Gündelik Hayatta İşinize Yarayabilecek, İngilizce'de En Sık Kullanılan Phrasal Verb'ler
add up: eklemek, ilave etmek, toplamak
back away: geri cekmek, vazgecmek
back down: caymak, pes etmek, sozunden donmek
back out: caymak, doneklik etmek
back up: desteklemek, geri geri gitmek
be carried away: goturulmek, kapilmak, akintiya kapilmak
blow out: patlama, ufleyip sondurmek
blow up: havaya ucurmak, patlak vermek, patlamak
break away: sevgiliden ayrilmak, ayrilmak
break down: arizalanmak, kontrolu kaybedip birden bire aglamaya baslamak, travma gecirmek
break in: alistirmak, kirmak, cokertmek, terbiye etmek, egitmek
break into: zorla girmek
break off: kirilip ayrilmak, kirilmak, ilisigini kesmek
break out: patlak vermek, birden bire baslamak
break through: yarip gecmek, dogmak, gorunmek
break up: parcalara ayrilmak, iliskiyi bitirmek, bitirmek
bring about: beraberinde getirmek, neden olmak, sebep olmak
bring forward: one surmek, ileri surmek, nakletmek
bring out: yol acmak, neden olmak, uretmek
bring up: cocuk buyutmek, yetistirmek, sozetmek
bugger off: gitmek, basip gitmek, yaylanmak
call at: hastayi yoklamak, ugramak, ziyaret etmek
call back: yeniden telefonla aramak, arayan kimseyi geri aramak, caymak
call for: -i istemek, gerekli olmak
call in: davet etmek, iadesini istemek
call off: iptal etmek, vazgecmek
call on: istemek, ugramak, ziyaret etmek
call upon: davet etmek, talep etmek
call out: izinsiz yuksek sesle konusmak, bagirarak soylemek, rica etmek
carry on: isi surdurmek, tasimak, devam etmek
carry out: yerine getirmek, uygulamak, basarmak
catch on: anlamak, tutulmak
catch up: senden onde giden birisini yakalamak, ayni seviyeye gelmek
check in: giris yapmak, kaydolmak
check out: cikis yapmak, muayene / kontrol etmek
cheer up: neselendirmek, moralini duzeltmek
clear up: aydinlanmak, cozumlemek
come about: dogmak
come across: karsilasmak, rastgelmek, denk gelmek
come along: birlikte gelmek, eslik etmek, gelmek, bulunmak, ilerlemek, gelismek
come around: ugramak, dirilmek, canlanmak, ayilmak
come round: tutumunu degistirmek, razi olmak
come at: saldirmak, ulasmak, ugrasmak
come away: ayrilip gelmek, sokulmek
come before: huzura cikmak, once gelmek
come by: edinmek, kazanmak, elde etmek
come down with: nedeniyle hastalanmak, yataga dusmek, yakalanmak
come into: mirasa konmak, elde et
come off: cikmak, basari kazanmak, dusmek
come out: ortaya cikmak, cikmak, gorumek, gozukmek, hapisten cikmak
come to: (hesap) tutmak, iyilesmek, ayilmak
come up with: ileri surmek, one surmek
come upon: karsilasmak
count on: guvenmek, bel baglamak
cross out: cizmek, karalamak, silmek
cut down: azaltmak
do away with: -i ortadan kaldirmak, feshetmek
draw back: geri almak, geri kalmak
draw up: ayarlamak, duzenlemek
drop in: habersiz ziyaret etmek, birakmak
drop off: indirmek, uyuyakalmak, arabayla birakmak
drop out: birakmak, uyelikten ayrilmak, cikmak
fall apart: dagilmak, parcalara ayrilmak
fall back upon: basvurmak, el atmak, muracaat etmek
fall back on: -e basvurmak
fall behind: (with) geride kalmak, yetisememek
fall for: bitmek, cok begenmek, bayilmak
fall off: azalmak, dusmek, dokulmek
fall out: kusmek, bozusmak
fall through: basarisiz olmak, vazgecilmek
fall to: baslamak, girismek
fall upon: -e saldirmak, rastlamak
fall on: hucum etmek, saldirmak
figure out: -i anlamak, -i cozmek
find out: kesfetmek, ortaya cikarmak
get across: anlatmak, aciklamak, anlasilmak
get along: anlasmak, yetmek
get at: demek istemek, kastetmek
get away with: cezasini gormemek, you can get away with that?
