Üsküdar'da Söylediği Beşiktaş'ta Dinlenirdi Diye Anlatılan Büyük Ses: Hafız Burhan

Gazel okuduğu sırada çok tizlere çıkarken diyaframının üzerine bir tabure bastırıp bu sayede daha kuvvetli tonlara çıktığı söylenen Türk gazelhan, ses sanatçısı Hafız Burhan'ın hikayesi.
Üsküdar'da Söylediği Beşiktaş'ta Dinlenirdi Diye Anlatılan Büyük Ses: Hafız Burhan

20. yüzyılda yetişmiş en önemli ve güçlü seslerden kabul edilen hafız burhan’ın sesi parlak, dik ve geniştir. eserlerini okurken sesinde olağanüstü varyasyonlar, gırtlak nameleri yaparak birbirinden farklı figürler ortaya koymuştur. cümlelerin arka arkaya sıralanmasında hiçbir ses kırılmasına, karışmasına rastlanmaz. pesten başlayan ve en tiz seslere ulaşıncaya kadar melodilerde ve perdelerde asla falso, detone-sürtone, çatlak ses çıkarmayan dev bir sanatçı, bir sestir.

sesinin şiddetinden mikrofonların patladığı, bu sebeple stüdyonun köşesinde mikrofona sırtını dönerek okumak zorunda kaldığı anlatılan cumhuriyet tarihinin ilk ses sanatçılarından ve klasik musikinin duayenlerindendir. gazel okurken camları titretip. bardakları patlatma, mikrofonları bozmasıyla meşhur sanatçı istanbul radyosunda çalıştığı dönemde de sık sık bu mikrofon patlatma hadisesini yaşamıştır. bu sebepten stüdyonun en uç köşesinden sırtı dönük bir şekilde okumak zorunda kalırmış.


asıl adı burhaneddin olup, 1934 yılındaki soyadı kanunundan sonra "sesyılmaz" soyadını almıştır. beşiktaşlı burhan ve müzikalı burhan olarak da bilinir ama herkes onu hafız burhan ismiyle tanırdı daha çok. 

sesi küçük yaşlarda fark edildi. hafızlık eğitimini tamamlamadan mevlidler okumaya, müezzinlik yapmaya yoğunlaştı. babası ıı. abdülhamid'in muhafız alayından tüfekçi ahmed bey, annesi feride hanım'dır. ilköğreniminin ardından girdiği kocamustafapaşa askeri rüşdiyesi'nden mezun olmuştur.

hıfzını (hatim) tamamlamadan mukabele, mevlid, mersiye okumaya mevlidhanlık ve müezzinlik yapmaya başladığından hafızlık eğitimini daha sonradan tamamladığı söylenir.

ilk musiki derslerini ağabeyinden almışsa da, onun da köklü bir musiki eğitimine sahip olduğu söylenemez. 1918 yılında düzenli bir müzik eğitimi almamamış olmasına rağmen sesinin güzelliği nedeniyle mehterhanenin yerine kurulan saray bando ve orkestrası mızıka-yi hümayun’a kabul edilmiştir. hanende(ses sanatçısı) olarak mızıka-yi hümayun’a alındı, ancak bir süre sonra kendi isteğiyle buradaki görevinden ayrıldı.

1918 yılında kurulan üsküdar musiki cemiyetinde selahattin pınar ile birlikte görev almış ve birçok talebe yetiştirmişler. o dönem talebe olan isimler geleceğin büyük sanatçıları olmuşlar.


mızıka-yı hümayun'da muallim ismail hakkı bey, halid lem'i atlı, zati arca, sadettin kaynak’tan eğitim alarak bu büyük üstadlarla beraber meşk etmiştir ve tecrübelerinden faydalanmıştır.

hafız burhan’ın okuduğu eserler, türk musikisi yakın tarihinin dini ve din dışı sahada olan nadir icraları arasındadır. parlak ve tenor bir sese sahip olan hafız burhan, müezzinliğin de en güzel örneklerini verdi. gerek minarede ve cami içerisinde okuduğu ezanlarla, gerekse ayete’l-kürsi ve büyük âminlerle müezzinliğin takdir edilmiştir. mevlid okumada ise ayrı bir kabiliyeti vardır.

