Bazen Yapılması Maalesef Elzem Olan Davranış: Hayattan İnsan Silmek

Özellikle de yaş aldıkça daha çok yaptığınız, yapmak zorunda kaldığınız bu eylemi inceliyoruz.
Bazen Yapılması Maalesef Elzem Olan Davranış: Hayattan İnsan Silmek

hayatından kolayca insan silebilmek, kulağa soğuk ve acımasız gelen ama bazen gerekli olan bir beceri

kimileri için doğuştan gelen bir beceridir bu, kimileri de yıllar içinde kazandıkları tecrübelerle bu noktaya gelir. bir savunma mekanizması mı, yoksa karakterin bir parçası mı? biraz karışık aslında.

* insan, doğası gereği bağ kurmak isteyen bir varlık. ancak tekrar tekrar kırılmak, insanın bağlanma yetisini köreltiyor. ilk ihanet sarsar, ikincisi düşündürür, üçüncüsü öğretir. belli bir noktadan sonra kırgınlıklar, kişiye duygusal olarak bağışıklık kazandırır ve insanları hayatından çıkarmak daha az acı verir hale gelir.

* bazı insanlar, başkalarına gereğinden fazla güvenmenin yarattığı yıkımı yaşadıktan sonra kendilerini bir zırhın içine sokarlar. güçlü olmak zorunda hissedeler ve kırılmamak adına kimseyi vazgeçilmez görmemeye başlarlar.

* herkese kapılarını açan biri, sonunda kendini tükenmiş hissetmeye başlar. bazı insanlar, yaş aldıkça ilişkilerine daha temkinli yaklaşır ve yalnızca gerçek anlamda değerli gördükleri insanları hayatlarına alır. böyle olunca "e bu benim hayatımda gerekli değilmiş" denilen birini silmek, alışkanlık haline gelir.

insan silmek bazen en büyük özgürlüklerden biri gibidir. özellikle gereksiz dramlarla uğraşmaktan yorulmuşsan, sürekli birilerinin negatif enerjisini taşımaktan bıkmışsan bir süre sonra "ben neden hâlâ bu insanlarla muhattap oluyorum?" diye düşünmeye başlarsın. işte tam o noktada, gereksiz kişileri hayatından çıkarmanın sağladığı hafifliği hissedersin. mesela sürekli senden faydalanmaya çalışan, işi düştüğünde arayan ama senin sıkıntını sormayan o kişi… ya da en ufak bir konuda surat asıp, trip atıp seni manipüle etmeye çalışan bir arkadaş… bunları hayatından sildiğin anda bir rahatlama gelir. zihnini meşgul eden, seni aşağı çeken her şeyden kurtulmuş gibi hissedersin. dışarıdan bakıldığında da, kolayca insan silebilen biri olarak, kimseye bağımlı olmadığını ve gerektiğinde ipleri elinde tutan kişinin sen olduğunu gösterirsin. insanlar seni hafife almamaya başlar, çünkü senden bir kez silinenin geri dönüşü olmadığını bilirler.

ama her şey bu kadar toz pembe mi? tabii ki değil. insanları kolayca silebilmek ilk başta sahip olunan bir güç gibi gelse de, bir noktadan sonra ilişkilerinin yüzeyselleşmeye başladığını fark edersin. çünkü sürekli insan elemek, bağ kurmayı da zorlaştırır. hayatında olmayı gerçekten hak eden birini, bir anlık sinirle veya yanlış bir değerlendirmeyle silersin ve sonra geri dönüşü olmaz. bir de zamanla fark edersin ki, ne kadar güçlü durmaya çalışsan da, insan sosyal bir varlıktır. kendini izole etmek, her zaman en doğru yöntem değildir. yorulan bir beyin, kendini korumak için insanları daha kolay silmeye başlar, burada önemli olan dengeyi koruyabilmek.

insanları hayatından kolayca çıkarmak savunma mekanizması ve göreceli olarak bir beceri olabilir ama eğer bunu bir refleks haline getirirsen, gerçekten değerli olanları da kaybetmeye başlarsın.

kolayca silebilmek bir meziyet değil ama bir insanı hayatından çıkaracağın doğru anı seçmek kesinlikle bir meziyet

hayatının her noktasında sosyal ve duygusal ilişkiler hayal ettiğin gibi sorunsuz ve mutlu halde ilerlemiyor. insanların sana karşı kırıcı tepkileri, çıkar amacıyla kurduğu ilişkileri, negatif tavırları oluyor ve sen bir yere kadar bunları tolere ediyorsun. bunun bahanesi ister sevgi olsun, ister zorunluluklar, isterse geçmişe saygı. sen bu yükü üstüne alıyorsun ve epey taşıyorsun çünkü insanları hayatından çıkarmak özellikle genç yaşlarda ilk seçenek değil. senin de yıpranmışlığın az, toleransın yüksek olunca bu yükleri taşıyabileceğini düşünüyorsun.

ama zaman geçiyor, bu tepkilerin sende yarattığı yük adım adım artıyor. artık olayı yok sayacak ne bahanen oluyor ne de mazur gösterecek mazeretin. işte bu adım artık vedalaşma anı ancak anın zamanlaması kritik. çok geç kalırsan bu vedalaşmada sendeki yıpranma payı artıyor. erken olması durumunda ise ‘ acaba’larla başlayan doğru yapıyor muyum sorusu ve suçluluk duygusu oluyor.

hayatlarımızdaki insanların bize yük olması değil, eşlik etmesi gerek. bu ayrımı bilmeyen ve anlamak istemeyen kişilerle yolların bir yerde kendinize saygınızdan dolayı ayrılması şart. hayat zaten zor, bunu daha da zorlaştıracak, enerjinizi sömürecek, kötü niyetli tavırlara dur demek kendimize borcumuz.

bir kere tadını alınca bir daha bırakamıyor insan

eşsiz, dostsuz ve arkadaşsız kalmaktan it gibi korktuğum için kendim olamadığım dönemleri düşündükçe insan silmenin sırtındaki kamburdan kurtulmak, yüklerini bir bir atmak, kalbine hiç olmadığı kadar temiz kan pompalanıp ciğerlerinin yeniden nefes alması anlamına geldiğini bana öğreten, bir nevi s*kerler eşiğimin mimarı, eskinin dostu yeninin hiçbir şeyi o kıza sonsuz minnettarım. o zamandan bu zamana hayatımdan sildiklerime bakıyorum da tek pişmanlığımın bazıları için fazla sabırlı davranmak olduğunu görüyorum ve bir sonrakini daha kolay silmeme vesile oluyor bu pişmanlık. inanılmaz ama bu şekilde ben kendimi daha çok seviyorum.

ya hidayete erdim ya da bayağı koyverdim.