Polonya'nın Başına Son Zamanlarda Bela Olan Çocuk Şiiri: Murzynek Bambo

Polonya'da ilk kez 1910 yılında çocuklara alfabe öğretmek için basılan Elementarz adlı kitapta yer alan Murzynek Bambo şiiri, son zamanlarda Polonya'nın başına bela olmuş durumda. Neden mi?
Polonya'nın Başına Son Zamanlarda Bela Olan Çocuk Şiiri: Murzynek Bambo

murzynek bambo; polonya'nın başına son zamanlarda bela olan, böyle giderse daha da çok olacak bir çocuk şiiri.

şimdi bilmiyorum hala var mı, bizim çocukluğumuzda çocuklara okumayı öğretmek veya iyi alışkanlıklar edindirmek için böyle cin ali tarzı kitaplar vardı. 


kitaplar diyorum zira bunlar seriydi. büyükler küçüklere cin ali'nin topu, topacı, bisikleti falan gibi 10 sayfalık kitaplar alıyordu. onun üstüne bir de ayşegül serisi vardı ki girmiyorum. yani türkiye'de cumhuriyet tedrisatı tarihinde tüm çocukların okuyacaklarını tek bir kitap halinde ciltleştirmiş, her eve girmiş, türkiye'de çocuk olmanın yan ürünü haline gelmiş böyle tek bir kitap yok.


ama polonya'da var.

adı da elementarz (elementaj). ilk kez 1910 yılında marian falski tarafından çocuklara alfabe öğretmek için basılan bu kitap dünyada en uzun süre basımda kalan çocuk kitabı özelliğini koruyor. yani öyle bir kolektif kültürden bahsediyoruz ki dedenizin babasının dedenize aldığı kitabı siz bugün çocuğunuza alıyorsunuz. komünist idare zamanında (1945-1989) mesela illüstrasyonlar değişse de içerik çok büyük oranda değişmeden kalmış. yani kitabın içeriğine kimse el atabilmiş değil. bu haldeyken elementarz kitabı polonya'da her evde bulunur, sokakta gördüğünüz her insan bunu mutlaka okumuştur. okumadım diyen yalan söylüyordur. dahası orada kalmayarak bunu alt nesillerine eşin dostun çocuğu okula gitme yaşına gelince de %99 empik dükkanından alıp hediye edeceklerdir.


işte murzynek bambo bu kitaptaki şiirlerden bir tanesidir. 1935 yılında elementarz basımına girmiş ve o yıllardan günümüze hiç çıkmamıştır. şiir afrika'da zenci bir çocuk olan bambo'nun günlük yaşamını anlatır. bambo, afrika'da bir okula gitmekte, çok çalışmaktadır. eve döndüğünde yaramazlık vs. yapınca annesi de ona kızmaktadır. sonra annesi kendisine süt verdiğinde koşup ağaca tırmanacaktır. annesi gel seni yıkayayım dediğinde de "beyaz olmaktan" korkacaktır. şiirin son iki satırı da:

szkoda, ze bambo czarny, wesoly
nie chodzi razem z nami do szkoly

ne yazık, siyah ama neşeli bambo
bizimle beraber okula gelmeyecek

olarak yazılmıştır.

yani burada apartheid tarzı "farklı okullara gideceğiz" gibi değil de, afrikalı bir çocukla aynı okula gidilemeyecek olması şiiri anlatan çocuk öznede üzüntü falan yaratır. yani şiirin ruhu dünya çocuklarının kardeşliği gibi bir şeyi temel alıyor gibi görünse de lafzı bugünün dünyasında öyle anlaşılması zordur. dahası şiirin adı ve zenci çocuğa olan hitap "murzynek" şeklindedir. bunun etimolojik kökenine gidersek murzyn mağripli demektir. murzynek tam çevirisiyle "küçük mağripli" 'yi karşılar. yani fas cezayir tarafından olup ispanya'ya geçmiş olan zenciler leh dilindeki zenci stereotipini oluşturmuştur. leh perspektifinden baktığımızda bu öyle aman aman ırkçı / saldırgan bir terim de sayılmaz. yani genel olarak şiirin kötü bir niyeti ya da kastı olduğunu kimse söyleyemez ama değişen zamana ayak uyduramamıştır. 1935'te dünyanın afrikalılara bakışıyla 2020'li yıllardaki black lives matter ortamında dünyanın afrika kökenlilere bakışı arasında artık epey bir fark vardır. bunun bir benzer örneği mesela (bkz: tintin au congo) (tenten kongo'da) çizgi romanında görülür. 1930'ların belçikalı gazetecisi tenten'in afrika macerası ve zencilerin takdimi vs günümüzde yayınlanamayacak kadar ırkçı addedilmektedir. belçikalı herge bu yüzden 2000'lerde bu sayıyı artık yayınlamayacağını belirtmişti.


