Bir Oturuşta Bile Bitirebileceğiniz, Az Bilinen ve Şaheser Kıvamındaki İnce Kitaplar
ölümcül hastalık umutsuzluk - soren kierkegaard- 149 sayfa
ölümcül hastalık umutsuzluk felsefe tarihinin en önemli yapıtlarından biri. kierkegaard'ın, tüm yaşamı boyunca sorguladığı konuları özetleyerek bunları çözümlemeye çalıştığı bir yapıt. kierkegaard bu yapıtında, tüm yaşamımıza eşlik eden var oluşumuzun gizemini yansıtan umutsuzluk duygusu tüm yönleriyle ortaya koymakta ve bu duygunun anlamı sorgulamaktadır.
insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı - jean jacques rousseau - 224 sayfa
modern siyasi ve sosyal teorinin temel eserlerinden biri kabul edilen insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı söylevinde jean jacques rousseau, gelişen medeniyetin zenginlik, güç ve toplumsal ayrıcalık gibi yapay eşitsizlikler yaratarak insanın doğal mutluluğu ile özgürlüğünü nasıl sekteye uğrattığını irdeliyor. aydınlanma çağı'nın yenilikçi ruhuyla kaleme aldığı çalışmasında, ilkel insanın hemcinsleriyle eşit olduğunu ve özel mülkiyetin doğuşunun “kötülüğün başlangıcı” sayılması gerektiğini ileri süren düşünür, sivil toplumun kökenlerine dair kapsamlı açıklamasıyla on sekizinci yüzyılın en eleştirel, en etkili çalışmalarından birini ortaya koyuyor.
bir kış gecesi eğer bir yolcu - italo calvino- 249 sayfa
calvino'nun yazarlık dehasını konuşturduğu, calvino'nun calvino'yu okuduğu, okurluk ve yazarlık üzerine bir başyapıt.
zaman makinesi - herbert george wells - 118 sayfa
"bu gece yeterince makul geliyor, ama yarına kadar bekle. sabahın sağduyusunu bekle.”
zaman yolcusunun kendi çağının 800.000 yıl ötesindeki yolculuğunun şaşırtıcı ilk elden anlatımı, h.g. wells'in bir yazar olarak başarılı kariyerini başlatan hikayedir. aynı zamanda ona “bilim kurgunun babası” ününü kazandırdı. hala hayal gücünü ateşleyen spekülatif bir sıçrama ile wells, cesur kaşifini en büyük umutlarımız ve en karanlık korkularımızla yüklü bir gelecekle yüzleşmek için gönderir. zaman makinesi'nin kolunun bir çekişi, kahramanı yavaş yavaş ölmekte olan bir dünya çağına iter. bundan sonra olacak şey, uzman hikaye anlatımı ve kışkırtıcı içgörünün savunucusudur.
günden kalanlar - kazuo ishiguro - 208 sayfa
bir roman düşünün ki asıl anlattığı; tek bir satırında dahi geçmeyen duygular, umutlar, hayal kırıklıkları, özlemler olsun. kazuo ishiguro'nun benzersiz tarzını en iyi ortaya koyduğu eserlerinden biri olan günden kalanlar böyle bir roman.
deniz feneri - virginia woolf - 224 sayfa
ingiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan deniz feneri, son derece basit olay örgüsünün ardında yaratıcısının özyaşamının ayrıntılarını, toplumsal meselelere ilişkin sorgulamalarını, içgözlemlerini ve derin felsefi gizemleri barındırır. deniz feneri 'nin merkezinde i. dünya savaşı'nın öncesinde ve sonrasında iskoçya'nın skye adası'ndaki evlerinde kalan ramsay ailesi ve konukları vardır. çocuklar oynarken, yetişkinler sohbet eder, düşüncelere dalar ve keşiflerde bulunur. yapıtın roman türünde alışık olduğumuz anlatı sürekliliğini kesintiye uğratan yapısı ve her bir anlatıcının kendi bilinç akışının perspektifiyle çözülen olay örgüsü, bir deniz fenerinin kendi ekseni etrafında dönen ışığını andırır. böylece ramsay ailesinin sıradan gündelik yaşamı zaman, ölüm, toplumsal cinsiyet ve ahlak üzerine derin düşüncelere gömülür.
