Nazilerin Bilim ve Teknolojisini Ele Geçirmeyi Hedefleyen Gizli Birim: T-Force

target force, ikinci dünya savaşı’nın sonlarında müttefiklerce oluşturulan ve nazi almanyası’nın bilimsel ve teknolojik birikimini ele geçirmeyi hedefleyen gizli bir birimdir. abd ve ingiliz ordularının ortaklaşa yürüttüğü bu operasyonel güç, geri çekilen alman birlikleri veya yağmacılar tarafından imha edilmeden önce kritik alman sanayi ve bilim tesislerini, teknolojilerini ve uzman personeli kontrol altına almak üzere görevlendirilmiştir. amacı almanların entelektüel sermayesini yağmalayarak almanya’nın savaş sonrası rekabet gücünü kırmak ve bu kazanımları kendi lehine çevirmekti. resmiyette dile getirilmese de t-force’un misyonunun bir parçası, ileri nazi teknolojilerinin sovyetler birliği’nin eline geçmesini engellemekti. batı’nın eline geçirilemeyen önemli malzeme imha ediliyor, bu yolla sovyet ilerleyişinden önce kritik hedefler temizleniyordu. bu yönüyle t-force’un faaliyetleri, daha savaş bitmeden baş gösteren bir batı-doğu teknolojik yarışının ve soğuk savaş’ın habercisi olarak değerlendirilmektedir.
t-force fikri ilk olarak müttefiklerin normandiya çıkarması öncesi planlamalarında ortaya çıktı. 1944’te müttefik yüksek karargahı (supreme headquarters allied expeditionary force - shaef) istihbarat şubesi g-2 (askeri istihbarat) içinde “t (target/hedef) alt bölümü” kuruldu ve alman bilimsel/endüstriyel hedeflerinin ele geçirilmesine dair planlar hazırlamaya başladı. başlangıçta 5 amerikalı ve 3 britanyalı subay ile 13 astsubay/er kadrosuyla küçük bir planlama birimi olarak kurulan t-alt bölümü, 1945 yılı başlarında kapsamının genişletilmesiyle bir saha kuvvetine dönüştü. şubat 1945’te, müttefiklerin ren’i geçerek almanya içlerine ilerlemesinin arifesinde, shaef bünyesinde özel bölümler alt şubesi kuruldu; bu şube, t alt bölümü ile benzer görevi olan diğer istihbarat birimlerinin koordinasyonunu sağladı. t alt bölümü kendisine bağlı “6800 t-force” adlı bir saha birliği oluşturdu ve nisan 1945’e gelindiğinde bu birlik yaklaşık 1.700 kişilik kuvvete ulaşmıştı. savaşın sonuna doğru, alman bilimsel merkezlerini kontrol altına almak için bakanlık düzeyinde özel ekiplerin (kod adı goldcup) de eklenmesiyle t-force’un mevcudu 2.000 kişiyi aştı; mayıs-haziran 1945’te 1.000 civarı ek araştırmacının da sahaya gönderilmesiyle toplam personel sayısı daha da arttı. son aşamada, yaklaşık 3.000 özel araştırmacı ile bunları destekleyen piyade ve muhabere mühendislerinden oluşan taburlar dahil edildiği için, t-force müttefiklerin en büyük kapsamlı operasyonlarından biri haline gelmişti.
organizasyon yapısı olarak t-force birlikleri, batı cephesi’nde ilerleyen üç ana müttefik ordu grubuna doğrudan bağlı olarak faaliyet gösterdi. abd 6. ve 12. ordu grupları ile britanya 21. ordu grubu bünyesinde konuşlanan t-force birimleri, harekat esnasında önceden belirlenmiş kritik hedef noktaları ele geçirmek üzere ileri sevk ediliyordu . hedeflerin seçimi ve önceliklendirilmesi, müttefiklerin “birleşik istihbarat hedefleri altkomitesi” (cios) tarafından önceden yapılan planlamalara dayanıyordu. t-force, gerektiğinde mevcut fırsat hedeflerini de (ortaya çıkan beklenmedik önemli tesisler veya kişiler) inisiyatifle ele geçirmek konusunda serbestti. birlik yapısı, hafif silahlı ancak yüksek hareket kabiliyetli küçük timlerden oluşacak şekilde tasarlanmıştı. 1. buckinghamshire taburu ve 5. king’s regiment gibi ingiliz birliklerinden seçilmiş askerler ile abd 1269. muharebe mühendis taburu gibi unsurlar t-force bünyesine tahsis edilmişti. genellikle cephe hattındaki muharip unsurlarla birlikte ilerleyen veya hemen arkalarında bulunan t-force timleri, hedeflenen şehre veya tesise girilir girilmez devreye giriyordu.
