SİNEMA 15 Ağustos 2016
54,9b OKUNMA     1103 PAYLAŞIM

Suicide Squad Filminin Çekim Süreci ve İşin Perde Arkasında Yaşanan Garip Olaylar

Uzun süredir beklenen Suicide Squad filmi nihayet vizyona girdi. Filmin vizyona girmesiyle beraber eleştiriler, ve filmin perde arkasında yaşananlar da konuşulmaya başlandı. Sözlük yazarı ''l goshin'' de bu filmle ilgili bazı detaylardan bahsetmiş.

bu entry filmin çekim süreci, işin perde arkası ve stüdyonun projenin ırzına nasıl geçtiği ile ilgili bolca bilgi ve yerine göre de spoiler içerir!

geçtiğimiz salı günü basın olarak gidip izleme şansım olmuş, bugüne kadar ha yazdım, ha yazacağım diye geçiştirmiştim yorumlarımı. her şeyden önce, aynen ghostbusters filminde olduğu gibi çok ciddi bir linç durumu var. kabul ediyorum, suicide squad ve hayalet şeysileri muhteşem filmler değiller, kendi klasmanlarında çok daha iyi örnekleri de var, ancak eleştirmenlerden tutun da, seyircisine kadar dört bir yandan yerden yere vurulunca insan salondan çıktığında aynı şeyi mi izledik diye düşünüyor.

enteresan biçimde basın gösterimi sonrasında hem eleştirmenler hem de oyun / sinema dünyasından kimseler filme seri halde giydirmeye başladı. bir süre sonra ben de lince uğramayayım diyerek "ehe ehe" efektleri ile mekandan uzaklaştım.

evet, muhteşem bir film yok, ağzınız açık salondan ayrılmıyorsunuz, hatta fragmanlardaki kadar sağlam bir iş de yok. yine de ciddi ciddi eğlenmelik, gülüp, heyecanlanmalık bir hikaye işte.

suicide squad'ın perde arkasına (hafiften) gelecek olursak, malum stüdyo david ayer'i göreve getirir getirmez "bize maksimum 6 hafta içinde senaryoyu teslim edeceksin" diyor. abimiz de tabiri caizse uyku nedir bilmeden yazıp duruyor, ceo ve ilgili ekibe teslim ediyor. belli değişiklikler yapılıyor ve yine gerektiği kadar sağlam bir ön prodüksiyon çalışmasına girilemeden çekimler başlıyor. neden? çünkü stüdyo 2016 yazına kadar yetişecek, gerisi bizi ilgilendirmez diyor. sıkıntılar da burada başlıyor zaten.

david ayer akıllı bir hamle ile suicide squad çizgi roman serisini önüne koyuyor, yine stüdyonun istekleri doğrultusunda, dc'nin de onayını alarak gerçek kötüler'i (bu ismi bulan ve vizyon için buna da onay verenleri gerçekten tanımak istiyorum) yeniden şekillendiriyor. zaten her şeyin başında malum abiler "bu biraz serbest bir uyarlama olacak" diye seyirciyi önceden hazırlıyor.

senaryo fena değil, oyuncu ekibi muhteşem, teknik olarak en iyi işçilik için kastırılıyor, olabildiğine hızlı şekilde çekimlere girişiliyor. yönetmenimiz ayer, killer croc'dan tutun da, harleen ile joker'ın geçmişlerine dair (neredeyse her bir karakter için) bolca sahne çekiyor. misal croc'un barda söylediği "ben güzelim" cümlesinin bir sebebi var. küçükken sürekli aşağılandığı, toplum dışına itildiği için kendisi için özel biri "sen aslında çok güzel bir çocuksun" diyor. ayer üşenmiyor, detaylıca bu sahneyi de çekiyor.

filmde görsel olarak leziz ancak sunum olarak rezil halde olan enchantress ile sevdiceği asker rick flag'in geçmişiyle ilgili de bolca sahne var. ikilinin arasındaki derin aşk ve bağın sebebini anlatan, destekleyen sahneler.

diablo'nun eşini kazara öldürmesinden sonra, özel bir nedenden "isteyerek" çocuklarını öldürmesi de söz konusu. sahneler çekiliyor ancak filmde yok.

