Cüneyt Arkın'ın Turkish Rambo Rolünde Akıllara Kazındığı Kült Film: Vahşi Kan

Türk sinemasında Hollywood imitasyonu filmler akımını başlatan filmlerden birini inceleyelim.
Cüneyt Arkın'ın Turkish Rambo Rolünde Akıllara Kazındığı Kült Film: Vahşi Kan

1982'de bir gün cüneyt arkın ve çetin inanç vhs kaset kiraladılar tabii ki rambo: first blood izlediler. o kadar beğendiler ki ulan neden bizde böyle bir şey yapmıyoruz dediler. hemen birden fikir teatisine başladılar ardından birlikte bir senaryo yazıp üretime başladılar.

yaptıkları ürünün ismini vahşi kan koydular ve bu yüzden film turkish rambo olarak da tanındı. neyse biraz da çetin inanç'tan bahsedelim ne de olsa cünety arkın'ı hemen hemen herkes tanıyor.

Kan Akacak


çetin inanç, sinema tarihinin belki de en geniş tür yelpazesinde filmler çekmiştir: komedi, aksiyon, macera, müzikal, western, erotik ve hatta dini filmler bile portfolyosunda bulunmaktaydı. ayrıca kendine o dönem "jet" lakabını vermişlerdi çünkü filmleri çok kısa sürede tamamlamasıyla tanınıyordu. bir keresinde, uzun metrajlı bir filmi sadece 24 saat içinde çekmişti. ancak bu yeteneği, kalite açısından bir fedakarlık gerektiriyordu: tekrar çekimlerden hoşlanmadığı için, filmlerinde kusurlu ve bozulmuş sahneler kullanıyordu. bu filmde de bunu rahat bir şekilde göreceksiniz.


bu ve bunun gibi işbirlikler türk sinema tarihinde bir tür sosyolojik fenomen yarattı ve 1980’lerde hollywood filmlerinin filmlerden bağımsız taklitleri olarak öne çıkan bu tür yapımlar silsilesini ortaya koydu, bu da türk sinemasında kendine özgü bir b-film estetiği olgusunu yarattı.

ciddiyetle filmimizin konusuna bakacak olursak; ana karakterimiz rıza, kore savaşı gazisidir ve savaş her bireyde olduğu gibi onu da etkilemiştir... tabii ki bu seçim tesadüfi değildir 1950’lerde kore’ye asker göndermiş bir ülkenin travmasını 1980'lerde görmekteyiz. köyüne dönen rıza hayatta bir yere ait olamıyor. hem devlet tarafından dışlanıyor hem toplum tarafından anlaşılmıyor ve aksiyon burada başlıyor.

tabii ki filmdeki şiddet, rambo’dan da daha ham ve çiğdir. düşük bütçenin getirdiği kısıtlı efektler, daha doğrudan ve plastik bir gerçeklik yaratır bize. örneğin zombimsi sahneler, filmde mantık dışı dursa da, izleyiciye bir tür sürreal gerilim katar. bu, yeşilçam’ın doğaçlama gücünün göstergesinden ziyade o dönemki belki de michael jackson'un thriller klibinden etkilenmişlerdir kim bilir.


şiddet burada yalnızca bir eylem değil, aynı zamanda çıkmazın anlatısıdır. rıza’nın şiddeti, bir nevi adalet talebinin yerini alır. bu adaletin sebebi köyde hem jandarma hem yerel otorite tarafından baskı görmesidir. yani devlet burada koruyan ve kucaklayan değil ezen bir güç olmuştur.

gördüğümüz bu güç bize kaçış sahnelerini şöyle okutabilir, bireyin devletten bağımsız yaşama çabasını ve direnişi sembolize eder. orman, hem özgürlük hem sürgün mekanı gibidir. bence o dönem bu filmi seçmelerinin nedeni; 80 darbesindeki türkiyenin devlet şiddeti ve birey özgürlüğü tartışmalarının popüler kültürdeki yansımasıdır.

lafın sonuna gelecek olursak vahşi kan, türkiye’nin batı popüler kültürünü yakalama arzusunu, ama aynı zamanda kendi toplumsal travmalarını sinemaya aktarma biçimi olarak görülebilir. dolayısıyla film, hem taklit hem de özgün; hem komik hem trajik; hem de bir dönemin türkiye’sini okumak için güçlü bir metafordur

çok kan akıcak kannn, kannn, kann...

kaynak: 1 / 2