Üstinsan Kavramının Yaratıcısı Friedrich Nietzsche'nin Kadınlarla İlgili İlginç Düşünceleri
nietzsche ne kadar post-modern felsefenin babası sayılsa da hala bir 19. yüzyıl erkeğidir. kadına ve onun toplum içindeki rolüne de bu pencereden bakar. kadınlarla ilgili ifadelerinde derin bir saygı ve bir filozofa yakışmayacak önyargılar ve genellemeler birlikte görülür. yaratmaya çalıştığı üstinsan her ne kadar eril olsa da mükemmel kadının mükemmeler erkekten daha yüksek ve ender bulunur bir tip olduğunu söyler. aynı şekilde ona göre erkeklere özgü kendini aşşağılama hastalığının en iyi tedavisi, zeki bir kadın tarafından sevilmektir. herkese her şeyi kabul ettirme sanatına da yine ancak kadınlar ve diplomatlar sahiptir.
kadınlarla erkekler arasında bir ayrım yaparken kadınlara anlama yetisini erkeklere ise maneviyat ve tutkuyu verir –genel kanının aksine.
nietzsche annelik ve kadınlık arasında doğrudan bir bağ kurar. herkesin kafasındaki kadın imgesini annesinden yola çıkarak oluşturduğunu varsayar. buna göre bir kimsenin bir kadına olan hayranlığı, küçümsemesi yahut kayıtsızlığı o kişinin anne imgesi tarafından belirlenir.
şaşırtıcı konu ise nietzsche’nin kadınlara karşı olan genellikle olumsuz genellemeleridir. nietzsche’ye göre kadınlar hiçbir zaman düzenli çalışmayı öğrenemezler, tamamen kendilerini seven erkeklerin tasavvurundaki hallerine duydukları aşkla yaşarlar, ellerinde olsa erkekleri kilit altında tutarlar, kibirlidirler, hükmetmek ister ve bunu (erkeğe) tabii olarak yaparlar, yaralı noktaları bulmak ve burmakta ustadırlar, bilimin ne olduğunu bilenlerinin sayısı son derece azdır, adil değillerdir, davalardan çok kişilere yandaş olurlar, nesnel olmaktan çok kişiseldirler, delilikleri ve adaletsizlikleri kadim takılarıdır, “kadınlar her zaman gizliden gizliye kocalarının yüksek ruhuna karşı entrika çevirirler; onları, gelecekleri konusunda acısız, rahat bir bugün uğruna aldatmak isterler” , hizmet etmek isterler, kasıtlı bile davranmadan özgür ruhluların tekerine çokmak sokarlar.
nietzsche’nin kadınlarla ilgili son ve en büyük tespiti ise kadınların törelerden yana olmasıdır. bunun sebebi olarak ise iki şeyi gösterir. birincisi analık içgüdüsüdür. kadınların sevgilerinin her çeşidinde analık olduğunu söyler. bu da özgür ruhlunun hayatın zorluklarıyla karşılaşıp güçlenmesini engeller. korumacılık içgüdüsü özgür ruhluyu dışarı çıkmaktan ve tehlikelerle yüzleşmekten korumaya çalışacaktır, oysa özgür ruhlunun tam olarak istediği de budur. ıkinci sebep ise egemenlere iki büklüm, elleri göğüslerinde kavuşturulmuş bir biçimde yaklaşmaya alışmışlardır ve bu yüzden kamusal erke her türlü karşı çıkışı kınarlar.