4 Yıldır Orada Yaşayan Birinin Gözünden: İsviçre'nin Kötü Tarafları

4 senedir İsviçre'de yaşayan bir Ekşi Sözlük yazarı, hep güzelliklerinden bahsedilen İsviçre'nin -kendince- kötü yanlarından bahsetmiş.
4 Yıldır Orada Yaşayan Birinin Gözünden: İsviçre'nin Kötü Tarafları

dört senedir isviçre'de yaşıyorum. avrupa'nın refah düzeyi en yüksek ülkesidir ve muadili isveç, norveç'e göre iklimi ve konumu mükemmeldir isviçre'nin. dört senedir burada yaşıyorum ve şu ana kadar hep 'kanım akar kırmızı - beyaz' şeklinde takılıyordum ama artık eksik yönlerini de görmeye başladım.

kalıcı olmak

bir kere bu ülkeye dışarıdan hakkıyla okumaya gelip sonra çalışmaya başlayıp kalıcı olmak mümkün olmakla beraber, fevkalade zordur. devlet okulları ethz ve epfl mezunuysanız biraz şansınız var, onun dışında zor. arkadaşım epfl'de mastır yapıp ülkenin en prestijli bankasında çalışmaya başladı. adama çalışma vizesi vermediler. adam polonya şubesinde işe başlamak zorunda kaldı. sürgün ettiler resmen adamı.

beş yıl çalışırsanız ve oturduğunuz yerin dili asgari düzeyde öğrenirseniz süresiz oturum sahibi olabilirsiniz. okuduğunuz süreler buna sayılmıyor (ekstra 2 yıl istiyorlar). o süresiz oturum da siz isviçre'den çıktığınız anda kayboluyor zaten, bir işe yaramıyor. on sene sonra şanslıysanız vatandaşlık alabilirsiniz belki. isveç'te millet doktorayı bitirince vatandaşlık alıyor; buradakiler doktorayı bitirenleri kışkışlama peşinde. bu arada kimse vatan millet, alp dağları edebiyatı yapmak için vatandaşlık istemiyor; daha kolay iş bulmak istiyor. zira ab içinde, ab dışından gelip iş bulmak zor, isviçre'de kat kat zor.


iklim güzel ama güneşli gün sayısı nispeten az

ilkbahar yağışlı. normalde yazları güzeldi ama bu sene yazın da süreklik yağdı, etrafı sel bastı. o güzel isviçre manzaraları yılın %90'ında gri ve fazla depresif. (yine de güneşli günlerde buranın yeryüzündeki cennet olduğunu inkar edemeyeceğim.) dağ ve göl manzaralarına belli bir süre sonra şaşırmıyorsunuz. göl güzel ama su buz gibi. :)


burada en önemli sıkıntı barınma ve beslenme

ulan zaten en önemlileri onlar. lozan'da nispeten merkezi bir yerde 137 metrekare evdeyiz, 3000€ ödüyoruz çünkü bizi deli s*kti. kutu gibi, parkeleri gıcırdayan evlere 1000-1300€ vermemek için böyle bir işe giriştik, üç kişi paylaşıyoruz evi. onda da sıçtık sıvadık, balık haklarına verilen önem kiracılara verilmiyor:


doğru düzgün yemek yok bu ülkede

dışarıda normal bir yemek (döner, hamburger değil) 25€'dan başlıyor. onların da tadı berbat. isviçre yemeklerinden bahsetmiyorum, o zaten yok. yabancı ülkelerin mutfakları da berbat. türk restoranı var; iskender var, başka bir şey yok, ona da iskender demeye bin şahit ister. hint restoranından yiyorsun, orası da hint yemeğine benzemiyor. isviçreli damak tadına göre dizayn ediyorlar veya bunlar isviçrelidir, anlamazlardır diyip uğraşmıyorlar. bu sene türkiye'yi, portekiz'i, romanya'yı falan gezdim, mideme düzgün yemek girsin diye.

.

sistem var, kurallar var ama herkes kendi kafasına göre işletiyor

şikayet etmeye de zaman harcayamıyorsunuz:


sağlık sistemi de özel. ayda 250€ veriyorum sigortaya ama bunu niye veriyorum hiçbir fikrim yok çünkü sigorta hiçbir şey karşılamıyor. türkiye'ye gidip öyle muayene oluyor millet de. :)


sonuç olarak

evet, burada yaşamak türkiye'de yaşamaktan katbekat iyi ve evet, burada hayat çok rahat ama artık ben x ülkesinde yaşasam daha mı iyi olurdu diye düşünmeye başladım. örneğin; singapur'da yaşadım dört ay. orada hava hep güzeldi, yemekler güzeldi, herkes ingilizce konuştuğundan olsa gerek, insanlar bu kadar kapalı değildi. başka avrupa ülkelerinde veya anglofon ülkelerde daha güzel bir ortamla karşılaşır mıyım, çok merak etmeye başladım açıkçası.