Avrupalılar Amerika'yı Keşfetmeden Önce Kızılderililer Hangi Bölgelerde, Nasıl Yaşardı?

Kızılderili deyince aklınızda stereotip olarak benzer figürler canlanıyor olabilir ancak zamanında çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ve doğal olarak farklı kültürler edinmişlerdi. İşte bu kültürleri anlatan bir yazı.
Avrupalılar Amerika'yı Keşfetmeden Önce Kızılderililer Hangi Bölgelerde, Nasıl Yaşardı?
iStock

kızılderililer (amerikan yerlileri) kristof kolomb’un amerika kıtasını keşfinden yaklaşık 12.000 yıl önce amerika topraklarına asya kıtasından alaska üzerinden geçmiş insanlardır.

avrupalılar amerika kıtasına 15. yüzyılda ulaştıklarında, kıtada yaklaşık 50 milyon insanın yaşadığı düşünülmektedir. bunlardan 10 milyonu bugünkü amerika birleşik devletleri sınırları içerisinde yaşamaktaydı. zaman içerisinde bu kişiler farklı bölgelere göç etmiş ve gittikleri bölgelere uyum sağlamışlardır.

bu farklı grupları takip etmek için, antropologlar ve coğrafyacılar bölgeleri kültürel olarak ayırmıştır. benzer karakteristikte veya doğal ortamda olan kişileri kabaca gruplandırmışlardır. çoğu araştırmacı günümüzdeki meksika toprakları hariç bütün kuzey amerikayı 10 ayrı kültürel alana ayırır. bu alanlar arktik, yarı arktik, kuzeydoğu, güneydoğu, ovalar, güneybatı, büyük havza, kaliforniya, kuzeybatı sahilleri ve plato olarak belirlenmiştir. her bölgede yaşayan halkların farklı yaşam tarzları ve kişilik özellikleri bulunmaktaydı.

arktik


arktik kültür bölgesi soğuk, düz, ağaçsız ve donmuş çölden oluşan, günümüz alaska, kanada ve grönland topraklarına denk gelen bölgeydi. burada yaşayan halklar inuit ve aleut olarak adlandırılırdı. her iki halk da eskimo dil ailesinden gelen bir dili konuşurdu – ve günümüzde hâlen konuşmaktadır.

arazi yapısının elverişsiz olması sebebiyle arktik nüfusu diğerlerine göre daha azdı ve dağınıktı. bazı kavimler, özellikle kuzeyde yaşayan inuit halkları göçebeydi ve fokları, kutup ayılarını ve diğer hayvanları takip ederek avlar ve bu esnada sürekli dolaşırlardı. bölgenin güney kesimlerinde ise aleut halkı yaşardı. aleut halkı biraz daha yerleşikti ve sahil boyunca küçük balıkçı köylerinde hayatlarını idame ettirirlerdi.


inuit ve aleut halkı arasında çok sayıda ortak nokta bulunurdu. evler kubbe şeklinde çimenden veya keresteden yapma olurdu ancak kuzeydeki evler buz küplerindendi. fok ve su samuru hayvanlarının kürklerinden kendilerine sıcak ve su geçirmez elbiseler yaparlardı. köpek kızakları ve uzun, ince balıkçı kayakları diğer kullandıkları malzemelerdendi.

alaska’nın 1867 yılında satın alınmasıyla bu bölgeye avrupalı insanlar gelmiş ve bölge halkının bilmediği hastalıkları da getirerek sayılarını düşürmüşlerdir. günümüzde bölge yerlisi olarak yaklaşık 2500 kişi kalmıştır ve atalarının yöntemleriyle yaşamlarını idame ettirmektedirler.

yarı arktik

yarı arktik kültür bölgesinin geneli bataklık, çam ormanlarıyla kaplı, sulak tundradan oluşmaktadır ve alaska’nın iç taraflarından kanada’ya doğru uzanır. araştırmacıları bu bölge halklarını iki dil grubuna ayırmıştır; athabaskan ve algonquian.


yarı arktik bölgede ulaşım zordu – kızaklar, kar ayakkabıları ve hafif kanolar ile seyahat edilirdi. nüfus ise seyrekti. genel olarak yarı arktik bölge halkları büyük kalıcı yerleşim yerleri kurmamışlardır, onun yerine küçük aileler birlikte kalarak ren geyiklerini takip etmişlerdir. küçük, kolay taşınabilir ve basit çadırlarda yaşamışlar, havalar avlanamayacak kadar soğuk olduğundaysa yer altı sığınakları kazarak buralarda yaşamışlardır.


