SİYASET 14 Ağustos 2024
4,6b OKUNMA     51 PAYLAŞIM

Yakın Tarihin Akılda Kalıcı Bütün Siyasi Suikastları

Donald Trump'ın uğradığı saldırı, suikast meselesini akıllara getirmedi değil. İşte yakın geçmişte bu konuda neler yaşandığının özeti.

jül sezar "sen de mi brutus?" sözleriyle hayata veda ettiğinde, siyasi suikastlar zaten yaygın bir durumdu. peki, bu tür olaylar modern zamanlarda daha mı nadir hale geldi? eski abd başkanı donald trump’a yapılan suikast girişimi modern demokrasilerde bir istisna mıydı? tabii ki hayır.

amerika birleşik devletleri'nin abraham lincoln, john f. kennedy ve kardeşi robert f. kennedy, martin luther king jr. ve daha yakın tarihlerde ronald reagan gibi isimleri de içeren uzun bir suikast ve suikast girişimleri geçmişi vardır. ancak suikastlar abd dışında da oldukça yaygındı ve genellikle katilin arzuladığı radikal değişiklikleri nadir yerine getirdiler.

suikast olarak sayılan genellikle bir siyasi figür olan tanınmış ve güçlü bir kişinin öldürülmesidir. nadiren rastgele saldırılar olan suikastlar, genellikle bir kişinin ortadan kaldırılmasının siyasi manzarayı değiştireceği varsayımına dayanan aşırı bir protesto biçimidir. ancak, tüm siyasi cinayetler suikast olarak kabul edilmez.

örneğin, devletler sık sık yargısız infaz emri verirler bu durum ne yazık ki giderek artmaktadır. vladimir putin’in rusya’sında, devlet çok sayıda ölümcül zehirleme, silahlı saldırı, uçak kazası ve pencereden atılma olaylarını düzenledi. kanada başbakanı justin trudeau, yakın zamanda hindistan’ı kanada’da bir sikh ayrılıkçısına yönelik bir suikast düzenlemekle suçladı. gazeteci cemal kaşıkçı, istanbul’daki suudi arabistan konsolosluğu içinde öldürüldü. abd istihbarat teşkilatlarının suudi arabistan veliaht prensinin bu infaza onay verdiğini iddia ettiği bir cinayetti. (detaylı okumak isteyenler için: #160161424)

abd, 11 eylül’ün planlayıcısı usame bin ladin gibi yüksek profilli hedeflere karşı yargısız infazları defalarca kullanmıştır. israil de sınırları dışındaki hedeflere karşı düzenli olarak ölümcül şiddet kullanmaktadır.

bununla birlikte, suikastlar genellikle devlet yapılarının dışında gerçekleştirilen “resmi olmayan” şiddet eylemleri olarak görülür. genellikle siyasi liderlerin izlediği yola karşı çıkan bireyler tarafından işlenen suikastlar, yalnızca devletlerin fiziksel güç kullanma veya yetkilendirme hakkına sahip olduğu fikrini reddederler. bu durum genellikle "şiddet üzerinde devletin tekelini" ifade eder.


siyasi suikastların evrimine baktığımızda karşımıza şunlar çıkıyor

20. yüzyıl öncesinde, avrupa'nın güçlü monarşilerinin altın çağında, devrimci gruplar suikastları halkın, iktidardakilerin tüm güçlerine rağmen ölümlü olduklarını anlamaları için kullandılar. bir tarihçiye göre, ihtilaller 1800’lerin sonlarında neredeyse her büyük avrupalı hükümdar ve devlet başkanı öldürülmeye çalışıldı.

örneğin, bazı anarşistlerin “eylemli propaganda” olarak adlandırdığı bir eylemde, çar ıı. aleksandr, 1881’de rus devrimci grup narodnaya volya (halkın iradesi) tarafından öldürüldü. onların italyan yoldaşları daha sonra 1898’de avusturya-macaristan imparatorluğu imparatoriçesi elisabeth’i öldürmeyi başardılar.

bu dönemin diğer suikastçıları ise koyu milliyetçilerdi. bunların en ünlüsü belki de, habsburg arşidükü franz ferdinand'ı öldürerek birinci dünya savaşı'na yol açan sırp gavrilo princip'tir.

savaştan sonra italya ve almanya'daki faşist ve proto-faşist paramiliter güçler de terörün bir parçası olarak siyasi suikastları kullandı. örneğin sosyalistler rosa luxemburg ve karl liebknecht, 1919'da berlin'de sağcı paramiliterler tarafından öldürüldü. italya tamamen faşist bir diktatörlüğe düşmeden önce, önde gelen sosyalist giacomo matteotti, benito mussolini’nin çeteleri tarafından roma’da öldürüldü.

ikinci dünya savaşı sırasında direniş grupları da nazilere karşı suikastlar düzenledi. mayıs 1942'de prag'da holokost'u gerçekleştirmede kilit rol oynayan ss şefi reinhard heydrich'in öldürülmesi bugün hala çek cumhuriyeti'nde kutlanmaktadır.