get behind: geride kalmak, arkasina gecmek
get by: gecin, idare etmek
get down: asagi inmek, birisini uzmek
get down to: baslamak, girismek
get in: girmek, kabul edilmek
get off: inmek, yola cikmak
get on: binmek, konuya girmek, bir araca binmek
get out: defol, cikmak, cikartmak
get over: basa cikmak, atlatmak
get rid of: basindan savmak
get through: basarmak, bitirmek, icinden gecmek
get to: baslamak, dalavereyi anlamak
get up: ayaga kalkmak, ayaga kaldirmak
give away: bagislamak, hediye olarak vermek
give in: teslim etmek, teslim olmak
give off: cikarmak, kacirmak
give out: dagitmak, bildirmek, ilan etmek
give up: vazgecmek, birakmak, pes etmek
go after: yakalamak icin pesinden gitmek, kovalamak, pesinde olmak
go against: aykiri olmak, karsi gelmek
go ahead: ilerlemek, devam et
go by: gecmek, gecip gitmek
go down with: hastalanmak
go for: gayret etmek, cabalamak, bulmak
go off: gitmek, calmaya baslamak, ates almak
go on: devam etmek, surdurmek
go on with: -e devam etmek
go over: -i tekrar gozden gecirmek
go through: goz atmak, kontrol etmek
go up: yukselmek
hand down: kusaktan kusaga devretmek, karar vermek
hand in: el ele, iletmek, teslim etmek
hand out: dagitmak, cikmasina yardim etmek
hand over: teslim etmek, aktarma
hang up: asmak, ertelemek, telefonu kapatmak
hear about: -den haberi olmak
hear from: haber almak
hear of: ogrenmek
hold off: defetmek, kacinmak
hold on: dayanmak, telefonda bekletmek
hold up: yukari kaldirmak, tutmak, desteklemek, gecikme
keep away: uzak durmak, uzak tutmak
keep in touch with: -ile temasi surdurmek, -ile iliskiyi koparmamak
keep off: uzak durmak, bir seyi yapmaktan kacinmak
keep on: yapip durmak, -e devam etmek, surdurmek
keep out: disinda kalmak, disarida birakmak
keep up: devam ettirmek, ayak uydurmak
keep up with: -e ayak uydurmak
lay off: isten cikarilmak
let down: hayal kirikligina ugramak
let off: cezadan veya bir vazifeden muaf tutulmak, patlamaya neden olmak
live on: yasamaya devam etmek, ..yiyerek yasamak
live off: gecimini bir sey ya da isten saglamak
look after: cocuga bakmak, bakmak
look back on: hatirlamak, animsamak
look down on: -i hor gormek
look for: aramak, arastirmak
look forward to: sabirsizlikla beklemek, can atmak
look in: kisa bir ziyarette bulunmak
look into: incelemek
look on: bakip durmak, seyretmek, birlikte kitap okumak
look out: -e dikkat etmek, disari bakmak
look for: bulmaya calismak, -i aramak
look over: gozden gecirmek, incelemek, kontrol
look round: her turlu olanaga basvurmak, dolasmak
look around: bakinmak, etrafina bakinmak
look through: incelemek
look to: basvurmak, bel baglamak
look up: gozleri yukari dikmek, sozlukte aramak
look up to: bir kisiye hayranlik veya saygi duymak
make for: bir yere yonelmek, ona dogru gitmek, mumkun kilmak, sonuclanmak
make out: bir seyi anlamak, ayirt etmek, resmi bir belgeye gerekli herseyi yazmak
make up: meydana getirmek, barismak, makyaj yapmak
make up for: telafi etmek
pass away: olmek
pass down: nesilden nesle gecmek
pass for: olarak gecmek, diye kabul edilmek
pass out: bayilmak, kendinden gecmek, bir grup icindeki herkese bir sey dagitmak
pay off: borcunun tamamini odemek
pick up: devsirmek, hizlanmak, rastgele bulmak, almak
point out: belirtmek, aciklamak
pull down: birisini uzmek, bir binayi yikmak
pull out: cekip cikartmak, uzaklasmak
