O Dönem Dünyanın En Büyük Gemisi Olan Titanic'in Batma Sebepleri

15 Nisan 1912 gecesi henüz ilk seferindeyken biz buz dağına çarparak batan RMS Titanic gemisi neden battı?
O Dönem Dünyanın En Büyük Gemisi Olan Titanic'in Batma Sebepleri


1. dürbünsüzlük

gemideki dürbün krizi gerçektir lakin o dönemin oceanliner gözcüleri, gece nöbetinde çıplak gözle gözcülük yaparlar, dürbün kullanmazlar. gözcülerin buzdağını zamanında görmesini engelleyen şey; hava şartları nedeniyle ufuk çizgisinin belirsizleşmesi ve buz dağının karanlık bir kütle olarak geceye karışmasıdır.

2. malzeme

gemide kullanılan malzemenin titanic’in batışı ile doğrudan bir ilgisi yoktur; o dönemdeki bütün oceanliner’ların gövdesi aynı teknikle üretiliyordu, zira titanic’in hemen hemen aynısı olan kardeşleri olympic ve britannic de aynı malzemeler ve teknikle üretildiler ve bir kaç çarpışmadan sağ kurtuldular. britannic’in sonunu getiren bir deniz mayını olmuştu. olympic efsanevi kariyeri sonunda emekliye ayrıldı ve jilet oldu.

rivet denen dev çivilerin saf demir olanlarının korozyon açısından problem yarattığı ve darbe sırasında dezavantajlı olabileceği kabul edildi, fakat bunlar titanic’ten sonra da kullanılmaya devam etti ve her çarpışmada felakete sebep olmadılar.

97 yapımı filmde olduğu gibi, titanic bariz bir şekilde ikiye bölünmemiştir. tanık ifadelerinin yalnızca az bir kısmı geminin ikiye bölündüğünü söylüyordu. geminin gerçekten ikiye bölündüğü, enkazı keşfedilince kesinleşti.


3. güvenlik

olympic-class gemiler, dönemin standartlarına göre oldukça iyi tasarlanmış gemilerdi. zira su geçirmez kompartmanlar, otomatik kapılar, pek çok farklı senaryoda titanic’i yüzdürmeye yeterdi, batmasının başlıca sebebi bu yapıdaki güvenlik payının aşılması oldu.

su geçirmez perdelerin b güvertesine kadar uzanması ve üzerlerinin tam olarak kapatılması, titanic faciasından sonra olympic’e ve britannic’e yapılan iyileştirmelerdi. aynı zamanda gemilere double-hull denen koruyucu bir iç zar giydirildi. kazaya kadar bunların olmamasının başlıca iki sebebi oceanliner’ların hız rekabeti nedeniyle gemi tonajını motorların kapasitesi ile doğru orantılı tutmak istemeleri, buhar motorlarının geminin orta bölümünde çok yer kaplaması, o zamana kadar yaşanan çarpışmaları değerlendirdiklerinde, bu güvenlik önlemlerini pruva çarpışmalarına göre tasarlamış olmalarıydı. eğer buz dağı titanic’i 6 yerden değil 5 yerden kesse ve su sadece ilk 4 bölmeye dolsa belki de gemi batmayacak veya batması 5-7 saat sürecek, dolayısıyla carpathia zamanında yetişebilecekti.

geminin dalgıç pompaları dakikada 2 ton su boşaltıyordu ve bu o dönem için etkileyici bir kapasiteydi, fakat 6 yarıktan dakikada 7-10 ton su giriyordu. personel tatbikat yapmamıştı ve pompa hortumlarının kurulması, uzatılması hız ve verimliliği düşürmüştü. titanic’ten sonra pompaların mesafesi ve konumları ile ilgili de iyileştirmeler yapıldı.

zenginlerin rahat etmesi için malzemeden çalınması gibi durumlar yok; zenginlerin rahatı için güvenlikten feragat edilen tek müdahale, filikaların sayısının azaltılması. fakat burada da o dönemin güvenlik regülasyonunun üzerinde bir sayıda filika barındırıyorlar. öyle ki geminin batışına yarım saat kalana kadar kimse titanic’in batacağına gerçekten inanmıyor ve pek çok insan filikalara binmek istemiyor. zira olaydan bir-iki sene önce yaşanan bir filika faciası var, muhtemelen onu hatırladıkları için titanic’te kalmayı daha güvenli bulmuş olabilirler.


