6 Türk Bilim İnsanının Şüpheli Şekilde Öldüğü 2007 Isparta Uçak Kazası
düşen uçak, gömülen gelecek: toryum
sıkıcı bir girişle bu elementten bahsetmekte fayda var: toryum. periyodik tablonun 90 numaralı, adı ilk duyulduğunda heyecan uyandırmayan ama detayına indikçe akılları zorlayan bu element, aslında geleceğin enerji savaşlarının sessiz kahramanı olmaya aday. metalik yapısıyla sıradan bir element gibi dursa da, radyoaktifliği ve nükleer yakıt potansiyeliyle, özellikle enerji bağımlılığından kurtulmak isteyen ülkelerin dikkatini fazlasıyla çekiyor. toryum, yeryüzünde uranyumdan 3-4 kat daha fazla bulunuyor ve doğru teknolojiyle işlendiğinde, 1 ton toryumdan elde edilen enerji miktarı, tam 1 milyon ton petrole eşdeğer olabiliyor. şimdi sıkıcı kısmı geçtik. asıl bomba bundan sonra başlıyor.
düşünün ki, doğanın cebimize sıkıştırdığı sessiz bir nükleer güç var. adı fazla anılmıyor, çünkü o kadar "iyi" ki, mevcut düzenin kirli oyuncularını tehdit ediyor. toryumdan bahsediyoruz. bu element, klasik uranyum reaktörlerinden daha az radyoaktif atık üretiyor, nükleer silah üretimi için kullanılmasını zorlaştırıyor ve çevreye zararını minimuma indiriyor. ha, bir de şu var: yerkabuğunda neredeyse her yerde bulunuyor. yani artık "bizde yok" bahanesi de kalmıyor.
ama asıl mesele bu değil
asıl mesele, bu elementin türkiye topraklarında âdeta üstü örtülmüş bir define gibi yatıyor olması. eskişehir-sivrihisar’dan tutun da malatya-kuluncak’a, sivas’tan kayseri’ye kadar türkiye'nin dört bir yanında dev toryum rezervleri var. mta’nın yıllar önce yaptığı araştırmalara göre yalnızca sivrihisar’da 374.000 ton toryum cevheri bulunuyor. daha sonra yapılan çalışmalarla bu rakamlar yüzbinlerce tondan milyonlara çıkıyor. peki bu kadar değerli bir enerji kaynağına sahip bir ülke ne yapıyor? izliyor. ya da daha doğrusu, birileri öyle olmasını istiyor.
çünkü toryumun enerjiye dönüşmesi, yalnızca elektrik üretmek değil; aynı zamanda bağımsızlık demek. enerjide dışa bağımlı bir türkiye’nin yerini, kendi hammaddesiyle enerji üreten, kendi reaktörünü tasarlayan bir türkiye alabilir. bu da milyarlarca dolarlık enerji ithalatını durdurmak, stratejik üstünlük sağlamak ve en önemlisi oyun kurucu olmak anlamına gelir.
tam da bu yüzden, türkiye’de toryum üzerine çalışan az sayıda idealist bilim insanı vardı. bunların başında prof. dr. engin arık geliyordu. arık, toryumu türkiye için bir kurtuluş reçetesi olarak görüyordu. defalarca söyledi: “dünyadaki toryumun büyük kısmı bizde. bunu kullanmazsak, başka bir enerji devrimini daha kaçırırız.” kulağa biraz fazla iddialı geliyor olabilir ama arık’ın ısrarla üzerinde durduğu nokta şuydu: eğer bu elementin potansiyeli doğru değerlendirilirse, türkiye enerji bağımsızlığına ulaşabilir ve dünya sahnesinde yeni bir rol oynayabilir.
peki sonra ne oldu?
2007 yılında, engin arık ve beraberindeki 5 bilim insanı, ısparta’ya bir bilimsel toplantıya gitmek üzere uçağa bindiler. o uçak hiçbir sebep yokken, düzgün hava koşullarında, teknik arıza olmadan yere çakıldı. 57 kişi öldü. kazaya dair soruşturmalar, resmi açıklamalar, teknik raporlar... hepsi olayın "pilotaj hatası" olduğunu söyledi. ne kadar tanıdık, değil mi?
ama yetmedi. o uçağın içinde yalnızca yolcular yoktu. türkiye’nin toryumla ilgili en kritik projelerinde çalışan bilim insanları vardı. cern projelerinde görev almış, hızlandırıcılar üzerinde çalışan, türkiye’nin kendi parçacık hızlandırıcısını kurması için çalışan insanlar. kazadan sonra birçok kişi bunun "tesadüf" olmadığı görüşünü dile getirdi. özellikle arık’ın meslektaşları, bunun bir kaza değil, bilimsel bir suikast olabileceğini söyledi.
yabancı basın ne mi yaptı?
olayı birkaç cümleyle verdi, kazayı standart bir uçak kazası olarak geçti. oysa türkiye içinden gelen iddialar çok daha karışıktı. mesela prof. dr. saleh sultansoy, kazanın %99 ihtimalle sabotaj olduğunu açık açık dile getirdi. bugün hâlâ net bir açıklama yok. engin arık’ın dosyası kapanmadı. belki de hiç kapanmayacak.
