Türk Lirası Değer Kaybederken Sürekli Dillendirilen Rekabetçi Kur Kavramı Nedir?
1. dolar'ın 10 lira'yı bulduğu günümüz türkiyesi'nde, bir "rekabetçi kur" söylemidir gidiyor. bunun arkasında ne olduğu da belli değil, ama bulunan kılıf şu "kura değer kaybettirerek cari açıktan fazlaya geçilecek, döviz bollaşacak, dolar kuru dengeye gelecek, böylece fiyatlar stabil hale gelerek enflasyon düşecek". (bkz: yersen)
2. hiç lafı dolandırmadan söylüyorum: böyle bir şey yok. iş tamamen siyasi. recep tayyip erdoğan'ın (rte) isteği üzerine tcmb faizleri düşürüyor. sonrasında da buna gerekçe, diğer adıyla kılıf aranıyor. işte "rekabetçi kur" söylemi, ne tesadüfse tam bu noktada ortaya çıkıyor. 19 yıllık akp iktidarının, doların 10 lira'ya geldiği değer kaybediş sürecinde bir anda "rekabetçi kur" söylemine geçilmesi, tam olarak bir çaresizliğin tezahürüdür. madem öyle, 2002-2013 yılları arasında akp iktidardayken neden kur stabil bırakılmıştı? veya neden dünyadaki diğer ülkeler aynı rekabetçi kur söylemi üzerinden kendi para birimlerine fahiş bir değer kaybı yaşatarak sözde "ihracatlarını desteklemiyorlar"? ya da yarından tezi yok, neden faizler derhal 0'a düşürülmüyor kurun daha fazla rekabetçi olması ve rte'nin iddiasını desteklemek için? (bkz: lafügüzaf)
3. bu soruların cevapsızlığı bir yana, bundan daha 2-3 sene önce, bizzat damat bakan berat albayrak 2018'de "demir yumruğumuzu vurup kuru 5 lira'ya düşürdük mü" diye miting meydanlarında seslenmemiş miydi? madem rekabetçi kurdu da, ağustos 2018'de trump'ın bir tiviti sonrası kurun 1 günde zıpladığı 7'li seviyelerden neden kur 5'li seviyelere tekrar indirilmişti? ayrıca bir konferansta "döviz toplayanlar, 5 lira'dan, 6 lira'dan, niye? döviz 10 lira olacah ya, 15 lira olacah ya?" falan gibisinden neden bir açıklama yapılmıştı? o günlerde rekabetçi kur neredeydi?
4. aslında hikaye şöyle gerçekleşti. 128 milyar dolar hadisesi tam olarak yaşanmadan önce, kerim rota'nın yazdığı üzere hedef, 2023 seçimlerine kadar tcmb rezervlerini yılda 25-30 milyar dolar eriterek dolar'ı sabit tutma ve 2023 seçimlerini kazanmaktı. ancak pandemi çıkınca her şey alt üst oldu ve plan bozuldu. beklenenden çok daha önce 128 milyar dolar eritilmişti. bu politika iflas edince naci ağbal & lütfi elvan ekolü yönetime geçti. bu kadroya öncelikle "güven" olduğu için kur düştü. zaten daha lütfi elvan gelmeden, damat bakanın koltuğu boş kalınca kur düşmüştü çünkü o dönemki yürütülen hiçbir politikaya ve açıklamaya itibar edilmiyordu (bkz: dolarla mı maaş alıyorsunuz). fakat faiz takıntısı nedeniyle ağbal da sonrasında görevden alındı ve ekonomi yönetiminde ikinci damat dönemi başladı.
