İngiltere'de Heykeli Yıkılması İstenen Yeni İsim: Apartheid'ın Mimarlarından Cecil Rhodes
Apartheid: Afrika'nın güneyinde bulunan Güney Afrika Cumhuriyeti ile bu devlete bağlı Güneybatı Afrika'da 1948 - 1994 yılları arasında resmî devlet politikası olarak iktidarda bulunan Ulusal Parti hükûmeti tarafından uygulanan ve bu doğrultuda yasalar çıkartarak ırksal ayrımcılığı savunan sistem.
hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz günlerde bristol'deki ırkçılık karşıtı gösterilerde, edward colston'un heykeli sokulmuş ve nehre atılmıştı. bristol'deki bazı okul ve hastanelere de adı verilen edward colston, batı afrika'dan karayiplere gerçekleşen köle ticari esnasında 20.000 kadar kölenin seyahat esnasında ölümünden sorumlu. 1895 yılında dikilen heykelin yıkılması için daha önceleri de girişimler olmuş. bristol'ün jamaika kökenli işçi partili belediye başkanı marvin rees de heykelin bristol için bir utanç olduğunu belirtmiş ve yıkılmasına destek vermiş.
şu an yeni heykelin en büyük adayı ise, 1963 yılında bristol otobüs şirketi boykotunu başlatan paul stephenson. bahsedilen şirketin, siyahi kökenlileri ve asyalıları istihdam etmemesi üzerine başlayan boykota liderlik eden paul stephenson'a 2009 yılında "eşitlik üzerine yaptığı katkılardan ötürü" kraliyet nişanı verilir.
şimdi bu olaylardan sonra ingiltere'de başka bir olay daha gündem oldu: cecil rhodes
cecil rhodes, oxford mezunu bir ingiliz , yani "onun zamanında oxford varmış ki okumuş", daha doğrusu oxford üniversitesi - oriel koleji'nden mezun. rhodes, apartheid rejiminin de mimarlarından biri olarak gözüküyor. bu nedenle 2016 yılında, aralarında oxford mezunlarının da olduğu bir grup öğrenci, üniversitenin içinde yer alan cecil rhodes heykelinin kaldırılmasını ister. bunun için imza toplarlar, kampanya başlatırlar, hatta rhodesmustfall isimli hashtag'lerle sosyal medyadan da seslerini duyururlar, ancak oriel koleji, heykeli kaldırmanın tarihi sileceğini belirtir ve kaldırılmaması gerektiğine hükmeder.
iyi de, kim bu cecil rhodes derseniz
bu adam dünyanın en büyük elmas şirketi olan de beers'ın kurucusu. de beers şu anda 35 ülkede faaliyet göstermekte ve yıllık cirosu 6 milyar sterlin. ingilizleri "ana ırk" olarak gören rhodes'in en büyük hayallerinden biri de, mısır, ingiliz sömürgesiyken, kahire'den cape town'a direkt inen bir demiryolu inşa etmektir. 1890-1896 yılları arasında cape colony'nin (bir nevi şimdiki cape town) başbakanı olarak görev yaptığı esnada, afrikalıların haklarını etkin bir şekilde kısıtlar ve ardından transvaal devlet başkanı paul kruger'a düzenlenen ve başarısız olan darbe girişiminde (jameson raid) etkin rol oynar, bu girişimleri kendi ülkesinde de kredibilitesini oldukça düşürür. bu darbe girişiminin altında, ingilizlerin, transvaal cumhuriyetinin altın madenlerinden nasiplenememesi yatmaktadır.
jameson baskınında başarısız olan ingilizler, rhodes'in finansörlüğünde 1899 yılında, transvaal ülkesine tekrar savaş açarlar. tarihe 2. boer savaşı olarak geçecek ve üç yıl sürecek bu savaşta, 6000'den fazla transvaal askeri olurken, 26.000'den fazla çocuk ve kadın toplama kamplarında hayatını kaybeder. paul kruger, avrupa ülkelerinden destek almak için bu kıtaya gider, ancak hiçbir ülke destek vermez, vermediği gibi bir de tarafsız kalırlar. savaş sonunda, transvaal kolonisi dağılır, ülke birleşik krallığa bağlanır ve altın madenleri ingilizlerin denetimine geçer. bu savaşın ingiliz devletine maliyeti ise, bugünün ederiyle, 26 milyar sterlin olur.
en nihayetinde rhodes 1902 yılında hayatını kaybeder. tarihe, ölümünden 46 yıl sonra "resmileşecek" olan apartheid sürecinin temellerini atması ve ingiliz ırkçılığını güney afrika'ya taşımasıyla geçer. bugün, bill clinton'ın da sayesinde okuduğu meşhur "rhodes bursu"nun fikir babası ve finansörüdür.
rhodes, ingiltere'nin önemli ve ikonik figürlerinden biridir
bu nedenle, ada'nın "rhodes'un heykelleri de yıkılmalı mı" tartışmasının gündemde olması normal. tıpkı geçen günlerde iskoç orijinli köle tüccarı, robert milligan'ın heykellerinin de sökülmeye başlanması gibi.
ingiltere'nin bu tartışmalara veya aksiyonlara abd'den daha yavaş gelmesinin bir sebebi de, örneklerini verdiğimiz ırkçılığın çoğunun ülke dışında gerçekleşmesidir.
ingiltere ile birlikte, avrupa da sömürgeci geçmişiyle yüzleşiyor (en azından yüzleşmeye çalışıyor) açıkçası, "artık, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" denildiğinde, anti-ırkçılık hareketinin, covid'e oranla daha baskın geleceğini düşünüyorum, stalin'in (veya ona atfedilen) "bir insanın ölümü trajedidir, milyonların ise istatistik" sözünü daha önce de birkaç yerde yazmıştım. tarihe baktığımızda birçok kitlesel eylemin, çok küçük kıvılcımlardan başladığını görürüz zaten.
elbette, iki heykel yıkmayla veya yürüyüşle hiç kimse geçmişinden arınmaz
açıkçası 15. ve 16. yüzyıllardan itibaren, ispanya ve özellikle portekiz'in kolonizasyon çalışmalarının (özellikle de güney amerika'da) ingiltere'ye göre çok daha kanlı ve direkt tarihi yok etmek üzere olduğunu da unutmamak gerek. zaten, osmanlı'nın da tüm tarih boyunca en büyük emellerinden biri ispanyolları deniz savaşlarında yenmekti. hatta bunun için, düşmanı düşmanı dostumdur ilkesini benimsemiş ve 3.murat, 1. elizabeth'e yardım bile etmiştir. velhasıl, güney amerika'daki sömürgeleşme ve kolonizasyonun direkt olarak, yağma ve kültürü tahrip etme üzerine kurulduğunu söylemek yanlış olmaz.
bugün, twitter'da güzel bir şey okudum; "geleceğin tarihçilerine şöyle sorulacak; 2020 yılının hangi kısmında uzmansınız?"
bakarsınız üçüncü çeyrekte gündem, üniversal basic income olur, kim bilir?
y'akşamlar.