Başarı, Aslında Sandığımız Kadar Masum Bir Şey Olmayabilir mi?

Başarı denilen olgu hakkında biraz daha farklı düşünmenize yardımcı olabilecek bir görüş bildirisi.
Başarı, Aslında Sandığımız Kadar Masum Bir Şey Olmayabilir mi?
iStock

başarı, köleler içindir. yaşamın ana gayesi, bir "x" hedefine ulaşıp orada "konaklamak" değil; sürekli hareket halinde olmaktır. hayat, bireyi, su misali sürekli bir akış içinde olmaya zorladığı için, bu durum tartışmaya kapalıdır.

hedefe ulaşan insanın tatmini kısa sürecektir. ve bu aşamadan sonra, kendine yeni hedefler arayacaktır. sürekli bir yeni hedef yaratma hali; başarı ve başarısızlık ihtimallerinin matrisleriyle birleşip bireyi kaotik bir bunaltının içine hapsedecek, kısacık bir tatmin halini yaşamak için; uzun süreli bir ızdıraba maruz bırakacaktır.

köle ruhlu insan, mutlu olmak için, başarıya mahkumdur. başarı sayesinde, hem geçici olarak iç tatmin sağlar, hem de kendini çevresine ispatlamış olur. bu ispat için çevresinin onayına mahkum olduğundan dolayı, zaman içinde, gerçekten kendi istenci olmayan işlerin peşinden koşmaya başlayacak; ve başarı fetişizmi uğruna, kendisini, arzulamadığı döngülerin içinde bulacaktır.

yapılan fetih hareketlerini saymazsak, tarih boyunca hiçbir efendinin "başarı" kavramına ihtiyacı olmadı. fetihteki ana gaye de, psikolojik bir rahatlama sağlamak değil; ekonomik ve siyasi üstünlüğü ele geçirmekti zaten. köleler ve alt sınıfa mensup insanlar ise, bir gün özgürleşecekleri hayalini-hedefini bir "başarı noktası" olarak belirlediler kendilerine. günümüz köleleri ise, bir gün özgürleşecekleri ve istedikleri hayatı yaşayacakları inancıyla (emeklilik) dur durak demeksizin çalışıyor. insan, köleliğini dissimulate edip kendini dahi kandırıyor ve özgür olduğu yanılsamasını üretmek için; yaşamın değişik noktalarına çeşitli ve ufak "başarı" idealleri serpiştiriyor. hedefe ulaşan köle, bir yanılsamanın içine girip kendini iyi hissediyor bir müddet için. elbette bu durum geçici.

özgür bir insanın, hiçbir şeyi başarmaya ihtiyacı olmadı. başarmayı arzulayan insan, köleliğinin bunaltısına geçici bir çare arayan, bastırılmış kişiliğini "bakın ben aslında böyle önemli biriyim" diyerek çevresine gösterme saplantısı-arzusunda olan bir köledir. dünyayla sahici bir ilişkiye girip özgün eserler ortaya çıkarmak ayrı bir şey tabi. başarı burada bir hedef değil, toplumca tasdik edilmiş bir sonuç oluyor.

başarının, bu uzun soluklu zorlantısına irade gösteremeyen köleler ise; neoliberal olumluluk toplumunun "mutluluk" delüzyonu içinde sıhhat bulmaya çalışıyor. bunun yolu ise kendini önemli biri addedip, tüketim kültürüne dahil olmaktan geçiyor. evet, burcusu, evet koraycan; seçimini yap. hangi snickers? mavi olan mı, kırmızı olan mı? bu senin hayatın, senin kararın. haydi, ne duruyorsun?

Modern İlişkilerde Yanlış Anlaşılan Özgüven Duygusu Hakkında İsabetli Bir Muhakeme