Kurtlar Vadisi'nin Efsane Olarak Anılan İlk 97 Bölümünün Özeti

Kurtlar Vadisi'nin 2003-2005 yılları arasında yayınlanan ilk 97 bölümü, bu diziyi sevenler için çok ayrı bir yer tutuyor. İşte toplam 4 sezondan oluşan ilk 97 bölümde yaşananlar.
Kurtlar Vadisi'nin Efsane Olarak Anılan İlk 97 Bölümünün Özeti

aslında, iyi ile kötünün doğuşu kadar eski olan bu hikâye'ye taban teşkil eden olaylar, 1970'lerin başlarına dayanmaktadır.

aslan akbey kod isimli abbas ustaoğlu ve dava arkadaşı mehmet karahanlı... her ikisi de diğer arkadaşları gibi kıbrıs'ta, tamamen yok sayılan türk varlığı ve orada yaşayan türklerin maruz kaldığı, soykırım noktasına varan zulme karşılık olarak kurulan türk mukavemet teşkilâtı (tmt) bünyesinde görev almakta; kendilerini bir esnaf, bir tüccar gibi gösterip görevlerini gizli bir şekilde ifa etmekteydiler.


ilerleyen zamanda tmt'nin yetkilerini kendi menfaati için kullanan mehmet karahanlı, kötü adam olarak yükselmeye başladı. bu davranışı ile çizginin diğer tarafına geçmiş ve millî değerli toprağın altına gömerek bu değerler için yaşayanları karşısına almıştır.


ilk vazife olarak filistin kampında bulunan türk istihbaratçıları ihbar etmiştir. aslan akbey'in kardeşinin de bulunduğu kamp bombalanmıştır, zayiat çoktur. giderek büyüyen ve kendi imparatorluğunu kurmak isteyen mehmet karahanlı'ya dur diyebilmek, onu zayıflatmak ve ölen kardeşinin intikâmını almak maksadıyla aslan akbey, mehmet karahanlı'nın oğlu efe karahanlı'yı, karahanlı'nın sağ kolu kılıç lâkaplı ali'nin elinden kaçırır. mehmet karahanlı tüm gücüne rağmen, bir daha oğluna kavuşamaz. bu korkuyla, ikinci bir evlât acısı yaşamamak için kızı safiye'yi kanada'ya temelli olarak gönderir.

istanbul'a getirttiği küçük yaştaki efe'ye ali ismini veren aslan akbey, onu bir yetimhâneye yerleştirir. gerekli olan her türlü bilgi ve beceriyle yetiştireceği ali'yi, mehmet karahanlı'nın imparatorluğunu çökertmek için kullanacaktır. hayat amacı: kötü adamı, kendi kanıyla boğmaktır...


ali'ye yakın olmak ve onu istediği gibi yönlendirebilmek maksadıyla uzun zamandır çocuk sahibi olamayan candan ailesi'ne telkinde bulunarak, ali'yi evlat edinmelerini sağlar. kökü, teşkilât-ı mahsusa'ya dayanan ve bugün birkaç koldan faaliyet gösteren yapılanmalardan biri olan kamu güvenliği teşkilâtı'nın (kgt) başında; ancak insanların kendisini tanıdığı hâli ile bir kütüphane müdürü olarak ali ve onun yakın arkadaşı hikmet'e akıl hocalığı yapmakta ve vatanperverlik aşılamaktadır. ilerleyen yıllarda hariciye okuması için ali'yi ikna etmiş ve sonrasında kendisini kgt'ye intisap eylemiş; böylelikle yıllar evvelinden hedeflediği adımları teker teker yürümeye devam etmiştir. 


