Gelmiş Geçmiş En İyi Türk Yazarları

Sözlük yazarı ''kafkaesque'', en sevdiği Türk yazarları sıralamış. Sıralarken de neden onları seçtiğini anlatmış.

neden bu 12 yazarı seçtiğime dair kıstaslarımı notlar halinde dile getireyim:

1- burada sadece roman, öykü, oyun, deneme ve eleştiri gibi nesir türlerinde yoğunlukla yazan yazarları ele aldım. yani şairlere yer yok. onları farklı bir başlıkta listelemeyi düşünüyorum.

2- roman, öykü, oyun, deneme ve eleştiri gibi türlerden en az birer yazar olması gerektiğini düşündüm. romancıları belli sayıda tutmak zorundaydım. bu nedenle orhan kemal, kemal tahir, peyami safa reşat nuri güntekin, yakup kadri karaosmanoğlu, adalet ağaoğlu, ferit edgü, hasan ali toptaş, ihsan oktay anar gibi büyük romancılar liste dışı kaldı.

3- çok popüler ya da çok satardan ziyade, türk edebiyatına etkisine göre değerlendirmede bulundum. tabi bu benim şahsi seçimim. elbette farklı düşünenler olacaktır. 

4- her yazardan, üslubunu doğru şekilde yansıttığını düşündüğüm birer kitap önerisinde bulundum. böylece listede henüz okumadığınız bir yazar varsa, naçizane olarak tavsiye ettiğim kitabı okuyarak üslubu hakkında fikir edinilebilir.

5 -yazarları doğum tarihlerine göre sıraladım.
.....................................................................................

- halit ziya uşaklıgil (1866 – 27 mart 1945)

çoğu kimseye göre türk romanının gerçek kurucusu. türk edebiyatında ilk romanları o yazmadı, ama modern romanın tüm öğelerini başarıyla ilk uygulayan o oldu. mai ve siyah ve aşkı memnu gibi önemli romanları ile türk romanın önünü açtı. sonraki yıllarında dilde sadeleşmeye akımına destek vererek çoğu yapıtını yeniden elden geçerek sadeleştirdi. çağdaşlarını ve kendisinden sonra gelenleri derinden etkiledi.

tavsiyem: aşk-ı memnu

- nurullah ataç (21 ağustos 1898 - 17 mayıs 1957) 

modern anlamda deneme ve eleştirin kurucusu ve döneminin en etkili eleştirmeni. ataç'ın türk diline ve eleştirmenlik mesleğine olan katkısı hiçbir şeyle kıyaslanamaz. modern anlamda deneme ve eleştiri türlerinde ilk yazıları o yazmış, türk dilinde sadeleşmenin bayraktarlığını yapmış, yabancı sözcük kullanmaktan şiddetle kaçınmış, özellikle yenilikler peşindeki genç şair ve yazarlara olan desteğiyle öne çıkmıştır. nitekim orhan veli ve arkadaşları garip adındaki devrimsel şiir kitabını yayımladıklarında, şiir kurallarını ve lirizmi yok ettikleri gerekçesiyle yerden yere vurulurken, o dönemin en saygın eleştirmeni nurullah ataç onları desteklemiş ve bu akımın yerleşmesinde en büyük etkiyi sağlamıştır. gerçi çok sonra onları da eleştirdiği ve hatta bu eleştiriler nedeniyle sokakta karşılaştığı melih cevdet anday ve oktay rifat'tan bir temiz dayak yediği gibi rivayetler de mevcut. garip şairleri örneğinde görüldüğü gibi, zamanla kendi içinde gösterdiği tutarsızlıklar ve uydurduğu arı türkçe sözcüklerin yoğunluğu nedeniyle anlaşılmaz olmakla suçlanmasına rağmen, etkisi ve saygınlığı günümüze kadar gelmiştir.

naçizane tavsiyem: günlerin getirdiği

- ahmet hamdi tanpınar (23 haziran 1901 – 24 ocak 1962)

orhan pamuk ve yaşar kemal gibi dünya çapında iki romancımız olmasına rağmen, ahmet hamdi tanpınar'a "en iyi türk romancı" diyenler hiç de azınlıkta değil. nitekim kısmen haklılar da. zira yahya kemal'in açtığı doğu-batı sentezi yolunda en önemli hamleyi öğrencisi olarak bizzat kendisi gerçekleştirmiştir. denemeleriyle bunu kendisinden sonraki yazarlara tavsiye ederek, sonraki nesillerin temel ilham kaynağı olmuştur. eserleri yeni yeni dünya dillerine çevrilmekte olmasına rağmen, oprah winfrey gibi tüm dünyada milyonlarca takipçisi olan birinin tavsiye listesinde yer almıştır. bu da onun dünyaca tanınmasında önemli bir adımdır. bilindiği üzere, kendisi aynı zamanda çok önemli bir şairdir. romanlarında işlediği temel problem olan "zaman" kavramı şiirlerinde de egemendir. gerek manzum gerek mensur yapıtları bu derece birbirine yakın ve başarılı olan ender edebiyatçılamızdan biridir.

naçizane tavsiyem: saatleri ayarlama enstitüsü.