deadshot. kendisinin batman ile olan husumetine dair çok daha detaylı sekanslar var. batsy'nin bizim nişancıyı nasıl paketlediği, neden iyice düşman olduklar gibi detaylar çok daha zengin ve hepsi de kameraya alınmış. filmde bunlar da yok tabii.

herkesin büyük bir merakla beklediği harley quinn ve hastalıklı aşkı joker! herkes (ben de dahil) ikilinin arasındaki bu garip romantizmden şikayetçi. daha doğrusu anlam veremiyor. tahmin edeceğiniz gibi senaryonun aslında da, filme çekilen sahnelerde de durum tam tersi. joker, aynen çizgi romanlarda olduğu gibi harley'e karşı hep manipülatif, sürekli olarak eziyor, fiziksel şiddetin yanı sıra psikolojik olarak da param parça ediyor. harley'nin bundan pek şikayeti yok. bir bakıma stockholm sendromu yaşıyor ve aşkından ölüyor.

izlediğimiz ve büyük kısmı cut - paste gibi duran sekanslar da direkt olarak bu "anlayışa sahip" çekimlerden kırpılma. misal, çekimler esnasında internete sızan birkaç fotoğraf vardı. dr. harleen quinzel, joker'ın dayatmaları ve sert tepkileri (!) yüzünden delirmenin eşiğine geliyor (normal delirme, harley delirmesi değil :p ) nitekim, joker'ın aracından indikten sonra silahı suratına dayıyor ancak tetiği çekemiyor. joker'dan çok sağlam bir tokat yiyerek yere kapaklanıyor. ve bunun gibi bolca sahne. bir başka değişle sinemada izlediğimiz romantik çift yerine aslında tamamen hastalıklı bir ikilinin ilişkisi var, çizgi romanlarda olduğu gibi. kimyasal kazanına atlama kısmı için iki ayrı çekimden de bahsediliyor. biri bizim vizyonda izlediğimiz "yumuşak" versiyon olan "harley aşkından atlar" ve bize izletilmeyen "joker bir anda harley'i aşağı atar". olay bununla da sınırlı değil. malum helikopter sahnesinde harley'i aşağı fırlatan joker'ın amacı aslında sevdiceğini kurtarmak değil. klasik bir anlık çıkışla öldürmek için aşağı, boşluğa itiyor. attığı neşeli kahkahalar ve attıktan sonraki o çatlak - neşeli bakışın sebebi de bu. hatta harley'nin boynundaki puddin şeyini çıkarıp atması da bu yüzden. yaşadığı büyük hayal kırıklığı. ayer'in aklındaki kurguda, yani aslında izlememiz gereken versiyonda joker'ı bir kez daha görüyoruz. finalden önce, enchantess ile kapışmadan evel yüzünün bir tarafı hafif yanmış olarak (görselleri web'de mevcut, hatta gif'leri) tekrar ortaya çıkıyor, kendi malı olarak gördüğü kadınını geri çağırıyor. harley kabul etmeyince de elindeki gaz bombasını fırlatarak sahneden uzaklaşıyor.

ve bunlar joker ile çekilen sahnelerin sadece bir kısmı. ikilinin ilk tanışması, terapiler esnasında joker'ın nasıl dr. harleen'in kafasına yavaş yavaş girdiğini, oradan kaçabilmek için dr'u nasıl kafaladığı ve büyük baskın ile kaçış bölümleri tek tek çekilmiş. yani filmde gördüklerimiz saniyelik karelerin birleşimi. sebep? yine stüdyo!

malum, batman v superman sonrasında alınan bolca olumsuz eleştiri sonrası stüdyonun etekleri tutuşmuş, ne yapacaklarını düşünmeye başlamışlardı. söylenene göre o süreçte ceo ciddi anlamda bir sinir krizi geçiriyor ve ilk işi ayer ile irtibata geçip "yeniden sahneler çekiyoruz, herkesi topla!" demek oluyor. sonrası malum. yayınlanan ilk noir tonundaki, çok daha ciddi fragmanın ardından her tanıtım içeriğinde her şey daha bir renkleniyor. kullanılan müziklerden tutun da, logonun şeker mi şeker oluşuna kadar.