t-force’un ana görevi, müttefik ordularına stratejik fayda sağlayabilecek her türlü bilgi, belge, teknoloji ve uzman şahsı tespit edip ele geçirmek ve güvenlik altına almak şeklinde tanımlanmıştı. emir açıkça “değerli ve özel bilgileri, evrakları, teçhizatı ve kişileri belirlemek, emniyete almak, korumak ve düşmandan ele geçirerek istifade etmek” şeklindeydi. bu kapsamda t-force ekipleri, alman bilim dünyasının ve savaş makinesinin kritik unsurlarını oluşturan kurum ve kişilerle ilgili kapsamlı hedef listeleriyle donatılmıştı. özellikle nazi almanyası’nın ileri askeri ar-ge projeleri (örneğin v-2 roketleri, jet uçak ve motor teknolojileri, güdümlü silah sistemleri), nükleer enerji ve silah programı, kimyasal ve biyolojik harp araştırmaları, gelişmiş elektronik ve radar sistemleri ile stratejik sanayi tesisleri (çelik, kimya, enerji vb.) öncelikli hedefler arasındaydı. t-force’un kuruluş felsefesi, almanya’nın bilimsel ve endüstriyel birikimini savaş ganimeti olarak ele geçirip almanya’yı bu alanlarda etkisiz hale getirmek, aynı zamanda bu kazanımları müttefik ülkelere transfer ederek kendi ekonomik ve teknolojik gücünü artırmaktı. nitekim dönemin britanya belgelerinde, bu birimin faaliyetlerinin almanya’nın savaştan sonraki ekonomik toparlanmasını geciktirme pahasına ingiltere’nin sanayisini güçlendirmeye hizmet ettiği belirtilmiştir.
t-force operasyonları, pratikte genellikle cephe hattındaki düzenli birliklerle koordineli ilerliyordu. savaşın ilerleyen safhalarında t-force timleri, bir kente giren öncü birliklere eşlik ederek fabrika, laboratuvar, üniversite, ofis gibi hedef alanları hızla kontrol altına alıyordu. bu noktada birimin önemli bir görevi de yağma ve sabotajı önlemekti. alman tesisleri ele geçirilirken içerideki ekipman veya belgelerin tahrip edilmesini ya da çalınmasını engellemek t-force askerlerinin sorumluluğundaydı. tesiste bulunan bilim insanları, mühendisler veya üst düzey uzmanlar hemen gözaltına alınıyor veya tecrit ediliyor, kaçmalarına fırsat verilmiyordu. tesis güvenlik altına alındıktan hemen sonra durum cıos merkezine rapor ediliyor ve ilgili alanda uzman inceleme ekipleri (bilim insanları, istihbarat subayları, çevirmenler vb.) derhal bölgeye gönderiliyordu. t-force timleri, gerekli gördüğünde ele geçirilen makine ve evrakları sökerek kamyonlara yüklüyor ve daha sonra ayrıntılı incelenmek üzere müttefik ülkelerine sevk ediyordu. taşınması mümkün olmayan veya stratejik değeri olmayan malzemeler ise yok ediliyor veya kullanılmaz hale getiriliyordu. bu süreçte yöntemlerin sertliği dikkat çekiciydi; kaynaklar, t-force’un gece baskınlarıyla insan kaçırmaya varan sert tedbirler uyguladığını, kimlik göstermeyen resmi görevlilerin alman uzmanları evlerinden zorla alıkoyduğu vakaların yaşandığını aktarmaktadır. savaşın son aylarında müttefikler, alman bilim insanları ve teknik uzmanlarından oluşan yaklaşık 1.500 kişilik bir liste hazırlamış ve bunların önemli bir kısmını (özellikle britanya işgal bölgesinde olanları) fiilen gözaltına almıştır. özetle, t-force hem fiziksel teknolojik altyapıyı (cihazlar, tesisler, numuneler) hem de insan sermayesini hedef alarak çalışmıştır.
t-force, 1944-1947 arasında avrupa’da birçok kritik operasyona imza atmıştır. bunların bazıları belirli kod adlarıyla yürütülmüş, bazıları ise fırsat dahilinde gerçekleştirilmiştir. alsos misyonu (alman nükleer programının ele geçirilmesi), kiel operasyonu (kuzey almanya’nın stratejik limanının ele geçirilmesi), operation backfire (v-2 füzelerinin incelenmesi), operation surgeon (ingilizlerin alman bilim adamlarını kaçırması), operation paperclip (amerikalıların alman bilim adamlarını kaçırması) t-force’un öne çıkan başarılı operasyonlarıdır.