- sait faik abasıyanık (22 kasım 1906 -11 mayıs 1954)

hiç kuşkusuz türk edebiyatının en iyi öykü yazarı. hatta hiç abartmadan dünya çapında bir öykücü olduğunu söyleyebiliriz. zaten öykü türüne hizmetlerinden dolayı amerika'daki mark twain derneği onur üyeliğine bile seçilmiştir. ayrıca öyküleri dünyadaki birçok önemli antolojilere konulmuş; diğer yandan öykü türünün hiç tartışmasız en iyi ismi sayılan çehov'la bile kıyaslayanlar olmuştur. türk edebiyatında gerek üslup gerekse de biçim açısından öncü sayılabilecek öyküler kaleme almış, toplumsal konuları bırakıp bireye ve onun iç dünyasına yönelmiş, kendisinden sonra gelen hemen hemen tüm önemli öykücüleri derinden etkilemiştir. ölümünün ardından, adına türk edebiyatının en saygın ödüllerinden sait faik hikaye armağanı düzenlenmiş ve bu ödüller halen her sene verilmektedir.

naçizane tavsiyem: alemdağ'da var bir yılan

- sabahattin ali (25 şubat 1907 - 2 nisan 1948) 

bu kadar genç yaşta ölmesine (daha doğrusu devletin tetikçileri tarafından vahşice öldürülmesine) rağmen türk edebiyatının en önemli isimlerinden biridir. değeri günden güne artmaktadır. ama tıpkı oğuz atay gibi biraz popülizm kurbanı olmuştur. örneğin öykücülüğü romancılığından daha iyi olmasına rağmen daha çok kürk mantolu madonna adlı romanıyla tanınır. evet gerçekten de tüm teknik aksaklıklarına rağmen çok iyi bir romandır. ucundan kıyısından dostoyevski'nin beyaz geceler adlı romanını anımsatır. ama sabahattin ali bundan ibaret değildir. üstelik kuyucaklı yusuf adlı romanı da teknik itibariyle daha iyi ve türk edebiyatı açısından daha önemli bir romandır. işlediği tema ve bunu işleyiş biçimiyle öncü bir romandır. adeta yaşar kemal'i haber eder. kendisinin şairliği de üst düzeydedir. aldırma gönül aldırma, leylim ley, geçmiyor günler, eşkıya dünyaya hükümdar olmaz, meskenim dağlar gibi efsane şarkılar hep onun şiirlerinden uyarlamadır.

naçizane tavsiyem: kuyucaklı yusuf

- aziz nesin (20 aralık 1915 - 6 temmuz 1995)

türk edebiyatının gelmiş geçmiş en iyi mizah yazarı. ülkemizde sistem, devlet, bürokrasi ve toplum eleştirisini en sert ve en başarılı biçimde dile getiren yazarlardan. aynı zamanda dünyaca ünlü bir yazardır. yapıtları hemen hemen bütün önemli dünya dillerine çevrilen ve mizah alanında birçok ödüle değer görülen bir yazarımızdır. oyunları, romanları, öyküleri, şiirleri ile çok yönlü dehalardan olan aziz nesin, maalesef bu yönleriyle değil, din ve inanç üstüne söyledikleriyle halk arasında tanınmıştır. milletimizin cehaleti ve dine bağlı yaşamını kendine özgü sert üslubuyla eleştirmesi neticesinde, ultra milliyetçilerin ve yobazların hedefi olmuştur. nitekim cumhuriyet tarihinin en utanç verici olaylarından birinin yaşandığı madımak oteli katliamından ancak yaralı olarak kurtarılmıştır. yapıtları en çok sinemaya uyarlanan yazarlardan biridir. gol kralı, orta direk, zübük, yaşar ne yaşar ne yaşamaz, koltuk sevdası gibi önemli filmler onun yapıtlarından uyarlamadır.