5. damat bakan albayrak her ne kadar eski pozisyonuna dönmemiş olsa da, fikirleri ağbal görevden alındıktan sonra tekrar ekonomi yönetiminde etkin olmaya başladı. nitekim damat ekolünde erişah arıcan üzerinden saray ekonomistleri de bir bütün halindeydi. dahası, ağbal'ın geçen sene bugünlerde rte'ye "bu şekilde olmaz" diyerek tüm gerçekleri söylediği, sonrasında damadın saraya gelerek "yumruklaşmaların" olduğu dahi ileri sürülmüştü. sanki türk ekonomi yönetiminde iki ekol vardı ve ikisi düzenli olarak birbiriyle mücadele içerisindeydi. ilk round'u damat ekolü, ikinci round'u ağbal-elvan ekolü kazanmıştı. şu aşamada ise üçüncü round devam ediyordu. bir yandan lütfi elvan hazine ve maliye bakanıyken, diğer yandan damat ekolünden kavcıoğlu tcmb başkanı olmuştu. kavcıoğlu tcmb başkanı olmadan önce piyasada adı pek duyulmamıştı. damadın ağustos 2021'de hazine ve maliye bakan yardımcısı nureddin nebati ile de fotoğrafı "sızmış", elvan'ın talep etmesine rağmen damat zamanında göreve gelen nebati'yi görevden aldıramadığı, ayrıca yine elvan'ın istifa ettiği fakat istifasının kabul görmediği gazetelere yansımıştı.
6. görünen o ki üçüncü round'u da damat ekolü kazandı kazanacak. nitekim bir yandan lütfi elvan "hükümetimizin ihracatı desteklemek amacıyla yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil" açıklamasını yaparken, diğer yandan kavcıoğlu kur konusunda tcmb'nin bir hedefi olmadığını, cari fazla verilince kurun da dengeye geleceğini ve böylece fiyat istikrarının sağlanacağı görüşünde. buna karamollaoğlu'nun rte ile yaptığı görüşmede, rte'nin sistemde %50+1 haricinde hiçbir sorun görmemesini de eklerseniz; daha hastanın hastalığının teşhis dahi edilemediğini görür, işlerin çok daha kötüye gideceği beklentisini oluşturabilirsiniz.
7. ekonomi yönetimi içerisindeki çelişkiler her halinden belli. bu noktada aslında tcmb, dolaylı yoldan, kurun dengeye geldiğinde fiyatların stabil hale geleceğini ileri sürerek, kendisiyle çelişen bir açıklama da yapmış oluyor. o da şu: kur dengeye gelince fiyat istikrarı sağlanacaksa, kur değer kaybettikçe de fiyat istikrarı sağlanamayacak demektir (bkz: mefhumu muhalif). yani bugün dolar'ın 10 olduğu senaryoda, enflasyonun, hayat pahalılığının, fakirleşmenin vücut bulacağını bizzat tcmb dolaylı yoldan ikrar ediyor, hatta kur arttıkça bu sarmalın daha da şiddetleneceğine de işaret ediyor. ancak, şu var ki cari açığın finansmanı tcmb'nin görevi değil. fiyat istikrarının sağlanmasında "cari denge" üzerinden böyle bir teori/uygulama olmadığı gibi, tcmb'ye kendi yasasıyla verilmiş böyle bir görev de yok.
8. 1211 sayılı türkiye cumhuriyet merkez bankası kanunu diye bir kanun var ve bu kanunun 4'ncü maddesinde bankanın görev ve yetkileri yazıyor. şimdi onların ilgililerini sıralayacağım ve türk lirası'nın değerinin korunması da dahil olmak üzere hep beraber bu çelişkili durumu tespit edeceğiz:
- bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.
- banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler.
- banka, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler.
- hükümetle birlikte türk lirasının iç ve dış değerini korumak için gerekli tedbirleri almak.
- banka, bu kanun ile kendisine verilen görev ve yetkileri, kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getirir ve kullanır.
