Karikatürist Kaan Ertem'in Sanatındaki İnce Güzellikler
son günlerde "kaan ertem'in görünen eli" başlığıyla bir yazı tasarlıyor, yazının ana unsurlarını kafamda oluşturmaya çalışıyordum. vefat haberini okuyunca burkuldum.
kaan ertem, karikatürde oğuz aral sonrası döneme damga vuran karikatüristlerdendir. o neslin bazı bireyleri oğuz aral'ın yetiştirdikleridir. ülkemizin o "karikatür çağı"ndan olan merhum derya sayın, bir kitabının arkasında özetle şunları yazar:
"ben karikatürü oğuz aral'dan öğrendim. bir gün dergide "sen kal" dedi ve bir karikatür çizmemi söyledi. konusu şuydu: bir adam inşaatı yeni bitmiş binayı işaret ederek yanındaki müteaahhite 'olmamış, bir daha!' diyordu. ben çizerken o da tekin aral ile köfte ekmek yiyerek satranç oynamaya başladı. bitmiş çizimi gösterdiğimde: "olmamış, bir daha!" dedi ve böylelikle aynı karikatürü tam sekiz kez çizdim."
bazıları ise gençliğin verdiği heyecanla ustalarının disiplinli karikatür anlayışına bir başkaldırı tavrıyla çizdiler ama yıllar sonra onlar da çizgilerini geliştirdi.
o çağı yaşatan diğer çizerler, aklıma geldiği kadarıyla: emrah ablak, tuncay akgün, bülent arabacıoğlu, kemal aratan, can barslan, faruken bayraktare, mehmet çağçağ, gökhan dabak, latif demirci, uğur durak, abdülkadir elçioğlu, ramize erer, mehmet ersoy, ilban ertem, suat gönülay, ergün gündüz, feyhan güver, güneri içoğlu, galip tekin, memo tembelçizer, bülent üstün, cengiz üstün, metin üstün, ahmet yılmaz, cem yılmaz ve diğerleridir.
şimdi usta olarak andığımız bu karikatüristlerin hepsinin özgün çizgisi ve espri anlayışı vardı.
aralarında kaan ertem'in en dikkat çeken özelliği ise, yaşamın içindeki ayrıntıları çekip çıkarabilmesi ve yarattığı özgün karakter fazlalığıdır.
örneğin, poğaça yiyen bir insanın kırıntılar üzerine dökülmesin diye başını, çenesini öne çıkarması ve bu sırada diğer eliyle kıyafetlerini göğsüne bastırması hareketi gibi çok özel bir ayrıntıyı dahi çizmeye gayret etmiştir.
ezik şarkıcı altuğ'un bir karesinde görünen gazino patronu, ortadan ayrılmış gür saçları, sert hatları ve halı saha bıyığı ile karikatüre damgasını vurmuş ve hatta izleyen sayının kapağında yer almıştır (bu görseli çok aradım ama maalesef bulamadım).
kaan ertem'in diğer özgün unsuru "dışlama efekti"dir. sayfasında "tosun taslakları" adında bir köşe bulunurdu. her sayıda bir "tosun" tanıtırdı. bu toplumun içinden alınmış bir stereotip olurdu. kıyafetleri, hal ve mimiği o karakteri yansıtırdı. ve bu tosunun bir "dışlama efekti" vardı. "ballıkaya", "kavazaki", "dıbıldık dıbıl", "hımm" gibi absürt görünen bir efektti bu. sanırım, çizdiği karakterin onda uyandırdığı duygunun sesiydi bu ayrıntı.
karakter zenginliğine gelince: abazan ataman, erdener abi, erkut abi, öğreten adam ve oğlu ve zıçan adam'ın yanı sıra, yukarıdaki örnekteki gibi bazen bir macerada geçen ama derginin o sayısına damgasını vuran bir sürü karakteri de yaratmıştır.
son olarak, kaan ertem'in görünen eli
bir "el" karakteri vardı kaan ertem'in. bu, sahibini hiçbir zaman göremediğimiz, karenin yarısını dolduran dev bir eldi işte. kaba hatlı, tüylü, tıknaz, altın künyeli haliyle; sokakta, çarşılarda, iş hanlarında, pasajlarda, meyhanelerde gördüğümüz stereotiplere ait elin ta kendisiydi bu ve kaan ertem onu bazı karikatürlerinde heybetli bir şekilde ön plana çıkararak, temsil ettiği kişiliğin adeta canlı heykeli haline getirmişti.
birkaç gün önce işte bu el üzerine kafa yoruyor, hatta kaan ertem'in onu görünmez el'in antitezi olarak yaratmış olabileceğini düşünüyordum: piyasanın "görünen el"i. ya da "kaan ertem'in görünen eli":
yani döviz bürosunda, kuyumcular çarşısında, manifaturacıda, restoran kasasında, tahtakale'de, çıkrıkçılar yokuşu'nda, ekonomiye yön verdiği sırada açıkça görülen, küçük ve orta ölçekli anadolu esnafının elini mi anlatmaya çalışıyordun usta?
bunları yazmaya başladığım ve yazı için görsel aradığım sırada vefat haberini aldım. vaktinde yazmayı beceremedim. kim bilir, belki de okursun diye ümit ediyordum. mekanın cennet olsun!