4. marconi operatörleri

pek çok kişi titanic’in telsiz operatörlerinin kaba ve kibirli olduğunu ve ss californian’ın buz uyarısı mesajını “kes sesini meşgulüm” diyerek sallamadığını düşünür. lakin marconi operatörleri hakkında yapılan son araştırmalar, tıpkı bizim ıcq veya mırc ortaya çıktığında kendi jargonumuzu oluşturmamız gibi, o dönemin nerd’leri olan bu operatörlerin de kendi aralarında bir argo oluşturduklarını gösteriyor. meşgul olduklarında birbirlerine kes sesini meşgulüm ve cehenneme git demeleri daha önce de kayıtlara geçmiş ifadeler; yani titanic’teki operatörlerin kişiliği ile ilgili bir durum değil.

hatta bu adamlar aslında kahraman sayılabilir, kazadan bir gece evvel bozulan marconi cihazını sabahlayarak tamir ediyorlar, halbuki kurallar “cihazı elleme, ilk limanda marconi tamir eder” diyor. eğer tamir etmemiş olsalardı kurtulan 700 kişi de kurtulamayacaktı ve titanic çok daha büyük faciaya dönüşecekti.

fakat yine de buz uyarılarının köprüye etkin biçimde iletilemediği doğrudur, çünkü zaten bölgede buz dağları olduğu gayet iyi biliniyordu ve hatta yolculuk başlamadan önce rota, bu bilgiye dayanarak hafif güneye doğru güncellenmişti. belki de bu nedenle aşırı önemsenmedi. gemiye ve gözcülere güveniyorlardı. yıl başında yaşanan kömür / madenci grevleri yüzünden mart’ta gerçekleşmesi gereken maiden voyage nisan’a sarkmıştı, bu da labrador akıntısının ve gel-git döneminin buzları adeta sağa sola fırlattığı tekinsiz bir koşul yaratıyordu.


5. murdoch’ın manevraları

en tartışmalı konu bu, fakat burada da farklı görüşler mevcut. evet, titanic buz dağına kafadan çarpsaydı belki batmayacaktı fakat hiçbir denizcinin bilerek ve isteyerek buz dağına çarpması olası değildi, kaçmak istemesi doğru bir hareket olarak değerlendirildi ve sorumlu tutulmadı.

gemideki kesiğin neden bir noktada sonlandığı araştırılırken, manevralar için kapsamlı bir çapraz sorgulama yapıldı.

dümende tam sol yapıldığı kesin, sonra tam yol geri komutu geliyor. murdock hemen sonra dümeni tam sağa kırdığını ve bu yüzden geminin arkasının hasar almadığını belirtmiş fakat bunun şahidi yok.

“motorlar tam yol geri çalıştığı için gemide artık dümen etkisi yoktu; kavitasyon, hidrodinamik ve momentum gereği o saniyeden sonra dümenin nereye kırıldığı önemsizdi” diyorlar. murdock’ın tornistanından sonra titanic’in yön değiştirmesi 37 saniye sürmüş, bu da dümenin kontrolden çıktığı savını güçlendiriyor. yani bu noktada buz dağı çok geç görüldüğü, titanic çok büyük olduğu, 22 knot hızla gittiği ve kendi momentumu da çok yüksek olduğu için yapılabilecek sihirli bir manevra yoktu. titanic buz dağına ya kafadan dalacaktı ya da öyle veya böyle yandan hasar alacaktı.