Saat Dünyasının İki Önemli Aktörünün Kıyası: Rolex vs Patek Philippe
bakıyorum, millet rolex'i çok gömmüş. yok escort saatiymiş, yok dandikmiş, yok kıro saatiymiş falan... beyler, bayanlar; yapmayın, etmeyin! rolex, dünyada bir eşi benzeri olmayan, case study'lere konu olan, başka hiçbir şeyle mukayese bile edilemeyen bir markadır.
düşünün, bir şirket senede bir milyona yakın üretim yapıyor. piyasada zibilyon tane, her kaliteden sahtesi cirit atıyor. mantıken ne olması lazımdı? fiyatının ve talebinin düşmesi lazımdı, di mi? 10, 20, 30 bin dolar ödeyeceksin ama piyasada sahteleri istiklal caddesi'ndeki suriyeliler gibi kol gezecek... hassktır oradan dersiniz ama tam tersi oluyor. rolex, talebe yetişemiyor. her sene okkalı zam yaptığı halde, bütün modelleri yok satıyor. (özellikle de son 3-4 yılda iş çığırından çıktı.)
dünyada başka hangi markanın ikinci el ürünü yenisinden fazlaya alıcı buluyor? bugün rolex butiğinden aldığınız bir saati aynı gün 3-5 bin dolar fazlasına rahatlıkla satabilirsiniz. dünyada bunun eşi benzeri yok. (patek ve audermars da artık böyle. ikinci elleri yenilerden daha pahalı çünkü talep çok fazla.)
rolex'in müşteri yelpazesi patek'e göre çok daha geniştir. 100 milyar dolar servetli warren buffet da rolex takar, alaçatı'da mekan işleten kebabçı selahattin de. alişan da takar, king of cool lakabli steve mcqueen de. mafya babası da takar, abd başkanı da.
"keko" ya da "barzo" bir adamın takması bu saati barzo yapmaz. patek'i ise ya koleksiyonerler ya da horolojiye meraklı zenginler alır. yelpaze daha dardır ama inanın patek sahibi bir insanın da yüzde doksan ihtimalle koleksiyonunda bir rolex'i vardır.
rolex, maceraya girmez, allengirli mekanizmalar üretmeye çalışmaz. minute repater ya da tourbillon gibi taraklarda bezi yoktur. daytona ve bir-iki model dışında bütün modelleri sedece saat ve tarih gösterir, hepsi bu! nebati'nın gözleri gibi ateş çıkaran, zil çalan, fezadaki yıldızları sayan, uçan kaçan modelleri yoktur. mottosu sadece zamanı en az sapmayla göstersin, yıllarca problem çıkarmasın, dayanıklı olsundur ve bunu da en iyi şekilde yapar.
patek ise daha komplike mekanizmalara sahip bir markadır. macera aramayı ya da diğer markalara meydan okumayı sever.
öte yandan, rolex de saatlerin her bir parçasını kendi üretir. en küçük vidasından tut hepsini kendi imal eder ve bunları kimseyle paylaşmaz. altın ve platinyum külçe şeklinde fabrikaya gelir, kendisi işlemden geçirir, ona şekil verir. 4 fabrikası vardır ve her fabrikanın üretimi ve görevi farklıdır. kimseye minneti yoktur, her bir parçasını kendi üretir. bu hiç bir markanın yapabileceği bir şey değil.
rolex, patek'in ceo'su ve sahibinin en saygı duyduğu markadır. bir röportajında söylemişti; yılda bir milyona yakın adet, nerdeyse sıfır hatayla, mükemmel bir şekilde üreten başka bir marka yoktur. bunu kimse başaramaz demiştir.
bir de rolex, pp ve ap'yi özel yapan bir diğer nokta, şirketlerin yapısıdır. bugün iwc, breguet, vacheron constantin, a. lange sohne, jeager le-coultre gibi tassaklı markalar ya richemont group'a ya da swatch group'a aittir. (evet, plastik saatler yapan swatch bir çok pahalı saat markasının sahibidir ama bu başka bir yazının konusu.) bu gruplar borsada halka açık şirketlerdir. satış rakamları bakımından her sene bir öncekini geçme baskısı vardır. karlarını artırmaları gerekir. ceo'sunda ve yönetim kurulunda hissedar baskısı vardır.
rolex ise kurucusunun adını taşıyan, kar amacı gütmeyen hans wilsdorf vakfı'na aittir. vakıf elde ettiği geliri genelde hayır işlerine harcar. patek philippe ise ne patek ne de philippe ailelerine aittir. 1932 yılında yahudi stern ailesi şirketi satın almıştır ve o günden beri de bu ailenin elindedir. audermars ise eski tassaklı markalar arasında hala kurucu ailesinin sahibi olduğu tek markadır. o yüzden bu 3 markanın ipiyle kuşağı sıkıyle tassağına denktir. hissedar baskısı yoktur. borsada kağıtları yoktur. bu önemli bir durumdur. horolojide markanın şirket yapısı önemlidir. mesela, romanlarda bile adı geçen, tourbillon ve minute repeater'in mucidi breguet markası hala aile şirketi olarak kalabilseydi, bugün adından çok daha fazla söz ettirirdi.
patek daha çok deri kordonlu dress saatlere odaklanmışken, rolex ise metal kordonlu saatlerde yoğunlaşmıştır. rolex'in deri kordonlu cellini modelleri çok da rağbet görmez.
rolex'in en ucuz modelinin liste fiyatı 8 bin dolardan başlarken, patek'in en ucuz modeli 30 bin dolardan başlar. (bu dediklerim liste fiyatlarıdır. ikinci elde ya da gray markette ikisinin de fiyatı çok daha fazladır.)
sözün özü, zevkler ve renkler tartışılmaz derler. rolex'in modelerini beğenmezsiniz ya da rolex size hitap etmez ise anlarım ama ona kıro saatidir, patek'in ancak getir götürünü yapar filan derseniz komik duruma düşersiniz. horolojiyle ilgili herkes modellerini beğense de beğenmese de rolex'e saygı duyar, önünde şapka çıkartır.
patek ise biraz daha dar müşteri yelpazesine sahip özel bir markadır. yine herkesin saygısını görür. her modeli de sanat eseri değildir. çok popüler olan nautilus modeli buram buram 70'ler kokuyor. bana, koltuk altı uzun sarı kıllı, kısa şortlu, uzun saçlı, bavyera'nın bağrından kopmuş, 70'lerdeki batı almanyalı porno oyuncularının saatlerini hatırlatıyor. öte yandan milletin almak için yıllarca beklediği rolex'in daytona modeli de benim hiç hoşuma gitmiyor.