Teknoloji Sektörünün En Büyük Dolandırıcılığı Theranos'un Doğuşu, Yükselişi ve Düşüşü
bir damla kanla kurulan yalan imparatorluğu: theranos skandalının inanılmaz öyküsü
siyah balıkçı yaka kazağı ve sarsılmaz bir özgüvenle sahnede boy gösteren genç bir girişimci... elizabeth holmes, 2014’te bir teknoloji konferansında devrimsel kan testi vaadini dünyaya sunarken. kim bilebilirdi ki bu parlak vizyonun ardında tarihin en büyük sağlık dolandırıcılıklarından biri gizleniyordu?
hayal edin: sadece parmak ucunuzdan alınan bir damla kanla yüzlerce tıbbi test yaptırabiliyorsunuz. acılı iğneler, tüplerce kan verme derdi bitiyor; sonuçlar da dakikalar içinde önünüzde. kulağa bilim kurgu gibi geliyor, değil mi? işte elizabeth anne holmes adlı 19 yaşındaki stanford’dan terk bir girişimci, tam da bunu vaat eden bir teknoloji geliştirdiğini söyleyerek silikon vadisi’ni büyüledi. 2003 yılında kurduğu theranos adlı şirketi kısa sürede milyarlarca dolarlık değere ulaştı, holmes “dünyanın en genç kadın milyarderi” ilan edildi. steve jobs vari siyah kazakları ve karizmatik duruşuyla dergilere kapak oluyor, “sağlık sektörünün dahi girişimcisi” diye övülüyordu. ancak tüm bu parıltının ardında bir damla kandaki koca bir yalan vardı ve theranos’un destansı yükselişi, daha da çarpıcı bir düşüşe sahne olacaktı.
fikrin doğuşu: kanatlanan bir hayal
holmes’un theranos macerası, bir üniversite ödevi fikriyle filizlendi. stanford’da henüz birinci sınıf öğrencisiyken, cilt altına yapıştırılabilecek ve kanda ilaç düzeylerini sürekli izleyip ilacı otomatik salabilecek bir “giyilebilir yama” hayali kurmuştu. kan testlerini daha ucuz, hızlı ve herkesin erişimine açık hale getirmek istiyordu. bu tutku onu öyle büyüledi ki 2003’te okulu bıraktı; ailesinin eğitim için biriktirdiği parayı sermaye yapıp 19 yaşında kendi şirketini kurdu. ilk başta “real-time cures” (anlık tedaviler) adını verdiği girişiminin ismini kısa süre sonra theranos olarak değiştirdi – “therapy” (tedavi) ve “diagnosis” (tanı) kelimelerinin bir kombinasyonuydu. kulağa havalı geliyordu ve belki de daha en baştan büyük bir vizyonun pazarlaması nasıl yapılır, onu gösteriyordu.
holmes’un fikri basitti ama çığır açıcıydı: parmaktan alınacak ufak bir kan damlasıyla laboratuvarlarda yapılan onlarca kan testini tek bir taşınabilir cihazda gerçekleştirmek. mevcut sistem hantaldı; tüpler dolusu kan alınıyor, günlerce bekleniyor, üstelik pahalıya mal oluyordu. holmes ise “edison” adını verdiği kahve makinesi boyutlarındaki bir cihazın bu devrimi yapacağını söylüyordu. bir damla kan, onlarca test! genç girişimci, bu cihazın hıv’den diyabete, kolesterolden kanser belirteçlerine dek yüzlerce testi hızla çalışabileceğini öne sürdü. işin güzel yanı, bunu her köşe başındaki eczanede, bir marketin içinde veya evinizde yapabilecektiniz. kan alma işlemi acısız olacağı için kan fobisi olanları bile kurtaracaktı. holmes, “küçük iğneler ve büyük hayaller” sloganıyla yola çıkmış gibiydi.