dostluk üzerine - cicero - 120 sayfa
cicero, platon'tan esinlenerek diyalog biçiminde yazdığı dostluk üzerine'de, quintus mucius scaevola, gaius fannius ve bu ikisinin kayınpederi gaius laelius'u konuşturur. başkonuşmacı gaius laelius, scipio ile dostluğundan söz eder ve dostluğun mahiyeti, nasıl insanlara bahşedildiği, faydaları, sınırları hakkında bilgece yanıtlar ve öğütler verir.
ikna sanatı - guiguzi - 72 sayfa
aristoteles'in retorik eserinin doğu asya'daki muadili sayılabilecek eser aynı zamanda strateji, insan ilişkileri, psikoloji, ikna etme, müzakere ve diplomasi alanında da çin'in en eski ve önemli eserlerinden biri sayılmaktadır. antik dönem çin yöneticileri, sıradan insanlara ve astlarına yönetenleri anlama konusunda yol gösterdiğini düşündükleri için ikna sanatı'nı tehlikeli bir kitap saymışlardır.
kitle psikolojisi ve psikanaliz üzerine - sigmund freud - 136 sayfa
bir organizmadaki hücreler nasıl bir araya gelerek tek bir varlık oluşturmuşsa psikolojik kitle de bir an için birbiriyle kaynaşmış aynı türden öğelerin oluşturduğu geçici bir varlıktır. freud bu çalışmasında, kitle ruhunun, yani kolektif ruh yaşamının tanımından başlayarak telkin yoluyla bireyin o ruha yapıştırılmasını, kilise ve ordu gibi iki yapay kitlenin egemenliğini, bireyin toplumla özdeşleşmesini ele alıyor.
boşa geçirilecek vakit yok - ursula k. le guin - 216 sayfa
duru, samimi, muzip, zeki… yaşamış en özel insanlardan biri olan ursula k. le guin'den edebiyata, kahvaltıya, kedilere, ödüllere ve aslında hayata dair olağanüstü bir eser! kitapların insanlarla nasıl arkadaşlık edebildiğini merak edenlere ve bu çok özel arkadaşlığa ilişkin hafızasını tazelemek isteyenlere pek çok şeyin dertleşildiği ve günün sonunda hayatın biraz daha güzel olduğu bir hayat anlatısı.
boşa geçirecek vakit yok; seksenlerinde bir kadının nasihat etmeden, kibirlenmeden içini döktüğü sıcacık bir kitap.
denizi yitiren denizci - yukio mişima - 152 sayfa
marguerite yourcenar'ın “ince, bıçak ağzı gibi dondurucu bir kusursuzlukta” diye tanımladığı denizi yitiren denizci, dehşeti şiirsel bir anlatımla bütünleştiren benzersiz bir kitap. “kusursuz arınma ancak yaşamı kanla yazılmış bir şiir dizesine dönüştürerek mümkündür,” diyen mişima bu kitapla görüşünü örnekliyor. mişima'nın en etkileyici eserlerinden biri olan kitap, soğukkanlı şiddeti ustalıkla anlatırken hiç kuşkusuz yazarın çocukluğunda bilinçaltını etkilemiş baskıları da yansıtıyor.
seçilmiş kişi - louis lowery - 167 sayfa
çatışmaların, yoksulluğun, işsizliğin, boşanmanın, haksızlığın ve eşitsizliğin olmadığı bir dünya bu. aile değerlerinin üstün olduğu, ergenlik isyanlarının duyulmadığı ve görgü kurallarının bile yaşam biçimi olduğu bir zaman dilimi.
inanılmaz bir deneyim yaşayan ve olanaksız bir şeyi üstlenen bir çocuğun, aldatıcı bir basitlikle anlatılmış kışkırtıcı öyküsü bu. bu öyküde, doğal kabul ettiğimiz tüm değerler sorgulanıyor ve en derin inanışlarımız yeniden gözden geçiriliyor.