Tarih Boyunca Avrupa'daki Her Hengameyi Kendi Lehine Çeviren ABD'nin Süper Güç Olma Hikayesi

Bazen savaşmadan dahi toprak kazanmış ABD'nin günümüzde süper güç olmasında stratejileriyle birlikte yaver giden şansı da büyük rol oynamış. Sözlük yazarı "diesel1907", ABD'nin her Avrupa karışıklığını fırsat bilerek güç kazandığı ilginç tarihi olayları anlatmış.
Tarih Boyunca Avrupa'daki Her Hengameyi Kendi Lehine Çeviren ABD'nin Süper Güç Olma Hikayesi
iStock


1700'lere gidiyoruz

13 koloni ingiltere'den bağımsızlığını ilan etmek istiyor. ingiltere buna geçit vermek istemiyor. o dönemin ingiliz ordusu dünyanın en güçlü ordularından biri ve dünyanın birçok ülkesinde savaş tecrübesi kazanmış profesyonel askerlerden oluşuyor. dönemin abd'sinin henüz düzenli bir ordusu yok, para birimi tuvalet kağıdından değersiz ve askerlere üniforma alacak parası dahi yok. savaşın başlarında ingilizler üstünlük sağlıyor ama daha sonra gerek ingiltere'deki iç karışıklıklar, gerek ingiltere ile avrupa ülkeleri arasındaki krizlerden dolayı ingiltere buraya tam gücünü veremiyor, aradaki okyanusu da düşününce asker takviyeleri ve mühimmatlar aksıyor ve ingiltere savaşı kaybediyor. böylece abd dünya gücü olma konusunda durumu 1-0'a getiriyor.

1763'te Kuzey Amerika'da bulunan koloniler

şu anda abd'nin başında aykut kocaman olsa takımı defansa çeker ama o zamanlar aykut yok. abd'nin eline bir başka fırsat geçiyor. 13 koloninin batısında bugünkü midwest (ortabatı) bölgesi ispanyollar'a ait ama ispanyollar burayı savaşla fransa'ya kaptırıyor. fransa daha doğrusu napolyon burada aynı yıllar önce ingilizlerin yaptığı gibi bir koloni kurmak istiyor. bu sırada napolyon ile avrupa ülkeleri arasında savaş çıkıyor ve haiti'deki fransız kolonisinde köleler silahlanıp isyan başlatıyor. haiti'de isyandan ve salgın hastalıktan dolayı on binlerce fransız askeri telef oluyor. abd hemen bu fırsattan yararlanmak için fransa'ya gidip "kuzey amerika'daki topraklarınızı bize satın" diyor. napolyon en başta kabul etmiyor ama sonra bunca sorunla ve düşmanla uğraşırken amerika'ya yollayacak yeterince askeri olmadığını görüyor bu toprakları koruyamayacağını anlıyor. bu durumda bu toprakları abd'ye satmazsa ispanya veya ingiltere savaşarak alacak ve fransa ezeli rakipleri önünde dezavantaj yakalayacak. bu durumda napolyon bu toprakları dönümü 23 cent karşılığı yani bedavaya abd'ye satıyor.

Amerika tarafından Fransa'dan alınan Louisiana toprakları

böylece abd tek kurşun atmadan topraklarını 2'ye katlıyor ve durumu 2-0'a getiriyor. 

böylece avrupa'da yaşanan 2 kriz ve avrupalı güçlerin abd'yi hafife alması sonucu abd 2 kez atağa kalkmış oluyor. 1810'larda avrupa yine karışık ve yine kendi aralarında savaşıyor ve abd yine bunu fırsat bilerek eskiden avrupalılarla müttefik olan kızılderililere saldırıp bugünkü oklahoma'dan kanada'ya kadar olan bölümü ele geçiriyor. hakeme baktım, gol çizgiyi geçti diyor. durum şimdi 3-0.

1819'da abd ile ingiltere oregon bölgesi yüzünden savaşın eşiğine geliyor. 

oregon'u denizden ingiltere, karadan abd keşfetmiş ve ikisi de bölgeye hakim olmak istiyor. ingiltere savaş gemilerini oregon kıyılarına çekiyor ve saldırıya başlamak için askerler emir bekliyor. aslında bu bir blöf çünkü ingiltere'nin ekonomisi çökmüş durumda ve yeni bir savaşa girecek parası yok. abd bu blöfü yemiyor ve kendi blöfünü yaparak savunma pozisyonu alıyor. en sonunda tüm avrupa'yı saran ekonomik kriz yüzünden ingiltere abd'ye açmak istediği savaşı açamıyor ve oregon'u kaybediyor. teselli ödülü olarak vancouver ingiltere'ye kalıyor ama atı alan üsküdar'ı geçmiş oluyor.


bundan birkaç yıl sonra abd'yi hafife alan taraf bu kez ispanya oluyor. 

abd bu kez gözünü florida'ya dikmiş. ispanya o sırada avrupa'daki sorunlarla ve iç karışıklıklarla uğraşıyor ve amerika gizlice vatandaşlarını florida'ya gönderip silahlandırıyor. ispanya'nın okyanus ötesinde bir savaş yapmaya ne bütçesi ne de yorgun ordusu el vermiyor ve ispanya bölgeyi savaşmadan terk ediyor. böylece abd güneş kremini ve plaj havlusunu alıp miami'ye uzanıyor.

abd ispanya'dan florida'yı almakla yetinmiyor, ispanya'nın zayıflığını fırsat bilerek o sırada ispanyolların hakim olduğu teksas bölgesine de sulanmaya başlıyor. hikaye yine aynı. ispanya avrupa'da krizle ve savaşlarla uğraşıyor ve okyanus ötesindeki teksas'a yeterince asker yollayamıyor. ispanyol kolonisi meksika kendi çabalarıyla bir ordu kuruyor ama abd meksika'nın başkentine kadar hiç zorlanmadan iniyor. sonra teksas abd'ye katılıyor.

ABD'nin genişlemesi

avrupa'da ne zaman kriz olsa abd güç ve toprak kazanıyor. 

en başta abd'yi hafife aldığı için pek kastırmayan avrupalılar daha sonra durumun ciddiyetini anlıyor ama okyanusun ötesine binlerce asker çıkartmak hem masraflı, hem riskli hem de her ülke kendi meseleleriyle uğraştığı için kimse uğraşmıyor. mesela abd hawaii'yi tek kurşun atmadan alıyor.

ingiltere ile rusya savaşın eşiğine geliyor ve ingilizler o zamanlar rusya'nın toprağı olan alaska'yı ele geçirmek için hazırlıklara başlıyor. bunu gören rusya burayı savaşta kaybedeceğini düşünerek bari bedavaya gitmesin diye abd'ye satıyor. bugün alaska'dan çıkan petrol, doğal kaynaklar ve balık düşünüldüğünde abd burayı neredeyse bedavaya almış oluyor.

kısaca avrupalılar ne zaman birbirini yese abd fırsatı gole çevirmiş. genelde insanların aklına birinci ve ikinci dünya savaşları geliyor ama abd bunu 1700'lerden beri çok iyi bir şekilde yapıyor. özellikle ülkenin ilk 10 başkanı diplomasi konusunda çok güçlü ve kartlarını çok iyi oynamış. gerisi de çorap söküğü gibi gelmiş.