bu fikir o kadar güçlüydü ki kısa zamanda ilk yatırımcıları cezbetti. holmes’un aile dostu ünlü girişim sermayedarı tim draper erken aşamada destek oldu. stanford’dan hocası prof. channing robertson, theranos’un ilk danışmanı olarak şirkete katıldı. genç mucidin etrafında ufak da olsa bir inananlar halkası oluşmaya başlamıştı. holmes, steve jobs’a öykündüğünü gizlemiyor, onun gibi giyinip onun gibi konuşuyordu - derin ve kararlı bir ses tonuyla, gözünü kırpmadan devrim masalları anlatıyordu. bu tavır bazılarına göre yapmacıktı (holmes’un ses tonunu bile bilinçli olarak kalınlaştırdığı sonradan ortaya çıkacaktı), ama işe yaradı: theranos, ilk yıllarında milyon dolarlık birkaç yatırım turunu başarıyla kapattı. 2010’a gelindiğinde şirketin değeri 1 milyar doları aşmış, holmes kâğıt üzerinde kendini milyoner yapmıştı. ancak aslında yolun çok başındaydı; asıl patlama kapıdaydı.
büyük vaatler vs. acı gerçekler
theranos’un yükselişi esas olarak olağanüstü iddialarına dayanıyordu. holmes, edison cihazının neredeyse 200 farklı testi yapabileceğini, üstelik bunu klasik yöntemlerden daha hızlı, ucuz ve güvenilir şekilde başarabileceğini iddia etti. 2013-2014 yıllarında şirketin değeri bir anda füze gibi fırladı - 9 milyar dolar -evet ‘milyar’- piyasa değerine ulaşan theranos, devrimsel teknoloji şirketi olarak anılmaya başlandı. holmes’un kişisel serveti kağıt üzerinde 4.5 milyar dolar seviyesine çıkmış, forbes listelerine girmişti. dünyanın dört bir yanından medya kuruluşları bu “tekno-prenses” hakkında yazılar yazıyor, “sağlıkta apple devrimi” manşetleri atılıyordu. her şey inanılmaz görünüyordu… belki fazla inanılmaz. nitekim kimse bunun kanıtını görmemişti: theranos’un teknolojisi sır gibi saklanıyor, şirkette müthiş bir gizlilik hüküm sürüyordu. holmes, cihazın içyüzünü anlatmıyor, bilimsel dergilerde tek bir makale bile yayımlamıyordu. “ticari sırlarımız var” diyerek şeffaflık taleplerini geri çeviriyordu. ancak genç ceo’nun göz alıcı anlatımı ve şirketin değeri, bu şüpheleri gölgelemeye yetiyordu.
gerçekte ise sahne arkasında cihaz çalışmıyordu. edison adı verilen makine, bırakın yüzlerce testi, doğru dürüst bir düzine testi bile tutarlı yapamıyordu. şirket içeriden çatırdıyordu: bilim insanları cihazın sonuçlarının tutarsız olduğunu görüyor, daha cihaz prototip aşamasındayken pazarlama ve büyüme baskısı hissediyordu. theranos’un “gizli sosu”nun aslında koca bir palavra olduğu günbegün ortaya çıkıyordu. ama holmes vazgeçmek yerine durumu idare etmeyi seçti. kendi cihazı çalışmayınca, laboratuvara “siemens” marka geleneksel kan testi cihazlarını gizlice yerleştirdi ve müşterilerden alınan kanlar bu cihazlarda test edildi. dışarıya karşı ise “işte edison’dan aldığınız sonuçlar” diyerek sahte bir sunum yaptı. theranos laboratuvarına gelen yatırımcılar ve önemli konuklar da aynı aldatmacadan nasibini alıyordu. hatta 2015’te dönemin abd başkan yardımcısı joe biden bile theranos’u ziyarete geldiğinde, holmes ve ekibi ona sahte bir gösteri laboratuvarı hazırlamışlardı - gerçek laboratuvarın aksaklıklarını gizleyip toz pembe bir tablo çizmek için. yani ortada koca bir tiyatro döndüğü sonradan anlaşılacaktı.
