Pakistan'ın Kaosunda 8 Gün Geçiren Birinin İnsanı Derin Düşüncelere İten Yazısı

Pakistan'ın Karaçi şehrinde iş için 8 gün geçiren bir Ekşi Sözlük yazarı, gördükleri karşısında şok geçirmiş desek yeridir.
Pakistan'ın Kaosunda 8 Gün Geçiren Birinin İnsanı Derin Düşüncelere İten Yazısı

pakistan, karaçi'ye bizzat gittim geçenlerde, 8 gün kaldım.

bu ülkenin kokuşmuş ve kısırlaşmış yarı diktatoryadan bozma kötü politik düzenini sokaklarında, caddelerinde, dükkan önlerinde, kısacası hayatın her noktasında hissedersiniz. misal avrupa'nın gelişmiş bir ülkesinde, diyelim almanya'da insanlar kurallara iyi birer insan oldukları için uyarlar, kötü insanlar için de devlet sokakta görünmez ama bir ordnung (düzen) olduğunu hissedersin. türkiye'de devlet bizzat sokaktadır, bu düzenin bir bekçisi olduğunu görürsün ve kurala uymazsan ceza yiyeceğini bildiğin için kurallara mecburen uyarsın. pakistan'da kanun olsa da devlet yoktur, devletin olmadığı yerde kanunun da hükmü yoktur. dolayısıyla pislik içinde, düzensiz, dağınık yaşayan insan öbeklerine şahit olursunuz. devletin olmadığı yerde kaos olacağını bana öğreten, anarşist bünyemi alt üst eden, iyi ki devlet varmış dedirten bir yerdir pakistan.


ha devlet görünmez belki ama iş yolsuzluğa gelince manyak paralar döner. yolsuzluğun önünü almaya çalışan birkaç iyi adam var mı, var tabii; onlar da birtakım engeller koymaya çalışmışlar ama işin sonucunda öyle bir verimsizlik ortaya çıkmış ki, bir ihalenin başlaması, şartnamenin yazılması ve satınalmaya çıkılması arasında 17-18 aya varan süreler beklersiniz. aciliyetin mi var? binalar boş, yollar yarım kalmış, güvenlik sıfır, merkez bankası bile hack'lenmiş, 18 ay bekle... sonuç olarak, ulan iyi ki bizde iyi kötü bir yolsuzluk var da herhangi bir hizmet için bu kadar beklemiyoruz dedirtir pakistan. yolsuzluktan kaçalım derken devleti işlevsiz hale getirmiş diktatorya düzeni sana kendi düşüncelerini sorgulatır.


sabah kalkıp evinin önünü temizlemek; ne bileyim, dükkanının vitrinini silmek, raflarını adam gibi düzenli hale getirmek ne kadar zaman alabilir? insan evini, dükkanını temiz tutmaz mı? bir yemek yaparken elini yıkaması ne kadar zor olabilir? işte türkiye'de hiç fark etmeyeceğiniz bazı hayati davranışların ne kadar da önemli olduğunu buradaki harabe halindeki dükkanları gezerken anlarsınız. insanın kıymetinin olmadığı bir coğrafyada, malın mülkün elbette ki hiçbir kıymeti yoktur.


pakistan'da 10 milyonda bir de olsa pırlanta gibi insanlar da vardır, zekilerdir, çalışkanları da var elbette. ben seyahatimde birçok plazaya gittim, aynı bizdeki gibi tertemiz ofislerde kadınlı erkekli, ekmeğinin peşinde koşan bir okumuş kesim var, yok değil. ama kapıdan çıktığın anda o her şeyin değiştiği an. işte o anı unutmak mümkün değil...

Google Maps

hayatınızda görmeyeceğiniz bir kokuşmuşluğu, ahlaksızlığı, pisliği, yolsuzluğu; allah'a inanmıyorum demenin bile suç olduğu bu sözde müslüman ülkede bizzat sokakta kendiniz görüp tecrübe edebilirsiniz. bu insanlarla bizim hiçbir ortak mazimiz yok, olamaz da. din dışında hiçbir benzerliğimiz de yok, dini uygulayış şeklimiz bile baştan sona farklı. türkiye gibi hukukun tartışmalı işlediği bir ülkeye, bu ülkeden kayıtsız göçmen ithal etmek türk tarihindeki en büyük acziyetlerden biri olarak yerini alacak... her türlü ahlaksızlığı yapıp, "napalım devlet önleseymiş, polis yok mu orada" diyebilecek insanlara sahip bu pişkin kültürün, hoşgörülü anadolu insanını ne zaman çileden çıkaracağını öngörmek gerçekten zor...