Dromomani Sonucu Durmaksızın Başka Ülkelere Yürüyen Jean-Albert Dadas'nın Histerik Hikayesi
wanderlust, dromomani ve albert dadas ufkunuzu açabilir
1890'larda, fransa, bulaşıcı bir salgının eşiğindeydi; 1886'dan 1909'a kadar düzinelerce insan, kendilerini, benliklerini dahi unutacak şekilde başka şehir ve hatta ülkelerde bulmak üzere yollara vermişlerdi. bu insanlar bir süre sonra, kaçınılmaz son olarak kendilerini gözaltında veya akıl hastanesinde kilitli buldular. psikolog ian hacking'in mad travelers: reflections on the reality of transient mental illnesses kitabında belirttiği üzere, doktorlar bu durumu dromomami (dromo; eski yunanca koşmak, mania; hastalık) yani, baskılanamayan gezip dolaşma dürtüsü olarak adlandırdılar.
(bir süre sonra bu gezip tozma işi “patolojik turizm” olarak da adlandırılacaktı, ancak çağımız buna daha havalı bir isim vermeye yeğledi; wanderlust yani bir nevi seyyahlık)
bu yeni ve çılgın seyahat hastalığı, fransa'yı neredeyse yirmi yıl boyunca kavurdu. ailelerini, çevresini hatta orduyu terk eden ve sonrasında da -yaşadıkları kafa travmaları nedeniyle– amnezi yaşayan bu hastaları doktorlar, dromomanyak olarak değerlendirdi.
bu çılgınlık 23 yıl sürdü ve sonrasında, sıkı sınır kontrolleri ve psikiyatri mesleğinde ve psikolojik tanımlarda bazı değişikliklere yol açtı. elbette bugün bu “wanderlust”lığın, 20. yy başlarından oldukça daha az patolojik olduğunu söyleyebiliriz. ancak fransa bir zamanlar, patolojik turistlerin arka odasıydı ve hepsi bir adamla başladı...
jean-albert dadas, 1860 yılında doğdu
annesi, 17 yasındayken öldü ve babası, kazandığı anda para harcayan bir hipokondriydi (hastalık hastası). dadas, henüz sekiz yaşındayken bir ağaçtan düşer ve sonrasında bitmek bilmeyen kusma ve migren nöbetlerine maruz kalır. yazımızın başında bahsettiğimiz psikolog ian hacking, bu nöbetlerin sebebini düşüşü esnasında maruz kaldığı kafa travması olarak gösterir.
12 yaşındayken bir gaz şirketinde çalışmaya başlayan dadas bir gün kaybolur, onu yakın bir kasabada abisi bulur. abisi onu bulduğunda, uykudan henüz uyanmış gibi göz kırpan dadas’ın, "neden orada olduğuna ve neden seyyar bir şemsiye satıcısının arabasını ittiğine dair en ufak bir fikri bile yoktur" der hacking.
şemsiye konusu dadas için sonun başlangıcıydı. dadas ne zaman bilincini kaybetse, paris banklarında, nezaretlerde ve daha önce hiç bulunmadığı şehirlere giden trenlerde uyanmaya başlar. genelde o kadar uzağa gider ki, para kazanıp eve geri dönmek için tuhaf işler yapmak zorunda kalır. bir keresinde dadas, kendisini cezayir’e giden bir gemide bulur ve fransa’ya geri dönebilmek için bir geminin mutfağında bulaşıkçılık yapar, sonunda belgesiz çalıştığı için dönüşte marsilya limanında tutuklanır . bu git-gellerin ardından dadas, evine ve -bir nevi ikinci iş olarak gördüğü- gaz şirketindeki işine geri döner . dadas’ın hayatını anlatan “the man who walked away” kitabının yazarı olan maud casey, “bu işi nasıl sürdürdüğü benim için bir gizemdi çünkü her zaman dolaşıyordu” der .
uzun yıllar boyunca bilinçsiz ilticalarının soncunda fişlenen dadas, “accidental tourist” yani yanlışlıkla turist olarak kabul edilen terimin de ortaya çıkmasının müsebbibidir.