naçizane tavsiyem: yaşar ne yaşar ne yaşamaz

- yusuf atılgan (27 haziran 1921 - 9 ekim 1989)

türk romanının en önemli birkaç isminden biri. hatta bence yüzyılın ilk yarısındaki joyce, proust, woolf gibi modernistlerin ülkemizdeki ilk önemli temsilcisi. üstelik onlardan farkı da var: mizah. aylak adam'ı okurken kahkaha atmamaya imkan yok. atılgan'ın müthiş mizah anlayışı ve zekası bir çırpıda fark ediliyor. mizahı dışında camus'nün yabancı adlı romanında rastladığımız umursamaz ve yabancılaşmış birey tipini türk romanına başarıyla sokmuştur. tabi bunu kopya ya da intihalle suçlayan sözlük suserları da oldu. ancak edebiyatta etkileşim olmadan özgünlük yakalanmaz. nitekim başyapıtı olan anayurt oteli adlı romanı bunun ispatıdır. bence türk edebiyatının en iyi birkaç romanından biridir. tabi bilinçakışı gibi roman tekniklerinin yoğunlukla kullanılması, kitanın okunmasında zorluklar yaratsa da kahramanın aklından geçenleri okurların tam olarak kavraması açısından eşsiz bir yöntem. anayurt oteli, türk edebiyatında bu yöntemin en başarılı kullanıldığı yapıtlardan. yusuf atılgan, kendisinden sonrakileri en çok etkileyen birkaç yazardan biridir.

naçizane tavsiyem: aylak adam

- yaşar kemal (1923 - 2015)

sadece türk edebiyatının değil, dünya edebiyatının da yaşayan devlerindendir. hatta kendisine "son klasik romancı" gözüyle yaklaşan bile vardır. kendisinin bir başka önemli yanı da kırsal kesimi en iyi anlatan yazarlardan biri olmasıdır. gazeteci kimliğinden kaynaklanan gözlem yeteneği sayesinde, doğduğu topraklar olan çukurova ve toros çevrelerini mükemmel betimlemiş, halk dilinden ve edebiyatından aldığı öğeleri yapıtlarına eşsiz bir biçimde sindirmiş, daha ilk romanı ince memed ile dünya çapında şöhret olmuş, defalarca nobel'e aday gösterilmiş ve bence başyapıtı olan dağın öte yüzü üçlemesiyle türk romanında çıtayı oldukça yükseğe koymuştur. bence yaşar kemal türk edebiyatının tolstoy'udur. aslında bu iki dev yazar çok zıt dünyaları anlatıyor(tolstoy soyluları - yaşar kemal kırsal kesimi işler). ancak, gerek doğa betimlemelerindeki eşsiz kıvraklık ve gerekse epik boyutlardaki yapıtlarıyla birbirlerinin türevleri olarak görebiliriz. ayrıca tolstoy'un rus edebiyatındaki yeri neyse, yaşar kemal'in türk edebiyatındaki yeri de odur.

naçizane tavsiyem: dağın öte yüzü üçlemesi

- bilge karasu (1930 - 13 temmuz 1995)

öykücülüğü, romancılığı ,deneme yazarlığı, şairliği, çevirmenliği (ispanyolca ve ingilizce), akademisyenliği, felsefeci yanı ile çok yönlü ve deha seviyesinde bir edebiyatçımız. bence öykücülükte sait faik, romancılıkta oğuz atay, deneme yazarlığında enis batur kadar iyidir. ama türkçeyi kullanmada hepsinin üstünde ve kesinlikle benzersizdir. dilimize en hakim yazardır. onun nesirleri bile şiirseldir. cümleleri ardı ardına hızlıca okunduğunda adeta şiir okuyormuş etkisi yaratır. çünkü harflerin ve sözcüklerin uyumuna özellikle dikkat eden biridir. ayrıca modern roman ve öykü tekniklerini en başarılı uygulayan yazarlarımızdandır. yapıtlarının dilsel ve teknik boyutunun zorluğundan dolayı diğer yazarlara nazaran az bilinir. hatta o kadar ki adından hareketle, kendisini kadın zannedene bile sıkça rastlanır. son olarak diyeceğim şu ki, bence kendisi en derin yazarımızdır. onun yapıtlarında kaybolmamak ya da duvara çarpmamak mümkün değil. bence etkisi ve hak ettiği değeri, tıpkı atay ve sabahattin ali de olduğu gibi, önümüzdeki yıllarda iyice anlaşılacak ve kendisi edebiyat tarihimizin en değerli birkaç yazarından biri olarak anılacaktır.

