Sinemada Film İzleme Alışkanlığı Neden Bitiyor?
sinemada film izleme alışkanlığı neden bitiyor?
şimdi, bu kültürel etkinliğin bitişe sürüklenmesinin sebeplerini yazalım:
1. enflasyon
sinemaya giden insan sayısı hızla azalıyor. çünkü sadece türkiye'de değil, tüm dünyada enflasyon bilet fiyatlarını etkilemiş durumda. tabii buradaki devasa enflasyon ülkemizi perişan etse de, yurtdışında geçmişte çok az paralara ailece keyif yapan insanlar için bile, artık sinema ucuz bir eğlence aracı (cheap thrill) değil. ayrıca bir tür kültürel etkinlik olan sinemanın, ekonomide esnek bir talebi vardır. yani hane halkının tüketimini kısmaya karar verdiğinde, ilk vazgeçecekleri harcama kalemlerinden biri olmaktadır. enflasyon parametresinin önemi, elbette ülkemiz için çok daha fazladır.
2. sosyal medya
2004 yılında facebook'un kuruluşu bence burada milattır. aynı sene tuhaftır ki, hem yüzüklerin efendisi kralın dönüşü oscar ödül töreninde şov yapmış, hem de matrix serisinin devam filmleri ve kill bill gibi mucizeler henüz bitmişti. o yıllarda her tür epik hikayenin alıcısı vardı ve kitleler sinemada geçirdiği saatler boyunca sıkılmazlardı. artık sosyal medyada zaman geçirmek moda ve tüketilen içeriklerin hepsi çok kısa. bu yüzden, shorts, reels, tiktok vb. seçenekler ortaya çıktı. çünkü artık kimsenin uzun uzun salonda oturmaya tahammülü yok. hemen herkes bağımlı hale geldi ve/veya dikkat bozukluğundan muzdarip.
3. dijital platformlar
geneli aylık ödeme sistemiyle çalışan ve arşivlerinde bir sürü film/dizi bulunan servisler. bunun yanı sıra bazı şirketlerin, orijinal prodüksiyonlarıyla da öne çıktığını biliyoruz. yaklaşık 10 senedir hızlı büyüme trendine giren platformlar, ev rahatında sinema keyfi sunduğu için, filmleri sinemada izleyen kişi sayısını hızla azalttı.
4. demode sanat dalı
bu belki sinema romantiklerine biraz ağır gelebilir. ancak gerçek şu ki, sinema artık demode hale gelmiş bir sanat dalı. eski büyüsü yok. 50'li, 60'lı ve 70'li yıllara bakıyorum, inanılmaz bir doluluk ve her yerden taşan bir etkileşim var. o sıra türkiye'deki evlerin çoğunda daha televizyon ve telefon bile yok. oysa şimdi öyle mi? artık her şeyimiz var ama ailece sinemaya gitme isteğimiz çok azaldı. çünkü sinemanın popülerliği inanılmaz düştü ve artık eskisi kadar hayatımızda önemli bir yer kaplamıyor.
5. orijinal senaryo kıtlığı
sinemada 100 yıldır çok şey yazıldı, çok şey söylendi. geriye çok fazla parlayacak materyal kalmadı. 2024'ün en çok gişe yapan ilk 21 filmin 17'sinin devam filmleri olduğunu biliyor muydunuz? işte bu da ispatı. buradaki filmlerin yüzde 85'i ya devam filmi ya yeniden çevrim. daha önceden sinemada yer almamış nitelikli hikayeler, ne yazık ki iyiden iyiye azaldı. bu sene vizyona giren ve sağlam gişe yapmış filmlere bir göz atın, içlerinde orijinal senaryoya sahip film bulmakta epey zorlanacaksınız.
6. ev sinema sistemlerinin gelişimi
evlerimizde kullandığımız tvlerin ekranları ve de son teknoloji projeksiyonlar, eskiye oranla inanılmaz büyüdü ve kaliteleri arttı. artık 4k film izlemek hiç de pahalı/lüks değil. bunun yanı sıra ses sistemine biraz daha bütçe ayırırsanız, çoğu küçük sinema salonunun kolaylıkla önüne geçebiliyorsunuz. açıkçası bu madde türkiye'yi daha çok ilgilendiriyor, malum karanlık perdede, hele bir de filmde karanlık sahne çoksa, hiçbir şey anlamadan salondan çıkıyorsunuz. oysa evinize kuracağınız kaliteli bir sistemle, bu olasılığı kolayca devre dışı bırakabiliyorsunuz.
