F-35'in Sorun Çıkaran ve İyileştirilmesi Gereken Teknik Özellikleri

F-35 program ofisi ile Pentagon arasında yapılan görüşmelerde uçağın acilen çözülmesi gereken bazı sorunları olduğu konuşulmuş. İşte bu kusurlar ve açıklamaları.
F-35'in Sorun Çıkaran ve İyileştirilmesi Gereken Teknik Özellikleri
iStock

uçaktan beklenen yeteneklerin artması ile birlikte performans ve mühendisliğe ilişkin sorunların çıkması kaçınılmazdı. bilgi yerine kanaatin egemen olduğu post-truth türkiye'sinde, yine ulaşabildiğim bilgileri kullanarak bir havacı gözüyle f-35 uçağının eksik ve iyileştirilmesi gereken yönlerini aktarmak istiyorum.

geçen yıl defensenews sitesinin elde ettiği dokümana göre f-35 program ofisi ile pentagon arasında yapılan görüşmelerde uçakta tespit edilen ve cat-1 yani 1. kategori anlamına gelen, uçuş emniyeti ve/veya uçağın göreve hazır olma durumunu (mission readiness), üretimin devamlılığını etkileyen, acilen çözülmesi gereken kusurlar (flaws) sıralanmış.

toplam 13 tane olan bu kusurların ne anlama geldiğini ve alınacak aksiyonları açıklamaya çalıştım. yazının sonunda ise çok tartışılan alis sistemine ilişkin de bazı bilgilere yer verdim.

birinci kategori sorunlar

1- b ve c modellerinde sesüstü hızlarda karşılaşılan radar dalgalarını yansıtan kaplama ve yapısal elemanlarının hasarlanması sorunu: bu modeller süpersonik hızda belli bir süreden fazla uçarsa kuyruk bölümündeki özel kaplamanın (radar absorbing material) ve kuyrukta yer alan antenlerin hasar gördüğü anlaşılmış. abd silahlı kuvvetleri bu modellerde ses hızının üstünde kalınacak süreye ilişkin sınırlama getirmiş. üretici firma ve program ofisi ise bu sorunun sadece sıra dışı durumlarda yaşandığını ileri sürmüş.

2- yine b ve c modellerinde yüksek hücum açılı manevralarda uçağın kontrol kaybı yaşadığı anlaşılmış. agresif manevra gerektiren füzeden kaçınma ve hava muharebesi yani dog fight sırasında ortaya çıkabilecek bu sorun son derece tehlikeli. program yetkilileri bu sorunu yazılım düzeltmesi ve pilot eğitimi ile gidereceklerini belirtmiş.

3- pilot mahallinin yani kokpitin basınçlandırma sistemindeki dalgalanmalar. pilotların bir kısmının burun ve sinüslerinde ağrı çekmelerine neden olmuş. uçağın basınçlandırmasını kontrol etmek için üretici fima basınç regülatöründe bazı değişiklikler yapmış.

4- gece görüş gözlüğünde yaşanan yeşil renk parlama. uçak gemisinde konuşlu pilotlar gece inişlerinde gece görüş gözlüğünde yaşanan yeşil renk parlamasını raporlamışlar.

5- uçağın radarının deniz üzerinde arama modunda pilota kısıtlı bir görüş alanı sunması. radarın su üstü performansı abd donanmasının beklentilerini karşılayamamış.

6- uçağın elektrik ihtiyacı için kullanılan bataryalarının çok soğuk havalarda uyarı vermesi. bu sorunun bataryalardan değil yazılım kaynaklı olduğu tespit edilmiş.

7- a ve b modellerinde tekerin patlaması durumunda dağılan parçaların hidrolik sistemine zarar vermesi. üretici c modelinde bu problemi gidermiş. ancak a ve b modelleri için henüz bir çözüm getirememiş.

8- dikey iniş kalkış yapan b modelinin 90 fahrenheit, yani 32 santigrat sıcaklığın üzerindeki havalarda zaman zaman yeterli itiş gücünü sağlayamaması. üretici bu sorunu yazılım güncellemesi ile aşabileceğini belirtmiş.


diğer dört kusur ise uçağın operasyonel testleri, yani teslim edildiği ülkelerin hava kuvvetlerinde uçarken bulunan maddeler

şu anda yılda 98 uçak üretilmekte. 2021 yılından itibaren full rate production yani tam kapasiteyle üretim aşamasında yılda 160 uçağın fabrikadan çıkması planlanıyor. kalan dört maddenin düzeltilmesinin uçağın tam kapasite ile üretime başlamasına yetişmeyeceği bildirilmiş.

bu yıl çıkan bir başka haberde söz konusu 13 teknik kusurdan beş tanesinin kapatıldığını yani giderildiğini, beş tanesinin daha düşük kategoriye indirgendiği, üç kusurun ise devam etmekte olduğu buna karşın dört adet daha 1. kategori sorun tespit edildiği bildirilmiş.

