Evrim Sürecinde İnsanların da Payı Olan Köpekler Ne Zaman ve Nasıl Evrimleşti?

Bazılarımız için iyi bir dost, bazılarımız içinse korkulu bir rüya olan köpekler ne zaman ve nasıl evrimleşti? Geçmişe şöyle bir göz gezdirelim ve köpeklerin bu güne nasıl geldiklerine bir bakalım.
Evrim Sürecinde İnsanların da Payı Olan Köpekler Ne Zaman ve Nasıl Evrimleşti?

hemen hemen herkes köpeklerle ilgili şu cümleleri kurar: köpekler kurtlardan evrimleşmiştir ya da türemiştir. aslında bu, yanlış bir bilgidir. genetik araştırmalara baktığımızda, köpeklerin ve modern kurtların karşılıklı ayrı gruplar sergilediğini görmekteyiz; bu da köpeklerin genetik olarak herhangi bir canlı kurt popülasyonuna yakın olmadığını bize gösterir. cümleyi toparlayacak olursak köpekler ve modern kurtlar bundan çok yıllar önce aynı ataya sahipti ve bu vahşi kurdumsu veya köpeğimsi yaratıklar şu an günümüzde yoklar.

araştırmalar, megafaunal kurdunun yukarıda bahsettiğimiz ortak ata olabileceğini gösteriyor. son buzul çağında megafaunal kurtların hızla değişen mevsimsel değişikliklerden yok olduğu düşünüyordu fakat budurumu doğrulayan hiç bir kanıt bulunamadı ve zaman içinde insan etkisiyle iki kola ayrılarak bizim bildiğimiz modern kurt ve köpeklere dönüştüğü düşünülmektedir. 40 bin yaşında olduğu bilinen güzel korunmuş bir fosil:


bu ortak ataya baktığımızda daha büyük köpek dişleri ve geniş bir damağa sahip olduğunu görmekteyiz. bulunun fosil kayıtlarında kafanın 40 santimetre uzunluğunda ve günümüz gri kurtlarından yaklaşık yüzde 25 daha büyük olduğunu biliyoruz. bu durumu vücut yapısına oranlayacak olursak günümüz kurtları 1 ila 1,6 metre boyundayken ortak atanın 2 metre ortalamasında olduğu düşünülmektedir.

köpekler ve kurtlar arasındaki genetik ayrışma, 20.000-40.000 yıl önce, son buzul çağının hemen öncesi veya bu sırada gerçekleştiği var sayılmaktadır. bu durumun oluşmasında insan ve çevre etkisinin büyük bir faktör olduğu yadsınamaz. buzul çağı çoğu türün av yapmasını zorlaştırmış ve avladığı diğer türleri yok etmiştir. sonuç olarak diğer canlılarla olan etkileşim artmıştır. eski kurtlar iç güdüsel olarak soylarını devam ettirmek için insan popülasyonlarının bulunduğu yerlere gelmiş zaman zaman onları avlamış veya onların artıklarından beslenmeye başlamışlardır. etkileşim daha da artığında insanlar, kurtlar arasından huyu güzel ve sakin olanları yanlarına daha da sokmuş hatta kendi elleriyle beslemiş olabilir ve evcilleştirme dediğimiz olayı tetiklemiş olabilir.


bu durumu günümüz doğu afrika'nın yüksek dağlarındaki otlaklarda etiyopya kurtları ve gelada maymunları arasında da görmekteyiz. burada bulunan kurtlar geladaları avlamak yerine sakin bir şekilde onlarla hareket ediyor ve onları hiç bir şekilde tehdit etmiyorlar. bu durumu gözleyen bilim insanları köpeklerin insanlar tarafından evcilleştirilme şekli ile benzerlikle gösterdiğini söylüyor ve işin aslının gıdaya ulaşmadaki kolaylık olduğunu anlatıyorlar. şöyle açıklayacak olursak gözlemlerde baktığımızda kurtların çayır kemirgenlerini geladalar arasında daha kolay yakaladıklarını görmekteyiz. yani kurtlar, gelada bölgesindeki av denemelerinde yüzde 67 oranında başarı sağlarken kendi başlarına sadece yüzde 25 başarı sağlayabilmişler.