theranos’un cihazı yalnızca sınırlı sayıda testi yapabiliyor, çoğunu yanlış yapıyordu. nitekim şirket, 2016’da 2014 ve 2015 yıllarında edison cihazıyla yapılmış binlerce test sonucunu geçersiz saymak zorunda kaldı - iki yıllık emeğin çöp olması bir yana, bu sonuçlara güvenen hastalar da büyük risk altına girmişti. bir keresinde theranos testi, hamile bir kadına düşük yapabileceğini söyleyip korku dolu günler yaşatmış, başka bir hastaya hıv pozitif olduğu gibi ürkütücü ve hatalı sonuçlar vermişti. “mucize” cihazın ardındaki acı gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktı; ancak holmes bu gerçeği olabildiğince uzun süre halının altına süpürmeye çalıştı.
bir dolandırıcılık hikayesi
holmes, şirketini ve hayalini yaşatmak adına giderek tehlikeli bir oyuna girişti. theranos, 2013’ten itibaren büyük ortaklıklara imza attı: amerika’nın en büyük eczane zincirlerinden “walgreens” ile anlaşarak mağazalarında theranos test merkezleri açmaya başladı. süpermarket devi “safeway”, yüzlerce şubesine theranos klinikleri kurmak için 350 milyon dolar harcadı. bu anlaşmalar, theranos için hem prestij hem de nakit demekti. ancak cihaz çalışmadığı için theranos içten içe panik halindeydi. şirket, walgreens mağazalarına yerleştirdiği merkezlerde bile çoğunlukla klasik yöntemlerle kan alıp gizlice merkezi laboratuvarlarda test yapıyordu - vaat edilen devrim gerçekleşmemişti. yine de holmes sahnede gülümsemeye devam ediyor, “theranos teknolojisi hayat kurtarıyor” diye demeçler veriyordu.
gerçeğin er ya da geç ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır. 2015 yılı theranos için kırılma noktası oldu. o yılın başlarında, standford’lu bir profesör (john ioannidis) ve toronto üniversitesi’nden bir bilim insanı (eleftherios diamandis), saygın tıp dergilerinde “theranos’un ortada hiçbir verisi yok, iddiaları şüpheli” diyen makaleler yayımladılar. bilim camiasından gelen bu ilk çatlak sesler, theranos yönetimini rahatsız etti ama holmes tarafından önemsenmedi. asıl darbe ekim 2015’te gazeteciler cephesinden geldi. wall street journal muhabiri john carreyrou, aylarca süren araştırmaları ve theranos içerisindeki muhbirlerin yardımı sayesinde şirketin sırlarını ifşa eden bir haber yayımladı. bu habere göre theranos, testlerinin çoğunu kendi edison cihazıyla yapmıyor, aslında arka odada saklanan klasik cihazlarla çalışıyordu. dahası, edison’ların yaptığı az sayıdaki test de güvenilmez sonuçlar veriyordu. carreyrou’nun ulaştığı kaynaklardan biri, theranos yönetim kurulundaki eski abd dışişleri bakanı george shultz’un kendi torunu tyler shultz idi - tyler şirkette çalışmış ve vicdan azabı çekerek durumu yetkililere bildirmişti. işte bu haber, theranos’un sonunun başlangıcı oldu.
holmes ve theranos, haberi şiddetle yalanladı; wall street journal’ı “yanlış ve iftira dolu” haber yapmakla suçladı. ne var ki ok yaydan çıkmıştı. haberin ardından abd sağlık otoriteleri ve finans düzenleyicileri theranos’un kapısına dayandı. walgreens, yeni theranos merkezleri açma planlarını askıya aldı. arizona ve california’da sağlık departmanları laboratuvarı denetledi ve vahim hatalar tespit etti. 2016’nın başlarında abd medicare & medicaid kurumu (cms), theranos laboratuvarlarının halk sağlığını tehlikeye attığını belirten bir rapor yayınlayıp şirketin lisansını iptal etme sürecine girdi. holmes, panikle tüm edison testlerini durdurduklarını açıkladı. yine de yaranamadı: cms, holmes’un iki yıl boyunca herhangi bir laboratuvar işletmesini yasakladı. bu arada sec (menkul kıymetler ve borsa komisyonu) de soruşturma başlattı. theranos’un meşhur balonu hızla sönmeye başlamıştı.