afganistan'da, kosova'da, bosna hersek'de beyrut'ta sayısız görevler alan ali, asıl görevine yaklaştığının farkında değildir. türkiye kaynaklarını neredeyse avucunun içine alan ve kurduğu karanlık konseyle ülkenin bekâsı için tehdite dönüşen mehmet karahanlı'ya dur diyebilecek ali, aslan akbey'e göre artık hazırdır. yeni görevi türkiye'de olacak ali'ye, ölmeden evvel öleceğini bildirir. yeni bir yüz, yeni bir kimlik... artık, ali'nin sevdikleri olmayacaktır hayatında. bu zorlu görevi, en çok sevdiği için, vatan'ı için kabul etmiştir. çünkü bilir ki, vatan olmadan sevdikleri de olmayacaktır.


kurtlar vadisi operasyonu başlamıştır. bu raddeden sonra ali candan artık, polat alemdar'dır. mafya'ya girecekti. mafyanın içindeki süleyman çakır'ın en güvendiği olacaktı. onun yanında alemde adını duyuracak ve yükselecekti. öyle de oldu. süleyman çakır'ın yüreği ve özellikle polat alemdar'ın becerileri, kendilerine istanbul sefirliği kapısını aralamıştı.


ne var ki, süleyman çakır'ın vurulması ve ani ölümü planların değişmesine sebep olmuştu. aslan akbey, dengelere önem vermekteydi. bu dengeler, konseyin çökertilme planı için kritikti. diğer yandan polat alemdar, vefa borcunu ödemek için aslan akbey'den habersiz, süleyman çakır'ın sefirlik masasında bulunan ve onun ölümüne sebep olan "baba"ları öldürmüş ve bu durum sonrası aslan akbey'in karşısına baba olarak çıkarak onu "amca" kabul ettiğini ve ayrı çalışacağını bildirmiştir.


ancak yola ilk çıktığı günkü çizgisinden ayrılmamıştır. hedefi, hâlen mafyayı bitirmektir. ne var ki yalnız olan polat alemdar, artık daha da yalnızdır. çünkü geçmişini paylaşabildiği tek isim aslan akbey öldürülmüştür. ölümü sonrası aynen kendisi gibi mafyaya dahil edilmiş bir vatanperver abdulhey'in gerçek kimliğini öğrenir. abdulhey, aslan akbey tarafından polatı hem koruma hem de yoldan aynen babasında olduğu gibi bir sapma görmesi hâlinde durdurabilmek içindir. bu iki vatanperver, birbirlerinden habersiz olarak aslan akbey'in evinde bir işaret, geriye bırakılmış bir not ya da herhangi bir şey bulmak maksadıyla gelip birbirleri ile karşılaşmaları sonrası öğrenmişlerdir bu gerçeği. abdülhey de aynen polat alemdar gibi yetimhaneden alınmış ve devlet için yetiştirilmiştir. bir önceki ismi zülfü yüksel'dir.


bu süreçte polat, aslan akbey'in evinde bulduğu ve yine aslan akbey tarafından kaleme alınmış günlük ve bir zarf ile hem asıl kimliğini yani efe yakup karahanlı olduğu öğrenir hem de doğu bey ile tanışmış olur. burada aslan akbey tarafından kaçırılıp babası mehmet karahanlı'ya karşı kullanılmış olması şok etkisi yapar. ancak bunu zor da olsa atlatır...

zamanla yükselen, yükselirken kendi dostunu ve düşmanını kendi seçecek kadar gücünü muhafaza eden; konseyin üyelerince tanınan, güvenilen ve konseye ilhâk edilmek istenen bir kimse olmuştur. konseye fazla gelip konseyi çatlatacağını ve yerle bir edeceğini o aşamada doğal olarak kimse kestirememekteydi. çünkü hâlen herkes onu, mafya babası olarak bilmekteydi. polat alemdar, konseyin bir üyesiydi artık.


yine ilerleyen günlerde kızkardeşi ve kendisinin kaçırılması sonrası hasta olan annesi ile tanışmış olur.

masonlara bağlı olan mehmet karahanlı, kötülüğün emellerini iyi savunamadığı için, türkiye'yi ırak'a taşıyamadığı ve dostlarını yalnız bıraktığı için öldürülmüş ve sonrasında bir çok konsey üyesinin talip olduğu baronluk koltuğuna oybirliği ile polat alemdar oturmuştur.


