Kutsal Kitaplardan Çok Doğanın Gösterdiği Yola Tapan, Cadılıktan Hallice Bir Din: Vika
vika için internette, çoğu kaynakta tanrıça ve eşi boynuzlu tanrıya tapınılır denilse de işler pek de öyle değildir, aslında mutlak ruha tapınılır.
bu mutlak ruh ne erkektir ne dişi, hem erkektir hem de dişi. tanrıça ve tanrının anlamı yıllardır insanların oluşturduğu kadın, erkek kavramlardan gelir; şevkat tanrıçanındır (kadın), güç tanrının (erkek). yani mutlak ruhtan şevkat isteniyorsa, sığınma ihtiyacı varsa tanrıça diye seslenilip onun o yönü çağırılır; (bkz: rahman ve rahim olan allahın adıyla). veya tam tersi güç ve kudret varsa işin içinde genellikle tanrı (erkek) yönüne seslenilir mutlak ruhun.
tanrılar ve tanrıçalar olayını genişletirsek:
esas olan önce de belirttiğim gibi mutlak ruhtur ve mutlak ruha seslenilme şekli zamanla kafada yer eden ve somutlaşan kavramlarla olur bu kavramın ne olduğunun bir önemi yoktur var olan tüm mitlerdeki tanrı ve tanrıça isimleriyle seslenilebilir dua ve ritüellerde. örneğin;
astarte, (eski yunanlılar afrodit ve romalılar venüs derdi) çok eski çağlardan beri bereketle ve aşkla bağlantılı bir kavramdır; bugün afrodit veya venüs denildiğinde akla hemen güzellik, aşk vs. gibi kavramlar gelir. ve örneğin aşk için dua edilecekse mutlak ruha astarte, afrodit veya venüs olarak seslenilir. kafada kesin bir yoğunlaşma oluşturabilmek majide hayati önem taşıdığından edilen dua aslında ufak bir majikal etkinliktir; çünkü afrodit kelimesini telaffuz ettiğiniz anda kafanıza onunla ilgili çağrışımlar oluşmaya başlar ki aynı zamanda bu büyük bir majikal güçtür; çünkü çoğu insanın kafasında da afroditle ilgili aynı düşünceler vardır.
çoğu pagan inanışlarda da olmadığı gibi bu inanışta da vahiy veya kutsal kaynaklı herhangi bir kural yoktur.
tek kural kimseyi incitmediğin sürece ne istiyorsan onu yap. (kimse içine insanın kendisi de dahildir.) şayet biri incindiyse bu kötülüğün üç katı bireye geri döner. bu bizim kültürümüze de yabancı olmayan bir durumdur bilinen nedenlerden dolayı;
(bkz: gülme komşuna gelir başına)
(bkz: beddua döner sahibini bulur)
üç kat yasası şöyle açıklanır:
mutlak ruh saf ve temiz enerjiden oluşur ve insan da onun tarafından yaratıldığı için içinde onun saf ve temiz enerjisini (ruhunu) taşır ve insan kendi iradesiyle bu enerjiyi kutsal olmayan düşüncelerle kirletebilir; ancak bu enerji tanrısaldır ve kendini tekrar saflaştıracaktır ve bunu yaptığında onu kirleten kişi bundan zarar görür.
şeytan kavramı yoktur.
şeytan da melek de bireyin kendisidir, çünkü o birey insandır. bunun dışında bedensiz varlıklar da bulunmaktadır; ancak wiccanlar tarafından bunlar kullanılarak herhangi bir çalışma yapılmaz, çünkü zarar verici olacaktır.
wiccanlar majiyle yakından ilgilidir hatta wicca majiyle iç içedir.
wiccan birinin yanında çoğu zaman çeşitli tılsımlar vs. bulmanız mümkündür. çoğu çember içinde bulunan bir pentagram taşırlar.