alsos mission, müttefiklerin alman nükleer programını çökertmek ve bu alandaki birikimi ele geçirmek için yürüttüğü özel bir operasyondu. 1944 sonlarında fransa’da başlamış, 1945 nisan’ında almanya’nın württemberg bölgesine ilerleyen amerikan ve ingiliz istihbarat timleriyle yoğunlaşmıştır. bu kapsamda t-force bünyesindeki uzman ekipler, nazi almanyası’nın uranyum atomu araştırmalarını yürüttüğü kritik tesisleri tespit edip kontrol altına aldı. nisan 1945’te hechingen ve haigerloch civarındaki baskınlarda, almanların bir mağarada kurduğu deneysel nükleer reaktör sökülerek ağır su ve uranyum stoklarıyla birlikte ele geçirildi. ayrıca alman nükleer araştırma ekibinin önde gelen bilim insanları (aralarında nobel ödüllü fizikçi werner heisenberg, kurt diebner, walther gerlach gibi isimler de vardı) bu operasyon sonucunda teslim alındı ve müttefik gözetimine girdi. alsos kapsamında toplanan malzeme ve kişiler, savaşın hemen ardından ingiltere’ye gönderilerek farm hall operasyonunda altı ay süreyle gözetim ve istihbarat amaçlı tutulmuş, almanların savaş sırasındaki nükleer ilerlemeleri detaylı şekilde raporlanmıştır. bu sayede almanya’nın atom bombasına ne derece yaklaştığı anlaşılmış ve bu kritik teknolojinin sovyetler’in eline geçmesi engellenmiştir.
1945 baharında t-force, alman topraklarındaki stratejik noktaları sovyet kızıl ordusu’ndan önce ele geçirmek için son derece atak bir harekat yürüttü. özellikle danimarka’ya komşu kiel şehri kuzey denizi’ne açılan büyük bir liman, tersane ve denizaltı üssüydü ve sovyetler birliği’nin ulaşmayı planladığı hedeflerden biriydi. resmi anlaşmalara göre almanya’nın kuzey bölgeleri sovyet ilerleyişine bırakılacaktı; ancak 5 mayıs 1945’te binbaşı tony hibbert komutasındaki bir t-force birimi, üstlerinden özel izin alarak müttefik genel dur emrine rağmen kiel’e doğru ileri harekat yaptı. bu birlik, fiilen ingiliz 2. ordusu’nun durduğu hattın ötesine geçerek sovyet bölgesine dahil edilmesi planlanan kiel’e neredeyse hiçbir direnişle karşılaşmadan girmeyi başardı. kiel’de bulunan güçlü alman garnizonu, genel teslim emrinden habersiz olduğu için ilk anda silah bırakmak istemese de, t-force ekibinin hızlı kontrolü ve akabinde amiral karl dönitz’in teslim talimatı üzerine çatışma yaşanmadan şehir teslim oldu. t-force, kiel’deki tersaneleri, denizaltı merkezlerini, laboratuvarları ve üniversite birimlerini derhal emniyete aldı. bu hamle, sovyetler’in baltık denizi’ne çıkış sağlayacak sıcak su limanı elde etme planını bozdu ve savaş sonrası sınırların müttefikler lehine şekillenmesine katkı sağladı. nitekim kiel’in erken ele geçirilmesi sayesinde sovyetler, schleswig-holstein bölgesi ve jutland yarımadasında nüfuz kuramamış; oysa baltık’taki bornholm adasını kısa süreliğine işgal edebilmişlerdi. kiel operasyonu, t-force’un inisiyatif kullanarak yaptığı en kritik başarılarından biri olup soğuk savaş’ın ilk toprak hamlelerinden biri sayılmaktadır.