7. salonda uygunsuz davranan kişi sorunsalı
o kadar önemli bir madde ki. telefonunun parlayan ışığıyla instagramda gezinenler mi, yüksek sesle konuşanlar mı, yoksa horul horul uyuyanlar mı? hangi biriyle başa çıkacaksınız. bunun yanı sıra mahremiyet sınırlarını zorlayanlar, koltuğunuza sürekli çarpanlar ve kıtlıktan çıkmış gibi feci sesler çıkararak tıkınanlar da cabası. tüm bunlar, öncelikle duyarlı insanları salonlardan soğuttu. hele hele yeni vizyona girmiş, çok beklenen bir filmi tercih ederseniz, o kalabalıkta bu saydıklarımdan bir çoğunu yaşamanız yüksek ihtimal.
8. sinema salonlarının kalitesiz olması
yine ülkemizi yakından ilgilendiren bir madde. sadece büyükşehirleri bile baz alsak, salonlar arasında inanılmaz bir kalite farkı var. istanbul'da dört dörtlük sinema keyfi "yaşayamama" olasılığınız artık 90% larda. çok emin olduğunuz salonun müdavimi olabiliyorsanız, yani kesenin ağzını ardına kadar açabiliyorsanız ne ala. bununla beraber, paranızla rezil olduğunuz durumlar bile yaşanabiliyor. ayrıca görece düşük bilet fiyatlı salonlar da, sizin için eziyet oluyor. karanlık beyazperde, berbat koltuklar, pislik içinde yüzen zemin, kötü koku,...vb say say bitmez. maalesef kötüde normalleştik gibi görünüyor.
9. fantastik superhero filmlerinin algıyı bozması
özellikle son 15 yılda izleyicinin algısı öylesine bozuldu ki, sinema artık çok daha farklı algılanır oldu. tamamen ticari mala dönüşen "film izleme keyfi" için, -o kadar para veriyorsam, full görsel efektli devasa bir şeyler izlemeliyim- düşüncesi ağır basmaya başladı. dolayısıyla artık ya çok büyük bütçeli filmler var, ya da festivallerde görücüye çıkan, bağımsız ya da düşük bütçeli art-house filmler. orta bütçe diye bir şey kalmadı. çünkü onlar da zamanla, talep düşüklüğü kaynaklı, bir bir batmaya başladı. ortaya çıkan bu bozulma, tüm sektöre yayıldı ve buradan geri dönüş pek mümkün görünmüyor.
10. filmlerin ortalama sürelerinin aşırı uzaması
eskiden film dedin mi, ortalama 1.5 saat ile 2 saat arası bir süre aklınıza gelirdi. şimdilerde bu 2.2 saat ile 3 saat arasına çıktı. 3 saate yakın ve bu süreyi bile aşan filmler çekmek, iyice normalleşmeye başladı. sinema seyircisine 1 saat ilave süre geldi. özellikle çok pahalı bilet alınca, "imax, 3d... vesaire", sanki film en az 2.5 saat olmalıymış gibi bir düşünce kabul görmeye başladı. bu zaman maliyetinin, "aslında zamanın ruhuna" ters olduğu, hala anlaşılamadı. uslanmaz sinefiller haricinde seyircinin yüzde 95'i, filmleri mecburen parça parça izliyor ve bu şekilde filmdeki "bütünsel hazzı" yakalamaları mümkün olmuyor. bu da birçok izleyicinin sinema salonlarına seyrek gitmesine yol açıyor. çünkü aşırı artan zaman maliyeti, potansiyel seyircinin gözünü korkutuyor. izleyicinin kendi programına uygun seans bulmasını da zorlaştırıyor.
işte tüm bu faktörlerin sonucu olarak artık tüm dünyada, sinemaya gitmesi gereken seyircinin, yarısından bile daha azı film izlemeye gidiyor. linkini verdiğim internet sitesinden, korkutucu biçimde düşen ve artık alt seviyeye demirleyen rakamları görebilirsiniz. hoşçakalın!