17. ve 18. yüzyılda kürk ticaretinin yaygınlaşması bölgedeki yaşayış şeklini değiştirmişti. bölge halkı avladıkları ve topladıkları malzemeleri kendi aralarında alış verişte kullanmak yerine avrupalılara satarak karşılığında daha önce görmedikleri avrupa’dan gelen malzemeleri alıyorlardı.

kuzeydoğu

kuzeydoğu kültür bölgesi, avrupalılarla ilk temasa geçen halklardan birisiydi. günümüzde kanada’nın atlantik sahilinden kuzey carolina bölgesine mississippi nehrinin vadilerine kadar uzanır. bu bölge halkı genel olarak ikiye ayrılmıştı, iroquoian halkı genel olarak iç kısımlardaki nehirlerde ve göllerde bulunan sağlam yapılı köylerde yaşardı. diğer halk olan algonquian ise okyanus yakınlarına kurdukları küçük çiftlik ve balıkçı köylerinde yaşarlardı. bu halklar mısır, fasulye ve sebze gibi ürünleri yetiştirirlerdi.


kuzeydoğu kültür bölgesinde yaşam çatışmayla geçiyordu, iroquoian halkları agresif ve savaş yanlısıydı, bu sebeple kendilerine dost olan bölgelerin dışında kalan köyler ve yerleşim yerleri yağmalara karşı güvende değillerdi. bu durum avrupalılar gelince daha karmaşık hale gelmişti. koloni savaşları bölge halkını bir taraf tutmaya mecbur bırakmıştı. avrupalılar ise batıya doğru yerleşmeye devam ettikçe yerel halklar yerlerinden uzaklaşmak zorunda kalmıştı.

güneydoğu

güneydoğu kültür bölgesi meksika körfezinden, kuzeydoğu kültür bölgesinin güneyine kadarki alanı kapsayan nemli, tarıma elverişli topraklardı. burada yaşayan yerli halkın çoğu çiftçilikte çok iyi durumdaydı, mısır, fasulye, kabak, tütün ve ayçiçeği gibi ürünleri yetiştirirlerdi. yaşamlarını ayinler ve ticaret için kurdukları küçük köylerin yakınlarında geçirirlerdi. güneydoğu bölgesinin en ünlü ailelerinin arasında cherokee, chickasaw, choctaw, creek ve seminole bulunurdu. bu ailelerden bazı yerlerde beş uygar aile olarak bahsedilir ve ortak olarak muskogean dilinin farklı lehçelerini konuşurlardı.

Güneydoğu Idaho'dan kızılderililer.

amerika’nın ingiltere’den bağımsızlığını kazandığı zamanlarda güneydoğu kültür bölgesi birçok yerel halkını hastalıktan ve yer değiştirmeden dolay kaybetmişti. 1830 yılında çıkarılmış bir yasayla 5 aileden geriye kalanların bölgelerini terk etmeleri zorlanmış ve bu bölgeye avrupalıların yerleşmesi sağlanmıştı. 1830 ve 1838 yılları arasında federal yetkilileri yaklaşık 100.000 yerliyi güney eyaletlerinden zorla çıkararak mississippi nehrinin batısında kalan, günümüzdeki oklahoma topraklarına göndermişti. cherokee’ler bu olaydan ‘gözyaşı yolu’ olarak bahsederler.

ovalar

ovalardaki kültür bölgesi mississippi nehri ile rocky dağları arasındaki bölgeyi kapsar. avrupalılar gelmeden önce bölge halkı siouan, algonquian, caddoan, uto-aztecan ve athabaskan dillerini konuşurdu ve halk genel olarak avcılık ve çiftçilik yapardı. avrupalıların gelişinden sonra, özellikle ispanyolların bölgeye atları getirmesinin ardından 18. yüzyılda bölge halkları göçebe hayata yönelmişlerdi.


birçok kabile atları kullanarak bufalo sürülerini takip ederek avlamaya çalışmışlardır. bu avcıların en belirgin özellikleri bizon derisinden huni şeklinde yaptıkları çadırlardı. bu çadırları katlayarak başka yere taşıyabilirlerdi. ovalarda yaşayan kızılderililer ayrıca tüylerden yaptıkları savaş başlıklarıyla bilinirler.


avrupalılar batıda bulunan ovalara doğru ilerledikçe yerlilere zarar verecek malzemeleri de yanlarında getirdiler. bıçaklar, silahlar ve hastalıklar sebebiyle bölge halklarının sayıları azalmıştı. 19. yüzyılın sonlarında avrupalılar bölgedeki bufalo sürülerini neredeyse tamamen bitirmişti. yerliler ise para kazanmak için bufalolara ihtiyaç duydukları için para kaynakları tükenmişti ve devletin gösterdiği yerlere gitmeye zorlanmıştı.

güneybatı

güneybatı kültür bölgesi, günümüz arizona ve new mexico arasındaki devasa çöl bölgesini kapsar. bu bölgedeki halklar genel olarak iki farklı yaşam biçimini benimsemişlerdi.

hopi, zuni, yaqui ve yuma gibi yerleşik yaşayan çiftçiler mısır, fasulye ve kabak yetiştirirdi. birçoğu taştan ve kilden yapma evlerde ve yerleşik bölgelerde yaşardı. bu evler çok katlı olabilirdi ve günümüz binalarına benzer yapıdaydı. buradaki köylerin çoğunluğunun merkezinde büyük tapınak binaları bulunurdu.


navajo ve apache gibi diğer güneybatı halkları daha göçebe yaşardı. avcılık, toplayıcılık ve yağmacılık yaparak hayatlarını idame ettirirlerdi. bu halklar daha göçebe oldukları için evleri kalıcı olmazdı. örnek olarak evlerini daha kolay yıkılacak malzemeler olan çamur ve ağaç kabuğundan yaparlardı.