alis sistemi ile ilgili de iki madde var

bunların ilki alis yazılımının zaman zaman uçağın arızalı ya da değişim gerektiren parçaları hakkında yanlış uyarı vermesi. teknisyenler uçağı incelediklerinde herhangi bir sorun olmadığını, yazılımın hatalı mesaj verdiğini görmüşler.

bir diğer ve bizi de en çok ilgilendiren sorun: alis yazılımının bulut tabanlı olması ve dolayısıyla uçağın yabancı kullanıcıları için operasyonel güvenlik riski taşıması.

açılımı autonomic logistics and information system olan bu yazılım harekat, uçuş planlama, bakım, tedarik zinciri, eğitim ve teknik veri sağlamaya kadar geniş bir kapsamda kullanılıyor.

uçak üzerindeki yazılım ile topladığı verileri abd'deki lockheed martin sunucularına yolluyor. bu, defense intelligence agency'de çalışan bir analistin bilgisayarının başında sizin f-35 filonuzun faaliyet durumunu, pilotlarınızın harbe hazırlık durumunu, uçağı hangi etkinlikte kullanabildiklerini, bu uçakla yaptığınız her uçuşu saniyesi saniyesine bilmesi demek.

sözgelimi, yunanistan ile şu anda yaşadığımız gerginlikte, abd ile anlaşmazlığa düşersek elimizdeki f-35 uçaklarının pompa, civata vs gibi yedek parça uyarısı verip uçamaması demek. haydi bir şekilde uçurmayı başardık uçağın performansında ve yeteneklerinde düşme riski demek.

bunun abd dışındaki kullanıcılar için ortaya çıkardığı risklerin dile getirildiği, hatta iki ülkenin eğer veri egemenliği/data sovereignty sağlanmazsa abd'yi programdan çekilmekle tehdit ettiği haberleri çıkmıştı. bu ülkelerin norveç ve italya olduğu söylentisi çıkmıştı.

bu yüzden alis sistemine üye ülkelerin yolladıkları verileri bir filtreden geçirip hassas verilerini koruyabilecekleri firewall eklenmiş ve adına "alis sovereign data management system" denmişti. şu anda israil, ingiltere, norveç ve italya'nın bu yazılımı kullandıkları biliniyor.


türkiye'nin s-400 hava savunma sistemi alması ise veri güvenliği konusunda yeni endişeleri tetiklemiş.

alis konusunda ilk itirazın 2013 yılında avustralya'dan geldiği, avustralya hava kuvvetleri'nin de veri gizliliğini sağlamak için çalışma yaptığı biliniyor.

norveç ve italya'nın abd'deki eglin hava üssü'nde kurulan yazılım laboratuvarında veri trafiği konusunda çalışma yaptıkları açıklanmış.

alis yazılımının riskleri ve eksiklerinden dolayı odin (iskandinav mitolojisine selam çakmışlar) (operational data integrated network) denilen yeni bir yazılıma geçilmesi planlanıyor. odin'in amacının uçakların uçuşa hazırlık durumunu artırmak, bakım personelinin iş yükünü azaltmak, yazılım güncellemeleri gerektiğinde daha çabuk olabilmek olarak açıklanmış.

odin yazılımının ilk olarak 2020 yılı sonunda uçaklara yüklenmesi ve 2022 yılında operasyonel hale gelmesi planlanıyor.

aslında bunlar hizmete ilk kez giren her uçağın yaşadığı olağan problemler. çünkü daha önce hiçbir 5. nesil jet uçağı bu kadar fazla sayıda ve farklı kullanıcıda hizmete girmedi. medyada fetö'nün kumpasına uğrayan eski hava kuvvetleri mensuplarımızın bir kısmının f-35 uçağına şiddetle karşı olduklarını görüyorum.

f-35, askeri havacılıkta yeniliği temsil ediyor

bu yüzden hava gücünü planlarken f-35 uçağının tek başına her şeye gücü yeten bir uçak olmadığını, yeni hizmete giren her uçak gibi handikapları bulunduğunu akılda tutmakta fayda var. nitekim abd hava kuvvetleri de f-35 sayısını artırırken elindeki 4. nesil uçakları 5. nesil teknolojisine yaklaştırmak için modernizasyon çalışmaları yapıyor:


şu an için en ideal çözümün, 5. nesil uçakların gelişimi devam ederken, eldeki filoyu güncel teknolojiler ile güçlendirip, 4. nesil ve 5. nesil uçakların birlikte görev yapmalarını sağlayacak konseptler geliştirmek olduğunu düşünüyorum.

eski hava kuvvetleri komutanı h. ibrahim fırtına'nın en son yayınladığı alçalmadan yükselenler kitabında abd ambargosu sonrası yerli silah sanayimizi kapatmanın pişmanlığını ve aynı şeyi tekrar yaşamamak için aselsan ve havelsan ile başlayıp bugünlere gelen süreci birinci ağızdan okuyabilirsiniz.

milli muharip uçağımızın hizmete girmesi, kendi ürettiğimiz teknoloji ile kendi semalarımızda uçacağımız günlerin en kısa zamanda gelmesi dileğiyle...