Pluribus Dizisindeki Kolektif Bilinç, Carol'a Neden Bu Kadar İyi Davranıyor?

Pluribus sizisindeki kolektif bilinç, Carol’a ve diğerlerine karşı sergilediği davranışlarla diyalektik materyalizmin temel ilkelerinin bir yansımasını sunuyor olabilir mi?
Pluribus Dizisindeki Kolektif Bilinç, Carol'a Neden Bu Kadar İyi Davranıyor?

dünya dışı varlığın carol'a ve diğerlerine neden bu kadar iyi davrandığı ve ileride bu davranış biçiminin değişip değişmeyeceği üzerine düşünürken aslında kolektif bilincin diyalektik materyalizmin temel ilkelerine ne kadar uygun bir şekilde evrimleştiğini fark ettim ve buna göre bir çıkarım yaptım.

öncelikle diyalektik materyalizmi hatırlayalım. diyalektik materyalizme göre maddi dünya karşıtlıklar yoluyla sürekli değişim içindedir ve bu dünyanın tüm parçaları da sürekli olarak birbirleriyle etkileşim halindedir. bu nedenle hiçbir nesne birbirinin aynısı olamaz, dış etkenlerden bağımsız da kalamaz. daha basit haliyle anlamak isteyenler heraklitos'un ünlü 'aynı nehirde iki defa yıkanılmaz' sözünü hatırlayabilir.

diyalektik materyalizmin temel ilkeleri şunlardır

> değişim
> etkileşim/bağlılık
> niceliğin niteliğe dönüşümü
> karşıtların birliği

dizideki kolektif bilinç, bu ilkeler esas alınarak irdelendiğinde şu çıkarımları yapmak mümkün oluyor

> değişim: diyalektik materyalizme göre hiçbir nesne ya da yapı sabit değildir, sürekli bir değişim halindedir. uzaydan gelen bu kolektif bilinç de hiç tanımadığı bir gezegende koşullara adapte olarak hızlandırılmış bir evrim sergiliyor. yaşanan her yeni olayla birlikte sisteme yeni veriler giriyor ve bu yeni verilerle davranış paterni zenginleşiyor.

carol'a sonsuz bir iyimserlik ve pasifizmle yaklaşırken carol'ın sistemi yıkmaya yönelik girişimi ve verdiği hasar, kolektif bilinçte carol'a karşı daha mesafeli ve temkinli olma davranışına sebep oluyor. bu davranışı adeta koşullara adapte olup hayatta kalabilmek için mecburen sergiliyor. yani bu bilinç, yeni verilerle birlikte dünyada hayatta kalma stratejisi geliştiriyor. evrim geçiren bir canlı gibi sürekli değişim içinde ve yeniliğe açık.

> etkileşim/bağlılık: diyalektik materyalizmde hiçbir varlık tek başına düşünülemez, tüm süreçler bir ilişkiler ağı içinde anlam kazanır.

kolektif bilinç, birleşime dahil olan her bireyin verilerini ortak bir havuzda topluyor ve bir bireyin sahip olduğu tüm bilgilere diğer bireyler de sahip oluyor. o yüzden bir garson kız uçak uçurabiliyor. aynı zamanda bir bireyin gördüğü zarar (örn. zosia) tüm bireylere sirayet ediyor.

beşinci bölümün finalindeki cliffhanger'ın bize işaret ettiği yamyamlık meselesi de bu ilkeye dahil edilebilir. sistem, canlı ya da ölü olsun, tüm insanları kapsamaya çalışıyor. ölseniz dahi proteininiz ya da minarellerinizle kolektif bilincin bir parçası olmaya ve ona katkı sağlamaya devam ediyorsunuz. her birey, kolektifin bir 'nöronu' gibi davranıyor. dolayısıyla sistemin mantığı ancak topluluk içi etkileşimlerin toplamı üzerinden okunabiliyor.

> niceliğin niteliğe dönüşümü: diyalektik materyalizmin bu ilkesi, küçük ve biriken değişimlerin belirli bir eşiğe gelindiğinde bir 'sıçrama' yaratıp yeni bir niteliği ortaya çıkarmasını ele alır. bunun dizideki en bariz örneği, carol'ın öldürdüğü insan sayısı ya da verdiği hasar belirli bir niceliğe ulaştığında kolektif bilincin daha önce görülmemiş bir davranışı ortaya koyması ve strateji değiştirmesidir.

buradan hareketle, carol işi daha ileriye götürüp bir kriz ortamı oluşturursa kolektif bilincin daha saldırgan ve proaktif eylemleri devreye sokacağını söyleyebiliriz. şimdiye dek carol'ı engellememesinin tek sebebi, ortada gerçek bir tehdit görmemesiydi. yani kolektif bilinç carol'a önem falan vermiyor, aksine onu kendine tehdit bile oluşturmayacak kadar düşük bir konumda görüyor. tabi bu durum bana kalırsa zaman içerisinde değişecek ve pasifistlikten uzak, daha yıkıcı bir istila izleyeceğiz.

> karşıtların birliği: diyalektik materyalizm, her yapının içinde karşıtlıklar barındırdığını ve bu karşıtlıkların yapıyı ilerlettiğini savunur.

dizideki istilacı bilinçte de bu karşıtlıklar açıkça görünüyor

her ırktan, kültürden, inanıştan, yaşam tarzından ve görünümden insan, bu karşıtlıkların toplamından tek bir homojen bilinç oluşturuyor. yani dünyanın en naif insanıyla bir tecavüzcünün ve daha binlerce farklı bireyin birleşimi, birbiriyle mükemmel bir uyum içerisinde yaşayan ve işbirliği içinde olan tek bir organizma oluşturabiliyor. bir bilinç düşünün ki içerisinde hem işlenmiş yüzbinlerce iyiliğin, hem de işlenmiş yüzbinlerce iğrenç suçun anısını aynı anda barındırsın ve buna rağmen erör vermesin. bu tam olarak karşıtların birliğidir.

tüm bu bilgilerden hareketle dizinin carol - kolektif bilinç versusunu ana hikaye arkı olarak tutmaya devam edeceğini ama uzaylı istilacımızın bizi 5. bölümde olduğu gibi yeni özellikler ve stratejik değişimlerle şaşırtmayı sürdüreceğini düşünüyorum.

içimdeki gizli beyin jimnastikçisini harekete geçiren bu tür işlere hayranlığımı dile getirerek bu lüzumsuz yazıyı burada sonlandırıyorum.