güneybatı bölgeleri amerika ülkesinin eline geçtiğinde bu bölgede yaşayan yerlilerin çoğu zaten öldürülmüştü. ispanyollar burada yaşayan yerlileri esir olarak alıp zor şartlar altında hatta ölene kadar çiftliklerinde çalıştırmıştı. 19. yüzyılın ikinci yarısında federal hükümet bölge yerlilerinden kalanları belirlenmiş bölgelere yerleştirmişti.

büyük havza

büyük havza kültür bölgesi rocky dağlarının doğusundan sierra nevada’nın batısına kadar uzanırdı. bölge çorak arazilerden, tuzlu ve acılı göllerden oluşurdu. bölge halkının çoğu shoshonean veya uto-aztecan lehçelerini konuşurdu. bitki köklerini, tohumlarını ve yemişlerini toplayarak ve yılanları, kertenkeleleri ve küçük hayvanları avlayarak yaşardı. göçebe olarak yaşadıkları için taşınabilir ve kolay kurulabilen yapraklar, dallar ve çalılarla yapılan küçük evlerde yaşardı. yerleşim yerleri ve sosyal grupları kalıcı değildi, yönetimleri ise resmiyetten uzaktı.

Shoshone (Şoşoni) kabilesi

avrupalıların gelişinden sonra büyük havza halkları atlarla tanışarak avcılık ve yağmacılık eylemlerini geliştirmişlerdi. 19. yüzyılın ortalarında bölgede altın ve gümüş bulununca bölge halkları elindeki toprakları ve yaşamlarını kaybetmeye başladılar.

kaliforniya

avrupalıların gelişinden önce kaliforniya bölgesindeki yerlilerin sayısı diğer bölgelerdekilere göre daha fazlaydı, 16. yüzyılın ortalarında yaklaşık 300.000 kişi bu bölgede yaşıyordu. tahminlere göre bölgede 100 farklı kabile ve 200 farklı lehçe vardı. bu lehçeler penutian, hokan, uto-aztecan ve athapaskan dillerinden türemişti. güneybatı bölgesinden sürülen yerlilerin çoğunluğu da uto-aztecan lehçelerini konuşuyordu.


aralarında büyük farklılıklar olmasına rağmen birçok kaliforniya yerlisi benzer hayatı yaşıyordu. tarımla fazla ilgilenmiyorlardı, onun yerine kendilerini küçük avcı ve toplayıcı kabilelere ayırmışlardı. kabileler arasında yaşanan takas işlemleri genellikle barışçıl yollarla yapılırdı.

16. yüzyılın ortalarında bölgeye ispanyol kaşifler gelmişti. junipero serra 1769 yılında bölge yerlilerini esir alarak zorunlu olarak çalıştırmış ve asimile ederek nüfusu neredeyse tamamen bitirmişti.

kuzeybatı sahilleri

kuzeybatı sahil bölgesi kanada’nın batısı ile kaliforniya’nın kuzey bölümünü kapsamaktadır. bölgenin iklimi ılımandır ve doğal kaynakları boldur. okyanus ve bölgede bulunan nehirler bölge halkına ihtiyaçları olan birçok şeyi sağlamıştır. somon balığı, balina, su samurları, fok balıkları, kabuklu deniz canlıları ve diğer deniz ürünleri bölge halkı için önemliydi. bu sebeple diğer avcı ve toplayıcı kabilelerin aksine kuzeybatı bölgesinde yaşayan yerliler sürüleri kovalamakla uğraşmazdı. kalıcı evlerinde yaşar ve büyük köylerinde yüzlerce insan bir araya gelirdi.


bu köyler sosyal sınıflandırmayı da etkilemiştir. kişinin durumu köyün şefine yakınlığına göre değişirdi. şefin artık kullanmayacağı kürk, battaniye, kabuklar, kanolar ve hatta köleler şefe yakın kişilere verilirdi.

plato

plato bölgesinde yaşayan halklar genellikle nehir kenarına kurdukları küçük ve barışçıl köylerde yaşarlardı. alabalık ve somon yakalar, hayvan avlar ve yemiş toplarlardı.

güney plato bölgesindeki insanların çoğu penutian dilinden türeme dilleri konuşurdu. columbia nehrinin kuzeyindekilerin çoğu salishan lehçesini konuşurdu.


18. yüzyılda diğer kabileler plato bölgesine atlarıyla gelmişlerdi. plato halkları kısa sürede atları günlük hayatlarında kullanmaya başlamışlardı. bu sayede avcılık ve ticaret bölgelerini genişleterek ovalarda ve kuzeybatı bölgesinde yaşayan halklarla iletişime geçmişlerdi.

19. yüzyılın başlarında bölgeye gelen kaşiflerin ardından avrupalılar yerleşim yerleri kurmaya başlamışlardı. 19. yüzyılın sonlarında ise plato bölgesindeki yerliler topraklarından sürülerek devletin belirlediği yerlere gönderilmişti.

kızılderili şehri cahokia


kaynak