ikinci dünya savaşı’nın bitimiyle birlikte müttefikler, almanların v-2 balistik füze programını derinlemesine incelemek üzere operation backfire adlı kapsamlı bir deneye girişti. bu operasyon, britanya öncülüğünde yürütülmüş ve alman v-2 roketlerinin tüm bileşenlerinin test edilerek anlaşılmasını hedeflemiştir. müttefikler, bu operasyon ile v-2 sistemini ayrıntılı şekilde inceleme ve test etme fırsatı bulmuştur. backfire için gereken roket parçalarının ve yakıtının büyük bölümü, daha almanya teslim olmadan önce t-force timlerince çeşitli tesislerden toplanmış ve depolanmıştır. örneğin, abd kuvvetleri orta almanya’daki yeraltı v-2 fabrikası mittelwerk’ün kontrolünü ele alıp ana malzemeleri götürdükten sonra, britanya’ya da kalan parçaları toplaması için kısa bir süre izin verilmiştir. t-force ekipleri bu süre zarfında yaklaşık 250.000 adet v-2 parçası ve 60 özel aracı almanya içinde tespit edip toplamış; bunları bölgeye taşıyabilmek için 400 vagon ve 70 lancaster uçağı seferber edilmiştir. sonuçta ingilizler, ellerindeki malzemelerle 8 adet v-2 roketini neredeyse tamamlayacak kadar parçayı bir araya getirebildiler. eksik kalan az sayıdaki komponent ise almanya genelinde aranıp bulundu; hatta abd, kendi aldığı parçaların bir kısmını (örneğin kuyruk kısımları) backfire için britanyalılara ödünç verdi. bu sayede ekim 1945’te üç başarılı deneme fırlatışı gerçekleştirildi. backfire kapsamında ayrıca alman roket uzmanları da kullanıldı; örneğin fırlatma işlemlerini ve teknik ayarları, esir alınmış alman mühendisler yapmıştır. bu operasyon neticesinde hazırlanan 5 ciltlik teknik rapor, müttefiklerin roket teknolojisini derinlemesine anlamasını sağlamış ve sonraki yıllardaki füze programlarına temel teşkil etmiştir.
t-force’un en tartışmalı faaliyetlerinden biri, alman bilim insanları ve sanayi uzmanlarının yakalanması veya kaçırılmasıydı. savaşın son günlerinde ve sonrasında, müttefikler almanya’nın beyin gücünü kendi taraflarına çekmek veya etkisiz hale getirmek amacıyla gizli operasyonlar yürüttüler. t-force, özellikle britanya işgal bölgesindeki önemli araştırmacıları tespit ederek evlerinden veya işyerlerinden gece baskınlarıyla alıkoyma yöntemini sıkça kullandı. bu kişiler arasında roket mühendisleri, uçak tasarımcıları, kimyagerler, elektronik uzmanları ve sanayiciler bulunuyordu. örneğin, alman jet motoru ve uçak teknolojisindeki uzmanlar savaş biter bitmez operation surgeon adı altında britanyalılar tarafından listelendi; yüzlerce mühendis ve teknisyen geçici gözaltı kamplarında tutulup teknik bilgileri ve olası nazi partisi bağlantıları sorgulandı. benzer şekilde, kimyasal silah programında çalışmış kimyagerler ve mühendisler de güvenlik sorgularına tabi tutuldu. bazı durumlarda bu süreç, zorla ingiltere’ye götürme şeklinde gerçekleşti. savaştan hemen sonra britanya, önde gelen alman iş insanlarını ve teknik uzmanlarını ülkeye getirterek onları ingiliz sanayi kuruluşlarının yetkilileri önünde bilgi vermeye zorladı. iddialara göre, alman sanayi sırlarını paylaşmayı reddeden bazı kişiler ingiltere’de bir süre hapsedilerek tecrit altında tutuldu ve işbirliğine zorlandı. bu yolla britanyalılar, almanların yıllar içinde geliştirdiği çok değerli ticari ve teknolojik sırları kendi şirketlerine aktardılar. örneğin, ingiliz courtaulds firması alman yapay tekstil lifleri konusundaki en son yenilikleri bu sayede öğrenirken, dorman long şirketi alman hermann göring demir-çelik tesislerinden getirtilen bilgi ve ekipmanlarla üretim süreçlerini geliştirdi. hatta ingiliz kömür madenciliği sektörü, harz dağlarındaki alman madenlerinden sökülüp getirilen dayanıklı tahkimat malzemelerini (tavan direkleri vb.) kullanarak verimliliğini artırdı.
