Arap Yarımadası'na Yapılan İlk İngiliz Harekatının Başarısız Komutanı: Charles Townsend
charles townsend, birinci dünya savaşı'nda basra körfezi'nden yapılan çıkarma sayesinde arap yarımadasında türk yönetimine son verme amacı güden ingiliz politikasını uygulamak amacı ile, çıkarma yeri olan shatt al arab'dan [iranlılar buna arvandrud derler, kendi toprakları] bağdat'a gönderilen birliklerin komutanıdır.
çıkarmanın ilk zamanlarında, kaydadeğer bir türk direnişi ile karşılaşmadan kaleleri ele geçirip başarılı bir şekilde arap yarımadası'nın içerisine doğru ilerlemiş fakat her ilerlediği kilometrede, ikmal bölgelerinden de uzaklaştığı için sonuç olarak birkaç ay içerisinde elindeki asker sayısı hastalık, bataklıklar [dolayısı ile sivrisinekler ve sıtma] ve aşırı sıcak yüzünden yarıya düşmüş ve bölgedeki on üç bin türk askerine otuz bin yeni askerin daha takviye edileceğini öğrendiği için [ki bu sırada elinde savaşabilecek adam sayısı 4500'dür] geri çekilmeye karar vermiştir. öte yandan, askerleri tamamen bitkin, cephane ve yiyecek sıkıntısı içerisinde olduğundan, en güvenli yer olan çıkarma noktasına dönemeyeceklerine karar vermiş [daha sonra askerlerinin başına gelecekleri bilse, gözünü kırpmadan bunu yapmaya çalışırdı oysa ki] ve kut-ül amare'de kamp kurma kararı alır. kut-ül amare üç tarafı nehir ile çevrelenmiş bir burundur.
bu yüzden doğudan gelen türk ordusu, ingiliz birliklerini burada nehir ile kendileri arasında kelimenin gerçek anlamı ile kıstırır ve kaçacak yer bırakmazlar, öte yandan kendileri de içeri giremezler. böylece karşılıklı bir güç dengesi oluşur ve her iki taraf da sıkışır. bu aşamada ingilizlerin bu birlikleri kurtarmak için gönderdiği tüm yardım birlikleri yok edilir [ki savaş sonuna doğru 23 bin kişilik kayıp demektir] havadan yapılan paraşüt desteği ise indirilen paketlerin nehre düşmeleri sebebi ile kıstırılmış olan ingiliz birliklerini ikmal etmeye yetmez.
son çare olarak kendisi de yüksek ateşten muzdarip olan charles townshend'in aklına birliklerin serbest bırakılmasına karşılık para önerilmesi fikri gelir, londra iki milyon pound ödenmesini hatta pazarlık yapılması durumunda bu miktarın da üzerine çıkılmasını onaylar fakat bu teklif reddedilir. david fromkin bu parayı reddedenin bizzat enver paşa olduğunu yazıyor, başka kaynaklarda ise kuşatmayı yapan halil paşa deniyor, ayrıntısını bilemiyorum.
başka çaresi kalmayan charles townshend tüm silahlarını yok ederek teslim olur, istanbul'a gönderilir ve ölene kadar lüks içerisinde yaşar fakat askerlerini çok farklı bir son beklemektedir, yürüyerek önce bağdat'a sonra da anadolu'ya gönderilirler sağ kalabilenler demiryolu inşaatlarında çalıştırılır, savaş sonrasında çok azı hayatta kalabilmiştir.
bu olaylar sonucu osmanlı imparatorluğu ve dolayısı ile türkiye arap yarımadası'nı elinden kaybeder [hiç misak-ı milli demeyin, misak-ı milli sınırları dışında kalan topraklar için türkiye cumhuriyeti'nin uğraş verdiği bilinen bir gerçektir], kala kala elinde soyadı kut olan aileler kalır.
Atatürk hakkındaki bir sözüyle bitirelim
"ben şimdiye kadar on beş hükümdar ve cumhurbaşkanı ile özel ve resmi konuşmalar yaptım. bu geceki kadar ezildiğimi hatırlamıyorum. mustafa kemal'de büyük bir ruh kudretinin esrarı var." (1922)