SİNEMA 5 Ekim 2017
96,1b OKUNMA     1035 PAYLAŞIM

Tek Mekanda Geçmesine Rağmen Sürükleyiciliğiyle Tek Solukta İzlenen Filmler

Sözlük yazarları, tek mekanda geçmesine rağmen sürükleyiciliğinden ödün vermemiş şahane filmleri sıralamış. Üstelik IMDb puanları da 7'nin üstünde olan bu filmler tam arşive eklenmelik.
12 Angry Men


127 hours

ölüler tek bir şeyi bilirler: hayatta olmak daha iyidir..

film boyunca aslında "gerçek hayat"tan ne kadar uzak olduğumuzu, okuyacağım, adam olacağım, işe gireceğim, evleneceğim, emekli olunca şunu yapacağım bunu yapacağım gibi hedefler ve ideallerin arasında sıkıştığımızı, eskiden sadece yaşamak amaçlı var olan bizlerin ne olduğunu unuttuğumuzu yüzümüze vuran, sonundaki işlek bir caddede su gibi akan insanları görünce derin düşüncelere sevk eden danny boyle filmi. (böyle cümle olmaz olsun) james franco coşmuş, döktürmüş.... muazzam.

bruied

film hakkında yönetmenin şöyle bir beyanı var:

"tek bir kural koyduk, asla toprak üstüne çıkmayacaktık."

gerçekten de filmin tılsımı hep toprak altında kalmakta bence. yeryüzünü bir an bile görsek büyü bozulabilirdi.

zengin mutfağı 

sinemamız açısından (her ne kadar tiyatrodan uyarlama da olsa) kullandığı başarılı ve agresif metaforlarla-metonimilerle, ki temanın kendisi zaten başlı başına bir metafor, kapitalizmi, siyasi sistemi birey bağlamındaki etkileri açısından tartışan ve sağlam biçimde eleştiren ufak tefek kusurları dışında hayli başarılı bir yapım. türk sineması içinde müstesna bir yeri vardır kanımca. tabi hiç bir zaman unutulmaması gereken faktör için (bkz: şener şen) ki sanırım kendisi söz konusu eseri tiyatroda da oynamıştır.

12 kızgın adam 

bu film sizi de dikkatsiz, mahkemeyi dikkatle izlememiş bir jüri üyesi rolüne koyuyor. mahkeme hakkında hiçbir şey bilmediğiniz için jüri odasında etkili olan isimlerin etkisi altında kalıp siz de karar veriyorsunuz, ya da "hadi bir karar versinler de film bitsin" gibi bir tutum içerisine giriyorsunuz, ki bu iki tutum da içerideki jüri üyelerinin tutumudur... film sonunda jüri kararını veriyor, herkes evine dağılıyor; siz de gönül rahatlığı içerisinde ayrılıyorsunuz ekran başından mutlu mutlu, ama hala bilmiyorsunuz çocuk gerçekten de suçlu mu değil mi diye... işte seyirciyi bu jüri koltuğuna koyabilmesi ve sizin üzerinizde bu sosyal psikoloji deneyini yapabilmesi bu filmin en önemli özelliğidir bence...

the man from earth

12 angry men gibi genellikle tek bir odada geçiyor. pozitivist bilim adamları ve 14000 yaşında olduğunu iddia eden bir adam aynı odada bu sefer. şüpheden şüpheye sürüklüyor. oldukça sade ve bi kaç müzik haricinde tek planda yapılan çekimlerle kotarılmış. geniş kitlelere seslenen bir film olsaydı oldman ın anılarını görme imkanına kavuşabilirdik ama belli ki iyi bir kadroyla ve düşük bir bütçeyle zihinde soru işaretleri yaratmayı yeğlemişler. güzel bir film. inanmıyorsanız (bkz: imdb)

