Gidenlerin Kalıcı Olarak Taşınma Hayaliyle Geri Döndüğü Şehir: Kopenhag Gezi Rehberi
yalnız bir bölgesi değil bütünüyle güzel şehir kopenhag. böyle oldtown biter de dışarda normal şehir vardır ya, öyle değil. ya da merkezden biraz uzaklaşırsın da seviye düşer birden, öyle de değil. hangi ucuna yürürsen yürü, şehrin sokaklarının güzelliği kaybolmuyor. o yüzden görülmesi gereken yerleri geçtim sadece sokaklarında yürümek bile çok keyifli.
ingilizceyi çok çok iyi konuşuyorlar. halkı kesinlikle çok nazik, çok cana yakın ve çok yardımsever.
pahalılığı herkesin malumu > güncel fiyatlar şu şekilde
küçük su: 10 dkk
küçük kola: 25 dkk
havalimanından merkez istasyona tek bilet: 36 dkk
7-eleven'da sandviç: 45 dkk
big mac menu: 60 dkk
shawarma (arap döneri) menu: 70 dkk
kfc box menu: 95 dkk
smk (national gallery) giriş ücreti: 110 dkk
iyi bir burger restoranında menu: 125-150 dkk
normal restoranlarda yemekler: 150-250-350 sonsuzluğa ve ötesine
merkeze yakın hostelde 4 kişilik odada tek yatak gecelik: 500 dkk
sonuç: mütevazı bir tatil bile yapsanız günlük ortalama 1000 dkk
döviz bozdurmaca
havalimanında döviz kuru çok düşük, merkezde 7.37 iken 6.70 civarı idi. üstelik döviz bozan abla "bak bu şehir çok pahalı haa" diye sizi daha çok para bozdurmaya ikna etmeye çalışıyor, bence ayıp. merkez tren istasyonunda 100 euro'ya 707 dkk verdiler, 30 dkk komisyon aldılar, ama daha iyi bir teklif veren yer de göremedim ben maalesef.
havalimanından merkeze ulaşım
havalimanı çok karışık. indikten sonra acele etmeyin, bavulu alın, merkeze gidecek kadar para bozdurun, şimdi kalacağınız yere göre tercih yapmanız gerek, tren mi metro mu? metro ise hangisi, m1 mi m2 mi? diyelim merkez tren istasyonuna tren ile gitmeye karar verdiniz, makineden kolayca bilet alınabiliyor. ama trene nereden bineceğiniz bir mesele. ortalarda üniformalı bir sürü teyze dolaşıyor, hemen onlara soruyorsunuz, zaten amaçları size yardım etmek. bineceğiniz bölgesel tren a'dan b'ye gittiği için sizin tren olup olmadığını birine sormadan anlamak çok güç. çünkü siz ara durağa gidiyorsunuz. bileti valide etmek gerekmiyor ama trende bilet kontrolü oluyor.
Gezilecek yerler
rådhus: merkez tren istasyonunun hemen yakınındaki belediye binası, tebrikler merkezdesiniz.
tivoli: merkez tren istasyonun yanındaki eski ve büyük eğlence parkı. giriş 100 dkk. bu sadece giriş ücreti, içerde her şey ayrıca ücretli.
strøget: strol diyen var, strod diyen var hala öğrenemedim doğrusunu, neyse. istiklal caddesi'nin olmuş olanı. alışveriş ve cafe caddesi. cadde'nin ucu charlottenborg ve nyhavn'a çıkıyor. cadde girişinde br diye büyük bir oyuncakçı var, lego da satıyor ama asıl onun biraz ilerisinde direk lego store var. çay bardağı kadar lego'lar 100 dkk. büyük setler 750-1500-2500 dkk diye gidiyor.
vor frue kirke: beyaz güzel bir kilise, strøget'den 2 dakika mesafede, yanında da universitet var.
rundetarn: strøget'den 5 dakika yukarıda bir hayli eski olan astronomik gözlem kulesi. manzarası çok iyi değil, giriş 25 dkk, merdiven yok, sarmal uzun bir tünelden çıkılıyor.