şirket batışını yavaşlatmak için son bir hamle yapıp 2017’de riskli teknolojilerle uğraşan fortress investment group’tan 100 milyon dolar kredi aldı (patentlerini teminat göstererek). ama nafile - güven bir kez sarsılmıştı. 2018 mart ayında sec, holmes ve theranos’a karşı kapsamlı dolandırıcılık suçlamaları yöneltti. haziran 2018’de ise abd adalet bakanlığı düğmeye bastı: holmes ve operasyonlardan sorumlu başkanı (coo) ramesh “sunny” balwani büyük çaplı dolandırıcılık (wire fraud) suçlamasıyla tutuklandılar. eylül 2018’de theranos resmen kepenk indirdi; şirket kalan varlıklarını alacaklılara dağıttı ve kağıt üzerindeki 9 milyar dolarlık değer, aslında koskoca bir sıfır olarak tarihe geçti. ne acıdır ki forbes, 2016’da holmes’un servetini “4.5 milyardan sıfıra” düştü diye manşetliyordu - bu, silikon vadisi tarihinin belki de en sert düşüşlerinden biriydi.
kimler inandı, kimler yatırım yaptı?
theranos yalanının bu denli büyümesinde, ona körü körüne inanan ve milyon dolarlar akıtan yatırımcıların payı büyüktü. holmes’un cazibesi öyle güçlüydü ki çok deneyimli iş insanları bile sorgulamadan parasını theranos’a yatırdı. şirketin yönetim kuruluna baktığınızda bile durum ortadaydı: holmes, çevresine teknoloji veya tıp uzmanlarından ziyade, etkileyici isimleri toplamıştı. örneğin theranos’un “all-star” dediği yönetim kurulunda, eski abd dışişleri bakanı henry kissinger, eski savunma bakanı general james mattis, eski dışişleri bakanı george shultz, eski senato çoğunluk lideri bill frist gibi ağır toplar vardı. bu isimlerin tıbbi cihaz inovasyonu hakkında belki sınırlı bilgisi olabilirdi, ancak unvanlarının ağırlığı holmes’a muazzam bir itibar sağladı. sonuç? herkes theranos’a yatırım yapmak için adeta yarıştı.
işte theranos’a yatırım yapan başlıca isimlerden bazıları ve kaybettikleri dudak uçuklatıcı paralar
* walton ailesi (walmart’ın kurucusu sam walton’ın varisleri): 150 milyon dolar
* rupert murdoch (fox medya imparatoru): 125 milyon dolar
* betsy devos ailesi (abd eğitim bakanı ve amway mirasçıları): 100 milyon dolar
* cox ailesi (cox communications milyarderleri): 100 milyon dolar
* carlos slim (meksikalı telekom milyarderi, dünyanın en zenginleri arasında): 30 milyon dolar
bu liste uzayıp gidiyordu - güney afrika’nın ünlü oppenheimer ailesinden eski abd dışişleri bakanı george shultz’a kadar pek çok kişi theranos hissesine sahipti. 2003’ten 2017’ye kadar holmes, melek yatırımcılardan dev fonlara kadar herkesten para toplamayı başardı. sonunda theranos’un kasasına toplam 700 milyon doların üzerinde yatırım girmişti. ancak bu paranın karşılığında ortada çalışan bir teknoloji yoktu. 2018 itibariyle şirket kapandığında yatırımcıların 600 milyon doları aşkın parası buhar olup uçmuştu; hisseler değersiz kağıda döndü. örneğin medya patronu murdoch, 2015’te şirkete koyduğu 125 milyon dolar için 2017’de şirkete sadece 1 dolar karşılığında hisselerini devredip zararı kabullendi (vergi zararını yazabilmek için). eğitim bakanı betsy devos’un ailesi 100 milyon doların tamamını yitirdi. walton ailesinin 150 milyon dolarlık yatırımı sıfıra indi. bu insanlar belki dünyanın en zenginleriydi ve kayıpları servetlerini sarsmadı, ama silikon vadisi’nin sözde en parlak girişimine böyle sorgusuz milyonlar dökmüş olmaları herkese ders oldu.