ama murzynek bambo leh kültürüne işte elementarz gibi bir kitapla çocuklara damardan zerk edildiği ve dedelerin babalarının zamanından bu güne kadar 4 neslin kolektif olarak kesişim noktasında bulunduğundan dolayı yayından öyle kolayca çıkartılamıyor. yani onlar da haksız değiller şiirde bambo'ya ya da zencilere doğrudan bir saldırganlık, aşağı görme, tenten sayısında olduğu gibi patlak dudaklarıyla ya da akli melekeleriyle ilgili komedik unsurlar yer almıyor. ancak günümüzdeki ırkçılık algısı 1930'lardan farklı olduğundan murzynek gibi ötekileştiren isimler, süt içersem beyaz olur muyum tarzı şeyler insanı biraz duraklatıyor.

bu arada tekrar belirtmek gerekirse leh tarihinde zenciler vs. yoktur. zencilere dair bir ırkçılık da var olacak koşulları hiç edinememiştir. yani ne bu şiirin yazarında, ne kitabı bir başkasına hediye alan amcada teyzede, ne de alınan kitabı okuyan çocukta zencilere karşı ırkçılık izleri aransa bulunamaz. adamların zenofobisi katolisizm kökenlidir ki o başka bir konu. nitekim polonya özellikle avrupa birliği'ne girdikten ve tabiri caizse biti kanlandıktan sonra bir miktar expat nüfusuna da ev sahipliği yapmaya başlamış ve tarihinde ilk kez demografisine zenciler eklenmiştir. buraya gelip beyaz yakalı olan amerikalı ingiliz afro kökenlilerin çocukları polonya ilkokullarına gittiklerinde mutlaka elementarz ve dolayısıyla murzynek bambo ile muhatap olmakta ve bu konu artan sıklıkla tartışmalara dönüşmekte ve millet birbirine facebook gruplarında ana bacı küfür edecek kadar ileri gitmektedir.

gördüğüm kadarıyla zencilerin %100 kadarı bu durumdan rahatsızdır. "bu ne olm ben missouri'liyim bu şiirin ilk kıtasına biz şehri yakarız" ekolünden gelmektedirler. onlar için bu tür bir gösterinin ırkçılık dışında açıklanma şansı yoktur. bu adamların çocuklarına ilkokulda murzynek denilmesi falan gayet sıkıntılı şeyler. çocuğa zenci diye bir tür isim takılıyor, yani rengi kara diye öğretmenler dahil küçük mağripli diyorlar. ama bu ırkçı değil diyorlar. çünkü herkes kitapta öyle görmüş öyle yetişmiş. gerçekten ırkçılık hedeflenmiyor evet (yani isteseler daha ağır terimler var, mesela asfalt) ama renk farklı olduğu için takılan bir isimler yine var. beyazlara isim takılmıyor.

zenci olmayan expatlar ile polonya dışında bir süre yaşamış lehlerin tepkileri "hmm evet zor bir durum" sınırını nadiren aşıyor. genelde taraf olmak istemiyorlar.

polonyalıların alayı ise "orada ırkçılık mı var lan. gündüz feneri mi demişiz, asfalt mı demişiz, istersek derdik. demediysek polonya'da ırkçılık yoktur olmaz" eşiğini zor geçiyorlar.

bütün bunların üstüne geri adım atmak bir yana polonyalı ilkokul öğretmenleri (bakın öğretmen bunlar) çocuklar günü (dzien dziecka) vesilesiyle murzynek bambo'yu yüzlerini kahverengiye boyayarak tribal kıyafetler giyerek sahneleyip youtube'a koyabiliyorlar. bu zamanda büyük cesaret. buyurun ileri sara sara izleyin, yakında bunu silmek zorunda kalırlar gerçi hala izleyebiliyorken izleyin:


ben cancel culture/alaşağı kültürü'nden zerre hazzetmem. zira tarihte olmuş herhangi bir olayı veya kitabı yayını şiiri her neyse o dönemin konjonktürü ve koşulları göz önüne alınarak incelemezseniz romalıları falan günümüzün ahlak anlayışıyla falan yargılayıp direk mahkum edersiniz. bunu hak edip haketmedikleri o bir saniyelik hükümden çok daha fazlasını gerektirir. bu şiir de bence 1930'ların polonyasında gayet normal iken günümüz koşullarında rüzgarda sallanan yaprak gibi kalmış ama leh kültürüne de öyle bir tutunmuş ki düşmüyor. lehlerin bu mevzuya yaklaşımı ve çocukken okudukları kitabı canhıraş savunmaları da sosyolojik olarak incelense oradan güzel doçentlik tezi vs. çıkar bence.