bu insan transferi operasyonları, abd tarafında daha sistematik biçimde operation paperclip programına dönüşmüştü. yüzlerce alman bilim insanı abd’ye götürülüp ordu projelerinde istihdam edildi. britanyalılar da başlangıçta benzer bir program yürütmekte nazi mensuplarının istihdamına ahlaki çekinceler nedeniyle tereddüt etseler de, ağustos 1945’te alınan bir kararla “düşman bilim insanlarının” ingiltere’de çalıştırılmasına onay verdiler. ancak bu karara kadar geçen birkaç ayda pek çok yetkin alman personel abd, sovyetler (bkz: operation osoaviakhim) veya fransa (bkz: groupe operationnel des projectiles autopropulses) tarafından zaten transfer edilmişti. yine de britanya, bazı değerli uzmanları kazanmayı başardı ve diğerlerini en azından sovyetler’den uzak tutmak için almanya’da gözaltında tuttu. örneğin roket mühendisi wernher von braun ve ekibi başlangıçta batı işgal hattında britanyalıların eline düşmüş, fakat daha sonra abd’ye transfer edilerek amerikan roket programına dahil edilmiştir. britanyalılar ise ellerindeki bazı diğer roket uzmanlarını (peenemünde ve trauen tesislerinden getirilen ekipler gibi) 1946’ya kadar almanya’da veya ingiltere’de tutup kraliyet uçak kurumu (rae) için araştırmalar yaptırmış; bu çalışmaların sonuçları rae farnborough tarafından raporlanmıştır. t-force’un alman bilim insanlarına yönelik operasyonları, almanya’nın entelektüel sermayesinin batı’ya transferi sürecinde kilit rol oynadı. bu sayede almanya’nın savaş sonrası hızlı bir bilimsel/askeri toparlanma yapması engellenirken, ingiltere ve abd kendi proje ve buluşlarına bu beyin gücünü kanalize edebildiler.
örneğin, 1945’te sovyet ordusunun, almanların tabun adlı yeni sinir gazı üreten tesisini (dyhernfurth’teki fabrika) ele geçirdiğini öğrenen batılı müttefikler, büyük bir panikle alman kimyagerleri aramaya koyuldular. sovyetler, tamamını söküp ülkelerine götürdükleri bu fabrika sayesinde ileri sinir gazı teknolojisine hızla sahip olurken, ingiliz ve amerikan istihbaratı alman kimya uzmanlarını yakalamak için yarıştı. t-force ve benzeri birimler kısa sürede bu alanda çalışmış bilim insanlarını tespit ederek sorguya aldı ve bilgilerini kullanarak kendi kimyasal silah stoklarını geliştirmeye başladılar. nitekim bu gizli rekabet, sonraki yıllarda nükleer silah yarışına paralel bir kimyasal silah yarışını da tetiklemiştir.
t-force operasyonları sonucunda çok geniş bir yelpazede alman teknolojisi, verisi ve donanımı müttefiklerin eline geçti. savaş biter bitmez, müttefikler ele geçirilen malzemeleri tasnif edip ülkelerine taşımaya başladılar. özellikle britanya, t-force sayesinde elde edilen bilgileri derlemek üzere bios (british intelligence objectives sub-committee) adıyla özel bir birim kurarak yüzlerce rapor yayınladı. bu raporlar almanların sanayi ve bilimde ulaştığı seviyeyi detaylı biçimde müttefik endüstrilerine aktarıyordu. 1945-1947 arasında binlerce ton ağırlığında ekipman ve on binlerce sayfa doküman almanya’dan çıkarılıp ingiltere ve abd’ye taşındı. örneğin, 1947’de t-force dağıtıldığında 14.000 tondan fazla makine-teçhizat ve binlerce cilt dokümantasyon ingiltere’ye sevk edilmişti. bunlar arasında almanya’nın gelişkin rüzgar tünelleri, yüksek irtifa motor test cihazları gibi o dönemde britanya veya abd’de benzeri olmayan altyapılar da vardı; bu kritik tesislerin birçoğu ingiltere’de yeni kurulan bedford araştırma merkezine teslim edildi ve britanya’nın havacılık araştırmalarına büyük katkı sağladı. müttefikler aynı zamanda alman patentlerini ve buluşlarını herhangi bir bedel ödemeksizin kullanma hakkı elde ettiler. bu da savaş tazminatının bir parçası kabul edildi.
v-2 başta olmak üzere, nazi almanyası’nın tüm roket programı müttefiklerce mercek altına alındı. elde edilen parçalar, çizimler ve personel sayesinde abd, savaş sonrası apollo ve kıtalararası füze programlarının temellerini atarken; ingiltere de blue streak gibi kendi roket projelerinde alman verilerinden faydalandı. almanların geliştirdiği güdümlü uçak bombaları (bkz: fx-1400) (bkz: fritz x) (bkz: henschel hs-293) ve füzeler de incelenerek, müttefik donanmalarının savunma taktikleri ve sonraki füze tasarımları şekillendirildi.