charlottenborg: bütün meydan ve bina tadilatta.
nyhavn: evet o ünlü evler. yürümeye devam ederseniz açılır kapanır güzel bir köprü, sağda güzel bir kanal ve güzel mimarisi olan evler, solda opera binası ve papirøen olan güzel yerlere çıkacaksınız.
papirøen: bir sürü yemek yiyecek yer var dediler, gittim komple inşaat halindeydi.
børsen: fi tarihinden kalan borsa binası. christiania'ya bunun önünden geçen ana caddeden yürümek mantıklı.
christiania: valla abartılacak bir yanını göremedim. hippiliğin hippilik olduğu zamanlarda çok güzeldi belki, bilmiyorum. şimdi ot satan elemanlar var, biraz komün hayatı var gibi bağ bahçe işleriyle uğraşanlar var, bir iki junkie tipli eleman var sağda solda, onun dışında bol bol turist, hatta bir grup ergen okul gezisine gelmişti ben ordayken. modern zamanlarda her şeyin şekilcilik olmasından nasibi almış bence, yanlışsam kopenhag'ın yerlisi arkadaşlar düzeltsin.
von frelsers kirke: kocaman kulesi olan kilise, christiania'ya giderken yol üstünde.
nyboder: bir sürü toprak sarısı evden oluşan muhit. bence şehrin en güzel semti.
kastellet: kırmızı binalardan oluşan yıldız şeklindeki askeri alan.
den lille havfrue: küçük deniz kızı. görsen olmaz, görmesen olmaz, ama yürüyerek giderseniz yolu yürümesi çok keyifli, bence amalienborg'dan yürüyün.
amalienborg: dört köşesi dört saraydan oluşan güzel meydan. öğleleri 12:00'da askeri nöbet değişimi oluyor, ufak konserli falan.
marmorkirken: büyük kubbeli italyan kiliselerine benzeyen şehrin muhtemelen şehrin en güzel kilisesi, amalienborg'un 3 dakika yukarısı.
torvehallerne: orta-üst sınıf pazar yeri. yemek yiyecek yerler de var, smørrebrød da var, normal kasaptı, balıkçıydı, peynirciydi vs. da var. "kopan" yazan bir büfe var dışarda girişte, üç top pirinç pilavı ve etten oluşan bir yemek yapıyor, fiyat performans olarak güzel eğer uzak doğu mutfağı ile aranız iyiyse.
kongens have: rosenborg kalesinin bahçesi.
frederiksberg have: park bahçe seviyorsanız baya iyi, bol bol kaz ördek ve adını bilmediğim bazı kuşlar.
fælledparken: kocaman park.
vesterbro: merkez tren istasyonunun tivoli değil de diğer taraf çıkışı.
uzunca birkaç cadde var birbirine paralel, göçmen sayısı yüksek bölgede. bu caddelerden biri istedgade, bir iki strip club gentleman's club falan var ama öyle ağır red light district değil daha çok arap lokantaları berberler normal kumaşcı perdeci vs dükkanların olduğu şehrin orta sınıf hayatı gibi gördüm ben, ha seviye yine düşük değil gayet güzel sokaklar ve evler.
kødbyen: eskiden hayvan pazarı ve mezbaha imiş, şimdilerde orta-üst sınıf restoranlar var. arkadaşlarınızı, sevgilinizi "bir akşam şöyle iyi bir yemek yiyelim" diye götürebilirsiniz ama pahalı gibiydi.
visit carlsberg: an itibariyle carlsberg'in bir imparatorluk kurduğu bölgede olan fabrika ziyareti ve bira tadımı içeren aktivite. eski fabrika zaten şato gibi, girişinde koca iki fil sizi karşılıyor, muhtemelen fabrika işçileri için yapılmış eski güzel taş evler vs. var. şimdi bir yanda da modern plazalar, lüks ama nordic tarzı minimal evler, bir inşaat halinde her taraf, şehrin yükselen yıldızı bu bölge sanırım. yürüyerek gidecekseniz ingerslevgade denen tren yolunun yanındaki ana caddeden değil de iç taraftaki ny carslbeg vej'den yürümenizi tavsiye ederim. toplu taşımaya binecekseniz zaten kendi metro durağı var adamların.