pentagram; su, hava, ateş, toprak ve ruhu; etrafındaki çember ise dünyayı simgeler; ancak maji hokus pokus sanatı değildir ki bu bambaşka bir konudur, kısaca bu insanlar kurbağadan prens, çirkinden güzel vb. olaylar yapmazlar, bu insanlar anlatılması daha güç konularla uğraşırlar. belirtmek gerekir ki hacı hoca, cinci bilmem ne büyüleriyle falan da uğraşmazlar yani milletin uçkuruna, onu bundan ayırmaya, şunu öbürüne bağlamaya çalışmazlar. istemeyin bu insanları görürseniz böyle bir şeyler, ayıp yahu. kısaca yaptıkları çalışmalar sadece kendi iç dünyalarıyla, bitkisel uygulamalarla, elementlerle veya denge ile ilgilidir ve genellikle ayın durumları hesaba katılarak çember açarak yapılır ki çemberin açılması ayrı bir ritüel konusudur.
wiccanlar bitkilerle fazlaca haşır neşir olduğundan (ritüeller ve diğer zamanlar) genel olarak neyin neye yaradığı konusunda bilgilidirler. eğer bahçeleri varsa bu bitkileri kendileri yetiştirir onları kullanırlar.
önce de anlattığım gibi tanrısal kaynaklı bir kitapları ve kuralları yoktur.
ancak her wiccan kendi başından geçen durumları, majikal çalışmaların sonuçlarını ve kendi yöntemlerini, duygularını, açıklamalarını yazdığı bir kitapları vardır ancak bu kutsal değildir bir nevi deneyimler kitabıdır, gölgeler kitabı olarak bilinir.
sekiz bayram bulunmaktadır, ve bunların çoğu hristiyanların bayramları ile aynı tarihe gelmekle birlikte daha eskidirler bayramlar sabbat olarak bilinir ve şunlardır:
-samhain (31 ekim): en büyük bayramdır, tanrıça bilge kocakarı şekline bürünür(kışın gelmesiyle insanların içe dönükleşmesi, dinginleşmesi). ölüleri hatırlama zamanıdır. elma, katırtırnağı, adaçayı, balkabağı bu bayramla ilişkilendirilir.
-yule (21 aralık): artan gündüz vakitlerinin ve ışığın gelişinin kutlandığı bayramdır. dişbudak, defne, ökseotu ve meşe bu bayramla ilişkilendirilir.
-imbolg (2 şubat): yaşamın ilk belirtilerinin toprakta görüldüğü, tanrıçanın bilge kocakarıdan genç kıza dönüştüğü zamandır. melekotu, fesleğen, menekşe bu bayramla ilişkilendirilir.
-oestara (21 mart): tanrıça astarte'den ortaya çıkan ve simgesi yumurta ile tavşan olan tanrıça eostar'ın bayramıdır. çançiçeği, nergis, hanımeli bu bayramla ilişkilendirilir.
-beltane (1 mayıs): tanrıçanın genç kızdan, anne görünüşüne büründüğü bayramdır ikinci en önemli bayramdır. melekotu, yabani çuha çiçeği, ince otu bu bayramla ilişkilendirilmiştir.
-litha (21 haziran): güneşin gücünün doruğunda olması kutlanır. günler kısalacaktır. papatya, lavanta, rezene bu bayramla ilişkilendirilmiştir.
-lammas(lughnasadh) (1 ağustos): hasat bayramıdır, kurban kuralı lugh'un bayramıdır. böğürtlen, mısır, ay çiçeği bu bayramla ilişkilendirilmiştir.
-madron (21 eylül): hasatın doruğa ulaşmasının bayramıdır. yıldızçiçeği, krizantem, gelincik bu bayramla ilişkilendirilmiştir.
yeter bu kadarı sanırım daha fazla ayrıntı isteyenler bana ulaşabilirlerse elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.
yukarıdakiler dışında kısaca, doğa tabanlı bir inanıştır. kısmen deist özellik gösterir ve doğayla uğraşır, doğayla uğraşır ve doğayla uğraşır.