pull through: ciddi bir hastaliktan kurtulmak, iyilesmek
put across: bir seyi acik ve net sekilde aciklamak
put aside: bir tarafa koymak, kaldirmak, biriktirmek
put down: bir seyi yere koymak, oldurmek (hayvan)
put forward: bir fikir ortaya koymak
put off: ertelemek
put on: giyinmek, bir aleti calistirmak, eklemek
put out: sondurmek, ilan etmek, duyurmak
put through: arama yapmak, telefona baglanmak, basariyla tamamlamak
put up with: tahammul etmek
run across: rastlamak, beklenmedik bir zamanda sorunla karsilasmak
run after: kovalama, yakalamaya calismak
run away: kacmak, zor bir durum ile ugrasmaktan kacinmak
run down: araba ile birine carpmak, gucunu kaybetmek
run into: rastlamak, guclu bir sekilde vumak
run out: tukenmek, disari kosmak
run over: tasmak, kazara araba ile carpmak
see off: yolcu etmek, kapiya kadar gecirmek
see out: birseyi sonuna kadar gormek
see to: halletmek, ugrasmak, ilgilenmek
send for: birisini mesaj yoluyla gorusmeye cagirmak, posta ile siparis talep etmek
send out: bir seyin baska insanlara ulasmasini saglamak, uretmek
set aside: bir tarafa birakmak, bir kenara koymak
set off: yola cikmak
set out: -e koyulmak, -e kalkismak, yola cikmak, bir seye niyetlenerek ise koyulmak
set up: bir seyi kurmak veya baslatmak
show off: hava atmak
show up: varmak, gorunmek ortaya cikmak
stand by: zor durumdaki birisinin yaninda olmak, onu desteklemek
stand for: temsil etmek, bir kelimenin veya kelime grubunun kisaltmasi olmak, dayanmak, tahammul etmek, aday olmak
stand out: kolayca gorulebilmek
take after: benzemek
take apart: parcalara ayrilmak
take away: yerinden cikartmak, cikartmak
take back: geri almak, geri goturmek, eskiyi hatirlamak
take down: parcalara ayrilmak, yazmak
take for: bir seyle karistirmak, bir seyi konuyu veya kisiyi bir sekilde algilamak
take in: aldatmak, kandirmak, anlamak, elbise daraltmak
take off: kiyafetini cikarmak, ucagin yerden havalanmasi, taklit etmek
take on: bir isi veya sorumlulugu kabul etmek, ise almak
take out: bir seyi bir yerden cikartmak, bir yere biriyle gitmek
take over: bir seyin kontrolunu veya sorumlulugunu ele almak
take up: bir etkinlige baslamak, belli bir miktar zaman kullanmak veya caba harcamak, kiyafetin bir parcasini kisaltmak
tell apart: kisi ya da nesneler arasindaki farklari soylemek
tell off: azarlamak
throw up: kusmak, terk etmek, reddetmek, uretmek
tough out: dayanmak, gogus germek, karsi koymak
try on: elbise denemek
try out: denemek
turn away: kabul etmemek, birinin iceri girmesine izin vermek
turn back: ters yone gitmek, geri donmek
turn down: reddetmek, bir aletin sesini kismak
turn into: baska bir seye donusmek
turn off: bir aletin calismasinin durdurmak
turn on: bir aletin dugmesine basarak calistirmak
turn out: olaylarin ve kisilerin beklenmedik bir hal almasi, bir aleti kapatmak
turn over: kontrolu birisine vermek, polise teslim etmek
turn to: yardim icin birisine basvurmak
turn up: bir seyin hizini, sesini, gucunu arttirmak, varmak
wash away: suyun hareketi ile bir seyi yok etmek
watch for: beklemek, gozlemek, kollamak
watch out: dikkat etmek
wear off: yavas yavas azalmak
wear out: bir seyi tukenene kadar kullanmak, birisini cok yormak
wind up: bitirmek, rahatsiz etmek, sarmak
wipe out: tamamen ortadan kaldirmak
work out: cozmek (problem), antreman yapmak