1932 yılında mustafa kemal atatürk'ün her yıl çanakkale şehitlerimiz okuttuğu büyük mevlidde yer almış ve ertesi akşam diğer yirmi hafız ile beraber atatürk'ün iftar davetinde bulunmuştur.

atatürk'ün isteği üzerine yine 1932 yılında istanbul radyosu ilk naklen yayınını 3 şubat 1932 yılında kadir gecesi okunan türkçe ezanla başlamış ve yine aralarında hafız burhan, sadettin kaynak'ın da bulunduğu dönemin meşhur hafızlarının bulunduğu grup ile mevlid yayını yapılmış. atatürk'ün isteği üzerine yapılan bu yayın günümüzdeki kandil, kadir gecesi gibi kutsal gecelerde televizyonlardan canlı yayın yapılması geleneğinin ilk örneğidir. atatürk bu mevlidi çankaya köşkünde radyo başında dinlemiş.

hâfız burhan'ın doldurduğu plaklar halk arasında büyük ilgi gördü. gittiği her yerde insanlar sesine hayran kalıyor. rumeli hisarı’ndan mikrofonsuz olarak okuduğu gazeller boğazda yankılandıkça istanbul boğazı'nın diğer yakasına kadar ulaşarak beykoz’da bile dinlendiği söylenir. insanlar onu dinleyebilmek için sahillere akın edermiş. 1925 yılında ilk kez taş plaklara okuduğu gazeller satış rekorları kırmış, türkiye’nin her yerinde tanınmaya başlanmıştır. çıkardığı 100 civarı taş plağın bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. yaptığı besteler ölümsüz eserler arasına girmiştir.

hafız burhan 1927 yılında kurulan trt istanbul radyosu’nun ilk kuruluşunda görev yapmıştır. istanbul’da kurulan türk musikisi cemiyeti ve topluluğu darütta’lim-i musiki cemiyeti kadrosunda da yer almıştır. 

kendisi türk müziğinde tenor denince akla gelen ilk isim, bir taş plak efsanesidir. sadece bir hafız, bir gazelhan, bir mevlidhan değildir. ünlü mevlidhan ve “makber” ile tanınan tenor, ”hafız-ı gazelhan” geleneğinin son temsilcisidir. 


gazel formunun son ustalarından olup okuduğu taş plaklarda gazelin yanısıra tangodan, ninniye, marştan, kantoya, türküye repertuvarında her tür eser mevcuttur. en tiz seslerde rahatça dolaşarak, tertemiz sesiyle okumasıyla dinleyicilerinin gönül teline dokunmuştur.

çoğu atina'da olmak üzere yurt dışında çeşitli kentlerde konserler verdi. istanbul'da çeşitli fasıl topluluklarında hanendelik yapmasının ardından zamanla kendi adına bir grup kurdu. müzik faaliyetini kendi adına kurduğu zamanın meşhur ses sanatçılarından oluşan bir grupla devam ettirdi.

zamanla dini ve din dışı musikinin aranan ismi oldu. hafız burhan dini ve din dışı sahada okuduğu bu eserlerle türk müziğinin yakın tarihinin nadir icraları arasında yer alır.

türk müziğinin büyük bir değeridir, musiki tarihinde ders olarak okutulması gereken bir değerdir.

hafız burhan plakları ve konserleriyle şöhret ve zenginliğe ulaşan tek gazelhandır. klasik müzik ve şarkı tekniği konusunda ciddi bir eğitim görmese de gür, sıcak ve parlak sesi ile kişisel bir üsluba ulaşmış, plaklarında günün moda şarkılarını da yorumlamıştır.

film müzikleri de yapan sanatçı, yapmış olduğu bestelerle türk sinema filmlerinde de yer aldı ve ünü türkiye sınırlarını aştı. yurt dışından özellikle italya’dan tenor olması için teklifler almış fakat kabul etmemiştir.

taş plağa 1938 yılında okuduğu "aşkın gözyaşları" isimli tango vefatından sonra 1959 yılında çekilen muhterem nur, ahmet tarık tekçe’nin başrolünde oynadığı aşkın gözyaşları filmine ismini vermiş aynı zamanda filmin müziği olmuştur. 


sanatçı plaklarında daha çok aleko bacanos ve yorgo bacanos kardeşler eşlik etmiştir. bazı konserlerinde tanburuyla büyük bestekar, udi, tanburi selahattin pınar eşlik etmiştir kendisine.

hafız burhan, gazel okuma geleneğinden daha ziyade şarkı okuması ile ün kazanmıştır. özellikle şarkı okurken üstün bir başarı ortaya koymuştur. halid lem'i atlı ve hafız sadettin kaynak gibi dönemin büyük ustalarından feyzalmış olması onu bu alanda önemli kılmaktadır.

abdülhak hâmid tarhan'ın "târık" adlı piyesinde yer alan “her yer karanlık pür nur o mevki” mısrası ile başlayan, halk arasında "makber " adıyla anılan mersiyesi hâfız burhan'ın icrasıyla oldukça tutuldu ve sonrasında yetişen sanatçılar da eseri onun gibi icra etmeye çabaladılar.
bazı filmlerin müziğini hazırlayan hâfız burhan ayrıca birkaç şarkı bestelemiştir. bunlar arasında uşşak makamındaki, “hasta kalbimde açılmış ebedi bir yarasın” mısrası ile başlayan şarkısı ile nevâ makamında ve gazel tarzındaki “yeni ninni”si (mihnet-i dünya ile dilhun olan bir ben miyim) en bilinenleridir.

