Sağlık Sistemi ve Sosyoekonomik Açıdan Avrupa mı Amerika mı Daha İyi?
sağlık sistemi ve genel sosyoekonomik düzeni (sosyal demokrasi vs ultra neoliberal bir ekonomi) abd'de mi avrupa'da mı iyidir, bence tartışılır. hem avrupa'da hem de abd'de yaşamış bir insan olarak benim tecrübeme göre abd'nin sağlık sistemi çok çok daha iyidir ve beyaz yaka bir işiniz varsa, eğitimli bir göçmenseniz abd'nin herhangi bir yerinde avrupa'ya kıyasla çok çok daha iyi hayat şartlarına ulaşırsınız. avrupa'da sosyal devlet anlayışı birçok açıdan teoride güzel fakat pratikte göçmenler için bence fiyaskodur. eğer çocuğunuz varsa belki faydasını görebilirsiniz ama bekar ve çocuk sahibi olmak istemeyen insanlar için çok da bir olayı olduğunu düşünmüyorum.
abd'de yaşarken bir öğrenciydim, okuldan bursum vardı ve okulun yaptırdığı ücretsiz sağlık sigortasına sahiptim. part-time asistanlık da yapıyordum ve bu sigorta mental sağlık, kayropraktik vs. de karşılıyordu. birkaç kere dermatolojik problemim ve psikolog hizmeti için bu sigortayı kullandım ve çok memnun kaldım. hızlıca randevu alabildim, çok cüzi rakamlar ödedim. avrupa'da ise spor sonrası yaşadığım ortopedik birkaç ufak problemin çözümü için doktora ve fizyoterapiste danışmak istedim ama nafile. düzgün önlem alamadıkça bir noktada da çalışırken inanılmaz ağrılarım oluyordu ve özelde de fizyoterapi hizmeti inanılmaz pahalıydı, düzenli olarak buna ayıracak parayı bulamadım. aylarca ne devlette bir fizyoterapist görebildim, anca 1 ay içinde gp'me ulaştım ve kendisi telefonda sadece bana 5 dk ayırdı. herhangi bir fiziksel muayene olmadı. ee bu kadar ilgiye gerek yoktu, ben zaten google'dan çok daha fazlasını öğrenebiliyorum. sıkıntılarım gün geçtikçe katbekat arttı, psikolojik olarak da çöktüm ve işten sağlık izni almak zorunda kaldım, düzgün teşhis ve tedavi önerisi için türkiye'ye gelmek zorunda kaldım. belki doğru düzgün hızlı bir müdahale ve yönlendirme ile bunları yaşamak zorunda kalmazdım. bu arada özel sigorta da yaptırsanız avrupa'da özel hastane sayısı düşük olduğu ve özel hastaneler genellikle niteliksiz olduğu için yine başka bir çıkmaza girmiş oluyorsunuz, çok da bir faydası olmuyor.
bekarsanız, vergilerinizin maalesef çoğu avrupa'da size dönmüyor, bu da bir gerçek. hele benim gibi eşcinselseniz, çocuk ve evlilik fikrine çok çok uzak biriyseniz ekstra cezalandırıyorsunuz, daha fazla vergi veriyor ve devletten çok az yardım alıyorsunuz. elalemin çocuğuna çalışmış oluyorsunuz bir nevi. ne kreş hizmetinden faydalanıyorsunuz, ne eğitim gideriniz var, sağlık hizmetleri ise içler acısı durumda. maaşlar da abd kadar yüksek olmadığı için birikim de yapamıyorsunuz. ben açıkçası avrupa'da sosyal devlet anlayışının toplumsal ölçekte faydalarını görsem de kişisel olarak bana bir faydası olmadığını, devletten yeterince destek göremediğimi düşünüyorum. bu noktada işte bana abd daha mantıklı gelmeye başlıyor. açıkçası yine avrupa'nın herhangi bir yerinde yaşamayı yine de abd'ye tercih ederim. çünkü avrupa, türkiye'ye yakın ve hayattan pek fazla bir beklentim yok. kısmen tembel biri olduğum için abd'nin rekabetçi ortamını da pek sevmiyorum. fakat bekar, çalışkan, iyi eğitimli, azimli arkadaşlar avrupa'yı eş geçip bence abd'ye gidebilirsiniz. en azından düzgün maaşınız olur, şirketiniz sağlık sigortanızı yapar ve ekstra hizmetler için de az vergilendirilmiş, avrupa'ya kıyasla çok daha yüksek maaşınızı kullanır, birikim de yapabilirsiniz. abd'de data analizi veya yazılımcılık gibi alanlarda 10-15 yıl çalışıp emekli olan bekar türkiyeli arkadaşlar biliyorum. avrupa'da böyle bir şey yapabilmeniz imkansız. 68-70 yaşına kadar çalışırsınız, standartlarınız hep aynı kalır.
ek olarak bir örnek vereyim: ege üniversitesi arkeoloji mezunu, green card'la abd'ye 30 yaşında göçüp, 15 yıldır orada sıfırdan yaşlı bakım hizmetleri alanında kariyer yapıp kalan arkadaşım. kendisi avrupa'da olsa 2000 euro maaşa talip olurdu, şu an abd'de bunun 3 katını kazanıyor. bekar biri olarak verdiği vergi düşük, bir bmw'si ve abd'nin en pahalı yerlerinden biri olan santa clara, kaliforniya'da dairesi var. avrupa'da yaşasaydı bunların ancak hayalini kurardı.
özetle; avrupa sizi belirli bir standartta yaşatır, ama daha fazlasına erişmenizin mümkünatı yoktur. çok vergi verirsiniz ve bir göçmen olarak karşılığını alır mısınız meçhul. çok çalışmak zorunda değilsinizdir, çok çalışmak garipsenir, tatiliniz boldur. abd'de ise kendi yolunuzu kendiniz çizersiniz ve opsiyon çoktur, pazar büyüktür, işçi ihtiyacı çoktur. standartlarınızı yükseltmek sizin elinizdedir. çalışma hayatında bir standart yoktur. çok çalışabileceğiniz bir işe de rastgelebilirsiniz, ortalama çalışmayla çok çok iyi paralar kazanabileceğiniz bir işe de. yıllık izin sayınız 7 hafta da olabilir, 2 hafta da. bu konularda bir standart yoktur. yine de evsiz çoktur, suç fazladır vs. diyeceksiniz. bunlar da doğru ve bence abd'nin sağlık sisteminden çok asıl dezavantajları bunlar. bunları dikkate alıp, iyi bir eyalet ve şehirde karar kılmak gerekiyor. seattle, boston, austin gibi şehirler güvenlidir ve iş imkanları iyidir. evsizlerin ise birçoğu uyuşturucu bağımlısı ve evsizliği bir hayat tarzı olarak tercih etmiş tiplerdir. bu tipler topluma faydaları olmadığı için dolaylı yollardan dışlanır. kuzey amerika'ya özgü bir problemdir bu, sosyal demokrat kanada'da benzer problemler mevcuttur. avrupa'da ise bence en büyük problem bir göçmen olarak topluma entegre olup olmayacağınız sadece size bağlı değildir, ülkenin kültürü ve kapsayıcılığıyla da alakalıdır. amerikalı olmak kolaydır, ama vatandaşlığınız da olsa almanya, fransa gibi yerlerde siz hala göçmen olarak kalmaya devam edersiniz.