“sunny” balwani: holmes’un ortağı, sevgilisi ve suç ortağı
theranos skandalının bir diğer başrol oyuncusu, holmes’un gölgesindeki gizemli isim ramesh “sunny” balwani idi. balwani, holmes’la 2002 yılında çin’e yapılan bir dil öğrenme gezisinde tanışmış, aralarında büyük bir yaş farkı (yaklaşık 19 yaş) olmasına rağmen romantik bir ilişki başlamıştı. holmes şirketini kurduktan birkaç yıl sonra, yazılım sektöründe zengin olmuş bu deneyimli iş insanını theranos’a dahil etti. 2009’da balwani, theranos’un başkanı ve coo’su (operasyon direktörü) oldu ve holmes’un sağ kolu olarak şirketin iç işleyişini devraldı. ikilinin ilişkisi çalışanlardan ve yatırımcılardan gizleniyordu; resmi olarak balwani sadece “tecrübeli bir yönetici” kimliğiyle ortadaydı. ancak şirket içinde otoriter bir disiplin kurdu: eski çalışanlar balwani’yi bir nevi “muhafız” veya “hafiyelik müdürü” gibi tanımlıyordu, zira şirket içi konuşmaları izliyor, en ufak bir sızıntıda hukuki tehditlerle ortamı kontrol altında tutmaya çalışıyordu. balwani’nin teknik bilgisi sağlık alanında sınırlıydı (esasen bir yazılımcıydı), ama holmes’un gözünde güvenilir bir ortak ve şirketi büyütmede kilit bir figürdü.
holmes ve balwani beraber, theranos içinde adeta “iyi polis-kötü polis” rollerini üstlenmişti. holmes yatırımcılarla ve basınla şirketi göklere çıkarırken, balwani arka planda şirket operasyonlarını sıkı yumrukla yönetiyordu. ne var ki düzenbazlıklar açığa çıktığında, iki ortak da aynı sondan kaçamadı. balwani de holmes gibi 2018’de dolandırıcılık suçlamalarıyla yargı önüne çıktı. ikilinin arası bu süreçte açıldı; holmes mahkemede bütün suçu balwani’ye yıkmaya çalışarak onun kendisini manipüle ettiğini, duygusal ve psikolojik baskı uyguladığını iddia etti. balwani ise suçlamaları reddetti. neticede mahkeme her ikisinin de suçlu olduğuna karar verdi. balwani, yatırımcıları ve hastaları dolandırmaktan toplam 12 ayrı suçtan mahkum oldu - holmes’un suçlu bulunduğu kalemlerden bile daha fazlası. aralık 2022’de yargıç, balwani’yi 12 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırdı (holmes’un cezasından daha ağır) ve 3 yıl denetimli serbestlik ekledi. 2023 nisan ayında balwani cezaevine teslim oldu. böylece bir dönemin zengin teknoloji patronu, artık federal hapishanede bir mahkum kimliğine büründü.
adaletin kestiği ceza: holmes’un düşüşü
holmes’un yargı süreci de amerikan kamuoyunun yakın takibindeydi. mart 2018’de sec ile yaptığı anlaşma sonucunda holmes, theranos’taki kontrolünü kaybedip ceo’luk görevinden ayrıldı ve 10 yıl boyunca halka açık bir şirketin yöneticisi olmama cezasını kabul etti. ancak asıl hesaplaşma ceza mahkemesinde yaşandı. 2021’in sonlarında başlayan dava, 2022 başında sonuçlandı: jüri, holmes’u yatırımcıları dolandırmakla ilgili 4 ayrı suçtan suçlu buldu (şirketin hastalarla ilgili sahtekarlık suçlamalarından ise beraat etti veya kararsız kaldı). kasım 2022’de hakim, holmes’a toplam 11 yıl 3 ay (135 ay) hapis cezası verdiğini açıkladı. karar duruşmasında holmes gözyaşları içinde pişman olduğunu söylese de mahkeme, onun eylemlerinin bilerek ve isteyerek yapılmış büyük bir dolandırıcılık olduğuna hükmetti. holmes, 2023 mayıs ayında cezaevine girerek cezasını çekmeye başladı.