bir de bu süreci anlamada belyaev'in tilkileri deneyine bakmak gerekir. rus genetikçi dimitri belyaev 1950'lerde bir tilki kürkü çiftçiliği işletmesi için göreve alınmıştı. yabani tilkilerle baş etmek zor olduğu için onları aynı inekler gibi evcilleştirip kürklerinden yaralanmak istiyordu. belyaev yavru tilkileri, bir yandan elleriyle beslerken diğer yandan da yavruları okşamaya ve sevmeye çalıştığı standartlaştırılmış bir protokole tabi tuttular. bunun sonucunda yavru tilkiler 3 sınıfa ayrıldı. 3. sınıftaki tilkiler kişiyi ısıran ve kaçan tilkilerdi. 2. sınıftakiler kendilerinin ellenmesine izin veren ama besleyenlere karşı pozitif bir duyarlılık göstermeyenlerdi. 1. sınıftakilerse, kendilerini elleyenlere bilfiil yaklaşıp kuyruğunu sallayan ve inleyenlerdi. yavrular büyüdüklerinde belyaev sistematik olarak sadece bu en evcil olan 1. sınıftakilerin üremelerine izin verdi.

sonuç olarak; 6 nesil boyunca süren seçici ıslahın ardından tilkiler o kadar değişmişti ki, bilim inanları kendilerini, insanla temas kurmak için can atan, ilgi çekmek için inleyen ve köpek gibi koklayan ve yalayan tilkilerle etrafları sarılmış buldular. bunun sonucunda belyaev evcilleşmiş elit adlı verdiği yeni bir kategori oluşturdu. hissettiler. deneyin başında tilkilerin hiçbiri elit sınıfında değildi. evcillik için yapılan 10 nesillik ıslahın ardından %18'i; 20 neslin ardından %35'i elit idi; 30-35 neslin ardındansa evcilleşmiş elit bireyler deney popülasyonunun %70-80'ini kapladı.

işin asıl ilginç olan kısmı evcillik için yapılan seçici ıslahın yan etkileriydi. bunlar gerçek anlamda büyüleyici diyebileceğimiz sonuçlar verdi. bu elit tilkiler yalnızca köpekler gibi davranmakla kalmamış, aynı zamanda onlara görsel açıdan da benzerlik göstermişti hatta tilkilere has kürklerini kaybedip siyah beyaz alacalı hale dönüşerek evcil köpeklere benzemişler. tilkilere has sivri kulakların yerini, köpeklere has sarkık kulaklar almış. kuyruklarının ucu tilkilerinki gibi yukarı değil, köpeklerinki gibi aşağı bakmaya başlamış. dişi evcil tilkiler yılda bir değil (tilkilerin çiftleşme aralığı), altı ayda (köpeklerin çiftleşme aralığı) bir çiftleşmeye hazır hale gelmiştir.

peki bu ne anlama gelmektedir?

evcillik konusunda davranışları etkileyen genler ile sarkık kulak, aşağı bakan kuyruk, alacalı post ve çiftleşme süresi genleri beraber ifade ediliyor ve bir çeşit genetik sürüklenme dediğimiz büyük bir değişiklik görülüyor. doğaya baktığımızda bu olay çok yıllarca süre geliyor. en iyi dediğimiz özelliklerin doğanın bakış açısıyla görselde ortaya çıktığını görüyoruz. bu işe biz karıştığımızda ise sonuçları bu şekilde görmekteyiz:


1914 yılında kazılarda yanımızda bulduğumuz `bonn-oberkassel` adlı ilk köpekten beri hala köpekleri değiştirmeye devam ediyoruz.

kaynaklar:  wikipediaevrim ağacı