alman nükleer projelerinden ele geçirilen uranyum örnekleri, ağır su ve deneysel reaktör parçaları, abd ve ingiltere’nin nükleer programlarına istihbarat sağladı. her ne kadar abd zaten manhattan projesi ile atom bombası geliştirmiş olsa da, almanların yöntemlerini ve kalan malzemelerini analiz etmek, batı bilim çevrelerine değerli veriler sundu. britanya da 1947’de kendi atom programına (tube alloys ve sonrasında windscale tesisleri) başlarken alman bilim insanlarının farm hall’da verdikleri bilgilerden stratejik çıkarımlar yaptı. sovyetler ise kendi atom bombalarını geliştirirken ele geçirdikleri alman uzmanlardan benzer şekilde faydalandı; nitekim ilk sovyet atom bombası sonrası verilen devlet ödülleri arasında birçok alman bilim insanı da bulunmaktaydı.
t-force, almanya’daki uçak fabrikaları ve rüzgar tünellerinde de aktifti. almanlar tarafından geliştirilmiş me 262 jet uçakları, he 162 ve me 163 gibi deneysel uçaklar ve jumo 004, bmw 003 gibi jet motorları müttefiklerin eline geçti. savaş sonunda müttefikler onlarca jet uçağını (neredeyse tüm modellerden en az birer tane) toplayarak test ettiler. almanların geliştirdiği süpürülmüş kanat tasarımı gibi yenilikler, savaş sonrasında hem abd hem sovyet jet uçaklarına ilham verdi. ingiltere’de de gloster meteor gibi erken jetler hizmete girerken alman motorlarını inceleyen mühendisler, sonraki nesil rolls-royce jet motorlarında bu tecrübeyi kullandılar. ayrıca almanya’nın uçak sistemlerine dair 4.600 ciltlik kütüphaneler, ar-ge raporları (örneğin, focke-wulf şirketinin 3.300 adet rapor arşivi) britanya’ya taşındı ve 1950’lere dek incelendi. ancak bazı raporların tam olarak değerlendirilemeden imha edildiği de belirtilmektedir.
almanların tabun, sarin gibi ilk sinir gazlarını keşfetmesi, müttefikler için beklenmedik bir durum olmuştu. t-force ve ilgili istihbarat ekipleri, almanya’daki kimyasal tesisleri hızla kontrol altına alarak numuneler ve formüller ele geçirdiler. abd ordusu, yüzbinlerce ton alman sinir gazı mühimmatını toplayıp imha etti veya analiz için sakladı. ingiltere, porton down tesislerinde alman sinir gazlarını yeniden üreterek kendi stoklarını kurmaya başladı; hatta 1950’lerde yapılan gizli deneye kurban giden ronald maddison adlı askerin ölümü, bu programın tehlikelerini ortaya koymuştur. biyolojik harp alanında da almanların savaş sırasında yaptığı deneyler (örneğin, tifo ve veba bakterileri üzerine) müttefik araştırmacılarca incelendi. sonuçta, almanya’nın kimyasal-biyolojik silah birikimi her iki tarafça paylaşılmış; bu durum, soğuk savaş süresince sürecek bir kimyasal/biyolojik silahlanma dengesinin temelini attı.
t-force, almanya’nın radar, füze güdüm sistemleri, iletişim şifreleme cihazları gibi kritik elektronik teknolojilerini de hedef aldı. ünlü enigma cihazının ötesinde, almanların geliştirdiği haberleşme ekipmanları, televizyon teknolojisi (savaş sırasında uçaksavar için kapalı devre tv kullanımı gibi), bilgisayar ve hesaplama cihazları (örneğin, zuse z4 hesaplayıcı) müttefiklerin ilgisini çekti. almanların savaş dönemi buluşlarından gece görüş cihazları (infrared), deniz altı akustik sistemleri ve yüksek hızlı kameralar gibi birçok özel teknoloji de ele geçirilerek batı’daki araştırmalara entegre edildi.
bu kazanımlar, almanya’nın bilim ve teknoloji alanında 1930’larda ve savaş süresince yaptığı devasa yatırımların adeta savaş ganimeti olarak müttefiklerce devralınması anlamına geliyordu. ingiltere’de bu materyaller üzerinde çalışan yüzlerce bilim insanı ve mühendis, kendi sanayilerinde yıllar sürecek ar-ge süreçlerini kısaltmış oldular. abd ise benzer şekilde alman buluşlarından yararlanarak 1950’lerde füze, uçak, enerji, kimya gibi sektörlerde büyük atılımlar yaptı. örneğin, alman volkswagen otomotiv tesisleri ve teknik birikimi, savaştan sonra ingiliz yönetiminde yeniden faaliyete geçirilip alman ekonomisine katkı sunarken; diğer yandan alman patentlerinin büyük kısmı uluslararası geçerliliğini yitirdiğinden, amerikan şirketleri bu buluşları serbestçe kendi ürünlerine uyguladılar.