dadas’ın hikayesi bunlarla da bitmez
1881’de, mons kenti yakınlarında fransız ordusuna katılır ve her ne kadar orduyla birlikte doğuya doğru yönelse de; yürüyerek prag, berlin, posen ve moskova'dan geçer. prusya'nın bir noktasında, kuduz bir köpek ısırması sonucu hastahaneye kaldırılır. buradaki sorgusu sırasında, kendisini müzmin bir gezgin olarak tanıtır. ancak zamanlaması kötüdür, çünkü o dönem rus çarı 2. aleksandr bir suikastte öldürülmüştür ve bu durum, bir nihilist olan dadas’ın şüpheli olarak gözaltına alınmasına ve hapiste 3 ay geçirmesine sebebiyet verir.
3 ay sonra fransız askerleri tarafından kurtarılan dadas’ın yolu bu kez yine yürüyerek istanbul'a düşecek, fransız hükümetinin kendisine ayarladığı parayla 4. sınıf bir tren (orient express) biletiyle de memleketine dönecekti.
elbette tilki-kürkçü misali, dadas eski işi olan gaz şirketine geri döner.
yine ara ara kaybolmalarının ardından, dadas kendisini 1886 yılında fransa'nın bordeaux kentindeki saint-andré hastanesinde genç nöropsikiyatrist phillipe auguste tissié'nin hastası olarak bulur. tissié, bu hastaya dromomani tanısı koyar ve onu incelemeye başlar. incelemelerinin sonucunda, hastanın sadece hipnoz altında bu seyahatları hatırladığına işaret eder ancak çok ciddiye almamak gerektiğini de not düşer. ancak tissie’nin yanıldığı bir şey vardı ki , bu sadece başlangıçtı ve dadas, “0” numaralı hastaydı.
günümüz gezginleri, bu tarz gezileri sıkça bir “kendini bulma yolculuğu” olarak tanımlarlar . ancak "patolojik turistimiz" dadas, kendini bu yolda bile isteye “kaybetmek” istemiş de olabilir.
o dönemlerde avrupa'da sınır kavramı pek olmadığından, bir yerden bir yere geçmek çok kolaydı
dadas, zaman içerisinde her gittiği şehirde bir fransız konsolosluğu bulmayı ve oradaki memurdan “fransa’ya döneceğim” diyerek para istemeyi başarır. ancak o parayla da başka ülkelere seyahat eder. psikolog hacking, bu gezileri, günümüz gezileri gibi anlam yüklenmiş değil, tamamen “sistematik olarak anlamsız bir kendini yok etme girişimi” olarak tanımlar.
doktorlar dromomani’yi; kleptomani, piromani veya dipsomaniye benzer şekilde bir dürtü bozukluğu olarak nitelendirdiler (the british medical journal article 1902).
dromomani; 1909 yılında -avrupa’da tırmanan gerginlikler ve bitmek bilmeyen savaşların sonucunda avrupa ülkelerinin sınırlarını zorlaması ve uluslararası tren seferlerinin de birçok ülkede yasaklanmasından sonra- neredeyse ortadan kaybolur.
günümüzde ise dromomani, evsizlik veya demans ile ilişikli bir oryantasyon bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. ancak bunu sosyal medyaya “wanderlust” olarak yazdığınızda çok havalı bir şey gibi durduğunu belirtiyor psikolog benjamin kahan; the book of minor perverts adlı kitabında.
dadas 1907 yılında, bir su kuyusunun içinde ölü bulunduğunda, geride bir bahçıvana evlatlık verilmiş bir kız çocuğu ve tüberkülozdan vefat etmiş bir eş bırakmıştı.
kendisini inceleyen tissie’ye fransa devleti, psikoloji alanında onur madalyası verdiğinde ise takvimler 1932 yılını gösteriyordu.
sanırım, interrail mevzusunun fikir babasına da dadas desek pek yalan olmaz.
akıllı uslu gezmeler...
kaynaklar:
mad travellers – ian hacking
the mind of modernism (1909 nantes conference notes) – mark micale
the man who walked away - maud casey
the book of minor perverts (ilginç bir kitaba benziyor, farklı yerlerde paylaşılan birkaç bölümünü okudum) - benjamin kahan