Otizmlilerin, Otizmli Olmayan İnsanlardan Ayrıldıkları Noktalar Nelerdir?
otizmin hastalık olarak değerlendirilmesi için bir sebebinin ve tedavisinin olması gerekir. otizmin ispatlanmış bir sebebi ve kesin bir tedavisi yoktur. en iyi tedavi yöntemi eğitimdir. erken fark edilen ve hemen eğitime başlanan durumlarda otizmi geriletmek mümkündür. hatta bazı otizmlilerde tamamen düzelme dahi görülebilmektedir.
otizmli bireyin eğitimi uzun bir yol olarak düşünülebilir. yola ne kadar erken çıkılırsa o kadar çok mesafe kat edilir. durum fark edilir edilmez vakit kaybetmeden psikiyatra başvurulmalı ve derhal bir özel eğitim merkezine müracaat edilerek eğitime başlanmalıdır. erken teşhis çok önemlidir. bazı vakaların erken teşhis edilmesi zordur. bilhassa yaygın gelişimsel bozukluk tablosunun fark edilmesi uzun zaman alabilir.
anne babalar şu farklılıkların tamamını ya da bazılarını gözlemlediklerinde derhal harekete geçmelidir. otizm yelpazesinin içinde bulunan bir çocuğun eğitimsiz geçen her günü ciddi bir kayıptır.
- göz teması yok veya çok az ise
- ismi söylendiğinde dönüp bakmıyorsa
- genellikle kendi kendine vakit geçirme isteği varsa
- ışıklı objelere, dönen nesnelere çok uzun süre bakıyorsa
- aşırı hareket veya aşırı hareketsizlik varsa
- kendi etrafında dönüp duruyorsa
- ip, kablo, kemer gibi nesnelerle saatlerce oynuyorsa
- sık sık sebepsiz yere gülüyor veya ağlıyorsa
- öfke nöbetleri ve sindirim problemleri varsa
- dokunulmaya karşı aşırı tepki veriyorsa
- duyguları ve yüz ifadelerini anlamada sorun varsa
- bir yaş civarında anne, baba, mama gibi kelimeler yoksa
- yaşıtlarına karşı tamamen ilgisizse
- oyuncaklarla anlamlı oyunlar oynamıyorsa (mesela arabayı sürmek yerine tekerleklerini çevirmek gibi)
- rutine bağlı kalma isteği varsa (markete hep aynı yoldan gidip gelmek gibi)
- isteklerini sözlü olarak veya işaretle belirtmiyorsa
vakit kaybetmeden hemen bir çocuk psikiyatrına başvurulmalı, hekimin kanaati çocuğun otizm risk grubunda olduğu yönünde ise derhal özel eğitime başlanmalıdır.
genetik kökenleri konusunda önemli bulgulara ulaşılmış, bir nevi hastalık olmayan hastalık. öncelikli bulgular şöyle:
- otistik kişilerin yüz hatlarında belirgin olmasa da bazı ayırdedici ortak özellikler bulunuyor. aşağı doğru eğik dudak kenarları ile hafifçe köşeli dikdörtgenimsi kulaklar.
- nörolojik incelemelere göre otistik bireylerin beyinlerinde hippocampus ve amygdala bölgeleri sağlıklı bireylerinkine göre daha az gelişmiş haldeler. ayrıca corpus callosum'da anomali göze çarpıyor.
görünüşe bakılırsa otizm genlerin insanlığa bir oyunu. sosyal yaşamı hayatının merkezine koymuş insanoğlu için dışlanmış olan bu bireyler, insan popülasyonunda çoğunlukta olsalardı, ki olabilirdiler; medeniyet adı verdiğimiz olgu bambaşka boyutlarda gelişecek, belki savaşlar hiç olmayacaktı. sosyal halde yaşamayan bir çok hayvan türü var dünyamızda; ve onlar için hiç de alışılmamış bir durum ya da bir hastalık değil iletişimsizlik.
nihayet; otistik çocuklar hayvanlarla insanlardan çok daha iyi geçinmekteler; bu durum da insanlığa birşey anlatmak istiyor sanki.
bu nörolojik rahatsızlıktan müzdarip yavrusuna dair bir anne şöyle demişti:
"çok zor otistik bir çocuk yetiştirmek. hayatımdaki her şeyden fedakarlık yapıyorum. belki de yaşamıyorum, eskiden hayatımın nasıl olduğunu unuttum. ama en zoru hocam, gözlerime bakmaması. öyle uzak, öyle yalnız ki kendi dünyasında, beni bile almıyor içeri. beni en çok bu acıtıyor, annesiyim ben onun! gerçi baksa içimdeki acıyı görür diye de korkuyorum. belki de, bakmaması en iyisi..."
evet, böyle bir çocuğun ebeveyni olmak zor olsa gerek. peki ya dünyaya farklı bakıp, gördüğünü anlatamamak? o ne kadar zordur kim bilir...
öyle bir sarılışı vardi ki bana hemitzer, dedim kendi kendime..."otistik bir cocuğa sarılmamış olsaydın, sarılmanın bu içten, farklı boyutunu keşfedemezdin".
otistiklerin en temel özelliği,sanki arkanızdaki bir boşluğa yönelmiş gibi sizi delip geçen bakışlara sahip olmalarıdır. duyma açısından da problemler yaşarlar. bu nedenle %40'ı konuşamaz. otistik ilişkiye geçmez, anne ve babaya ebeveyn duygusunu yaşatmaz. arzularının olmayışı benlik mekanizmalarının işleyişini aksatır.
belirli nesnelere karşı saplantı derecesinde tutkundur. yemeği, her gün gittiği yol, oyuncağı değiştirilirse kriz geçirip çevresini terörize edebilir. sabitlik arayışları vardır. bu nedenle logoları ezberleyebilir. bunların temel özelliği değişmeyen semboller olmalarıdır. dönme eylemi de onlar da heyecan uyandırır. örneğin çamaşır makinelerine saatlerce bakarlar. parçalara alışılmışın dışında odaklanırlar. arabayla oynamaktan çok arabanın tekerleğiyle oynamak gibi daha çok oyuncağın bir bölümüne yoğunlaşırlar. bu iletişimlerinde de görülür. kelimelerin teker teker karşılıklarını algılar ve ima edileni anlayamazlar.