Kendi Kendini Ameliyat Eden Korkusuz Doktor: Leonid Rogozov

1961 yılında kendi apandisit ameliyatını kendi yapan Sovyet cerrah Leonid Rogozov'un hikayesi.
Kendi Kendini Ameliyat Eden Korkusuz Doktor: Leonid Rogozov

leonid rogozov, kendi kendine ameliyat yapan ilk doktor. 14 mart 1934'te sovyetler birliği'nde dünyaya geldi ve henüz 26 yaşındayken; 1960'da 6. sovyet antarktika seferine tek doktor olarak katıldı. antarktika kutup üssü inşaatında pratisyen doktor olarak görevlendirilmişti. 1961'de, sefer henüz devam ederken bir sabah yüksek ateşle ve şiddetli bir sancıyla uyandı. bir süre can havliyle de olsa belirtilerini takip etti ve sonunda korkunç gerçeği teşhis etti; apandisiti iltihaplanmıştı ve patlamak üzereydi. bu, ameliyat olmazsa ölümüyle sonuçlanacak bir rahatsızlık demekti. şansına, ekipteki tek doktor oydu ve en yakın doktor da kilometrelerce uzaktaydı. kendisinde ameliyat edebilme bilgisi ve yeteneği mevcuttu ancak buna rağmen apandisitinin patlamasını bekleyerek ölecekti. başlarda ekip arkadaşlarından bu durumu saklamayı uygun gördü. bunu da günlüğüne şu sözlerle yazdı: “sanırım apandisit iltihabım var. ama bu konuda sessizliğimi sürdürüyor hatta gülümsüyorum. neden arkadaşlarımı korkutayım ki? kimin yardımı olabilir bana?"

işte bu çaresizlikle ve apandisit iltihaplanması acısıyla kıvranırken kafasından tüyleri diken diken edecek çözümler geçmeye başladı; çünkü yaşama içgüdüsü böyle bir şeydi.


ya doktor olmanın avantajıyla sahip olduğu bilgi ve becerisini kendi üzerinde kullanacak ya da acı çeke çeke ölüme terkedecekti kendisini. sonunda o zor kararı verdi ve anestezisiz ameliyatı bırakın, genel anestezi almadan kendi kendini ameliyat etmeye karar verdi. ameliyattan bir gün önce not defterine bir şeyler karaladı: “bütün gece hiç uyuyamadım. apandisitim cehennem gibi bir ağrıya sebep oluyor. bu fırtına ruhumu parçalıyor. kendi ameliyatımı kendim yapmam gerekiyor. tek çarem bu. imkansız ama buna mecburum.”

yaşadığı acıyı apaçık gösteren bu sözlerden sonra sabah uyanıp ameliyatı için hazırlıklara başladı. çünkü artık dayanacak gücü kalmamıştı. belirtiler, durumun iyice ilerlediğini ve bir an önce harekete geçmesini söylüyordu. arkadaşlarını odasına çağırdı ve durumunu kabaca anlattı. kendisine yapacağı ameliyatta arkadaşlarının da yardımına ihtiyacı vardı çünkü. odasının sterilizasyonunu sağlamak amacıyla odasındaki çoğu eşyayı çıkarttı. sadece yatak, masa ve lambayı bıraktırdı. arkadaşlarına ameliyat esnasında kullanacağı birkaç aletin ne işe yaradığını, eğer bilincini kaybederse kendisine neler yapmaları gerektiğini anlattı. lambayı nasıl tutmaları gerektiğini ve ameliyat edeceği bölgeyi görebilmesi için kullanacağı aynayı nasıl konumlandırmaları gerektiği konusunda da detaylıca bilgi verip ameliyat yapacağı bölgeye lokal anestezi uyguladı. sonra bütün maharetini bu defa kendi canını kurtarmak için ortaya serdi. büyük bir titizlikle 2 saat boyunca kendi ameliyatını yaptı. hazırlıklar epey sürmüştü ve sabaha karşı saat 2:00 sularında ameliyatı başladı. önce karnında apandisitin olduğu yere derin bir kesi attı. apandisite ulaşınca bütün maharetiyle ve büyük bir titizlikle ameliyatını yaptı. en son kesiye dikiş attı ve kapattı.


kendi ameliyatını kendisi başarıyla tamamlamıştı. bu, tıp dünyasında ilk kez gerçekleşen bir şeydi ve o bunu başarmıştı. ister cesaret diyin ister yaşama içgüdüsü, bu ameliyatı zor koşullar altında başarıyla tamamladı. ameliyat sonrasında sadece antibiyotik ve uyku hapı kullandı ve 5 gün gibi kısa bir sürede kendine gelmeye başladı. yaklaşık bir hafta sonra da dikişlerini aldı.

bu ameliyat sonrasında kızıl bayrak işçi nişanına layık görüldü. cesareti, başarısı, azmi o kadar hayret vericiyken kendisi, bu ameliyat her sorulduğunda hep aynı türden cevaplar verdi;
“ilacı vücuduma enjekte ettikten sonra benim için herhangi bir ameliyat, herhangi kurtarılması gereken bir hayat oldu. o andan sonrasını böyle düşünüp hareket ettim.”

ne diyelim. biz daha kan görünce çığlık çığlığa ayılıp bayılırken o, kendi kendini hayata döndürdü.