almanya’nın teslim olmasına yakın dönemde müttefikler ve sovyetler birliği arasında adeta sessiz bir yarış başlamıştı. her iki taraf da, nazi almanyası’nın ileri teknoloji ve uzmanlarından mümkün olduğunca fazlasını kendi kontrolüne almak için büyük çaba gösterdi. batılı müttefiklerin t-force, alsos, paperclip gibi operasyonlarına karşılık, sovyetler de kendi benzer girişimlerini devreye sokmuştu. sovyet ordusu bünyesinde ilerleyen “trofey (ganimet) tugayları”, almanya’nın fabrikalarını, laboratuvarlarını ve hatta bütün şehirlerini demonte edip doğuya taşıma görevini üstlenmişti. 1945-46 yıllarında sovyetler, işgal bölgelerindeki endüstriyel tesisleri sökerek yüzlerce tren dolusu makineyi ülkelerine gönderdi. ayrıca ekim 1946’da düzenlenen büyük bir harekatla (bkz: operation osoaviakhim), doğu almanya’daki 2.000’den fazla alman bilim insanı, mühendis ve teknisyen aileleriyle birlikte gizlice sovyetler birliği’ne götürüldü. bu kişiler arasında ünlü roket uzmanları, uçak tasarımcıları ve kimyagerler vardı. sovyetler, bu sayede kendi füze ve uçak programlarını hızla başlatabildiler. örneğin ss-1 scud füzesi ve mig-15 jet uçağı gibi ilk önemli sovyet silahları, büyük ölçüde almanlardan elde edilen bilgi birikimine dayanıyordu.
batılı müttefikler, sovyetlerin bu hamlelerine karşı ellerini çabuk tutmaya çalıştılar. yukarıda belirtildiği gibi, t-force’un kiel’i ani işgali veya oranienburg’daki alman atom tesisinin savaş bitmeden hemen önce müttefik uçaklarınca bombalanması gibi adımlar, sovyetleri kritik kazanımlardan mahrum bırakmaya yönelikti. hatta oranienburg’daki uranyum tesisine yönelik ağır bombardıman, askeri gereklilikten ziyade, orayı işgal edecek sovyetlere boş bir kabuk bırakmak içindi. benzer şekilde, batılılar almanya’nın kuzey denizi kıyısındaki schleswig-holstein gibi bölgeleri hızla kontrol ederek sovyetlerin batıya erişimini kısıtladılar. (bkz: alsos mission)
teknoloji transferi konusunda da büyük bir rekabet yaşandı. örneğin, v-2 roket programı konusunda abd ve sovyetler adeta paylaşım yapmıştı: abd von braun ve ekibini alırken, sovyetler de kalan v-2 mühendislerini ve üretim tesislerini ele geçirdi. nükleer silah alanında sovyetler, almanya’daki zengin uranyum madenlerini (jachymov gibi) kontrol altına alarak kendi bombaları için kritik hammaddeyi sağladılar. batılılar ise alman atom bilimcilerini sorgulayarak manhattan projesi’ne gelen herhangi bir sızıntı olup olmadığını ve sovyetlerin eline geçebilecek ne gibi bilgiler olduğunu değerlendirdiler. kimyasal silahlar konusunda, yukarıda değinildiği gibi sovyetlerin tüm bir tabun gazı fabrikasını ele geçirmesi batı’da telaşa yol açmış ve iki taraf kısa sürede kendi sinir gazı stoklarını oluşturmaya başlamıştır.
bu yarış, soğuk savaş’ın ilk cephelerinden birini bilim ve teknoloji alanında açmış oldu. 1945-1946 yıllarında alman topraklarında yaşanan “bilim insanı avı” ve “teknoloji ganimeti” yarışı, aslında sovyetler ile batı arasındaki güvensizliğin artmasına katkı sağladı. taraflar, artık eski müttefiklerini potansiyel bir rakip olarak görmeye başlamışlardı. nitekim daha almanya teslim olmadan winston churchill’in telaffuz ettiği “demir perde” metaforu, yalnız jeopolitik ayrılığı değil, aynı zamanda bilgi ve teknoloji perdelerini de temsil ediyordu. müttefiklerin t-force ile gerçekleştirdiği faaliyetler, soğuk savaş’ın tohumlarını ekmiş; savaş sonrası dünya dengelerinde bilimsel üstünlüğün kritik önem kazanacağını göstermiştir.