superkilen: akepe'li belediye tarafından yapılmış gibi duran park. bence gitmezseniz bir şey kaybetmezsiniz.
assistens kirkegard: hans christian andersen, niels bohr, søren kierkegaard gibi abilerin mezarlarının olduğu değişik bir mezarlık. bizden farklı bir mezarlık kültürleri var, hatta sanıyorum mezhep farkından ötürü orta avrupa'dan da genel olarak farklı, gördüğüme memnun olduğum bir yer.
smk (national gallery): resim seviyorsanız tam cennet. ünlü eserlerden biri benim de çok sevdiğim carl bloch'un "in a roman osteria"sı.
merkez tren istasyonundan havalimanına ulaşım
havalimanına giderken merkez istasyondan tabelalara bakıp "aha cph flughafen yazıyor, bu bizim" deyip binerseniz yanlış şeye binersiniz. çünkü siz yine a'dan b'ye giden bir bölgesel trene bineceksiniz. ekranda küçük harflerle "via airport" yazıyor, onu bulup binmelisiniz.
havalimanına neden çok erken gelmelisiniz?
bence bayağı 3 saat önce orada olun. havalimanına geldiniz, herkes asansöre koştu, siz de mi öyle yapacaksınız? hayır. onlar terminal 3'e gidiyor. siz "shortcut to terminal 2" tabelasını izleyip merdivenlerden çıkacaksınız. ekranlara baktınız, check-in kontuar numarasını öğrendiniz, gittiniz bavulu verdiniz, boarding pass'i aldınız. vakit kaybetmeden security check için üst kata çıkıyorsunuz, boarding pass'i turnikeye okutup geçiyorsunuz, ama o da ne? devasa bir kuyruk. baya bir bekliyorsunuz çünkü önünüzde milyonlarca çinliden oluşan kafileler var. sıra size gelince benim gibi orta doğulu tipine sahipseniz 360 derece kontrol yapan alete alıyorlar sizi. üzülmeyin diye de "random seçtik sizi" diyorlar. bayağı üstünüzü falan arıyorlar yani. oradan da geçtiniz, kocaman bir duty free alanı ama yine vakit kaybetmemelisiniz. hemen ekranlardan kapı numarasına bakıp kapınıza gidiyorsunuz ama o da ne, çinliler bu kez de pasaport kuyruğunda. nihayet pasaporttan da geçince kapınıza gidip bekleyebilirsiniz ama durun kapı numaranız değişmiş olabilir, arada kontrol etmekte fayda var ekranları. cebinizde kalan bozuk paraları da oradaki 7-eleven'da harcayabilirsiniz. pegasus'la uçuyorsanız bence su alın.
ufak notlar
ağustos itibariyle sabahları çok serin, öğlenleri çok sıcak, akşamları serin, sonuç altta şort üstte mont. her tarafta netto marketleri var 7-eleven'dan ucuz. flying tiger diye hem strøget'de hem de arada karşınıza çıkacak ıvır zıvır zaten bir dükkan var, bence bir uğrayın.
dost yayınevi'nin harita rehberi gayet güzel.
ve son olarak instagram'da her daim gördüğünüz, özellikle kızların fotoğraf çektirmeyi çok sevdiği renkli binaların olduğu muhitler:
larslejsstraede (strøget'den 10 dakika kuzeyde)
magstraede (strøget'den 5 dakika güneyde)
olufsvej (brumleby'ın yanında)
özet: çok güzel şehir, görecek çok şey var ama gerçekten çok ama çok pahalı.
gitmeden okuduğum ve yararlandığım gezi notları:
oitheblog
zeynepcansoylu
hohhoyyt
oykununoykuleri
celebialper
ayagimintozuyla
sunsolesonne'nin meşhur entry'si