Kopenhag'da Şimdiki Modern Konut Projelerinin 19. Yüzyıl Versiyonu: Patates Sıraları
bugün hâlâ kentlerde erişilebilir konut, barınma hakkı, sosyal konut politikaları gibi başlıklar tartışılırken, danimarkanın bunu 19. yüzyılda çözmüş olması aslında bize çok şey anlatıyor.
kopenhag’da rastladığım bir yerleşim alanından bahsediyorum. kartoffelrækkerne. türkçesiyle patates sıraları. adını ilk duyduğumda beni de güldürdü..
19. yy ikinci yarısında avrupa şehirleri sanayi devrimiyle büyürken, şehirler hızla göç alıyor, gecekondu benzeri sağlıksız yapılar çoğalıyor. çalışanlar kötü havalandırılmış, nemli ve kalabalık evlerde yaşamaya mecbur kalıyor. bu dönemde danimarka, özellikle kopenhag, modern kentleşme anlayışını erken benimseyen şehirlerden biri oluyor. o dönem kopenhag işçi derneklerinden biri bu gidişatı tersine çevirmek için harekete geçiyor. amaç işçilere hijyenik, yaşanabilir, sürdürülebilir konutlar sunmak. burada sadece ev yapılmamış; aynı zamanda bir toplum tasarlanmış. yani aslında bugün şehir planlamacılarının kapsayıcı kent dediği şey.
bir konut bölgesine “patates sırası” denmesi ilginç. danimarka’nın başkenti kopenhag’ın osterbro semtinde yer alan bu sıra evler, ilk bakışta düzenli bir geometriyle örülmüş, birbirine benzeyen mimariyle tipik işçi evleri gibi görünüyor. ancak mahalleyi gezdiğinizde, bu evlerin sadece fiziksel değil, sosyal bir düzene göre de tasarlandığını hissediyorsunuz. adının kökeni, evlerin tıpkı patateslerin tarlada sırayla dizilişi gibi muntazam biçimde yerleştirilmiş olmasından geliyor. yani buradaki patates mecaz değil, doğrudan görsel bir benzetme. ama aynı zamanda yoksul halkın temel besin kaynağına gönderme yaptığı için sembolik anlamı da varmış. bugün bu “işçi evleri” artık üst gelir grubuna ait kişiler tarafından satın alınıyor. o dönemde işçilerin yaşaması için tasarlanan bu konutlar, bugün şehrin en prestijli bölgelerinden biri haline gelmiş durumda.
gelelim proje detaylarına...
her evin güneş ışığı alması, ortak alanların temiz tutulması, sokakların çocuklar için güvenli olması gibi detaylar, dönemin çok ilerisinde bir şehircilik vizyonunu yansıtıyor. konutlar tuğladan yapılmış, sağlam ve uzun ömürlü. her evin küçük bir bahçesi var: işçilerin hem kendi yiyeceklerini yetiştirebilmesi hem de toprağa temas edebilmesi için. hijyen farkındalığı amacıyla tuvaletler evin dışına yapılmış. planlama, homojen bir toplum yapısı oluşturmayı amaçlıyor...
sınıfsal farkların minimuma indiği bir yaşam ortamı…