the sunset limited

bir hbo şaheseridir. isimsiz siyah ve beyazı temsil eden iki karakter samuel l. jackson ve tommy lee jones'un performansları nefes kesicidir. insana işte oyunculuk bu dedirtmektedir. konusundan biraz bahsedecek olursak beyaz karakteri tam kendini trenin önüne atacakken siyah'ın kucağında bulur kendini. siyah bunun bir sınama olduğunu düşünüp beyaz'ı evine götür. hikâyenin neredeyse tamamı siyah'ın dairesinde geçmektedir. yani tek bir mekânda çekilmiş bir filmden bahsediyoruz. siyah eski bir hükümlü olmakla beraber dindar bir hıristiyan’dır, beyaz ise ateist bir profesördür. beraber dertleşirler, tanrının varlığı üzerine sohbet ederler ve beyaz'ın ölme arzusunda haklı olup olmadığını tartışırlar.

rear window

grace kelly'nin muhteşem güzelliğinin yanında uzun süredir izlediğim en güzel tek mekan filmlerinden biri. aslında 12 angry men'den sonra en iyi tek mekan filmi benim bildiğim. gerilimden ziyade bir polisiye filmi, daha ilk sahneden katili seyirci anlıyor ama acaba nasıl kanıtlayacak dürtüsü filmin heyecanını kaçırmıyor. ya da ilk sahneden katilin daha doğrusu cinayetin bu kadar belli olması , izlerken bir iş var bu işte kesin ters köşe yapacak beklentisi yaratıyor. ayrıca bu izlediğim ikinci james stewart filmi, değişik bir oyunculuğu var. hoşuma gidiyor.

the breakfast club

bu kadar düşük bütçeyle çekilmiş izlediğim en güzel film. ailelerin çocuklarının kişiliğindeki etkisini gözler önüne seren bu film tüm ebeveynler tarafından izlenmeli.

the thing

1982 yılına göre oldukça etkileyici efektler içeren john carpenter klasiği. carpenter, klasik korku filmlerindeki "sıradaki kim" sorusu yerine "hangisi insan değil" sorusu ile zihinleri meşgul eder ve sürekli olarak seyirciyi de tırstırmayı ihmal etmez. finali biraz zayıf kalsa de kesinlikle görülmesi gereken bir film.

coherence

bu filmin olayı gerilim ya da gizem değil. hitap ettiği kitle "acaba sonunda ne olacak da iş çözülecek" düşüncesiyle izlemez bu filmi. kuantumla az çok haşır neşirseniz zaten sonunu çok rahat tahmin edersiniz. işin başarısı paralel evrenler kuramını günlük hayatla bağlantı kurarak bu denli güzel işlemeleri. zaten senaryosu olmayan bir filmden mistik sonlar beklemek hata.

the mist

basit fikirli korku filmlerinin gücünü gösteren örneklerden biri.

dışarıda bir sis var. sisin içinde bir şey var. sisin içindeki göremediğiniz şeyle aranızda hepi topu 4mm kalınlığında cam var.

ama doğruyu söylemek gerekirse, içerideki ahali, dışarıdaki yaratıklardan daha korkunçtur.

rec

zombi filmleri arasında ayrı bir yeri olduğunu düşündüğüm ispanyol filmi. doğallığı, kurgusu, kamera teknikleri gerçekten süper. "ben korku filmi izlemem, izlesem de korkmam" diyorsanız bu film tam size göredir. ayrıca filmin sonunun da çok başarılı olduğunu belirtmek isterim.

dogville

insanı insandan soğutan film.

keşke bu kadar gerçek olmasaydı diyorsun, insandan bir kez daha nefret ediyorsun, toplum denen ikiyüzlü canavarın insanı nasıl yuttuğunu görüyorsun, masumiyeti nasıl siktiğini görüyorsun, küfrediyorsun, ister istemez üzülüyorsun.

sonra graceleşmeye başladığını fark edip ürküyorsun.

asosyallikten antisosyalliğe geçmek üzere olanlar izlememeli.

Eğitim İçin Yurt Dışına Gideceklerin Kültür Şoku Yaşamaması Adına Bilmesi Gerekenler