şimdi tekrar düşünelim: dünya fosil yakıtlardan vazgeçmeye çalışıyor. alternatif enerji kaynakları bir bir değerlendiriliyor. toryum gibi bir element, güvenli, temiz ve yerli bir çözüm sunarken, biz neden hâlâ bu trene binmiyoruz? belki de tren çoktan hareket etti. ve bazıları, bizim istasyonda kalmamız için o uçağı yere indirdi.
her satırda bir parça gerçek, her satır aralığında bir parça soru. bazı soruların cevabı yok. belki de henüz. ama toryum hâlâ orada. toprağın altında. sessizce bekliyor.
Sabotaj ihtimalinden şüphelenen bir görüş
30 kasım 2007 ısparta uçak kazası, türkiye'nin çok az bilinmeyen bir zenginliğini ortaya koymuştur. uçakta bulunan fizik profesörü engin arık , dünyanın gözünün üzerinde olduğu, türkiye içinde çok önemli olan 'toryum' projesi üzerinde çalışıyordu. doğuş üniversitesi rektörü prof. dr. mithat uysal, çok değerli fizikçilerin cenaze töreninde yaptığı konuşmada komplo imasında bulunmuştu zaten.
toryum nedir kaç kişi bilir ki? toryum, geleceğin enerji kaynağı. nükleer santrallerinin en temiz yakıtı. çevreye zararı yok. ülkemiz ise dünyanın toryum zengini... ama "servetin üstünde oturuyoruz ama haberimiz yok". prof engin arık'ın 120 trilyon dolarlık servetimiz hakkında söyledikleri...
toryum... tabiattaki 110 kadar elementten biri. saflaştırıldığında alüminyum, çelik görünümünde olan toryum, geleceğin nükleer santrallerinde yakıt olarak kullanılacak. konunun bizi ilgilendiren tarafı, araştırmalara göre dünya toryum rezervlerinin yarıdan fazlasının türkiye'de olması. türkiye'de eskişehir, sivrihisar, beypazarı ve kızılcaören'in yanısıra malatya ve sivas'ta da toryum izine rastlandı. "
"servetin üstünde oturuyoruz da haberimiz yok" hesabını yapan kişi ise boğaziçi üniversitesi öğretim üyesi prof. engin arık. türkiye'nin sayılı toryum uzmanlarından biri olan arık, türkiye'nin sahip olduğu düşünülen toryum rezervinin enerji üretimi açısından, 120 trilyon dolarlık petrole eşdeğer olduğunu söyledi. 120 trilyon dolar, abd'nin 2001 yılı milli gelirinin 12 katına eşdeğer. engin arık, türkiye için sonsuz bir enerji kaynağı anlamına gelen toryumun, türkiye'ye bir servet kazandırabileceğine de dikkat çekiyor. arık, "türkiye'nin 2005'e kadar toryumlu nükleer santral araştırması için 40-50 milyon dolara ihtiyacı var" diyor. 2006-2010 yılları arasında deneme reaktörü kurulması için ise 1 milyar dolarlık bir yatırım gerektiğinde ısrarlı idi. 100 bin kişiye iş imkanı da sağlanacaktı.ayrıca toryum, türkiye'deki enerji sorununu tamamen çözecek bir element. çünkü türkiye kendine ebediyen yetecek bir toryum rezervine sahip. dünya toryum rezervi toplam bir milyon 200 bin ton. bunun 789 bin tonu türkiye'de, toryumun, yeni tip enerji üretiminde kullanılması nedeniyle 21. yüzyılın en stratejik elementleri arasında kabul ediliyor, toryum atıklarını radyoaktif olmayan elementlere dönüştürmek mümkün. yani doğayla dost bir alternatif enerji kaynağı.protonun toryum çekirdeğiyle çarpıştırılması sonucu çok büyük enerji ortaya çıkar. bu ısı enerjisi, elektrik enerjisine çevrilebileceği gibi büyük bir şehrin ısıtılmasında da kullanılabilir. komplo teorisinin doğrulayıcı niteliklerini göstermekte az da olsa yeterlidir umarım.
