ailesinin çoğunun sürgüne gönderilmesine yol açar. birkaç yıl sonra memlekete döndüklerinde andrew, kurtuluş savaşı'nda görev alır. hezimetle sonuçlanan savaşın kaybından sorumlu tutulanlardan birisi olur ve 1922'de ikinci kez sürgüne gönderilir. hayatının geri kalanını fransa'da geçirir ve 1944 yılında monte carlo'da ölür. ıı. dünya savaşı esnasında fransa'nın almanlarca işgali döneminde, nazi işbirlikçisi olduğu iddiaları ispatlanamasa da üç damadının da nazi bağlanıtları vardır, hatta bir kızının eşi hessen prensi christoph nazi partisi ve waffen-ss üyesidir.

özetlemeye çalıştığımız hayatının bir döneminde prens andrew, battenberg prensesi alice ile teyzesinin kocası kral vii. edward'ın londra'daki taç giyme töreninde tanışır. hemen akabinde 1903 yılında genç çift kraliyet töreniyle evlenirler. korfu'da mütevazı bir villada yaşarlarken, tek oğulları (beşinci ve en küçük çocukları), kraliçe ıı. elizabeth'in müstakbel eşi edinburgh dükü prens philip dünyaya gelir (10 haziran 1921).

kurtuluş savaşı esnasında ise andrew, yunan ilerlemesini etkili bir şekilde durduran sakarya meydan muharebesinde yunan ıı. kolordusunda tümgeneral rütbesi ile görev alır. bazı tarihçilere göre yetersiz gördüğü üstlerine karşı saygı duymayan prens, 19 eylül 1921'de türk mevzilerine saldırması emrini alır, adamlarını gereksiz yere tehlikeye atmayı reddederek kendi harekat planını izleyen andrew'un, general papoulas tarafından azarlandığı rivayet edilir.

yunan ordusunun sakarya'nın batısına atılmasını müteakip gerçekleştirilen mezalimde yer aldığı iddia edilse de mevzuyu ispatlayacak deliller bugün için mevcut değildir, 30 ağustos 1922 başkomutanlık meydan muharebesi sonucu gerçekleşen küçük asya'daki yunan yenilgisi sonrası gerçekleşen 11 ekim 1922 darbesi sonrasında tutuklanır. askeri mahkemede yargılanarak emre itaatsizlikten suçlu bulunur:


müebbet hapse mahkûm edilir ve rütbesi indirilir. öldürülme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu için, büyük diplomatik mücadeleler neticesinde ingilizler tarafından hms calypso zırhlısı ile ana vatandan kaçırılır. böylelikle ingiltere kralı ııı.charles'ın dedesinin kurtuluş savaşı macerası sona erer.

ne gariptir ki danimarka-alman asıllı yunan kraliyet ailesi üyelerinin kaderleri yunanistan'ı hep gemiyle terk etmek olmuştur. tıpkı ordularının da anadolu'yu benzer şekilde terk ettiği gibi...

aslında kurtuluş savaşımızın yunanistan üzerinde fazlaca değinilmeyen başkaca önemli sonuçları olmuştur;

başkumandanlık meydan muharebesini müteakip, 9 eylül'de türk ordusunun izmir'e girmesinden sonra, anadolu'dan kaçan askerlerin başına geçen venizelos yanlısı kraliyet karşıtı albay ve binbaşılardan oluşan bir grup 11 eylül 1922 tarihinde yunanistan'da bir devrim/darbe gerçekleştirir ( kaderin ilginç bir cilvesi olarak yıllar sonra 1967 senesinden gene albaylar tarafından gerçekleştirilen bir darbe daha olacaktır: albaylar cuntası).

kral ı.konstantin tahtı oğlu ıı. georgios'a bırakır. ancak halktan ve ordudan gelen baskının önünü alamayan genç kral sonunda halkı yatıştırmak için hezimetin suçlularını yargı önüne çıkarmaktan başka çare bulamaz. böylelikle halefler seleflerinin günahlarının hesabını sormaya başlar.

tarihe altılar davası olarak geçen yargılamada; eski başbakanlar dimitrios gounaris, petros protopapadakis ve nikolaos stratos, eski bakanlar nikolaos theotokis, georgios baltatzis ve küçük asya ve trakya eski başkomutanı georgios hatzianestis atina olağanüstü devrimci askerî mahkemesince küçük asya felaketi'nin sorumluları olarak vatana ihanetten idama mahkum edilirler.


suçlar arasında sevr antlaşması ile yunanistan'a tanınan ve hak edilen küçük asya topraklarının yitirilmesi, izmir ve çevresini kemalistlere terk etmek, ordunun başına deneyimsiz subayları atamak, bilerek ve isteyerek askeri donanımı ve müstahkem mevkileri ter etmek gibi onu kırıcı eylemler de vardır. tüm bunlar olurken venizelos ise lozan’dadır. ingiltere’nin atina büyükelçisi de idamları durdurmak için harekete geçer. devrim komitesi başkanı plastiras, ingiliz elçisi lindley ile trakya topraklarının kalanı karşılığında mahkûmları britanya’ya verme pazarlığı yapar ama sonuç alamaz.