mahkeme aynı zamanda holmes ve balwani’nin dolandırdıkları yatırımcılara toplam 452 milyon dolar tazminat ödemesine karar verdi. bu miktarın büyük kısmı walgreens ve safeway gibi kurumsal ortaklar ile murdoch, devos, walton ailesi gibi büyük yatırımcılara gidecekti. elbette, holmes’un ve balwani’nin bu paraları geri ödeyecek mali gücü olmadığı ortadaydı; yine de hukuken dolandırılanların zararının tescillenmesi önemliydi. ayrıca holmes, ömür boyu finans ve sağlık sektöründen men edilmiş gibi bir konuma düştü - hiçbir yatırımcı bir daha ona para vermeye cesaret edemez. bir devrin de böylece son perdesi inmiş oldu.
mağdurlar: kandırılanların akıbeti ne oldu?
theranos skandalının ardında bıraktığı enkaz sadece holmes ve balwani’nin biten kariyerleri değildi. onların hileleri yüzünden yüzlerce yatırımcı ve binlerce hasta da mağdur oldu. finansal cephede, yukarıda saydığımız dev yatırımcılar toplamda 600 milyon doların üzerinde parayı kaybettiler. şirket kapandığında ellerinde kalan hisseler değersiz kağıttan ibaretti. bazıları, theranos’un foyası ortaya çıktıktan sonra zararlarını kabullenip hisselerini sembolik bedellerle devretti (örneğin rupert murdoch 125 milyon dolarlık hissesi için 1 dolar aldı); bazıları ise holmes ve şirket aleyhine dava açtı. ancak sonuç değişmedi: theranos’a inanan herkes maddi olarak ciddi zarar gördü. mahkemenin belirlediği 452 milyon dolarlık tazminatın ne kadarının tahsil edileceği belirsiz, ancak gerçekçi olmak gerekirse bu tutarın büyük kısmı muhtemelen ödenemeyecek. yatırımcılar, bu olayı acı ama önemli bir ders olarak ceplerinde parası kalmadan terk ettiler.
peki ya hastalar? theranos’un hatalı testleri ne yazık ki birçok insanı da sağlık konusunda yanılgıya düşürdü. arizona ve california’da binlerce kişi walgreens eczanelerindeki theranos merkezlerinde kan testleri yaptırmıştı. cihazın yanlış sonuçlar verdiği ortaya çıkınca büyük bir endişe dalgası yayıldı. 2016’da theranos, edison cihazıyla yapılan testlerin büyük bölümünü iptal ettiğini duyurarak aslında hastalara “sonuçlarınız geçersiz” demiş oldu. özellikle arizona eyaletinde yetkililer hemen harekete geçti. arizona başsavcısı, tüketici dolandırıcılığı yasası kapsamında theranos’a dava açtı ve 2017’de bir uzlaşma sağlandı. bu uzlaşmaya göre theranos, arizona’da test yaptıran herkese para iadesi yapmayı kabul etti. toplam 4.65 milyon dolar tutarında bir fon ayrılarak yaklaşık 76 bin adet kan testi ücretinin vatandaşlara geri ödenmesi sağlandı. bu, şirketin hatasını kabul ettiğinin resmi bir göstergesiydi. walgreens ise itibarını kurtarmak için hızlı davrandı; 2016’da theranos ile ilişkisini tamamen kesti ve 2017’de açtığı davada uğradığı zararın bir kısmını tazmin ettirdi (yaklaşık 30 milyon dolar). safeway de yatırımlarının büyük bölümünü kaybettiğiyle kaldı ve sessizce projeyi iptal etti. yani bireysel ya da kurumsal, theranos’un dokunduğu herkes bir şekilde yara aldı.
