Estetiğin Hiç Olmadığı, Aslolanın İşlevsellik Olduğu Türk Tipi Okul Mimarisi
türk tipi okul mimarisi sırf pencereden oluşur, görünüş önemli değildir. aslolan işlevselliktir, inşa edilirken estetik bir kaygı güdülmez; bu yüzden okulun bahçesine girildiği andan itibaren insanı dersten, eğitimden ve hayattan soğuttur. eğitim denince akla ilk gelen imgedir.
yenilerinin bile, 30-40 sene önce yapılan devlet okullarından bir farkının olmaması eğitim denen şeyin "sınıfta ders anlatan öğretmen ve onları dinleyen öğrenci" den ibaret bir olgu olarak görüldüğünün en bariz örneğidir.
türkiye'de eğitimin niteliği tartışıladursun, bu okulların neden bu kadar çirkin bir yapıya sahip olduğuna kimse değinmiyor bile. halbuki türkiye'de okul denen yapı, henüz bahçesine adım atıldığında bile antipati uyandıran bir kurumdur.
üzerinde çalışılmış, düşünülmüş bir eserden söz etmek mümkün değildir. bir kere bahçesi yok, beton yığını; her gün kafası gözü yarılan öğrenci olur. koridorları ve merdivenleri dar; zil çaldığında ilerleyemezsin, acil bir durum olduğunda neler olacağını tahmin etmek istemiyorum.
duvarlarda ses yalıtımı kimse düşünmez, bir sessizlik anında yan sınıfta ne konuşuluyorsa olduğu gibi duyarsın. sınıflar tasarlanırken dolapların nereye konulacağı düşünülmediği için sınıfta hep saçma sapan durur. tabii bunu yanında kütüphane, laboratuvar, resim atölyesi, konferans salonu, müzik odası, spor salonu gibi odalar oldukça lüzumsuz görülür, yapılmaz.
- dış cephede genellikle tek renk kullanılır; biri açık, biri koyu tonda.
- dışa doğru genişleyen merdivenler vardır
- bu merdivenlerin hemen yanında (sağ veya sol) atatürk büstü, onun yanında türk bayrağı bulunur.
- kapının hemen üzerinde iğrenç bir mavi tonunda ilkokul adı ve t.c. milli eğitim bakanlığı vs yazar.
- boyası çıkmış, eski bir pota bulunur bahçede.
- çoluk çocuk koştursun diye beton bir geniş alan vardır okulun tam önünde, arkası da öğretmenler için park alanıdır. pek gidilmez.
- okul binası kutuplardan basık ekvatordan şişkince bir şekilde genelde 2-3 katı geçmeyip, enlemesine uzundur.
kısacası hapishane, hastane, devlet dairesi bunlar hep aynı kafanın mimarisidir.
ulusal dönem'de çeşitli atılımlar yapılmaya çalışılmıştır. herkesçe malum bu. hatta o dönemde hem yeni cumhuriyetin eğitime, sanata önem verdiğini hem de bunu da belli bir mimarlık stilinde yapmak istediğini tariflemek için çeşitli mimarlarla çalışılmıştır. bir tane örnek vereyim size hemen; mimar ernst egli tasarımı ve projesi olan musiki muallim mektebi.
bu bina içinde bir konser salonunu ve fuayesini, idari ofislerini, sınıflarını, yurtlarını, yemekhanesini, çalışma odalarını içerecek ve bir avlunun etrafında şekillenecek biçimde tasarlanmıştır ki bu da bize eski tip medrese tasarımını tarifler.
asıl konu ulusal dönemde bu kadar titizlikle üzerine gidilen eğitim yapılarını tasarımının neden dikiş tutturamadığı ki bu konu hala tartışılır.