naçizane tavsiyem: göçmüş kediler bahçesi

- oğuz atay (1934 - 13 aralık 1977)

türk edebiyatının james joyce'u. roman tekniğine hakimiyet açısından en iyilerinden biri. ama maalesef o da popülizm kurbanı. adını forumlardan, facebooktan, sağdan soldan duyan ergenlerin ilahlaştırdığı bir yazarımız. çünkü 700 küsür sayfalık postmodern ve anlaşılması oldukça zor bir romanın, yayımlandıktan onlarca yıl sonra bestseller olması başka türlü açıklanamaz. hatta daha önceleri sözlükte buna değinmiştim: (bkz: tutunamayanlar/@kafkaesque) aslında böylesi bir kitabın çok satması oldukça önemli ve iyi bir gelişme. ancak işin paradoksal kısmı şu ki, bu ülkede bu kitabın bestseller olmasını sağlayacak okur kitlesi yok! romancılığına dönecek olursak, atay'ın dili ve roman tekniği kendisinden önceki hiçbir türk yazarına benzemez. ama kendisinden sonraki birçok türk yazar onun izinden gitmiştir ve halen gitmektedir. modernizm ve postmodernizmi harmanlamaya çalıştığı kült romanı tutunamayanlar, adeta kuçuk burjuva dünyasına ve klasik tarzda yazılmış romanların hakimiyetindeki türk edebiyatına bir başkaldırı niteliği taşır. atay'ın henüz 43 yaşında ölmesi ise türk edebiyatının en büyük kayıplarındandır.

tavsiyem: tutunamayanlar

- orhan pamuk (7 haziran 1952-)

türk romanının zirvelerinden ve maalesef en tartışmalı isimlerinden biri. henüz kendisinin tek kitabını bile okumayan, postmodernizm ve metinlerarasılık nedir bilmeyenlerce intihalle suçlandı. türkçesi eleştirildi. evet, türkçeye sözgelimi bir bilge karasu kadar hakim değil. ama roman bilgisi ve tekniği hiç kuşkusuz en üst düzeyde bir yazardır. hatta bu konuda dünyada çok az romancı onunla boy ölçüşebilir. türk olduğu ve türkçe yazdığı için sevineceğimize, iki politik laf etti diye medyada adeta linç edildi. neyse biz romancılığına dönelim. daha genç yaşta yazdığı ilk romanı cevdet bey ve oğulları ile dikkat çekip, türkiye'deki en önemli roman ödüllerini almıştır. sonraki romanı sessiz ev'de, klasik kalıpları kırarak ileride yazacağı postmodern romanların sinyallerini vermiştir. nihayet beyaz kale, kara kitap , yeni hayat, benim adım kırmızı ve kar romanları ile sadece türk edebiyatında değil, dünyada da büyük yankı uyandırmış, nobel edebiyat ödülü dahil, dünyadaki hemen hemen tüm uluslararası edebiyat ödüllerini kazanmıştır. son romanı masumiyet müzesi ile bende biraz hayalkırıklığı yaratsa da proustvari üslubu nedeniyle keyifli okunacak bir roman. önümüzdeki ay ise, yıllardır üstünde çalıştığı kafamda bir tuhaflık adlı romanı yayımlanacak.

tavsiyem: benim adım kırmızı 

- enis batur (28 haziran 1952 -)

gerek gelmiş geçmiş en iyi deneme yazarı olması (bence), gerek müthiş şairliği, iyi romancılığı ve hepsinden de önemlisi, yapı kredi yayınları'ndaki editörlüğü döneminde bastırdığı kitaplar ile bu listeye girmeyi fazlasıyla hak ediyor. aslında sadece kazım taşkent klasikler dizisini bastırsaydı bile bu listeye girebilirdi. zira yüzyılın en önemli romanları (ulyyses, kayıp zamanın izinde, niteliksiz adam, gecenin sonuna yolculuk gibi onlarcası) ilk kez tam ve orijinal dilinden onun döneminde çevrildi. ayrıca en önemli türk şairlerinin (mesela nazım hikmet, ilhan berk, cemal süreya) külliyatları, felsefe üzerine en iyi dergilerden cogito gibi yayıncılık dünyasının en iyi gelişmeleri hep onun döneminde olmuştur. bence bu türkiye cumhuriyeti tarihinin hasan ali yücel in milli eğitim bakanlığı dönemindeki çeviri hamlesi ile birlikte en önemli edebi başarısıdır.

naçizane tavsiyem: yazının ucu