theranos skandalının belki de en trajik sonucu, bir can kaybı olmasıydı. şirketin başkimyageri ve ilk çalışanlarından ian gibbons, theranos’taki iç huzursuzluğun kurbanı oldu. gibbons, cambridge mezunu saygın bir biyokimyagerdi ve 2005’te theranos’a katıldığında gerçekten cihazın çalışacağına inanmıştı. ancak yıllar içinde edison’un bir türlü isteneni veremediğini görüp hayal kırıklığına uğradı. gibbons, holmes’un abartılı iddialarından rahatsızdı; eşine defalarca “ortada gerçek bir buluş yok, anlamıyorum insanlar niye hâlâ para yatırıyor” dediği biliniyor. 2013 yılına gelindiğinde theranos’un patentleriyle ilgili bir davada gibbons’ın tanık olarak ifade vermesi gerekiyordu. gibbons, gerçeği söylerse kovulmaktan korkuyor, yalan söylerse yeminli ifadede suç işleyeceğini biliyordu – iki ucu çıkmaz bir değnekteydi. bu baskıya daha fazla dayanamadı; mayıs 2013’te aşırı dozda ilaç alarak intihara teşebbüs etti ve birkaç gün sonra yaşamını yitirdi. gibbons 67 yaşındaydı ve ömrünün son yıllarını bu stresle tüketmişti. eşi rochelle gibbons, onun ölümünden bizzat holmes’u sorumlu tuttuğunu açıkladı. acı olansa, gibbons’ın ölüm haberini alan holmes’un tek yaptığı şey, bir şirket yetkilisini aratıp gibbons’ın şirket laptop’unu ve eşyalarını geri istemek oldu - ne bir başsağlığı mesajı, ne bir üzüntü ifadesi. theranos’un yarattığı tahribat, bir bilim insanının hayatına mal olarak en karanlık noktasına ulaşmıştı.
ibret ve dersler: bu hikâyeden ne öğrenmeli?
theranos vakası, teknoloji dünyasında ibretlik bir film senaryosu gibi hatırlanacak. peki bu yaşananlardan çıkarılacak dersler neler? işte genel kitleler ve girişimciler için birkaç önemli ders:
* gözü kapalı inanma, araştırmadan yatırım yapma: theranos örneğinde birçok yatırımcı, şirketin iddialarını bağımsız doğrulamadan, uzman görüşü almadan milyon dolarlarını verdi. karizmatik bir kurucu ve büyülü bir hikâye, sağlam kanıtların yerini alamaz. john carreyrou bu skandalı incelerken şirket kültüründe sorgulayanların kovulduğunu, yatırımcıların ise doğru dürüst “due diligence” (durum tespiti) yapmadığını vurguluyor. ders belli: bir işe para koyarken veya onu desteklerken, ödevini yapmak ve iddiaların gerçekliğini sınamak şart.
* bağımsız denetim ve şeffaflık hayati önemde: theranos, kapalı kapılar ardında kalabildiği için uzun süre ayakta kaldı. şirket hiçbir verisini yayınlamadı, dışarıdan denetime izin vermedi. eğer basın ve otoriteler 2015’te harekete geçmeseydi, bu yalan belki yıllarca sürebilirdi. medyanın ve ihbarcıların sesi, halkı böyle skandallardan koruyan en önemli araçlardan biri. nitekim wall street journal’ın haberi theranos’un sonunun başlangıcı oldu ve şirketin foyasını ortaya döktü. şeffaf olmayan, denetimden kaçan şirketlere karşı daima şüpheci olmak gerekiyor.
* uzmanlık ve sorumluluk: bir şirketin yönetiminde veya kurulunda sadece nüfuzlu isimlerin olması başarı garantisi değildir. theranos’un yönetimi diplomasi ve askeriye kökenli star isimlerle doluydu ama bu kişiler sağlık teknolojisi konusunda yetersiz kaldı. sonuçta kimse doğru soruları sormadı, “cihaz gerçekten çalışıyor mu?” diye ısrar etmedi. bu olay, yönetici pozisyonlarında alanında uzman kişilerin bulunması ve hepsinin de şirket menfaatinden önce topluma karşı sorumluluklarının farkında olması gerektiğini gösteriyor.