9. iş bununla da bitmiyor. yasayla aynı doğrultuda, iki gün önce lütfi elvan, yine kavcıoğlu ile çelişen bir açıklama yaparak "yapısal cari açığı azaltmak hükümetin görevi" ifadesini kullandı. çünkü para biriminin değersizleştirilerek "ihracatın artacağı" senaryosuyla finansal istikrar sağlama üzerine bir teori olmadığı gibi, böyle bir uygulama da yok. tcmb'nin ve dolayısıyla sarayın bu faaliyeti tamamen türkiye'nin içinde bulunduğu krizi daha da şiddetlendirmekten başka bir şeye yaramıyor. diğer bir deyişle türkiye kendi eliyle kendisini ekonomik buhrana sokuyor. şaka değil gerçek.
10. netice itibarıyla benim görebildiğim kadarıyla, türkiye'de, saray ekonomistleri hariç hiç kimse bu "rekabetçi kur modelini" savunmuyor. herkes, göz göre göre her şeyin daha kötüleştiğini, zorlaştığını, krizin sarmalına daha da devam ettiği yönünde hemfikir. zira bu "modelde" enflasyon feda edilirken, tüik'e baskı yapılarak kontrollü enflasyon* açıklanıyor ve sözde finansal istikrarı sağlama gayesiyle hareket edilirken, tam tersine ülke krize sokuluyor. çünkü rekabetçi kur diye bir şey yok, rte'nin "faizi indireceksiniz" talimatı var. çünkü 2023'te seçimler var. çünkü akp'nin kazanması lazım, çünkü kredi dağıtılarak çarkların yağlanması, yalancı ekonomik atmosfer yaratılması lazım.
11. yazının sonuna doğru yaklaşırken, küresel olarak da müthiş bir enflasyon dalgası içerisinde olduğumuzu bilelim. amerika'da dolar'ın tüketici enflasyonu yıllık %6,2 (cpi) oldu ve bu son 30 yılın en şiddetlisi. üretici enflasyonu da yıllık %8,6. bizim tüik biraz daha uğraşırsa yakında dolar enflasyonuyla tl enflasyonu aynı seviyeye gelecek. ancak reel enflasyon çok daha yüksek, ki bunu hepimiz zaten biliyoruz. dolar artık dünya parası ve dolar'da her geçen gün sıkılaşma sinyalleri beklentileri de öne çekilerek tüm dünya paralarına karşı doların değer kazanması hadisesi ortaya çıkarken; ingiltere, norveç, brezilya, çekya gibi ülkelerin merkez bankaları faizlerini şimdiden arttırarak gelen tsunamiye karşı gardlarını yükseltmiş halde.
12. velhasıl, şu son birkaç günde benim en çok dikkatimi çeken, yukarıda da bahsettiğim karamollaoğlu'nun rte ile olan görüşmesi oldu. demek ki rte sistemin tıkır tıkır işlediğini düşünüyor. demek ki bundan sonra da, bugüne kadarki benzer faaliyetler devam edecek. yani faizler düşürülmeye devam ederken, kredi genişlemesiyle piyasaya türk lirası dağıtılacak, enflasyon ile mücadele bırakılacak, vatandaşlar olarak fakirleşmeye devam edeceğiz ve kurtaran olmayacak.
13. benim önümdeki dolar kuru grafiğine göre yıl içi en düşük seviye olan 6,89'dan, bu hafta 9,9898 ile kapatmışız. oranladığımızda %44'lük bir değer kaybı söz konusu ve daha 2021 yılını bitirmedik. sadece bu basit hesapla bile önümüzdeki sene kurda 14'lü seviyelerin görülmesi mümkün olabiliyor. daha erken seçimi ya da 2023 seçimlerini ve çok daha hızlı sıkılaşan bir global para piyasası fiyatlanmadı. türkiye'nin bu ekonomik buhranı bitmediği gibi, şiddetini artarak devam edecek gibi görünüyor.
bu "rekabetçi kur" denilen kılıf gayri ihtiyari bir tercih ve tamamen siyasi. cezasını ise biz çekiyoruz.
saygılar.