Cumhuriyet’in İdeallerini Bozkırlara Taşıyan Üç Vagonluk Proje: Seyyar Terbiye Treni

1933’te Ankara’dan yola çıkan üç vagonluk Seyyar Terbiye Treni, Cumhuriyet’in modernleşme ideallerini Anadolu’nun kalbine taşımayı amaçlıyordu.
Cumhuriyet’in İdeallerini Bozkırlara Taşıyan Üç Vagonluk Proje: Seyyar Terbiye Treni

22 nisan 1933'te ankara'dan başlayıp; kırıkkale, kırşehir, kayseri, sarıoğlan, sivas, yıldızeli, şarkışla, tokat, amasya, zile, havza, ladik ve samsun hattını izleyerek ve bütün istasyonlarda iki-üç gün sürelerle toplam 45 günlük ve yaklaşık 1000 km'lik bir yolculuğa çıkan üç vagonluk bu trene seyyar terbiye treni, seyyar terbiye müzesi, seyyar pedagoji sergisi, seyyar kütüphane treni, kültür treni gibi adlar verilmiş.

kuruluşunun onuncu yılında yeni rejimi, bizzat halkla buluşturmayı amaçlayan bu trenler özgün bir proje gibi durmakla beraber kemalistlerin esin kaynağı doğrudan doğruya bolşevikler. 1917 devrimini rus steplerinin derinliklerine kadar yaygılaştırmayı hedefleyen bolşeviklerin ajitasyon trenlerinin ayrıntıları için (bkz: agit treni)

ara not: 24 nisan 1933 tarihli milliyet gazetesi'nin sekizinci sayfasında "komünistliğe karşı ankara'da bir heves var" manşetinin hemen altında seyyar terbiye treninden görsellere yer verilmişse de komünistlikle tren arasında agit treni bağlamında bir bağlantı kurulmuş değil.


lenin, stalin ve hatta günümüzde putin tarafından da kullanılan ve milyonlarca kişiye erişen agit trenlerinin uzun ömürlülüğüne kıyasla seyyar terbiye treni hayli kısa ömürlü olup 1933'ün nisan'ında başladığı yolcuğunu 6 haziran 1933 tarihinde noktalamış ve bu süre zarfında yaklaşık on bin kişi tarafından gezilmiş.

uzun soluklu olmamasına rağmen dönemin gazetelerinde sürekli haber olan seyyar terbiye treninin ayrıntılarını da yine aynı haberlerden takip etmek mümkün. 

örneğin trenin vagonlarını tematik olarak 6 kısma ayırmışlar

birinci vagonda ele alınan konular:

a) sıtmalı çocuklar & sıhhatli çocuklar,
meme ile büyüyen çocuklar & emzikle büyüyen çocuklar,
alkol ve zararlı gıdalar & vitaminli gıdalar.
b) öğretmen enstitülerinde yapılan resim, el işi, eşyalar, kağıtla, kumaşlar, kutular, madeni işler.


ikinci vagonda ele alınan konular:

a) çocuk bakımına ilişkin eşya ve görseller
b) istanbul ve izmir ilk mekteplerindeki tahsil faaliyetine ait eserler, yeni harflerle neşriyat, gazi hazretlerinin heykelleri, hayatlarının muhtelif devrine ait fotoğraflar,


üçüncü vagonda ele alınan konular:

a) eski mektep eşyaları olan falaka, cüz, divit, hokka
b) mumyalanmış hayvan örnekleri.


ayrıca vagonlardan birini “projeksiyon vagonu” yaparak sanayi ve sıhhat üzerine filmler izletmişler. gazetede çıkan haberlere göre trendeki eğiticiler, uzmanlık alanlarına göre altı kişiden mürekkeb: kafilenin reisi doktor m. celal bey (sağlık, beslenme*), maarif umumî müfettişi reşat şemsettin (iş terbiyesi), maarif vekaleti mektep müzeleri müdürü ismail hakkı bey (iş ve meslek terbiyesi, halk sanatları), gazi muallim mektebi hocaları hayrullah bey, muallim ve muharrir sadri etem (laiklik) ve ferit bey.

