İngiliz Edebiyatının Asi Ruhu: Oscar Wilde’ın Eşcinsel Kimliğinin Bedeli
19. yüzyıl ingilteresi'nde yaşadığı düşünüldüğünde söylediği sözlerin ve savunduğu fikirlerin aykırılığı anlaşılır
hemen hemen tüm eserlerinin alt metninde eşcinsellik vardır. salome'de aşık olduğu adamdan karşılık bulamayan (adam eşcinsel olduğu için) tutku dolu bir kadının aşık olduğu adamı öldürmesini anlatır. bay w. h.'nin portresi'nde shakespeare'in aşık olduğu gizli bir erkeğin izini sürer. şahsen tanıdığı ve hatta bir süre ilişki yaşadığı birinden esinlenerek yazdığı dorian gray'in portresi'nde eşcinsel, genç bir erkeği hikayenin merkezine alır. dorian grey kendisine hayran olan iki erkeğin ortasında kalmıştır. ancak adamlardan biri onun cinselliğini, şehvetini isterken diğeri onun aşkını ister.
eserlerinden de anlaşılacağı üzere eşcinselliğin ayıplanacak, kötü bir şey olmadığını savunur ve kendisiyle aynı fikirde olan entelektüelleri etrafında toplar
hatta birçoğuyla da yatar. eşcinselliğin tarihteki ve edebiyattaki tezahürüyle ilgili oldukça bilgi sahibidir. yunan ve roma tarihinden ve mitolojisinden ilham alır. narcissus, hyachintus, ganymede ve elagabalus ise onun ilham perileridir. bu isimler dışında michelangelo'ya, shakespeare'e ve winckelmann'a ilgi duyar. resimlerde yakasına taktığı yeşil karanfil ise "doğal olmayan aşk"ı simgeler. zira doğada yeşil bir karanfil yoktur. wilde, yeşil karanfil takma furyasını ilk olarak lady windermere'in yelpazesi adlı oyunun ilk gösteriminde başlatır. tanıdığı bir grup yakışıklı, genç, eşcinsel erkeklerden oyuna yeşil karanfil takarak gelmelerini ister. kendisine neden böyle bir şey istediği sorulduğunda "bu insanları huzursuz edecektir" diye cevap verir. ona göre insanlar "huzursuz edilmekten hoşlanırlar". yine de yeşil karanfil fikri wilde'ın aklına kendiliğinden gelmez. oscar wilde hakkında detaylı bir araştırma yapmış olan neil mckenna'ya göre wilde bu fikri parisli eşcinsellerden almıştır. zira parisli eşcinsel erkekler, 1891 yılında yakalarına yeşil karanfil takarak gezme modası başlatmışlardır.
cinselliğini fazlaca göz önünde yaşaması sebebiyle belki de kazandığı dostlardan daha fazla düşman kazanır
sürekli olarak londra'nın genç erkekleriyle savoy'da yemekler yemesi ve sonrasında onlarla yatması zamanla tüm sosyetenin kulağına gider. böylece yavaş yavaş wilde'a bilenmeye başlarlar. esasen onunla tanışanlar daha çok ona sempati duyma eğilimindedir. zira çok kendisi çok iyi bir konuşmacıdır. hatta kendisi hakkında konuştuğunun yarısı kadar bile yazamaz derler, hitabeti o derece kuvvetlidir. dolayısıyla etkilemek istediği insanı kolayca etkiler. şeytan tüyü olan insanlardandır. yaşadığı dönemde eşcinsel ilişki iki yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılıyordur fakat bu onu korkutmaz. birçok kez başına gelen şantaj vakaları da... her defasında -belki de toplumsal konumuna ve maddiyatına güvenerek- işin dozunu arttırır. açık ilişki yaşadığı sevgilisi alfred douglas (bosie) ile birlikte kendine sürekli olarak yeni partnerler bulur ve onları akşam yemeklerine götürüp onlara hediyeler, çiçekler yollar ve tabii ki onlarla yatar.
oscar wilde'ın düşüşü çok sert olur
wilde'ın sevgilisi alfred douglas'ın babası olan queensberry markizi, wilde'ın oğluyla ilişkisinden pektabii memnun değildir ve ona "to oscar wilde, posing sodomite" (yapmacık sübyancı olarak çevrilebilir sanırım) yazılı bir not gönderir. wilde ilk başta bu notu ciddiye almasa da babasından nefret eden sevgilisinin gazına gelerek ona hakaret davası açar. davanın sonunda oscar wilde'ın eşincel olduğu kanıtlanır ve wilde iki yıl ağır hapis cezasına çarptırılır. son birkaç yılda alfred douglas ve diğer "sevgilileriyle" yaptığı harcamalar sebebiyle de iflas eder. eşi constance iki çocuğunu da alıp wilde'ı terk eder ve soyadlarını "holland" olarak değiştirir. hapisten çıktığında onun etrafını saran, onunla akşam yemeklerine çıkan herkes onu terk eder. hapishaneden çıktıktan yaklaşık 3 yıl sonra 30 kasım 1900'de paris'te geçirdiği bir enfeksiyondan kaynaklı ölür.
birkaç sevdiğim oscar wilde sözünü de aşağıda paylaşmak istedim
"insanlar sadakat konusunu çok abartıyorlar! aşık olsanız bile bu, bir fizyoloji meselesi. kendi irademizle bir ilgisi yok. genç erkekler sadık olmak isterler ama olamazlar. yaşlılar aldatmak isterler ama yapamazlar. bu konuda söylenecek bir şey yok."
"kitabın ahlaklısı ahlaksızı olmaz. kitabın iyi yazılmışı kötü yazılmışı olur o kadar."
"bir ipek kadın çorabının bir ülkeyi böylesine rahatsız etmesi garip." (patience or bunthorne's bride adlı oscar wilde'ı taşlamak amacıyla yazılan operette, aslında wilde'ı temsil eden şair burnthorne karakteri ipek çorap giymektedir. wilde bu sözü bunun üzerine söyler.)
"düşmanlarınızı çok iyi seçin. dostlarınızın kim olduğu önemli değildir. ama düşman olarak kimi seçtiğiniz çok önemlidir."