CERN'de Çalışan Bir Bilim İnsanı Tarafından İcat Edilen Mucize: World Wide Web

Bugün itibarıyla icadının 30. yılı kutlanan World Wide Web hakkında temel bilgiler ve buralarda nasıl karşılandığının, nasıl kullanılmaya başlandığının hikayesi. World Wide Web nedir, nasıl kullanılır, nasıl icat olmuştur kısaca öğrenmek isteyenler, buyursunlar.
CERN'de Çalışan Bir Bilim İnsanı Tarafından İcat Edilen Mucize: World Wide Web
iStock

World Wide Web nedir?

World Wide Web (kısaca www, Türkçesiyle dünyayı saran ağ), internet üzerinde yayınlanan, birbirleriyle bağlantılı hiper-metin dokümanlarından oluşan bir bilgi sistemi demek teknik olarak. Bu dokümanların her birine "Web sayfası" adı veriliyor, bildiğimiz şekliyle web sayfası hem de. bu web sayfalarına da adı üstünde web tarayıcı dediğimiz programlar sayesinde giriyoruz. 1989 yılından beri kullanılıyor.

ayrıca, internet=web denklemi yanlıştır. web, internet ortamı üzerinde yer alan bir servis, internet ise dünya üzerindeki bütün bilgisayarların oluşturduğu bir ağ. yani web<internet.

Nasıl bulunmuştur?

1989 yılında avrupa fizik laboratuvarı cern'de çalışmakta olan tim berners-lee tarafından, cern'deki fizikçiler ile diğer ülkelerdeki meslektaşlarının fizik alanındaki çalışmalarını etkin ve kolay bir biçimde paylaşmalarını sağlamak amacıyla tasarlanmıştır.

Berners-Lee

Sözlük kurucusu "ssg"nin www ile tanışma hikayesi

www'nin 30. yıldönümü olduğunu fark edince kendisiyle ne zaman tanıştığımı hatırlamaya çalıştım. ilk gördüğüm zaman tahminim 1994 ya da 1995 yılında gensys'te elime geçmiş bir bilim ve teknik dergisi sayısındaki tanıtımıydı. "bilgiye linklere tıklayarak gitme", "multimedya barındırma", "bağımsız sunucuların birbirine ağ gibi bağlanması" gibi konulardan bahsediyordu. net hatırlıyorum, makale genel olarak çok pahalı workstation'larda çalışabilecek ve sadece ayrıcalıklı akademisyenlerin kullanacağı bir servis hissi vermişti bana. internet bile öyle bir şeydi o zaman. bu bir de multimedya falan, ohoo.

öte yandan "bilgiye linklere tıklayarak gitme" dediğimiz şey hypertext. o dönem yeni bir şey değildi. yani hypertext'i getiren web değildi. mesela gopher da hypertext'ti, amigaguide da, turbo pascal'ın yardım sistemi de. ben bile o dönem kodladığım yazılımlara hypertext yardım sistemi motoru geliştirmiştim. sözlükteki bkz'ların ilk sürümlerini de onlarda kodlamıştım. yani aşina olduğumuz bir şeydi. ancak multimedya gömmek büyük olaydı. gopher'da bile yoktu galiba.


web o zaman çok uçuk fantastik bir şey gibi gelmişti. internet'e bile tam hakim sayılmazdık o yıllarda. kabaca tell trickle at trearn ile ftp'den dosya indirme gibi teknikleri biliyorduk. üstünkörü bbs'lerden haberimiz vardı ama o kadar. internet bir gizem kutusu gibiydi. web bu açıdan tabiri caizse o kapalı kutuyu açan anahtar işlevi görmüştü.

geçenlerde eski kod notlarıma bakarken denk geldim: 1994/1995 yıllarında html tag'lerinin ne işe yaradığını kendi çabalarımla dökümante etmeye çalışmışım. malum eskişehir, kaynak yok, para yok, mecbur kendi kendime html'in içine yazıp internet bağlantısı olmayan tarayıcıda çıkan sonuca bakarak çözmeye çalışmışım, komedi. mesela gibi doğrudan görsel bir şey çıkartmayan tag'lerin ne işe yaradığını bulamamışım.

1995'te osmangazi üniversitesi'nin bilgi işlem dairesinde işe başlayınca bir anda internet'le haşır neşir olmaya başlamıştım. netscape 1.2 ve gopher (o zaman daha hızlıydı, büyük dosya indireceksem onu tercih ediyordum) kullanarak gezinir dururduk. arama motoru diye bir şey olmadığı için en büyük keşif kaynağı bilgisayar dergilerinde yayınlanan linkleri takip etmek ve o linklerden tıklayarak yeni siteler keşfetmekti. yahoo vardı ama dizini çok kısıtlıydı. irc'ye de o zaman takılmaya başlamış, guru, teo ve esekherif ile orada tanışmıştım. oradan ayrılınca web'e de bir ara girdi.

ne zaman 1997 yılı geldi çattı 822'li hatlarla bedava internet başladı o zaman web evlere ve dolayısıyla benim hayatımın en orta yerine girdi. sabahlara kadar kod yazmanın dışında irc, web ikilisi arasında gezer dururdum. yani çikolata fabrikasına gizlice sıvışmış çocuklar gibiydik. web'in keşfedilmemiş köşesini bırakmamaya çalışırdık. bizim için büyülü bir yerdi.

1997'de IRC chat şablonu.

geçen biri sordu "bu işlere o kadar erken girmenin avantajı oldu mu?" diye. elbette ama bu işlere girmek o zaman herkesin ilgisini çeken şeyler değildi. o büyüyü yakalamak, ondan sonsuz bir haz ve keyif almak da gerekiyordu. bir sayfanın yüklenmesini dakikalarca bekleyebildiğin bir dönem ama her pixelin inişini seyretmekten keyif almak, defrag izlemeyi seven insan gibi bir sebat ve azim gerektiriyordu. onsuz çekilecek şey değildi erken dönem web. bugünkü rahatlığı ve hızıyla uzaktan yakından alakası yoktu. yani o dönem insanların ilgisini bugünkü kadar çekmiyordu. yoksa o dönem bilgisayarla uğraşan herkesin bugün büyük bir online girişimin arkasında olmasını beklersiniz. öyle olmadı.

bugün geldiği nokta müthiş. uçsuz bucaksız. arama motorlarındaki sonuçlar bile sonsuz. sadece ilk sayfasının anlamlı olduğu gerisinin karanlık içinde kaldığı bir dünyadayız. adeta web sadece facebook, twitter gibi cilalı önyüzlerinden haberdar olduğumuz, arkasında belki binlerce kat büyük bir dünya barındıran, farklı bir tür gizem kutusu artık. mucidi tim berners-lee hegemonyaların kontrolü altına girmesinden endişe ettiğini belirtmiş, bence haklı da. ancak ben uzun vadede suyun yolunu bulacağı iyimserliğini taşıyorum. ne de olsa bilgi özgür olmak ister.

Tam Bir Fiyat Performans Ürünü Olan Huawei P Smart 2019'un İncelemesi

90'ları Domine Eden Ancak Şu An Seveni Bulunmayan Internet Explorer'ın Tarihçesi