davanın sonuçlandığı aynı gün 15 kasım 1922’de hüküm, averof cezaevindeki mahkûmlara bildirilir ( yıllar sonra meşhur yunan besteci mikis theodorakis'te aynı cezaevinde yatacaktır).

yunan basınına göre hükümlüler idam kararını soğukkanlılıkla dinlerler, vasiyetnamelerini yazabilecekleri söylenir, hemen orada hacıanestis'in nişanları sökülür. vasiyetnameler yazıldıktan sonra ailelerini kabul ederler ve bir papaz eşliğinde dini ayin yapılır.

saatler on biri gösterdiğinde hasta nakline mahsus iki kamyonla atina'nın goudi kışlasına nakledilirler.


görgü tanıklarına göre; gounaris otomobilden stratos’un yardımıyla ancak iner, hepsinden daha çok theotokis metanet göstermiştir, diğerleri ayakta güçlükle durmaktadır.

giritli bir teğmen komutasında sadece giritli askerlerden oluşan otuz asker on beş metre mesafede mahkûmların karşısında yerlerini alır ve beşer kişiden oluşan kısımlara ayrılarak her bir kısım bir mahkûmun karşısında durur. soldan sağa sıra ile mahkûmlar şöyle sıralanmışlardır: theotokis, stratos, gounaris, protopapadakis, baltazzis ve general hacıanestis.

stratos, gounaris’e son dakikada bir sigara vermiş ve gounaris de o sigaradan iki üç nefes çekebilmiştir. yine stratos'un son anda gounaris’e: “cesaret, kaderimiz böyle imiş” dediği rivayet olunur. theotokis son anlarında istavroz çıkarmış, baltazzis de kendisine ateş edecek askerlere kalbine nişan almalarını söyleyerek, eliyle kalbinin yerini göstermiştir. hacıanestis'in son sözleri ise "tek utancım, bu ordunun başkomutanı olmamdır" olur.

mahkûmlar gözlerinin bağlanmasını istemezler. saat 11.28'de giritli teğmen kılıcını çekerek ateş emri verir, aniden işitilen silah sesleriyle beraber altı mahkûm da yere yuvarlanır. bilahare her bir kısım onbaşısı mahkûmlara yaklaşarak son mermiyi sıkar.

infazlardan 14 saat sonra venizelos’un lozan’dan idamların durdurulmasını isteyen telgrafı gelir. ingiltere, yunanistan ile diplomatik münasebetlerini keser, 28 kasım akşamı ingiliz elçisi atina’yı terk eder.

bazı kaynaklara göre ise hacıanestis ve arkadaşlarının infazı, gözleri bağlı olarak bir sandalyeye oturtulmak suretiyle arkalarından başlarına tek kurşun sıkılmak suretiyle gerçekleştirilmiştir fakat bu söylentileri destekler mahiyette bilgi ve belgeler mevcut değildir.

aslında kurtuluş savaşının kaybı yunan halkı için bir fırsat olmuştur, bağımsızlığını ilan ettiği tarihten beri yunan halkı monarşinin yıkılması ile belki de ilk defa egemenliğini kendi ellerine almıştır; 1924 yılında yunanistan'da cumhuriyet ilan edilir.

ancak yunanistan bu fırsatı değerlendiremez ve askeri diktatörlüğe evrilen ülke bir dizi çalkantının ardından ikinci dünya savaşının arifesinde tekrar danimarka asıllı kralları başa geçirir. daha sonra ise uzun bir süre istikrara kavuşmaz, birçok darbe teşebbüsü ve ihtilale maruz kalır.

küçük asya felaketinin sorumlusu sayılanların idamlarının doğru bir karar olup olmadığı ülke gündemini uzun zaman meşgul etmiş, nitekim kurşuna dizilen başbakanlardan protopapadakis’in torunu mihalis protopapadakis, altılar üzerindeki vatan haini damgasını kaldırmak amacıyla ilki 2008’de olmak üzere yunan yargıtay’ına toplam üç kez başvurmuştur. ilk iki başvuruyu delil yetersizliği gerekçesiyle reddeden yargıtay en sonunda altıların yeniden yargılanmasın karar vermiştir.

nihayetinde yüksek mahkeme, 2010 yılında, ikiye karşı üç oyla, atina olağanüstü devrim mahkemesi tarafından ölüme mahkûm edilen altı kişiyi masum bulur. ancak aynı yargıtay, idama mahkûm olanların küçük asya bozgunundaki sorumlulukları hakkında, “davanın zaman aşımına uğradığı ve delillerin kaybolduğu” gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına da hükmeder. böylece hadiseden 88 yıl sonra yargı kararı ile altıların üzerinde atılı bulunan vatan hainliği damgası kalkmış itibarları iade edilmiştir.

altıların yargılanması,

hikayeler,

thanasis diamantopoulos: altılının yargılanması: "gerekli hata" mı, yoksa "adli cinayet" mi?,

greece to reopen 88-year-old case of defeat in asia minor,

altıların yargılaması 31 ekim - 15 kasım 1922,

küçük asya trajedisinin son perdesi.