"Hayır sabotaj değil" diyen bir görüş
kaza kırım raporlarını okumaktan aciz insanların gelip burda hala şaşırtıcı bir şekilde komplo teorisi kastığı kazadır. bir fizikçi ve aynı zamanda taze pilot olarak ben de kazada kaybettiğimiz bilim insanlarımız için derin üzüntü yaşasam da bu kaza bir suikast değil ihmaller zinciri sebebiyle gerçekleşmiş tipik bir cfit (controlled flight into terrain) kazasıdır. crm modellerinden biri olan isviçre peyniri modeline göre uçak kazaları genellikle tek bir sebepten meydana gelmez, birden fazla hata bir araya gelir ve kaza kaçınılmaz olur. (bkz: isviçre peyniri modeli) bu kazada da malesef birçok ölümcül ihmal bir araya gelmiş ve kaza kaçınılmaz olmuştur.
kazaya gelirsek
iki pilot da uçuş saati olarak oldukça tecrübeliler ancak bu uçakta tecrübeleri çok az ve ikisinin de ısparta'ya ilk uçuşları. istanbulun sid’si (standart instrument departure- meydandan kalkış rotası bilgilerini içeren navigasyon chartı), ısparta’nın star’ı ( standart terminal arrival route- ifr varış rotası) ve alçalış prosedürleri uçuş bilgisayarına girilmemiş. dolayısıyla intihar gibi bi uçuş yapılmış.
pilotlar 223 dereceden 193 dereceye dönmeleri gerekirken tam aksi istikamete 30 derece hatalı olarak 253 dereceye dönmüşlerdir. kaynak: ünal başusta
bu hatalı dönüş sonucunda türbetepeye yaklaşan pilotlar egpws sisteminin de arızalı olması sebebiyle uçaktan sesli uyarı alamamış (“terrain, pull up!”) ve maniayı farketmemişlerdir. kazaya saniyeler kala pilotlar bir şeylerin yanlış gittiğini anlayıp gaz açıp tırmanmaya çalışsalar da uçağın kuyruğu tepeye çarpmış ve uçak parçalanmıştır.
kazadaki ihmaller zinciri
1.uçağın fms’ine (flight management system- uçuş bilgisayarı) ısparta meydanına ait navigasyon bilgilerini içeren datalar girilmemiş dolayısıyla gece şartlarında pilotlar uçaktaki diğer navigasyon cihazlarını kullanarak manuel olarak uçmaya çalışmışlar. fms’e datalar yüklenseydi, pilotlar da doğru set etseydi doğru alçalış patterninde alçalmaya devam edebileceklerdi belki de.
2. uçağın bakımları eksik. şirketin bakım yetkileri var ancak akıl almaz bir şekilde insan hayatını hiçe sayarak pilotların ve bakımcıların “sözlü ikaz” (yazılı olarak ikaz edip mesuliyet almak istememişler inanılmaz) yoluyla uyarılarına rağmen bakımlar sümenaltı edilmiş. hatta kazada sorumlu uyarı sistemlerinden biri olan egpws başka uçaktan alınıp bu uçağa takılmış.
3. pilotların eğitim geçmişi incelendiğinde uçuş emniyet, crm, cfit, fms, loft, gpws, mcc ve simülatör eğitimleri eksik. kaptan kazadan 3 ay önce şirkete giriyor md-83 ile minimum 100 saat(öğretmen kaptanla birlikte) uçuş yapması gerekirken 14 saat uçuş yapmış.
yardımcı pilotun da simülatör eğitimi 32 saat yazılmasına rağmen bu durum belgelerle ispatlanamamış. adam 40 saat uçuş yapmış olmasına rağmen 102 saatle md-83 uçar yetkisi vermişler. ikinci pilotun “ emniyet pilotsuz uçabilir” kaydı da raporlarda yok. inanılmaz gerçekten.
2015 yılında sonuçlanan mahkemeye göre
world focus airlines sahibi yavuz çizmeci, ceo’su aydın kızıltan ve bakım şefi ismail taşdelen uçuşa elverişliliği olmayan uçağın uçmasına izin verdikleri ve insanların ölümlerine sebep oldukları için 11 yıl 8 ay hapis cezası almışlar. sivil havacılık genel müdürü ali arıduru ve yardımcısı oktay erdağı da 1 yıl 8 ay ceza almışlar.
tekrar tekrar belirtmekte fayda var: havacılık kuralları kanla yazılmıştır. umarım bu kazadan alınması gereken dersler alınmıştır.
ekleme: pilotlar tecrübesiz derken md-83 uçağında tecrübeleri az demek istedim. burada bi düzeltme yapalım yanlış anlaşılmalara mahal vermemek adına.
ekleme 2: laptop olayı ile ilgili çok soru sorulmuş. kazadan sonra köylülerin olay yerine akını var. kaza bölgesinin steril bir şekilde koruma altına alınmadığı köylülerin yağma yapmasına izin verildiği iddia ediliyor. kazazedelerin şahsi eşyaları da yağmaya kurban gittiği için engin hocanın laptopu da bu şekilde ortadan kaybolmuş olabilir.