SİYASET 15 Kasım 2018
23,9b OKUNMA     660 PAYLAŞIM

Uluslararası İlişkiler ile İlgilenenlerin Öncelikle Kavraması Gereken Konseptler

Uluslararası ilişkiler okumak isteyenlerin ya da üzerine sadece biraz araştırma niyetinde olanların öncesinde bilgi sahibi olması elzem şeyler.

1) anarşi

uluslararası politikayı yerel politikadan ayıran temel unsur merkezi bir otoritenin bulunmamasıdır. ülkelerin yardım isteyebilecekleri bir polis, başvurabilecekleri bir mahkeme veya acil durumlarda arayabilecekleri bir numara yoktur. devletleri birbirlerinden koruyacak bir merkezi otorite olmadığı için büyük güçler kendi güvenliklerini sağlamalı ve tehlikelere karşı tetikte olmalıdırlar. bu durum devletler arası koordinasyonu veya karşılıksız yardımı önlemez, ama her zaman güvenlik ön plandadır ve tüm uluslararası olaylarda korkunun payı vardır. anarşi devletleri farklı şekilde etkileyebilir ama genelde bela olarak görülür.

2) güç dengesi

(bkz: balance of power) veya (bkz: balance of threats)

anarşinin etkisiyle, devletler kimin güçlü olduğunu, kimin güçlendiğini veya zayıfladığını endişeyle takip ederler; ve de kalıcı bir güçsüzlük/eziklikten kaçınmak için atılması gereken adımları atmaya çalışırlar. güç dengesi, devletlerin potansiyel müttefiklerini seçerken veya bir savaş olasılığını değerlendirirken göz önünde bulundurdukları ana etkendir. gücün farklı taraflara kayması genelde tehlikeli sonuçlar doğurur, bu güçlenen devletlerin mevcut duruma başkaldırması nedeniyle de ortaya çıkabilir, güçlü devletlerin güçlerini korumak istemesi nedeniyle de; veya basitçe bu dengesizliklerin devletlerin uluslararası arenada yanlış kararlar vermesine yol açması tehlikeli durumları ortaya çıkarır.

3) karşılaştırmalı üstünlük veya dış ticaret geliri

(bkz: comparative advantage) veya (bkz: gains from trade)

karşılaştırmalı üstünlük, liberal serbest ticaret teorisinin temelinde yatan şeydir. çok basitçe şöyle anlatılabilir: tüm devletlerin sadece diğerlerine göre [(bkz: doğal kaynaklar), (bkz: iklim) vb. etkenlerle] daha rahat üretebilecekleri şeylerin üretiminde uzmanlaşıp, diğer devletlerle de onların avantajlı olup ürettikleri kaynakların ticaretini yapması, tüm devletlerin işine yarayacaktır. tek bir ülke tüm kaynaklarda en verimli üretimi yapma potansiyeline sahipken bile bu sistem o ülke de dahil herkesin yararına olur. bu teori, matematiksel olarak sağlam temellere dayansa da geniş kabul görmesi yüzyıllar sürmüştür. merkantilizm'in çöküşü ve serbest ticaret anlayışının yayılması günümüzdeki modern globalleşmenin köklerini oluşturmuş ve günümüz dünyasının 200 yıl öncesinden daha zengin olmasını sağlamıştır; bu basit teoriyi tam olarak anlamadan günümüzde tüm dünyayı saran uluslararası ticareti anlayabilmek mümkün değildir.

4) yanılgı ve yanlış hesap

(bkz: misperception) ve (bkz: miscalculation) 

uluslararası politikaların büyük bölümü üç kelimeyle özetlenebilir: korku, hırs ve aptallık. anarşi ve güç dengesi korkuyla, karşılaştırmalı üstünlük ise hırsla ilgiliydi. üçüncü kelimemiz, aptallık da ilk ikisi kadar önemli: devlet yöneticilerinin (ve bazen tümden milletlerin) birbirlerini yanlış anlayıp tahmin edilemeyecek kadar aptalca şeyler yapabileceklerini kabullenmeden uluslararası ilişkiler ve dış politikalar tam olarak anlaşılamaz. tehdit altında hisseden bir devletin savunma harcamalarını arttırması diğer devletler tarafından karşılık verilmesi gereken agresif bir hamle olarak yanlış yorumlanabilir. tabi ki bazen tersi de olur, savaş planları yapan bir devlet diğerlerini barış için uğraştığına inandırabilir. doğrudan kişisel olarak liderler de yüzlerce iyi eğitimli danışmanları ve istihbarat servislerine rağmen aptalca kararlar verebilirler. çünkü bilgi kusursuz değildir, diğer devletler blöf yapıyor veya yalan söylüyor olabilir, ve tüm bu bürokrat, yönetici ve danışmanlar nihayetinde insandır, hata yapabilirler. şunu akılda tutmakta fayda var ki: yönetimde olanların çoğu zaman ne yaptıklarından haberi yoktur.

5) sosyal yapı

(bkz: social construction

devletler ve tüm diğer insan yapımı kurumlar arası ilişkiler her an değişik normlar ve kişilikler tarafından şekillenir, ve bu normlar ve kişilikler ne tanrısal bir güç tarafından şekillenmiştir ne de kalıplaşmıştır. tam tersine, bunlar da doğrudan insan etkileşimlerinin sonucunda oluşur. gün içinde ne yaptığımız, nasıl konuşup yazdığımız ve nihayetinde fikir ve inançlarımız zaman içinde değişir. milliyetçiliği, savaş kurallarını, marxism'in yükselmesini ve çökmesini ve tüm diğer önemli global olayları anlamak için öncelikle sosyal gerçekliğin fiziksel dünya gibi olmadığını ve her an insanların sözleri ve düşünceleriyle şekillendiğini anlamak gerekir. alışkanlıkların, normların, kişiliklerin veya inançların nasıl değişeceğini tam olarak tahmin edemesek de, bu değişimin farkında olmak, tartışmasız kabul gören doğrular değiştiğinde gafil avlanmayı önler.

Siyasetin Çimentosu Denebilecek Kadar Benimsenmiş Olan Acımasız Öğreti: Makyavelizm