t-force’un çalışmaları, hem almanya hem de müttefikler için uzun vadeli etkiler bıraktı. bir yandan almanya’nın savaş sonrası toparlanması bu sayede bilim ve sanayi alanında yavaşlatılmış oldu. en parlak zihinlerin ve en ileri fabrikaların kaybı, almanya’nın 1950’lere dek askeri veya bazı teknolojik alanlarda kısıtlı kalmasına yol açtı. diğer yandan, müttefik devletler (özellikle abd ve britanya) alman bilgi birikimini kendi gelişimleri için kullanarak önemli atılımlar gerçekleştirdiler.
britanya açısından bakıldığında, t-force’un elde ettiği bilgiler ülkenin pek çok sektörüne entegre edildi. örneğin, almanlardan alınan sentetik kimya teknikleri britanya’nın plastik ve sentetik kauçuk üretimini geliştirdi; tekstil alanındaki alman buluşları sayesinde yeni nesil elyaflar üretildi. alman metalürji sırları, ingiliz çelik endüstrisinde uygulandı. hatta savaşın hemen ardından ingiliz hükümeti, alman patentlerini ve teknik raporlarını özel sektörle paylaşarak bir teknoloji transferi programı yürüttü. bu program kapsamında 1947 yılına kadar 3.000’den fazla alman teknik raporu çeşitli sektör temsilcilerine dağıtıldı. dolayısıyla t-force, britanya’nın savaş sonrası ekonomik yeniden yapılanmasında beklenmedik bir itici güç sağladı. bir ingiliz sanayicinin daha 1946’da “almanların yeraltında sakladığı ne varsa artık bizim elimizde” şeklindeki demeci, bu durumun farkındalığını ortaya koymaktadır.
amerika birleşik devletleri de t-force ve bağlantılı programların meyvelerinden büyük ölçüde yararlandı. özellikle operation paperclip ile getirilen alman bilim insanları, abd’nin uzay yarışı ve silahlanma yarışındaki başarısında kilit rol oynadı. wernher von braun ve roket ekibi, 1960’larda nasa’nın saturn v roketini geliştirerek insanlığı ay’a taşıdı. alman aerodinamik uzmanları, abd hava kuvvetleri’nde çalışarak xb-70 valkyrie gibi deneysel uçakların tasarımına katkı sağladılar. keza kimya ve fizik alanında nobel ödüllü bazı alman bilimciler, amerikan üniversitelerinde önemli pozisyonlara getirilip araştırmalarına devam etti. bu transferler olmasaydı, abd’nin sovyetlerle giriştiği teknolojik rekabette bu denli hızlı ilerlemesi zor olabilirdi.
t-force’un faaliyetleri, aynı zamanda istihbarat dünyasında teknolojik casusluk ve sanayi casusluğu kavramlarını da ön plana çıkardı. savaş esnasında başlamış olan bu uygulamalar, barış döneminde de devam etti; soğuk savaş boyunca her iki blok da rakiplerinin teknolojik sırlarını elde etmeye çalıştı. bir bakıma, t-force modern stratejik istihbaratın bilim ve teknoloji odaklı yaklaşımının öncüsüydü.
t-force’un varlığı uzun süre gizli tutuldu ve halka açıklanmadı. birimin adı ve eylemleri, resmi belgelerde veya savaş tarihçelerinde nadiren geçiyordu. kamuoyu t-force’u ilk kez 1970’lerde ve 1980’lerde yayımlanan bazı kitaplar sayesinde öğrenmeye başladı. örneğin, ilgili arşiv belgelerinin gizliliği kalktıktan sonra yazar sean longden’in “t-force: the race for nazi war secrets” çalışması ve bazı tarihsel araştırmalar, birimin perde arkasını aydınlattı. bu yayınlar, t-force’un soğuk savaş’ın başlamasındaki rolünü ve batı’nın savaş sonrası teknoloji atağındaki payını gözler önüne serdi. günümüzde tarihçiler, t-force’u ikinci dünya savaşı’nın daha az bilinen ancak son derece önemli bir unsuru olarak değerlendirmekte ve onun mirasını hem etik açıdan hem stratejik açıdan tartışmaktadır.
(bkz: alsos mission /#173301598)
(bkz: operation paperclip /#173049388)
(bkz: operation osoaviakhim /#173241218)
(bkz: operation surgeon /#173242377)
(bkz: #173248603)