Almanya'daki Devlet Yardımları ve Maaş Durumlarının Kısa ve Anlaşılır Bir İzahı

Almanya'nın meşhur sosyal devleti neden görece fazla derecede yardım etmek durumunda? Kısaca açıklayan bir yazı.
Almanya'daki Devlet Yardımları ve Maaş Durumlarının Kısa ve Anlaşılır Bir İzahı

almanya... sosyal devlet olması kulağa takdir edilesi bir şey gibi gelse de çok da matah bir şey olmayan ülke.

yardım veriyorlar çünkü maaşlar çok düşük. gün boyu fabrikalarda bant başında ya da hizmet sektöründe ayakta çalışarak eline net 1500 euro geçmeyen 3.4 milyon insan var. adam zaten bunun en az 1200 eurosunu kira, aidat ve faturalara verecek. 150'sini yol parasına, benzine verecek. öte yandan bu kişi çalışmasa devlet ona ev veriyor, faturalarını, aidatını ödüyor, çocuk parasına ek olarak bir çocuk desteği daha veriyor, kreşini ödüyor, yetmiyor evdeki her yetişkine her ay net 506 euro harçlık veriyor. bu sebepten kalifiye olmayan işlerde çalışacak insanlar doğrudan çalışmamayı seçiyor ve sosyal yardımları zorluyor.

emeklilere bakıyorsun durum içler açısı. ortalama net emekli maaşı 1054 euro. link. bu parayla yaşanamayacağı için almanya “geçinemeyenler bana kanıtlarıyla başvursun ben onlara bir çözüm bulacağım” diyerek onlara küçük bir daire veriyor, yaşlılık aylığı bağlıyor. ayrıca “en düşük emekli aylığı” gibi bir alt sınır olmadığı için aylık net 300-400 euro emekli aylığı alan insanlar oluyor ve bunlar otomatikman devlete yüklenmiş oluyor. şurada da belirtildiği üzere, almanya'da 7.65 milyon emekli aylık ortalama net 737€ maaş alıyor. bugün bu para kira vermeseniz bile geçinmenize yetmez.

yani “sosyal devlet” kavramı ve meşhur yardımlar büyük ölçüde hayat pahalılığına göre maaşların yetersizliğinden kaynaklanıyor. çalışanla çalışmayan, ömür boyu uğraşıp birikim yapan, evini almış olanla hiç bir şeyi olmayan aynı şartlarda yaşıyor.

düzgün bir işte çalışan birisi sosyal devletten nasibini çok sınırlı düzeyde alıyor. bunlar ayda 250€ çocuk parası (koronaya kadar bu 194€'ydu) ve 2 senelik ücretli annelik izni (net maaşınızın ~%30'unu alarak, ayda 900€ üst limit koymuşlar bir de).

bunlar haricinde herhangi bir yardımdan faydalanmanız için evinize kesinlikle tek bir asgari ücretten fazla para girmiyor olması ve bir de üzerine çocuklarınızın olması gerekiyor.

kısacası almanya'da sosyal devlet çalışanların çalışmayanlara baktığı, çalışanların da süründürüldüğü içi boşaltılmış bir müessese. 7,2 milyon insan devletten aldığı yardımlarla
geçiniyor. 46 milyon insan da ömür boyu çocuk parası hariç neredeyse hiç bir yardım almadan bunların yükünü çekiyor.

peşinen söyleyeyim bana türkiye'yle kıyaslama mesajları atmayın. almanya dünyanın en büyük 3. ekonomisi. almanya'nın en kötü hali bile maddi anlamda türkiye'deki asgari ücretli şartlardan iyidir.

almanya, tamamen 5 çocuklu eşi çalışmayanlara göre dizayn edilmiş bir ülke

devlet sağlık sigortasından tutun da wohngeldine çocuk yardımına, sen kıçını yırtıp çalışsan da senden aldığını onlara veriyor. ilk seneler bunu çok takıyordum ama şimdilerde tüm sağlık işlerimi türkiye'de hallediyorum(bu sebeple sadece acil durumları karşılayacak bir özel sigortaya geçmeyi ciddi ciddi düşünüyorum). sağlık konusu kendi başına koca bir entry'i hak ediyor. aylarca randevu beklemek, yan dal alanlarında uzman bulamamak, merkezi bir randevu sistemi olmaması, gidilen doktorun ilgisizliği, hepsini yaşadım. artık zahmet edip uğraşmıyorum direk türkiye bileti alıyorum. lütfen türkiye'de de randevu bulunmuyor diye mesaj atmayın. parasını verdim, tahlil, ultrason teşhis toplamda 2 saat sürdü. ha illa övülecek bir şey varsa almanya'da parası olan da olmayan da eşit şekilde hizmet alamıyor. hannover'ın köyünden de yazmayın yoo ben hizmet alıyorum diye. büyük şehirler sıçmış durumda.

çalışma konusunda da sadece kovulmayacak kadar çalışıyorum. yani amaç iş bitirmek değil elim dolu görünmek. eskiden iş bitsin kafasında hareket ederken şimdi elimi pisliğe sokmadan nasıl en kolay iş yapıyor görünürüm kafasına geldim. mazallah terfi filan verirler de vergi yüzdemiz artar yok yere. ülke vasıflı gireni 2 sene içinde vasıfsız yapıyor. belki de doğru olan budur bilemedim.