SİNEMA 21 Temmuz 2020
32,6b OKUNMA     530 PAYLAŞIM

The Imitation Game Filminde Anlatılanlar, Tarihi Gerçeklerle Ne Kadar Örtüşüyor?

İngiliz matematikçi ve kriptolog Alan Turing'in hayatını, özellikle de II. Dünya Savaşı döneminde yaptığı müthiş işleri odağına alan Imitation Game: Enigma filminde anlatılanların ne kadarı gerçek? Bir bakalım.
Uyarı: Spoiler içerir.

the imitation game... neredeyse tamamen kurgusal ama izlemesi müthiş keyifli ve benedict cumberbatch'in oyunculuğuna bir kez daha hayran bıraktıran bir film. yaklaşık 1 saat önce izlemiş ve tek kelimeyle büyülenmiş olmanın, birkaç kelimeyle de uykusuzluktan ve can sıkıntısından ne yapacağımı bilmememin etkisiyle kısa bir araştırma yaptım. amacım, film tarihsel gerçeklerle ne kadar örtüşüyor? bunu öğrenmekti.

sonuçlar şöyle geldi

- turing, çevresi tarafından sevilen biriydi, iyi bir espri anlayışı vardı ve çocukları çok severdi.

- turing'in, tüm bu çalışma boyunca yanında (filmde hiç bahsedilmeyen) gordon welchman adında bir partneri vardı.


- yaptıkları makinenin adı "christopher" değil, "victory" idi. makinaya ismi ingiliz ordusu verdi ve turing'in bu konuda hiç söz hakkı yoktu.

- ordudaki hiç kimsenin makinanın çalışmayacağına dair bir endişesi yoktu ve kimse turing'i durdurmaya çalışmadı.

- turing, rus ajanı cairncross ile hiç çalışmadı. hatta hiç tanışmadılar bile.


- çapraz bulmacayla yeni eleman alınması fikri turing'e ait değildi.

- joan, çapraz bulmacayı çözmedi. zaten turing'in takımına dahil olmadan önce o üste çalışıyordu. turing'le de cambridge'deki öğrencilik yıllarından beri tanışıyorlardı.

Gerçek Joan.

- turing'in takımı hangi kodların kullanılacağına, hangilerinin almanlar çakmasın diye kullanılmayacağına karar vermiyorlardı. o işi mi6 ve menzies yapıyordu.

- ne turing'i gözaltına alan polis ne de ingiliz ordusu hiçbir zaman turing'in casus olabileceğini düşünmediler.

Okul yıllarında Turing.

- turing intihar etmedi. ingiliz mahkemesi ona 6 aylık bir hormon tedavisi cezası verdi. öldüğünde ilaç tedavisi biteli 1,5 yıl olmuştu. tüm semptomları gitmiş, neşesi de çoktan yerine gelmişti. günlüğüne de libidosunun yeniden eskisi gibi çalıştığını yazmıştı. laboratuvarını pek temiz tutmadığı ve sık sık deneylerinde siyanür kullandığı bilinirdi. ölümü için en olası sebep, lab'da zamanla biriken siyanür gazından zehirlenmiş olması olarak düşünülüyor.

dahası da var ama ben burada bırakayım. bir de bu film "en iyi uyarlama senaryo" oscar'ı almıştı değil mi?

kaynak 1, kaynak 2