yolculuğunun son gününde çıkan 5 haziran 1933 tarihli cumhuriyet gazetesinde trenden şöyle bahsedilmiş: "947 ilk mektep, 300 lise, orta ve muallim mektebi hocası ile 92 meslekî musahabe yapılmış, büyük şehirlerde halka ve münevverlere içtimaî, sıhhî, ilmî mevzular üzerinde konferanslar verilmiştir. sergi mektep hocalarının terbiyevî faaliyetlerini takviye etmiş, her tarafta halk tarafından büyük memnuniyetle karşılanmıştır. sergi halka 10 bin cilt kitabı meccanen dağıtmıştır."


trenin gayesini, bizzat içinde yolculuk eden vakit gazetesi yazarı sadri etem ertem çok güzel özetlemiş 

"bu üç vagonun içine sokulan fikir, trenin yüklendiği dava pek büyüktür... fakat asıl hedef, asıl canlı gaye yeni türkiye'nin eski türkiye'den ayrılan dönüm noktalarını tebarüz ettirmektir. bu fark üç vagonu gezen her adamın kafasına bir balyoz gibi çakar. türkiye neydi, ne oldu. resimle, grafikle, yazı ile kitapla anlatılan şey budur. bir vagona giriyorsunuz, sizin karşınıza falaka, cüz kesesi, rahle, divit çıkıyor, fakat hemen onun yanıbaşında yeni mektebi, bütün unsurlarıyla buluyorsunuz. fotoğraf, grafik, resim yeni mektebi anlatıyor. üç vagonu dolaşan adam 1920'den sonra doğan türkiye'nin manasını anlamakta güçlük çekmiyor. seyyar terbiye müzesi, kültür ve medeniyet davasının steplerde dolaşan, her uğradığı yere yeniden bir parça veren bir haldedir. ben vagonları gezerken yeni nesille eski nesil arasındaki farkı daha iyi anladım. türk çocuğunun elinden çıkan işler, kafasından çıkan fikirlerle dolu olan tren her istasyonda köy hocalarının, kasaba hocalarının bilgilerini, düşüncelerini cilâlıyan, onlara en modern usulleri götüren altı kişilik bir genç kafilesi stepte durmadan, dinlenmeden ankara bozkırında ağaç yetiştirir gibi yeni fikri, yeni hayatı sinema ile, grafikle, kitapla, konferansla, dersle ekmiye çalışıyor." (3 mayıs 1933 tarihli vakit gazetesi sayfa 6)

tren hakkında 2 haziran 1933 tarihli vakit gazetesi sayfa 8'den bir başka haber 

"seyyar terbiye sergisi bugüne kadar binlerce halk, talebe, muallim ve memur tarafından gezilmiştir. ziyaretçilerin kalabalığı nazarı dikkate alınarak teşhir edilen eşya sahile yakın bir mahalde olan istikâl mektebinde halkın ziyaretine açılmıştır. seyyar terbiye heyetinden muallim hayrullah bey resimde, elişinde yeni aletlerin kullanma tarzları hakkında bir tecrübe dersi yapmıştır. doktor celâl bey tarafından mektep terbiyesinde çocuk sıhhati, ismail hakkı bey tarafından iş ve meslek terbiyesi, sadri etem bey tarafından layiklik hakkında birer konferans verilmiştir. reşat şemsettin bey konferansında türk inkılâbının ileriye bakan dünyaya yeni bir şey getirmek istiyen bir milletin inkişafı hakkında şiarlandığını anlatmış ve milli terbiyenin ferdiyet ve cemiyet tearuzlarını kaldıran terkip kıymetine malik olduğunu izah etmiştir. muallimler birliği halkevinde sergi heyeti şerefine bir çay ziyafeti vermiştir ve muallimlere ders filmleri gösterilmiştir."

13 haziran 1933 tarihli son posta gazetesi ise okuyuculardan gelen mektuplardan birinde, cebelibereket'ten (osmaniye) yazan bir öğretmenin (muallim abdülkadir) seyyar terbiye treninin güneye inmemesine yönelik sitemine yer vermiş: 

"seyyar terbiye sergisinin 45 günlük faaliyeti göğsümüzü ne kadar kabarttı ise mesaisini tatil ettiği hakkındaki haberler de biz cenup hocalarını o kadar çok mütessir etmiştir. biz asıl hudut muallimleri bunu dört gözle beklemekteyiz. ne olurdu, bu imkân bizden de esirgenmeseydi?"