hatırlarsanız film vizyona girmeden önce izleyen eleştirmenler ve şanslı kesim hep bir ağızdan "kurgu çok garip ve iki farklı film izledik" gibi yorumlar yapmıştı. gerçekten de haklılar. ilk yarı ile ikinci yarı arasında ciddi bir "renk" değişimi var. eğlenceli, geyik ilk yarı, daha sonra bolca mantık hatasının yer aldığı, klişelerle süslü karanlık ikinci yarı. sebep? evet, bildiniz! stüdyo ve zeki yöneticileri!

sanki bvs'in tek problemi karanlık ve ciddi olmasıymış gibi, suicide squad'ı olabildiğine yumuşatıyorlar, hatta izlediğimiz daha karanlık ikinci yarı için de bolca ucuz geyik ve daha yumuşak drama anları çektiriyorlar. buna will smith'in bombayı vurmak üzereyken "yapma babağğ" sahnesi de dahil.

şu anda aklıma gelenler bu kadar. üstelik yaklaşık 10 gündür duyduğum ve okuduğum şeylerin bir kısmı sadece bu.

gala'da jared leto'nun hafiften bozuk atması, daha sonrasında "neredeyse tek bir joker filmi olabilecek kadar sahnem vardı, çok emek vermiştim" açıklaması, son olarak da david ayer'in (muhtemelen stüdyodan aldığı emirle) "ehe ehe, bu aslında tamamen benim kurgum" açıklaması.

işin özeti (böyle özet mi olur?) çok daha farklı, sert, olgun ve adam gibi bir kurguya sahip bir suicide squad izleyebilecek iken, malum stüdyo ve yöneticilerinin muhteşem cin fikirleri sayesinde bu "eğlencelik" ile karşılaştık.

evet, tabii ki çekilen her sahne kullanılmayacak, böyle bir mecburiyet yok, tabii ki bu bir joker filmi değil, vs, vs. lakin aslında izleyeceğimiz ile izlediğimiz filmin içeriği, tonu ve anlatımı arasında dağlar kadar fark var. bize şu aşamada sunulan şey, asıl filmden alınan kırpıntılar, bol ucuz espirili, klişenin dibine vuran dramatik hikayeli (diablo'ya laf yok pek tabii) sonradan çekimler ve kolaj gibi bir kurgu.

ümitler, aynen bvs örneğinde olduğu gibi özel bir ultimate blu-ray sunumundan yana. lakin şöyle de bir sorun var. insanlar zaten sadece para için hazırlandığı bilinen bu dvd ve blu-ray setlerine karşı kıllık hissederken, stüdyo bize filmin olması planlanan halini sunar mı, iyice karizmayı çizdirip, en kibar haliyle "bu neden sinemada yoktu öyleyse, bu ne?" gibi tepkileri üzerine çekmeyi göze alır mı, orası da muamma.

şahsen, batman'in "gerçek kötüler"i nasıl tek tek paket ettiği, joker'ın aslında nasıl çok daha farklı bir karakter olduğu ... gibi bolca hikayeyi görmek istiyorum. bir yandan da leto'nun "umarım ileride gün yüzüne çıkar bu sahneler" cümlesini düşünüp hüzünleniyorum.

son kez işin özeti, aynen david fincher'a ya da jose padilha'a yapıldığı gibi, işini sen değil biz yapacağızcılık var. ceremesini de izleyici olarak bizler, aylarını harcadıkları emeklerini izleme şansı bile bulamayan ekip çekiyor. stüdyo? geçtiğimiz günlerde, filmden oldukça memnunuz, açıklaması yaptı. malum, gişe tavan yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

not: biliyorum, projeyi fazla allayıp pulladım, ya da tüm kabahati yönetmenin üzerinden alıp tepedekilere attım gibi oldu, farkındayım. işin aslı, çok farklı bir şey izleyebilecekken, bu "izle geç"i izlemiş olmam ve belki de uzun yıllar asıl kurguyu görme şansımın(mızın) olmayışı.