Türkiye'de Küçük Boyutlu Arabalar Neden Pek Tutmuyor?
her pazarın otomobile bakıl açısı, otomobil ihtiyaçları birbirinden çok farklı
türkiye'de station vagonlar da tutmuyor örneğin. almanya'da, hollanda'da bmw 5 serisi, mercedes-benz e class vs bunların sedanından çok station'unu görürsün. diğer batı avrupa ülkelerinde de benzer. keza mpv de tutmamıştır türkiye'de. genel oalrak sedan, belki c segmeti hatchback ve de son 10-15 yılın olayı suv. daha çok rusya ve çin pazarıyla benzer türkiye pazarı. "otomobil ne kadar büyük ve uzunsa iyi" anlayışı hakim. hatta çin'de bu o kadar fazla ki birçok markanın uzun aks versiyonları üretiliyor o pazar için. örneğin passat daha büyük, daha uzun. 5 serisinin long versiyonu var. birkaç tane buraya da geldi...
sonuç olarak "otomobil ile adam olunacağını düşünen" insanların yaşadığı ülkelerde pek tutmaz mini modeller...
arabanın ulaşım değil, statü aracı olmasından kaynaklıdır
dünya'nın nüfus yoğunluğu açısından en kalabalık (2019 rakamlarına göre 22. diye hatırlıyorum) şehirlerinden birinde yaşıyorsun, yılda 2 kez tatile gideceksin de bagaj lazım olacak diye koca götlü sedan arabalarla ya da "yerden yüksek" argümanıyla (sanki her gün dakar'a katılıyor amk) suv ile gezmeye çalışıyorsun. 10 kilometre yolu 2 saatte gitmeye ne kadar gezmek derseniz artık.
türkiye'nin büyükşehirlerinin çoğunda vw up, (artık üretilmese de) opel adam, fiat 500, renault twingo, kia picanto gibi araçlar cirit atmalı. şöyle söyleyeyim, uzunluk açısından baktığında, 10 tane fiat egea sedan (4.5 metre) sığdırdığın yere neredeyse 13 tane vw up (3.5 metre) sığdırıyorsun. bu da neredeyse 30% yer tasarrufu anlamına geliyor. bulunduğun sokağa 10 yerine 13 araç park ettiğini bir düşün bakalım. ve bu trafikte her gün milyonlarca araç dolanıyor.
kısacası türkiye'de, özellikle de nüfusu 2-3 milyonun üstünde olan şehirlerde, inatla büyük araba tercih edip a segmenti araçlara burun kıvırmak, bir de bu araçları kadın arabası gibi bir cinsiyeti aşağı bir özellikmiş gibi kullanarak küçümsemek, hem medeniyetsizlik, hem de öğrenilmiş geri zekalılıktır.
5 yıl sonra o koca götlü araçlarınızı "arka koltuğa kimse oturmadı", "bagajı çok az kullanıldı" diye överek satarsınız. sonra ben burada bu kitleye geri zekalı dedim diye de bana kızarsınız. vallahi kamera şakası gibi insanlarsınız.
türk aile yapısından kaynaklanıyor
anasını, babasını, dayısını, yeğenini alıp köye-bayıra gidecek adamlara yayla gibi araç lazım. bireyselleşme yok ki, komün halinde yaşamaya devam. dikkat ederseniz az gelişmiş ülkelerde hep daha büyük araçlar tercih edilir bu sebepten ötürü (abd hariç), almanya'daki zengin insan smart'a binerken arabistan'ın bedevisi gider 3 oda 1 salon toyota kamyonet alır.
bagaj için de aynısını düşünüyorum, adam corsa'nın bagajına küçük diyor mesela. evet küçük, sana ne zaman büyük bagaj lazım? memlekete giderken. yılda 1 kere. o zaman al bir port bagaj, 3 bin liraya işini çöz. yok, gidip 100 bin borca girip yeni araba alır benim vatandaşım. sonra "cari açık neden böyle?..."
asıl sebep minin arabaların fiyat/performans olarak gereksiz pahalı olmasıdır
çok şaşıracak bir durum yok ortada. "kıç kadar arabaya o parayı vereceğime şunu alırım" diyor insanlar, ki haklılar da. küçük arabalar niş bir sınıf, özellikle smart ve fiat 500 gibi araçlar.
türkiye medeniyetsiz insanları olan bir ülke, bu trafiğe de yansıyor
küçük araba = güçsüzlük
büyük ve lüks araba (mümkünse karartmalı cam ve çakar lamba) = güç.
medeniyetsiz yerde orman kanunları geçtiği için insanlar güçlü olmak zorunda. trafikte de bu durum böyle.