Yaptığı Korkunç Katliamlarla Kamboçya'nın Hitler'i Sayılabilecek Siyasetçi: Pol Pot
Önce milyonlarca insanın katili olan Pol Pot kimdir, bakalım
burjuva bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen, iç savaşta kimi güçlerin desteğiyle başa geçen, kamboçya'da yasal şiddetin en başarılı örneklerini sunmuş, bir buçuk milyonun üstünde insanın katledilmesine neden olmuş, devrildikten sonra vietnama karşı amerika desteğini de almış kukla diktatörtür pol pot. isyanı, istiklal mücadelesini bu adamla bağdaştırmak gaflettir, ona bakarsanız uck'nın da ismi kosova kurtuluş ordusudur ama kimin uşağı olduğu bellidir.
Kendi halkına ne gibi işkenceler yapmış?
kanlı iktidarı sırasında, 4 yıl boyunca kamboçya’nın bütün şehirli entelektüelini zorunlu olarak tarlalarda çiftçilik yapmaya zorlamış ve yaptırmıştır. kendine ilham veren salt tarıma dayalı bu maoist sistem, yakın arkadaşı ve suç ortağı khieu samphan tarafından paris’te eğitim gördüğü sırada doktora tezi olarak hazırlanmıştı. iktidarı sırasında, kanlı iktidarının aracı kızıl kmer tarafından yürürlüğe konulan anlayış doğrultusunda kamboçya, ekonomik ve siyasi bağımsızlığı için dış dünyadan izole, kendi kendine yeterli bir tarım ülkesi haline getirilmeye çalışılmıştır.
ilginçtir, pol pot önderliğindeki kızıl kmerlerin yönetim kadrosu, si ta mok dışında, tamamı yurt dışında (fransa) uzun süren eğitim almışlar, entelektüel faaliyetlerde bulunmuşlardır.
saati ve gözlüğü olan herkesi okuma yazma bildiği gerekçesiyle katletmiş, aynı zamanda kurşun israfı olmasın diye bu işi kesici aletlerle yaptırmış. öldürdüğü insanların küçük çocuklarını, bebeklerini de ileride ayaklanma çıkarabilirler düşüncesiyle(kurşun israfı olmasın diye kafalarını ağaçlara vurup parçalatarak) öldürtmüştür.
kamboçya'nın çeşitli şehirlerinde 1976 - 1979 yılları arasında yaşanan katliamın sonrasındaki yıllarda, öldürülen insanların kafa tasları, kemikleri, kıyafetleri, ölüm tarlaları adıyla anılan bu topraklardan çıkartılarak, şimdi de buralara kurulu müze binalarında sergileniyor. en bilineni phnom penh'teki olsa da battambang'taki de, yaşanan olayları hikayeleştiren kabartmalarıyla insanın kanını donduracak nitelikte.
Abd ve Çin desteği konusuna açıklık getirecek olursak durum özeti şöyle
abd bu zatı tek başına değil çin ile birlikte desteklemiştir. bu konuda kissinger'ın ve brezinski'nin birkaç değerlendirmesi deşifre olmuştur, kissinger [1] kızıl kmerler'i haydutlara benzetmesine rağmen ilişkileri geliştirmek isteğini belirtirken, brezinski [2] pol pot'un bir canavar olduğunu, abd'nin onu doğrudan desteklemeyeceğini fakat çin'in bunun için cesaretlendirilebileceğini belirtmiştir. gerçekten de abd'nin faaliyeti daha çok diplomatik yönde olmuştur, kmerleri uzun süre kamboçya'nın resmi temsilcisi saymak, bunun için bm çapında çaba göstermek gibi.
peki abd'yi çin'le birlikte bunu yapmaya iten sebep neydi dersek karşımıza, vietnam'ın kamboçya'yı işgali çıkar. insani müdahale bahanesiyle (ortada bir soykırım vardır) gerçekleşen vietnam-dolayısı ile sovyet yayılmasına karşı abd ve çin bir ilkesiz birliktelik ortaya koymuşlar ve vietnam'ın bölgesel güç olmasının önüne set çekmeye çalışmışlardır. başarılı oldukları söylenemez, hatta bizzat çin'in vietnam'a saldırısı dahi bunu engelleyememiştir. olay daha geniş ölçekte çin-sovyet ayrılığının bir uzantısı ve abd'nin bundan yararlanma çabası olarak nitelenebilir.
(bkz: çin sovyet ayrılığı)
(bkz: üçüncü çinhindi savaşı)
kaynak:
[1] http://www.gwu.edu/…aebb/nsaebb193/hak-11-26-75.pdf
[2] elizabeth becker, when the war was over, new york, touchstone, 1986, p. 440. ; grant evans and kelvin rowley, red brotherhood at war: vietnam, cambodia and laos since 1975, london, verso, rev. ed., 1990.
Pol Pot'un hayatının son evresi ve ölümü
özellikle vietnam'ın kamboçya'ya girişinden sonra amerika perde arkasından, çin ve tayland aleni olarak arka çıkmıştır buna. sürekli ekonomik, askeri ve lojistik destek sağlamışlardır. bunun sonucu olarak aralıklarla güç kazanmış, tayland-kamboçya-çin-kamboçya arasında mekik dokuyarak etkisini sürdürmüştür. 80'lerden sonra yüzünü gören pek olmamıştır. bu süre zarfında bir yandan "güvendiğim insanlar tarafından kandırıldım. facianın boyutlarından haberim yoktu. kimse bana bir şey söylemedi." tarzından kelâmlar edip insanların sempatisine oynamış, bir yandan da kızıl kmerler'i kimi zaman el altından kimi zaman da açıktan idare etmeyi sürdürmüştür. 90'ların sonlarına doğru kendi örgütü içinde de istenmeyen adam hâline gelmeyi başarmış, birçok üst düzey örgüt elemanının infaz emrini vererek etrafındaki çemberi iyice daraltmıştır.
15 nisan 1998'de kızıl kmerler'in kendisini uluslararası mahkemeye teslim edeceğinin haberini aldığı günün akşamı, 73 yaşında yatağında ölmüştür. ölümüyle ilgili intihar ettiği yönünde spekülasyonlar yapılmışsa da cesedi incelenmeye fırsat bırakılmadan yakılıp külleri dağıtıldığı için gerçek öğrenilememiştir. yatağında ölebilen diktatörlerden biridir kendisi. bu kadar uzun süre hayatta kalıp nüfuzunu sürdürebilmesi ise tamamen sovyet-amerikan-çin odaklı güneydoğu asya'ya hâkimiyet rekabetidir.