SİNEMA 26 Haziran 2019
30,7b OKUNMA     746 PAYLAŞIM

Andrey Tarkovski Sinemasının Kendini Belli Eden Genel Özellikleri

Başta Stalker ve Solaris gibi filmler olmak üzere, perde üzerinde şiir yazan Rus yönetmen Tarkovski'nin sanatının genel özellikleri.

tarkovski'nin, filmlerinde hakikatin peşine düşmesi ve tanrı arayışında, küçük yaşta uzak düştüğü babasına duyduğu özlemin izleri vardır. buna bağlı olarak sembol olabilecek her şeyi imha etmeye çalışırken eserlerine dönük anlama çabasının boşuna olduğunu da söyler. çünkü rasyonel okumalarla metafiziğe/uluhiyete ulaşmak imkansızdır. bu yüzden de manzara yerine mekanın bütünlüğünü öne çıkarır, parçalara ayırmak istemez.

Stalker (1979)

zihin analitik yaklaşımıyla kategorize ederek anlamlandırırken sezgisel olan bütünlüğü kavrayandır ve tarkovski sürekli sezgisel olana hitap etmek istediğinden planlarındaki uzunluk ve kadrajlarındaki ucu açıklık daima korunur. yine kurguyu sentetik bulan tarkovski kurgu yerine ritim kelimesini kullanmayı uygun bulur ve bu ritmi bütün filme yedirir. yani uzun bir plan başlı başına bir anlamken, o uzun planı açarak (burada plan/sekans hatırlatması da yapalım) mevcut anlamı tüm anlatıya yayarak bütünleştirir.

Solaris (1971)

zaman basıncını da bu ritim anlayışı bağlamında kullanır. zaman basınç kuramı, zamanın askıda bırakılması demektir. uzun plan kullanımı da zaman algısının tüm film üzerinde inşa edilmesine hizmet eder ve yine elbette sezgiseldir. bela tarr, aleksander sokurov da zaman basıncını tarkovski referansıyla kullanan yönetmenlerdir. zamana ilişkin bu yaklaşımın matematiksel açıklaması yapılamayacağı gibi, aynı filmin tarkovski tarafından başka bir zamanda aynı haliyle çekilmesi de mümkün değildir.

The Mirror (1974)

şu anekdot da çok can yakıcıdır

son filmlerinden birinin kurgusu üzerine çalıştığı stüdyoda -ki ingmar bergman'ın çalıştığı stüdyodur- koridorda bergman'la karşılaşır. ikisi de birbirlerine duyduğu hayranlığı her fırsatta dile getirmiş yönetmenlerdir ve ikisi de bunu çok iyi bilmektedir. koridorun bir ucunda bergman, bir ucunda tarkovski... birbirlerine dakikalarca bakarlar ama bir 'merhaba' demeden ayrılırlar... ya egoları selamlaşmalarına bile izin vermemiştir ya da kalplerindeki mana rencide olur/büyü bozulur diye hiç konuşmamışlardır. ama o koridor, bergman'la tarkovski'nin bakıştıkları o efsane koridor, mühürlenmiş zaman'ı kucaklamış nadir mekanlardan olmalıdır.

Bittiğinde Kalın Bir Roman Bitirmiş Hissi Yaratan Stalker Filminin Sağlam Bir İncelemesi

Ortamlarda Kültürlü Görünmenizi Sağlayacak Dev Bir Yönetmen Rehberi