ünlendirdiği şarkılar ve türküler sayesinde halkın sevgisini kısa zamanda kazanmış bir yorumcudur. 23 mayıs 1897’da istanbul aksaray’da doğan hafız burhan, ankara’da vefat ettiği 18 nisan 1943’e kadar onlarca insanın bir araya gelse başaramayacağı ün ve şöhrete kavuşur.

ilk telif zengini sanatçımız ve dönemin en çok kazanan sanatçılarındandır. plakları ile zengin olan tek gazelhandır. kendisi de bir dönem beşiktaş’ta plakçı dükkanı açarak columbia şirketinin temsilciliği yapmış fakat daha sonra bu dükkanı kapatmış ve sahnelere geri dönmüştür.

hafız burhan’ın çok sayıda plak doldurduğu ve sayısının tam olarak tespit edilemediği söylenir. taş plaklarıyla büyük bir ilgi görmüş ve bu sebeple sadece columbia plak firması için yüze yakın taş plak yapmıştır.

1927 yılında colombia firmasından çıkan makber isimli taş plağı tüm zamanların türkiye’de en çok satan taş plağıdır. colombia plak firması bu plak satışlarından çok memnun kalınca hafız burhan'a bir araba hediye etmiştir. böylelikle istanbul’un ve hatta türkiye cumhuriyeti'nin ilk özel araba sahibi olan ilk insanlardan birisi olmuştur.


columbia plak şirketi, sanatçının vefatından sonra, hafız burhan’a vefa borcu olarak, 1970’te seçme eserlerinin yer aldığı bir plak çıkarmıştır.

bu mükemmel ses açık havalarda boğaz’ın karşı tarafından duyulabildiği söylenir. müezzini olduğu ayasofya’dan okuduğu ezanı asya yakasından insanlar pencerelerini açıp dinlermiş. anadolu yakasındaki zengin yalılarında yaz geceleri verilen özel davetlerde mikrofonsuz söylediği şarkılar avrupa yakasında kıyıda oturanlar tarafından rahatça işitilirmiş. doğruluğu teyit edilemez bir bilgi, hakikat yahut tevatür bilinmez. trafik, şehir gürültüsünün olmadığı, rüzgarsız yaz gecelerinde böyle tiz ve gür bir sesin karşı yakadan duyulma olasılığı görmezden gelinemez.

sanatçının sesi ile meşhur olan mersiye makber, bir istanbul türküsü olan kadifeden kesesi, söyleyin güneşe bugün doğmasın, bir gönülde iki sevda olmaz, gönlümü aşka salan, yüzüm şen hatıram şen, neva gazel okuduğu eserlerden bazılarıdır.


abdulhak hamit tarhan’ın 1873 yılında beyrut’ta veremden ölen ilk eşi için yazdığı 2352 mısralık makber şiiri, hafız burhan’ın düzenleyip bestelediği en ünlü bestesi olarak bilinir. fakat hafız burhan bestesi olarak bilinen makber şarkısının bestecisi olduğuna dair iddialara orhan gencebay itiraz etmiş, bestenin 1907’de melahat pars’ın kuzeni mehmet baha efendi’nin bestelediğini söylemiştir.

halk arasında “makber” olarak anılan bu mersiye, hafız burhan’ın eşsiz icrası ile meşhur olmuştur. 

onun makber'i icrası günümüz sanatçıları tarafından da örnek alınmaktadır. hafız burhan'ın hasta kalbimde açılmış ebedi bir yarasın, mihnet-i dünya gibi bir çok bestesi vardır.
kimin bestelediği üzerine çok tartışılmış fakat bir konuda herkes hemfikirdir, makber'i hafız burhan'dan daha güzel kimse okuyamamıştır.

18 nisan 1943 tarihinde mareşal fevzi çakmak’ın kızının mevlidini okumak için gittiği ankara’da hacı bayram camisi’ndeki mevlid esnasında geçirdiği kalp krizi sonucu 46 yaşında hayatını kaybetti.

ölümünün de sesi yüzünden olduğu, bu mevlid esnasında çok tiz perdelerde gezindiği ve kendi sesine kalbinin dayanmadığı anlatılır. yorucu tiz perdeleri söylerken geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etmiştir.

cenazesi istanbul’a getirilerek beşiktaş’taki yahya efendi dergahı içerisinde mezarlığa defnedilmiştir. hafız burhan'ın kabri, padişah çocuklarının bulunduğu türbenin üst kısmında yer almaktadır.