En Az Göbeklitepe Kadar Eski Olan Heyecan Verici Arkeolojik Alan: Karahantepe
karhantepe, şanlıurfa'nın 63 km doğusundaki tektek dağlarında bulunan neolitik bir yerleşim yeri. bu bölgenin günümüzde haritalarda herhangi bir ismi olmadığından yakınındaki bir tepe olan 'karhan tepe'nin adı verilmiştir. bu arada, neolitik deyince çok yabancı geliyor. bu, bildiğimiz cilalı taş devriymiş.
bölge, dağlarla değil de yüksek tepelerle çevrili bir bölge. bölgede kireçtaşı mevcut fakat bazalt taşı yerleşim yerinin 15 km kuzeyinde bulunuyor. çakmaktaşlarının muhtemelen kireçtaşı nodüllerinden elde edildiği düşünülüyor.
karahantepe harabeleri 325.000 metrekarelik bir alanı kapsıyor. doğudaki tarım arazisi dışındaki kısımlar neredeyse tamamen sütunlarla kaplı. bu sütunlar yerden 50-60 cm yükseklikte ve hala ayaktalar. aralarında 1,5-2 metre mesafe var. bu 't' şeklindeki sütunlar nevalı çori, hamzan tepe ve göbeklitepe'de üst katmanda bulunan sütunlar ile benzerlik gösteriyor.
yer yer sütunların yakınlarında neolitik duvarların köşeleri ve üst kısımları, 30 cm çapında ve 10-15 cm derinlikte ana kayaya kazılmış havuzlar açıkça görülebiliyor. bunlar göbeklitepe ve hamzan tepe'deki bulgulardan biliniyor.
define avcıları yüzünden kısmen zarar görmüş iki sütundan birinde en az 70 cm boyunda yuvarlak kafalı ve dalgalı vücudu olan bir yılan kabartması var. yakınında merdiven örnekleri bulunan kaya platformunda 40x70 cm derinlikte muhtemelen sütun yuvası olan delikler var. buranın seramoni bölgesi olduğu düşünülüyor.
buradaki yılan kabartması göbeklitepe'de bulunanlardan farklı boyutta. daha çok suriyedeki 'jerf el ahmar' (m.ö. 9600 - 8500) yerleşim yerinde bulunanlara benziyor. yılan sütunu 130x50x30 cm boyutlarında. göbeklitepe'deki aslan sütunlarıyla neredeyse aynı boyuttalar.
bölgede çömlek yok fakat çakıltaşlarından aletler, taş borazanlar, hayvan kemikleri, küçük baltalar, bazalt bileğitaşları, kireçtaşından leğen ve oyulmuş taştan bir tas bulunmuş.
göbeklitepe neolitik çağ hakkında önemli veriler sağladı ama çok cevapsız soru kaldı. şimdi karahantepe ve bölgede var olan on iki ayrı alan bu dönemi aydınlatacak belki. yani bizim bildiğimiz yaklaşık üç milyon yıl süren avcı-toplayıcı yaşamın on iki bin yıl önce sona erdiğini kanıtladı. hatta on beş bin yıl öncesine dair bilgi edineceğiz diyenler de var. aslında şundan önemli: karahantepe buluntularıyla yerleşik hayatın on iki bin yıl önce var olduğu kesinleşti.
net olan karahantepe ve göbeklitepe'de yapılan kazılar ve keşfedilen buluntular buraların mutlak aynı dine inanan insanlar tarafından yapıldığını söylüyor. ikisinde de t biçiminde dikilmiş taşlar var. fakat göbeklitepe'nin aksine karahantepe'de hayvan figürlerinin yanı sıra çok sayıda insan motifi de var. insan kafaları sağa sola oyulmuş durumda. göbeklitepe'de neredeyse hiç insana ait bir şey yoktu. ve yine karahantepe'de, aynı göbeklitepe gibi örtülmüş veya gizlenmiş.
ayrıca hem göbeklitepe'de hem karahantepe'de sürekli gördüğümüz eril tilki motifi var kafaları karıştıran. bu toplumun dinlerinde tilki neden bu kadar ön planda orası muğlak. oysa ki anadolu uygarlıklarında tilkiyi görmeyiz biz. astronomi alanında şaşkınlık verecek kadar ileri olan afrika'lı dagon kabilesinde görürüz. yani bu da bir teori tabii çünkü göbeklitepe sirius yıldızına sabitlenmişti ve dagon'da sirius'a tapan bir kabileydi bağlantı ordan aslında.. (eski uygarlıklarda sıklıkla karşımıza çıkar sirius; mesela türk mitolojisinde kutsal kurt asena, roma mitolojisinde romulus ve remus'u emziren kurt ve mısır'da anubis tanrısı olarak geçer, sadece gökte değil yeryüzünde de oldukça popüler olmuş, masonlar'da örneğin tanrısal bir sembol “her an her yerde olanı biteni gören ve bilen” anlamındadır.)
bir de bir fark göbeklitepe dişil enerji üzerine kurulmuşken, karahantepe'de yarı yılan yarı insan motifi hakim. cinsiyetlerin ayırt edilebilmeleri mümkün burda. daha eril. mesela
yılan gövdesine sahip bir baş motifi var. bu başın karşısında on bir adet fallusun şekillendirildiğini görüyoruz. bu da bilinen kadarıyla fallusun en eski hatta ilk örneği bile olabilir.
ilginç olan karmaşık inanç sistemlerinin yansımaları var buluntuların tamamında. henüz gerçek anlamda bir dinden söz etmek mümkün değil tabii ki ama tanımlı, sınırları radikal bir şekilde konulmuş birtakım ritüeller olduğu aşikar. bu ritüellerin başında da inşa ettikleri yapıları, bir insanın ömrü sonlandığında nasıl gömülüyorsa buradaki yapıların da gömüldüğünü görüyoruz.
şunu anlatıyor aslında bize. bilim veya tarihte sabit doğrular yok, yeni bir buluş yeni bir bulgu o güne kadar bildiklerimizin eksik ve hatta yanlış olduğunu gösterebilir. ya da geçmişle ilgili ön kabullerin yanılgı olduğunu. on binlerce yıl önce yaşayan insanların sandığımız kadar basit bir düşünce dünyaları yoktu. gayet planlı mimari, mühendislik seviyesinde anıtsal veya her hangi bir amaçlı yerler inşa edecek kadar akıllıydılar. yani karahantepe, zihin ve arkeoloji dünyasında büyük bir keşif kabul edilen göbeklitepe'den, günlük hayata dair bulgular da verdiği için daha kritik ve farklılaşmaya müsait.