savaştan sonraki on yıllarda aşırı sol devrimci öncü gruplar siyasi suikast taktiğini coşkuyla benimsediler. örneğin almanya’da kızıl ordu fraksiyonu, 1970’lerden 1990’lara kadar önde gelen bankacıları, politikacıları ve diğerlerini ihtilal umuduyla suikast ile öldürdü. italya’da ise benzer bir grup olan kızıl tugaylar, 1978’de başbakan aldo moro’yu öldürdü. abd’de ise sara jane moore, 1975’te başkan gerald ford’a suikast girişiminde bulunarak bir ihtilal başlatmayı amaçladı, o tarihten sadece iki hafta önce manson ailesi üyesi lynette “squeaky” fromme’nin aynı şeyi yapmaya çalışmasından sonra yaşandı.

bu ihtilalciler hedeflerine ulaşmak için şiddete başvururken, aşırı milliyetçilerin suikastları da devam etmiştir. hindutva radikalinin gandhi'nin müslüman-hindu birliğini teşvik ettiği için onu öldürmesi, hindistan’ın britanya’dan bağımsızlığını kazanmasından sadece birkaç ay sonra gerçekleşmişti.

hindistan'da birçok önemli siyasi suikastlar da yaşandı

• başbakan indira gandhi, 1984’te sikh ayrılıkçılara karşı askeri operasyon emri vermesinden sonra sikh korumaları tarafından öldürüldü.

• oğlu rajiv gandhi, 1991’de bir tamil kaplanı intihar bombacısı tarafından seçim kampanyası sırasında suikaste uğradı, bu olay ayrılıkçı hareket ile hindistan hükümeti arasındaki ilişkilerin bozulmasından sonra yaşandı.

2007’de pakistan’ın eski başbakanı benazir butto, bir suikast girişiminden kurtuldu (180 kişinin ölümüne yol açan bir bombalı saldırı), ancak daha sonra bir diğerinde öldürüldü. bu suikastın nedenleri belirsizliğini koruyor. bazıları onu batı ile olan yakın ilişkilerinden dolayı islamcılar tarafından hedef alındığını düşünüyor, diğerleri ise dönemin başkanı pervez müşerref’in ondan kurtulmak istediğinden yaptırdığını düşünüyor. pervez müşerref, suikastla ilgili olarak suçlandı ancak kendisi suikastla herhangi bir ilgisi olmadığını iddia etti.

Indira Gandhi

başka bölgelerde aşırı milliyetçiliğe baktığımızda ise şöyle

1995’te israilli başbakan yitzhak rabin’in sağcı bir aşırı siyonist tarafından suikasta uğramasının nedeni de aşırı milliyetçiliktir. rabin, israil ile filistinliler arasında bir barış anlaşmasına doğru ilerlemeye çalıştığı için öldürüldü (daha önce mısır’da enver sedat’ın başına geldiği gibi). bazıları, suikastının çağdaş orta doğu'nun şekillenmesine etkisi nedeniyle bunu “tarihin en başarılı suikastı” olarak adlandırdı.

ne yazık ki, afrika'da suikastlar bugün hala çok yaygındır

bir rapora göre, 2019 ve 2020 yıllarında kıtada 185 suikast gerçekleşti. bunların çoğu politikacılar, sivil toplum ve topluluk liderleri ile gazetecilere yönelikti. afrika'daki suikastların %80'inin siyasi amaçlı olduğu tahmin edilmektedir.

latin amerika da suikastlarla sık sık sarsılmaktadır. son yıllarda, ekvador’da yolsuzluk karşıtı başkan adayı fernando villavicencio, güçlü uyuşturucu kartelleriyle bağlantılı kişiler tarafından öldürüldü. brezilya’da ise o dönemde başkan adayı olan jair bolsonaro, bir miting sırasında bıçaklandı. bu saldırının 2018 seçimlerini kazanmasına yardımcı olduğu düşünülüyor.

batı’da suikastlar ise hükümetler genel olarak daha istikrarlı olmasına rağmen, yaygın olmaya devam etmektedir

bu suikastların nedenleri çeşitlilik göstermektedir, ancak son yıllarda birçok politikacı, aşırı sağcılar tarafından hedef alınmıştır.

japonya’da, şinzo abe 2022’de eski başbakanın desteklediğini düşündüğü bir kiliseye kin besleyen bir silahlı saldırgan tarafından öldürüldü. almanya’da ise, 2019’da muhafazakar bir politikacı olan walter lübcke, göç yanlısı politikalara şiddetle karşı çıktığı için aşırı sağcılar tarafından öldürüldü. ingiliz milletvekili jo cox’un 2016’da öldürülmesinin arkasında da aşırı sağcı vardı. bu yılın başlarında slovakya başbakanı robert fico, sağcı gruplarla bağlantıları olan bir silahlı saldırgan tarafından ciddi şekilde yaralandı.

bunun yanı sıra hollanda’da sağcı bir politikacı olan pim fortuyn, hollandalı müslümanları siyasi amaçlar için günah keçisi haline getirdiği gerekçesiyle öfkelenen bir vatandaş tarafından suikasta uğradı.

siyasi sürecin dışındaki hoşnutsuz insanlar, önde gelen bir kişiyi öldürmekle bir şeyler kazanabileceklerini düşündükçe, suikastlar siyasi manzaranın uğursuz bir parçası olarak kalacaktır. devlet onaylı yargısız infazların da devam etmesi muhtemeldir. ancak 20. yüzyılın başlarındaki bombacı anarşistler de fark edildiği gibi, bireysel bir siyasi figürü öldürmek, genellikle istenen yaygın değişiklikleri getirmez. bir sistem, bir yapı, bir hareket ya da bir fikri suikastla ortadan kaldırmak imkansızdır.