birbirini öldüren veya sürgün eden konsey üyeleri sonrasında mafyanın en büyük adamlarından olan nizamettin güvenç, kamuoyu nezdinde mafyaya karşı savaş açmıştır. oysa hâlâ en kötülerden biridir. bu savaş sonrası her türlü pis ve olumsuz isnât polat alemdar üzerine olmakta, her türlü basın & yayın organı ile kendisi hakkında olumsuz propaganda yapılmaktaydı. mafyaya kasiyen yaptıran nizamettin güvenç, tüm pisliği polat alemdar'ın üzerine akıtarak toplumsal bir temizlenme süreci gibi gözüken bu eylemle aslında, polat alemdar'ı bu pislik yığını altında ezip geçmek istemektedir. böylece polat alemdar'ın elindeki kriptekse ulaşabilecektir.

diğer yandan polat alemdar, dünya baronu tarafından da takip edilmektedir. hatta abd'ye çağrılmış ve biat etmesi istenmiş; ailesi ile tehdit edilmiş; ancak buna, kendilerine karşı savaşacağını yineleyerek mukabele etmiştir. polat alemdar teslim olmaya karar verir. öncesinde, kendini salt bir mafya babası olarak bilen dava arkadaşlarına asıl kimliğini açıklar. ali candan oluşunu ve efe yakup karahanlı doğuşunu… hepsi ile tek tek konuşur. onlarla helâlleşir. bu durumu en zor memâti kabullenir.

sonrasında ailesine durumu açar. deli hikmet şoktadır. nazife anne geç vakit gelen oğluna "aç mısın?" diye sorar, polat alemdar yani ali, "açım!" der. doya doya birbirlerine sarılırlar. onlardan da helâllik alır…

hem var olma hem de yok olma sebebim dediği elif'i, bu zorlu ve tehlikeli yola dahil etmemek için kabul ettiği yüz ve kimlik değişikliğine karşın kaderin önüne geçilemez acziyetini yaşamıştır. o, her ne kadar uzak tutmaya çalışsa da yolu, elif eylül ile tekrar tekrar birleşmiştir. elif'in, ali'nin ölmediği şüphesi ve onun varlığını ispat gayreti, neticede bu uğurda ölmesine sebebiyet vermiştir. polat alemdar, bu yüzden kendisini affedemez. sıradan bir adam olup elif'in yanında bir ömür yaşamayı göze alamadığı için kendini bağışlayamaz. sevdiğine vuslat edemez. hastanede yatmakta olan elif, nazife anne'den polat alemdar'ın, ali olduğunu öğrense de bunun sonrasında kendisini göremez, polat, elif ile helâlleşemez. vatanı kadar sevdiğini, vatanın toğrağına gömer. sevgisi hep canlı kalacaktır… ömer baba'nın dediği gibi elif artık her yerdedir, her şeydedir ancak gözle görülemez.


polat alemdar'ın yapacağı bir iş daha kalmıştır. mehmet karahanlı'dan kalan kriptekse ulaşmak için sayısız insanı öldüren, konsey üyelerinin varlığına son veren ve vatanını satmaktan bir saniyeliğine bile imtina etmeyen vatan haini nizamettin güvenç'i, idam edecek ve sonrasında teslim olacaktır… nizamettin güvenç'i hiç ummadığı bir anda yakalamış, sorguya çekmiş ve idam sehpasına son tekmeyi atmıştır.

nihayetinde teslim olur… polat alemdar ve arkadaşları çıkarıldığı mahkemece serbest bırakılmıştır. çünkü o, milletin ve devletin bekâsı için girmiştir bu yola… yüce kararı milletin vicdanı vermelidir, mahkemeler değil.

polat alemdar'ın da dediği gibi, kurtlar vadisi operasyonu günahıyla, sevabıyla kendi şahsına aittir ve bitmiştir. ancak iyi ile kötünün savaşı kıyamete kadar devam edecektir.