* “fake it till you make it” her yerde geçerli değil: silikon vadisi’nde sıkça duyulan “başarana kadar taklit et” mottosu, yazılım dünyasında küçük hatalarla tolere edilebilir belki ama sağlık sektöründe felakete davetiye çıkarır. theranos, ürününü geliştirene kadar küçük hilelerle zamanı kazanabileceğini sandı fakat sağlık söz konusu olunca böyle bir kumar, insanların hayatını riske atmak demektir. teknoloji girişimcileri için ders: sağlık ve güvenlik konularında dürüstlük ve titizlik asla taviz verilemeyecek değerlerdir. bir cihaz hazır değilse, hazır değildir - onu hazırmış gibi gösteremezsiniz. bu hem etik değildir hem de er ya da geç ortaya çıkar.
* efsanevi kuruculara dikkat: holmes, daha yolun başında bir medya süperstarına dönüştü; değeri şiştikçe şişti. ancak şahıs kültü büyüdükçe, etrafındakiler ona toz konduramaz oldu. eleştirenler uzaklaştırıldı, kötü haber getirenler susturuldu. bu tür bir “dokunulmaz lider” atmosferi son derece tehlikelidir. başarılı şirketler genelde mütevazı olup hatalardan ders çıkaran, lidere körü körüne bağlılığın olmadığı kültürler sayesinde ayakta kalır. theranos vakası, sadece vizyoner görünen bir lidere kapılıp gitmenin kurumları uçuruma sürükleyebileceğinin dersidir.
son tahlilde, theranos skandalı “bir damla kandaki dev yalan” olarak tarihe geçti
elizabeth holmes, bir dönem rol model olarak gösterilirken şimdi hapis duvarları ardında geleceğini düşünüyor. bu hikâye; teknoloji, yatırım ve sağlık dünyasında ders kitaplarına girecek kadar çarpıcı bir örnek oldu. her yeni teknoloji vaadine atlamadan önce, bilimsel gerçeklerin ve etik değerlerin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini hepimize hatırlattı. unutmayalım, ne kadar parlak olursa olsun, ampulü yakan elektriktir; boş bir ampul ise sadece camdan ibarettir. theranos da içi boş bir ampulmüş.
kaynaklar
1. john carreyrou – bad blood kitabı ve wall street journal araştırma yazıları (theranos’un yükselişi ve düşüşü hakkında).
2. theranos – wikipedia: şirketin kuruluşu, iş modeli, iddiaları, soruşturma ve dava süreçleri.
https://en.wikipedia.org/wiki/theranos
3. sunny balwani – wikipedia: ramesh “sunny” balwani’nin theranos’taki rolü, holmes ile ilişkisi ve ceza süreci.
https://en.wikipedia.org/wiki/sunny_balwani
4. lydia ramsey pflanzer, business insider: “from betsy devos to rupert murdoch... here are the investors that lost hundreds of millions investing in theranos” - theranos’a yatırım yapan önemli isimler ve kayıpları.
https://en.wikipedia.org/wiki/theranos
5. anna werner, cbs news: “widow of theranos scientist blames elizabeth holmes for her husband’s death” - intihar eden bilim insanı ıan gibbons’ın hikâyesi ve rochelle gibbons’ın anlatımları.
https://www.cbsnews.com/…st-widow-elizabeth-holmes/
6. paul keckley, the keckley report: “theranos: the lessons to be learned” – theranos skandalından çıkarılabilecek dersler üzerine analiz.
https://paulkeckley.com/…the-lessons-to-be-learned/
7. nick bilton, vanity fair: “exclusive: how elizabeth holmes’s house of cards came tumbling down” - theranos’un çöküş süreci üzerine derinlemesine inceleme.
https://www.vanityfair.com/…j-xd0i4akrfwz1yw8tym1bh
8. matthew herper, forbes: “from $4.5 billion to nothing: forbes revises estimated net worth of theranos founder elizabeth holmes” - holmes’un servetinin değerinin sıfıra düşürüldüğüne dair haber.
https://en.wikipedia.org/wiki/theranos